Ülkemizde havacılık tıbbı camiasını ve savaş pilotlarını yakinen ilgilendiren önemli ve henüz eksikliğinin farkına varamadığımız bir konuya değineceğim. Savaş pilotlarının uçuş performansını etkileyen en önemli faktörlerden biri olan kas-iskelet sistemi ve omurga sağlığı konusu üzerinde durup Avrupa ve Amerika’da savaş pilotlarının koruyucu sağlık önlemleri kapsamında ne tür hizmetler aldığını ele alacağım.
Öncelikle bilmemiz gerekir ki savaş pilotları, dünyanın en zorlu mesleklerinden birini icra ediyorlar. Her uçuş onlar için yüksek irtifalar ve yüksek hızda harekete maruz kalıp ciddi fiziksel ve psikolojik baskılar altına girmek anlamına geliyor. Savaş uçakları ile yapılan ani ve hızlı manevralar nedeniyle omurgaya vücut ağırlığının maksimum 9 katı kadar yük binmektedir. Bu durum ise ağrı, kaslarda sertlik ve skolyoz/kifoz gibi birçok omurga deformitesine yol açmaktadır. Uzun süre hareketsiz kalmaları kas atrofisi(kaybı) ve omurgayı çevreleyen sırt ve bel kaslarının zayıflamasına neden olmaktadır.
Uçuş esnasında sıklıkla vücut ağırlığının 5 ila 9 katı arasında bir yüke maruz kalmaları sonucunda omurga kaynaklı kasılma, spazm, tutukluluk, hareket kısıtlılığı ve fıtık gibi problemler ile sakatlanma riskinin artması kaçınılmaz olmaktadır. Birçok savaş pilotu, uçuş sırasında boyun, sırt, bel ve omuz ağrısı gibi kronik ağrılar yaşamaktadır. Bu ağrılar, pilotların uçuş sırasında konsantrasyonlarını bozarak performanslarını olumsuz etkilemektedir. Yoğun ve uzun saatler boyunca fiziksel olarak zorlu görevlerde bulundukları için kısıtlı kokpit alanında uzun süreli oturma ve yüksek G kuvvetlerine maruz kalma gibi fiziksel zorluklar yaşarlar. Bu faktörler, savaş pilotlarının omurga, boyun ve diğer kas-iskelet sorunlarını geliştirme riskini artırır.
Buna ek olarak, çeşitli yaralanmalarla da karşı karşıya kalabilirler, örneğin eklemlerde ve tendonlarda yaralanmalar, kas gerginliği/spazmı ve aşırı kullanıma bağlı yaralanmalar şeklinde karşımıza çıkar. Savaş pilotlarının fiziksel sağlığı, görevlerindeki performansı etkileyen en önemli faktördür. Literatüre bakıldığında savaş pilotlarının boyun, sırt ve bel sorunları ile ilgili klinik çalışmalar gelişmiş birçok ülkenin askeri filolarında görevli pilotlar üzerinde yapılmıştır.
Bu çalışmalardan sadece birkaçına bakıldığında:
ABD: ABD askeri filolarında görevli pilotlar üzerinde yürütülen bir araştırmada, savaş pilotlarının %94’ünün en az bir kez boyun ağrısı yaşadığı belirlenmiştir (U.S. Air Force School of Aerospace Medicine, 2002). Bir başka araştırmada, savaş pilotlarının %86’sının boyun ağrısı yaşadığı tespit edilmiştir (Tümer et al., 2012). ABD Hava Kuvvetleri Akademisi’nde yapılan bir başka çalışmada ise 100 savaş pilotunun boyun, sırt ve bel ağrısı ile ilgili şikayetleri değerlendirilmiş. Çalışma sonucunda pilotların yaklaşık %70’inin boyun ağrısı, %65’inin bel ağrısı ve %56’sının sırt ağrısı yaşadığı belirlenmiştir. İngiltere: İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde görev yapan savaş pilotları üzerinde de benzer çalışmalar yapılmıştır. Bir çalışmada, 50 savaş pilotunun boyun ağrısı şikayetleri değerlendirilmiş. Çalışma sonucunda pilotların yaklaşık %60’ının boyun ağrısı yaşadığını ve bu durumun savaş görevlerini olumsuz etkilediği belirtilmiştir.
İsrail: İsrail Hava Kuvvetleri’nde görev yapan savaş pilotları üzerinde de çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bir çalışmada, 38 savaş pilotunun boyun, sırt ve bel ağrısı şikayetleri değerlendirilmiş. Çalışma sonucunda pilotların yaklaşık %68’inin boyun ağrısı, %63’ünün sırt ağrısı ve %39’unun bel ağrısı yaşadığı ortaya konmuştur.
Norveç: Norveç Hava Kuvvetleri’nde görev yapan 68 savaş pilotu üzerinde yapılan bir çalışmada boyun ağrısı ve sırt ağrısı prevalansı araştırılmıştır. Sonuçlar, pilotların %51’inin son bir yılda boyun ağrısı ve %46’sının sırt ağrısı şikayeti bildirdiğini göstermiştir. Bu çalışmaların sonuçları, savaş pilotlarının boyun, sırt ve bel sorunlarının oldukça yaygın olduğunu ve savaş görevlerini olumsuz etkileyebileceğini göstermektedir. Konuyla ilgili ülkelerin ne tip önlemler aldığı incelendiğinde ABD başta olmak üzere Avustralya, İngiltere ve birçok Avrupa ülkesi savaş filolarına tahsis edilen fizik tedavi üniteleri sayesinde pilotların omurga sağlığını, kas ve iskelet anatomisini koruyarak sağlık süreçlerini havacılık alanında eğitimli uçuş fizyoterapistlerinin takibine ve tedavisine emanet etmiştir. NATO da, bu önemli ihtiyacı tanımış ve havacılık uzmanı fizyoterapistlerin varlığına önem vermiştir. NATO STO Teknik Raporu, “Aircrew Neck Pain Prevention and Management” isimli yayınında, havacılık birimlerinde fizyoterapistlerin varlığına özellikle değinilmiştir. Bu kaynakta, filolarda çalışacak fizyoterapistlerin, askeri pilotların fiziksel ve psikolojik sağlığı için ne derece kritik bir rol oynadığının altı çizilmiştir. Bu nedenle NATO kaynakları, filolarda fizyoterapistlerin varlığına büyük önem vermektedir.
Ayrıca bu yayında filolarda çalışan pilotların sağlık sorunlarına dikkat çekilirken ayrıca pilotların fizyoterapi desteğine ne kadar çok ihtiyaç duyduklarının özellik altı çizilmiştir. Raporda fizyoterapistlerin pilot performansını artırabilecek egzersiz programları ve diğer önleyici tedbirleri alarak filonun verimli bir şekilde çalışmasında önemli rollerinin olduğuna değinilmiştir. Filolardaki fizik tedavi birimlerinde fizyoterapistler birçok tedavi yöntemini uygulamaktadır.
Bu yöntemleri incelediğimizde:
Manuel terapi: Fizyoterapistler, omurga ve kas iskelet sistemi üzerinde manipülasyon tekniklerini kullanarak savaş pilotlarının kas ve eklemlerindeki gerilimi azaltabilirler.
Egzersiz Terapisi: Fizyoterapistler, savaş pilotlarının omurga ve çevresindeki kasların kuvvetini artırmak, esnekliği ve hareket açıklığını korumak için özel egzersiz programları geliştirip vücutlarını daha iyi anlamalarına ve en uygun fiziksel egzersizleri yapmalarına yardımcı olurlar.
Ultrasonik Tedavi: Ultrason cihazları, yüksek frekanslı ses dalgalarını kullanarak savaş pilotlarının kaslarındaki spazmları azaltmak, kan akışını artırmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için kullanılabilir.
Elektroterapi: Elektroterapi, savaş pilotlarının kaslarında ağrıyı azaltmak, kasları gevşetmek ve kan dolaşımını artırmak için elektrik akımlarını kullanır. Masaj Terapisi: Masaj terapisi, savaş pilotlarının kaslarında biriken toksinleri gidermek, kas ağrısını hafifletmek, kasları gevşetmek ve rahatlatmak için kullanılabilir.
Miyo-fasyal Gevşetme Teknikleri: Bu teknikler, kasları geren dokuları rahatlatmak ve savaş pilotlarının kaslarında ağrı ve spazmı azaltmak için kullanılır. Isı terapisi: Savaş pilotlarının omurga bölgesindeki ağrıları ve spazmları hafifletmek, kan dolaşımını artırmak ve iyileşmeyi hızlandırmak için sıcak paketler veya diğer ısı uygulamaları kullanılabilir. Fizyoterapistler, savaş pilotlarının omurga sağlığı için belirtilen tedavi yöntemlerini tek tek veya kombine uygulayarak daha sağlıklı uçmalarını sağlamaktadır. Bu programlar ayrıca pilotların güç, esneklik, denge ve kardiyovasküler dayanıklılık gibi önemli fiziksel özelliklerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır.
Uçuş Fizyoterapistleri uçuş öncesi hazırlık egzersizleri, uçuş sırasında uygulanan nefes teknikleri, miyofasyal gevşetme teknikleri, aerobik egzersizler ve kas güçlendirme egzersizleri yer almaktadır. Bu uzmanlar ayrıca savaş pilotlarının uçuş sırasında karşılaşabilecekleri fizyolojik stresleri yönetmelerine yardımcı olup pilotların olası yaralanma, spazm, hareket kısıtlılığı yaşadığı süreçlerde duruma acil şekilde müdahil olup tedavide aktif rol alırlar.
Havacılık uzmanı fizyoterapistlerin filolarda bulunması savaş pilotlarının görevlerini en yüksek performansla yerine getirebilmeleri, sakatlanmalarının önlenebilmesi ve sağlık sorunlarının erken teşhisi açısından büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde de ABD ve Avrupa’daki gibi savaş filolarına fizik tedavi birimlerinin tahsis edilmesi mutlak ihtiyaçtır.
Sayısı yetersiz olan ve zorunlu eve dönüş(ZED) kapsamında gelen ileri yaştaki savaş pilotlarımızın fiziksel sağlığını korumak için havacılık uzmanı fizyoterapistlerin filolarda bulunması pilotlarımızın daha sağlıklı, ağrısız uçuş yapabilmeleri ve ülke bekası için büyük önem arz etmektedir.
Araştırmalar gösteriyor ki bir savaş pilotunun yetişmesi 8-10 yıl bandında bir süreç almaktadır. Bu nedenle alternatifleri bulunmamakla birlikte yerlerine yeni bir pilotun yetişmesi ise 8-10 yıla aşkın bir süre almaktadır. Kısacası savaş pilotları için sağlıklı olmak zorunlu bir ihtiyaçtır.
Türk Hava Kuvvetleri Filolarında Görev Yapan İlk Uçuş Fizyoterapisti Uzm.Fzt. Cumali ALTUNDAĞ