featured

SABANCI SEKTÖRDE 3,5 ŞİRKET KALACAK DEDİ AMA KALA KALA 2,5 ŞİRKET KALDI

“Pegasus Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, İzmir Swiss Otel’de 16Eylül 2008tarihinde basın mensuplarına verdiği iftar yemeğinde yaptığı açıklamada;“Türkiye’de üç buçuk tane uçak şirketinin kalacağını” iddia etmişti. Bu şirketlerin üçünün THY, Pegasus ve Sunexpress, buçuğunun ise; Anadolu Jet olacağını belirtti.
16Eylül 2008 de İzmir Swiss otelde söylenen ve o tarihteki tüm medyada paylaşılan bu sözler, o zamanlar sektörde büyük tepki almış ve çok konuşulmuştu. Hatta bir köşe yazımda Ali Sabancı’nın bu sözlerini; Ryanair’in sahibi Q’Leary’e benzetmiş ve “Modelini uyguladığı Ryanair’ in sahibinin, kişilik yapısına uygun iddialı ve sansasyonel bir beyan” demiştim. (Bildiğiniz üzere, Q’Leary, bu tür saldırgan çıkışları ile kendinden çok söz ettiren ünlü biri.)
Bu girişten sonra, bakalım Ali Sabancı, neredeyse beş senesi dolacak olan bu kehanetinde haklı çıkmış mı?
Öncelikle, sektördeki şirketlerimize, konuya farklı bir bakış açısı ile bakalım;
Ali Sabancı, bu kehanetinde kendisi gibi, tarifeli iç ve dış hatlarda yolcu taşımacılığı yapan şirketleri kastetmiş olmalı diye düşünüyor ve değerlendirmemi buna göre yapıyorum.
Bu bakış açısına göre; THY’yi, Sun Express, Anadolu Jet, Bora Jet olarak tek görüyorum. Bu mantıkla baktığımda; Pegasus’un ikinci şirket olduğu tartışılmaz. Sabancı bu beyanında; Wet-Lease, Dry Lease uygulamalar içerisinde olan veya sadece charter uçan havayolları şirketlerini kastetmediyse,geriye yarım şirket kalıyor.
Yani Sabancı bu tezinde yanılmış. Bana göre 3,5 değil 2,5 kalmış durumda.
THY ve Pegasus iş modeli olarak birbirinden her ne kadar farklı şirketler olsa da hatta ikisini birbirleri ile mukayese etmek ne kadar yanlış denilse de sonuçta, her ikisi de tarifeli sefer yapmaları açısından birlikte düşünülebilinir. Bu nedenle, ülkemizdeki tarifeli yolcu taşımacılığı yapan şirketleri,  iç ve dış hatlardaki yolcu taşımacılığı konusunda sayısal değerler bazında değerlendirdiğimizde THY ve Pegasus’u iki sayıyor diğerlerine bugün ki tablo gereği ancak yarım puan veriyorum. 
Bazen düşünüyorum da, 2005 yılında boğazda ortalama bir yalı fiyatı olan 12 milyon Euro’ya alınan bu şirket, mayıs ayında İş Yatırım ve Barclays Bank aracılığı ile halka açılıyor. Pegasus’un değeri bakalım ne kadar çıkacak?  
Türkiye’de Low Cost yolcu taşımacılık sistemini getiren ilk şirketin Pegasus olduğu bir gerçek.
Bir bardak sudan bile ücret alan bu Low Cost taşımacılık, bizim kültürümüze veya alışkanlıklarımıza ne kadar ters düşmüş olsa da, gelinen noktada bu sisteme halkımızın alıştığı görülüyor.  İş modeli açısından; armut ve elma kadar birbirlerine karıştırılmaması gereken bu iki şirketten, Pegasus’u THY ile karşılaştırmak bile, gelinen noktayı göstermesi açısından Pegasus‘u sanırım gururlandırıyordur.
THY’nin AHL dışında bir HUB kurmuş olmaması ve filosunun sürekli büyümesi nedeniyle zorda kalınacağını bir çok kez belirtmeme rağmen, THY’nin connection ‘lu yolcularının SAW bağlantısı ile sorun oluşturacağını düşünen THY, bu havalimanımıza bir türlü yanaşmamıştı. Ancak, gelinen noktada THY SAW ‘ı tercih eder hale geldi.
SAW’dan uçmaya çalışan bir çok şirketi zor duruma düşürüp, pazar payını kaptırmayan Pegasus; THY ailesinin (THY+Sun Express+ Anadolu Jet) 16 uçağına karşı, 31 uçakla mücadelesini sürdürecek. Haziran ayı itibarı ile toplamda 45 uçağı olacak olan Pegasus’un diğer 14 uçağı aynı zamanda HUB olarak kullandığı, İzmir-Antalya ve Brüksel’de konuşlanmış durumda.
Kısaca; SAW’da THY ailesinin 16 uçağına karşı, 31 uçaklı Pegasus, pazarı paylaşacak.
THY ailesi bu pazarı nasıl paylaşacak? Aile bireylerinden Anadolu Jet, iç hatlara devam edip; Adana-Trabzon’la birlikte, doğu bölgelerini kapsayan bir program içinde olacak diye düşünüyorum. Ankara-İzmir-Bodrum-Dalaman-Antalya gibi hatlara ise; ailenin en büyüğü olan THY uçacak gibi görünüyor. Sun Express’e baktığımızda ise; İzmir-Antalya’nın yanı sıra Dusseldorf ve Frankfurt uçuşlarına devam edebilir gibi görünüyor.
Aldığım duyumlara göre; Pegasus’u THY’nin SAW’dan sefer yapacak olması rahatsız etmiş falan değil. THY, yüksek maliyetli yapısı gereği, hiçbir zaman Pegasus’la ucuz bilet satışı konusunda rekabet etmez ve etmemelidir de.
THY kalkıp da Pegasus’u vurmak için bilet fiyatlarını AHL’deki fiyatlardan düşükte tutarsa, bu konu anında Pegasus tarafından rekabet kuruluna yollanır diye düşünüyorum.
AHL ile SAW arasında meydan giderleri açısından öyle çok büyük farklılıklar yok. THY Atatürk Havalimanı’ndan 200 TL ‘ye uçtuğu hattı, belki190’a satabilir. Ancak, bu hattı SAW yolcusu için 150’ye kadar düşürdüğünde; rekabet kurulu anında devreye girer ve THY’ye “Sen Pegasus’u vurma adına zararına uçuş yapmaya çalışıyorsun” diye karar verir.
Karar verir de ne olur kardeşim? Burası Türkiye ve THY, hükümet destekli bukalemun misali özel mi yoksa kamu şirketi mi belli olmayan bir yapı sergiliyor. Yani elindeki siyasi güçle rekabet kurulunu etkileyebilir derseniz, bakın buna bir şey diyemem. ”
Çünkü daha önce de Pegasus THY’yi rekabet kuruluna şikâyet etmişti. Bu şikâyet doğrultusunda rekabet kurulu uzmanları; Pegasus’u haklı bulsa da, sonuçta Pegasus’un şikâyeti haksız bulunmuştu(!).
Rekabet kurulu, normalde kendi uzmanlarının görüşleri doğrultusunda karar verir. Daha doğrusu, olagelen davranışlar böyledir ama bazen de işte böyle yanlı(!) kararlar alınabiliyor.
Sabiha Gökçen’de şu anda Slot sorunu yok. THY ile Pegasus,SAW’dan Milano-Viyana-Amsterdam-Paris-Londra-Tahran-Bakü gibi ortak meydanlara uçsalar bile, bir çok yerde farklı hava limanlarına iniş gerçekleştirdiklerinden, bu konuda bir sorun olacağını düşünmüyorum.
Şimdide gelelim bu SLOT konusuna;
Önce, Slot’un tanımı ile konuya giriş yapalım. Slot’lar ikiye ayrılır. Yer Slot’ u (Ground Slot) ve ATC Slot.
ATC Slot’la yazı konumuz gereği işimiz olmadığından, biz direkt olarak Yer Slotu’na kısaca ve basitçe bir göz atalım: Havaalanının kapasitesi doğrultusunda uçakların geliş gidiş saatlerine uymaları için yapılmış bir sistem diyebiliriz.
Bu konuda, özellikle haftanın belirli günü ve saatlerinde havayolu şirketleri tarafından uygun saatler alınması konusunda, senelerdir havayolu şirketleriyle,  slot koordinasyon merkezi olan önce SHGM şimdilerde ise DHMI arasında sıklıkla sorunlar yaşanmaktadır.
AHL de, SAW da aynı koordinasyon merkezine, yani DHMI’ye bağlı. SAW’ın statüsünün farklı olması, onun tek başına DHMI’siz slot verebilmesini mümkün kılmıyor diye biliyorum. DHMI, SAW’da kule ve slot konusunda tek yetkilidir.
Ancak, özellikle yoğun sıkışıklıkların yaşandığı büyük havalimanlarında, gerek hâlihazırda sektörde faaliyet göstermekte olan havayollarının sahip oldukları “tarihsel haklar ” (grandfather rights), gerekse hava limanlarındaki kıt kaynaklar nedeniyle sektöre yeni giriş yapacak olan havayolları açısından uygun slot elde etmek, oldukça zor olmaktadır. Örneğin; AHL’de THY’nin tarihsel hakları vardır.
Aslında bu slot verilme işi; aynı kaza kırım komisyonları gibi, bağımsız kurumlar tarafından yapılmalıdır. DHMI ve SHGM’nin yönetimleri siyasiler tarafından atandığı sürece, bu konuda kamuoyunu ve havayolu şirketlerini tatmin etmek güç olur. Örneğin; Slot ayırımı İtalya’da “Assoclearence” Fransa’da ise “COHOR”,  Avusturya’da ise; “Schedule Coordination Austria” olarak bilinen bağımsız bir kurul tarafından yapılmaktadır.
Biz Türkler, Avrupa’nın işimize gelen uygulamalarını alıp, işimize gelmeyenlere ”Tu-Kaka” demeyi çok severiz ve bu nedenden ötürü, bir türlü ilerleyemeyiz. Siyasiler konudan anlasın veya anlamasın, sopa elimde olsun istiyor ve kendilerine bağlı kurumların işleyiş tarzını bağımsız bırakmıyor.
Avrupalılar, Slot konusunda havalimanları ve havayolları yetkilileri ile bir araya gelmiş ve kendi ayarlamalarını yapıyorlar. Biz de ise, illa ki devlet işin içine girecek ve mutlaka racon kesecek.
Bakın şimdi bu konuda yaşanan komediye;  DHMİ Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı, yani devlet. THY isebukalemun bir şirket olduğundan, çoğu zaman ben devletim diyen bir yapı sergiliyor ve tüm yönetimi-denetimi, hükümet tarafından atanıyor. Yani o da devlet.
THY bu konuda birkaç sene önce DHMI Genel Müdürünü bile yönetim kuruluna alacak kadar saçmalayan bir şirket. Buna ilk itirazı THY’nin genel kurulunda Orhan Birdal Bey’in olduğu ortamda Hamdi Topçu’ya ve Özelleştirme İdaresinin yetkililerine bizzat söylemiş ve bu konuyu yazdığım köşe yazımda dile getirmiştim. (Sonra hata anlaşıldı ve Orhan Birdal Bey yönetimden ayrıldı)
Kısaca; mevcut Slot Merkezimizin görevi, THY’nin istemediği zaman dilimlerini diğer şirketlere yaymak gibi görünüyor. Unutmamak gerekir ki, Slotlar havayolu şirketleri için altın değerindedir.
Otorite olan DHMİ, bu slotlarla oynayarak istediği şirketi zarar istediği şirketi ise rahatlıkla kara geçirebilecek pozisyonundan mutlaka kendini arındırmalı ve bu konuyu hava limanları ve havayollarının kendi içlerinde oluşturacakları bağımsız bir komisyona devretmelidir.
Aynı konu kaza-kırım komisyonlarımız içinde geçerlidir.
Bu nedenle hem kaza-kırım, hem de Slot konusunun mutlaka bağımsız statüde çalışması şart. Aksi takdirde; THY bu mantıkla siyasi kanaldan DHMI’yi etkiler ve SAW’da bile tüm avantajlı slotları kendine alıverir. Şu anda SAW’da slot sorunu yok, ama yarın ne olur bilinmez.
THY’nin slot konusunda kafa yorduğunu hiç düşünmüyorum. Mevcut durumda sorun yaşarsa “abilerine” söyler ve AHL’deki gibi SAW’da istediği slotları alıp diğerlerini dağıtın diyebilir.
Sonuç olarak; Sivil havacılığımız çağ atladı ve havacılığımız THY’nin tekelinden kurtularak “Havayolu halkın yolu” oldu diyerek birçok özel şirketlere göz kırptığımız zamanlarda Sabancı’nın bu günlere yönelik olarak söylediği sonuçta 3,5 şirket kalırız söylemi yerini 2,5 şirkete bırakıverdi. Umarım yine başa dönüp sadece THY ile baş başa kalmayız.
Ancak; THY ve ailesi dışında 1,5 a düşmüş tarifeli yolcu taşımacılığı yapan havayolu sayımız yine de bu kadar kıskaca ve dezavantajlarına rağmen tekelci zihniyete karşı hala aslanlar gibi savaşıyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir