Değerli okurlarım,
Nihayet bütün şaibeleri ve geride bıraktığı soru işaretlerine rağmen Avrupa Havacılık Şubenin ardından, Anadolu Havacılık Şube de seçim tamamlandı. Görüyoruz ki hangi renkte ve hangi safta olursa olsun yine muktedirlerin gücü ile her renge bürünüp bir şekilde seçiliyorlar. Bize de geriye hakkınızda hayırlı olsun demek kalıyor.
Bu dönem artık bu gün seçilenlerin geçmiştekiler gibi arkasına sığınacak bahaneler yerine çözüm üretmesi ve taşın altına elini koyması vaktidir. Bana her gün onlarca mail ve şikâyet konuları geliyor. Bunların hepsine el atmaya çalışsanız 4 yılınız yetmez. Halen otoparklar, yemekhaneler ve ulaşım gibi konularda herkes kan ağlıyor. Düzensiz vardiya saatleri nedeniyle çalışma saatlerinin lokasyonlar (bölüm) arasındaki farklılığı, özellikle de Sabiha Gökçen’deki çalışanların bütün motivasyonunu altüst ediyor. Teknik desteğin, yetkisiz teknisyenin düşürüldüğü çaresizliği artık konuşmuyorum bile… Yazmaktan da söylemekten de artık dilimde tüy bitti.
Toplu iş sözleşmesini maça benzettiğimizde, maçın sonuna az kaldığını görebiliyoruz. Hani sıklıkla kullanılan ve benim de zaman zaman kullandığım bir anekdot vardır. Bilmeyenler için bu anekdot ne demek önce anlatayım. Adamın biri berbere gitmiş, daha tıraş olmadan berbere sormuş, benim saçım, ak mı kara mı? Berber de demiş ki, ak mı karamı az sonra önüne dökülünce görürsün. İşte mevcut durum aynen böyle…
. Görelim bakalım o koltuklara oturmak için arkanıza aldığınız destekle, abilerinizle seçilme hırsınızı, toplu sözleşme masalarında da gösterebilecek misiniz? Asgari ücret 430 dolardan, 210 dolarlara kadar düşmüş vaziyette. Yapılması beklenen ‘’fevkaladenin fevki iyileştirme’’ ile bile 300-350 doları bulmayacağı öngörülüyor. Yani ülkenin mevcut ekonomik koşulları her gün gittikçe daha da ağırlaşıyor ve çalışanın omuzundaki yük gittikçe artıyor. Sizler TİS masasına oturduğunuzda 26 TL olan bir koli yumurtanın şu anki fiyatı 45-50 TL civarında. Gün geçtikçe artan kurla daha da yoksullaşan, cüzdanındaki delik de, tenceresindeki yangın da büyüyen bir kitle var.
Bu tablo karşısında o masadan sakın ha asgari ücret düzeyinde bir artışla ve sizden eksilen birkaç puanı üstüne koyarak, allayıp pullayıp satmaya kalkışmayın… Protokolle düşürülen ücretinizden bile halen % 8,5 civarında içerdesiniz. Siz de geçen 6 aylık sürede artan bu yüksek enflasyon karşısında halen teklifi güncelliyoruz diye süreci geçiştiriyorsunuz. Geçmişe dönük alacaklarınızın da her gün giderek artığının farkında olmalısınız.
Sevgili Özçelik İş yönetimi;
Çıkın er meydanına teklifiniz neymiş, muhataplarınızın size verdiği teklif neymiş, hele bize bir anlatın. Bu neyin stratejisi neyin uyduruk mücadelesi, neyin kör sağır bekleyişi bilelim. Güya arabulucu atanmış ama henüz çalışanın en önemli konusu olan ücret maddesi konuşulmamış dahi… Her ne hikmetse 6 aydır sıra buraya kadar bile gelememiş.
Sevgili Sendikacı; teklif edilen kabul edilememiş üzerinde çekişilen bir zam oranı mı var? Açıklasanız da biz de bilsek… Arabulucu soracak “sayın sendika siz ne istiyorsunuz ve sayın işveren siz ne veriyorsunuz?” Cevap var mı? Olsa bir şekilde duyardık… İstekleriniz dışında bir rakamla karşılaşırsanız bir B planınız var mı?
Yukarıda yazdığım olasılıklar hakkında bilgilendirmeniz yok. Adeta aklımızla alay ediyor, sonra neden bu kadar eleştiri, insanlar neden bu kadar tepkili ve öfkeli diye de çırpınıyorsunuz.
En çok da farklı isimlerle ama hep aynı İP’lerle, benzer yorum yazanlara gülüyorum. Kardeşim bu sektörde 46 senedir varım. Bu sürecin 20 senesini dernekçilikle geçirdim. Ne yapıp yapamadıklarımız ortada iken, henüz sektörde 40 ayı dolmamış ama 40 yıldır bu işlerin içindelermiş gibi bağırıp, çağıranlara diyorum ki ‘’Saçınız ak mı kara mı, önünüze düşünce görürsünüz’’ Seçtiğiniz, desteklediğiniz kişilerin marifetini hep birlikte takip edip göreceğiz. Bizim dönemimizde yıllarca bu yollardan geçerken hiçbir beklenti olmadan tek kuruş çıkar sağlamadan mücadele ettik. Ne ekstra maaşlar aldık ne de özel araçlara bindik.
Bir dernek başkanlığıyla dönemin başbakanı Merhum TURGUT ÖZAL’ın uçakta yolunu keserek karşısına dikildik. Derdimizi meramımızı tek tek anlatıp kendisini ikna ederek henüz 3-4 ay önce imzalanmış toplu sözleşmenin üstüne teknisyenlerin iş tazminatlarına %148 gibi THY tarihinde görülmemiş ve görülebileceğini sanmadığım, ekstradan bir zam aldık. Diğer çalışanlara da bu sayede ekstra %25 zam verildi. Maaşlardan kesilen haksız vergilere mahkemeler açıp, kazandığımız davalar yüzünden işimizden de olduk. Dönüp te bir gün dahi arkamıza bakmadık. İnandığımız doğrular uğruna hiçbir mücadeleden ve bedel ödemekten kaçınmadık.
Yılardır sorunlarınızı, yaşadığınız mağduriyetleri her platformda anlatıyorum. Sizler için THY. A.O genel kurullarına katılıp minicik bir hisseyle sizleri temsil edip sorunlarınızı anlatıyor ve şirketin ve devletin arşivlerine not düşürüyorum. Kar payı, imza parası gibi her konuda sesinizi duyurup bir ayrıma maruz kalmamanız için sesinizi duyurup, yeri geldiğinde adınıza ricacı oluyoruz. Kısaca; Sizin birlik içinde onurlu bir mücadele vermeniz için çabalıyoruz. Mesleğimizin sektördeki ve dünyadaki değerini sorguluyoruz.
Sevgili Okurlarımız;
THY Genel kurullarına ellerinde hissesi olan her kişi veya kurum katılabilir iken neden sendika ve derneklerin temsilcileri ellerindeki lot lot hisseler eşliğinde dilsizi oynuyorlar anlayan beri gele… Genel kurullara ben er meydanı derim. Bu ER meydanında THY yönetimini tabii ki eleştirebilir veya savunabilirsiniz. THY genel kurullarında benim yaptığım konuşmaların metnine ulaşabilirsiniz. (bazılarını yayınlamıştım) Konuşma metnimi incelerseniz, konuştuğum konuların, sadece çalışanların sorunlarına ve THY’nin yönetimine yönelik olduğunu görebilirsiniz. Yani sadece arkadan konuşarak veya haber sitemde, elimdeki kalemimle saldırmayı kendime yakıştıramıyorum. Bu nedenle ER meydanında, (THY Genel kurullarında) kendime göre yapılan yanlışları dile getirdiğimi biliyorsunuz. Bazıları gibi yazılarımla ona buna vurup veya suçlayıp sonra da minicik bir hisse alıp yanlışları yüzlerine vurmaya çekinenlerin yazıları veya görüşleri benim için sıfır değerindedir. (Genel kurula katılıp görüş bildireceğim diyen arkadaşımız varsa, onların alması gereken hisseyi cebimden ödeyip onlara verebilirim) Şirkette Yolsuzluk mu yapılmış, vergi mi kaçırılmış, İllegal işlere mi girişilmiş… İşte bunlar tam genel kurulluk konular… Klavye arkasına gizlenerek değil. Yüzlerine bakarak konusun ki kayıtlara girsin ve gerekirse soruşturma açılabilsin.
Ayrıca; Aidat ödeyerek patronu olduğunuz sendikalarınızın mağduru olmamanız için sistemi irdeliyoruz.
Birilerinin kirli siyasetine gizli hesaplarına alet olmamanız için sürekli sizi uyarmamızdan bu konuları gündeme taşımamızdan, sizler değil, oyun kuranlarla ve bu oyunlara figüranlık yapan kiralık tipler rahatsız olur. Şunu da bilmenizi isterim ki yılların verdiği tecrübeyle her konuda çok yönlü ve derinlemesine araştırıp bilgi toplamadan asla kalem oynatmam. İnanın ki, her bildiğimizi her duyduğumuzu anlatsak bazılarının hangarlara inmeye yüzü kalmaz. Şimdi bu köşeden yazdıklarıma, kuyruğuna basılanların rahatsızlığını anlıyorum. Bu hakkını arayanların derdi ve emeği için uğraşanların işi değil. Onlar bizi çok çok iyi anlıyorlar…
Bugünkü gençliğe bakınca verdiğimiz onca desteğe rağmen gelecekle ilgili umudum azalıp, kaygılarım artıyor. Dilerim bir gün hepimizi yanıltırsınız… Biz de sizi ayakta alkışlarız…