Sabancı ile poker!

Pegasus’un yönetim kurulu başkanı Ali Sabancı; 3,5 şirketlik konuşması ile geçen haftanın gündemini bir anda sarstı.
Bazıları, bu açıklamaya sinirlenip, olur olmaz mesajlarla kızgınlıklarını belirtirken, gelişen olayların resmine yine ters taraftan bakarak, Ali Sabancı’nın tepki getireceği kesin olan bu konuşmasını, oluşacak tepkileri bile, bile neden yaptığı üzerine yoğunlaştım.
 
 Tanıdığım kadarı ile; Ali Sabancı’nın, ilginç fikirlerin kendisinden çıkması ile övünen bir yapısı var. Ve işin ilginç yanı; bu yapısıyla gurur duyuyor. Ali Sabancı’nın yönettiği Pegasus’un; low-costtaşımacılığın içine girerken, kendine örnek aldığını sandığım Ryanair’in sahibi Michael O’leary da, bu tür agresif çıkışlarıyla ünlü ilginç biri. O’leary, hatırlayacağınız gibi, sektörde sadece Lufthansa ve Ryanair’in kalacağını vurgulamış ve en büyük rakibi Air Berlin’in piyasadan silineceğini öne sürmüştü. Aynı O’leary, Brüksel’de yaptığı konuşmada; AB ülkelerinin siyasi yolsuzluk içinde olduklarını açıklamış ve AB ülkelerinden büyük tepki alarak “mazoşist yapılı” olmakla suçlanmıştı.
 
 Bu nedenle; Ali Sabancı’nın kendine işletme modeli olarak örnek aldığı Ryanair’in sahibinin yapısından etkilenerek bu çıkışı yaptığını düşünüyorum. Ali Sabancı’nın da; bu tarz konuşmaların getireceği tepkiyi bildiğini ve hiç önemsemediğini, hakkında yapılan olumsuz yorumlara kafasını takmadığını, hatta keyifle gülümsediğini söyleyebilirim.
 
“Reklâmın iyisi kötüsü olmaz” diyerek; milyonlarca YTL vererek yaptırabileceği ve şirketinin çok iyi durumda olduğunu ifade eden bu yeni tarz reklâm çalışmasının(!) tutmuş olduğu,rakiplerinin imalı çıkışlarından ve okurların tepkisinden çok net anlaşılıyor.
 
Ayrıca; “sektörde 3,5 şirket kalacak!” açıklamasından da, bu şirketlerin; THY – Sun Ekspres – Pegasus ve yarım olarak da; Anadolu Jet olduğunu anlıyoruz. Buna göre; Ali Sabancı, ortağı bulunduğu İzAir şirketini “buçuk” bile görmediğini ya da onun da piyasadan silineceğini mi ifade ediyor dersiniz? İlginç…
 
Gelelim ülkemizdeki sivil havacılık sektörünü, poker oyununa benzeten Sabancının, masada kalabilmenin önemli olduğunu, pas geçilecekse bile mutlaka masada kalmak koşulunu getiren benzetmesine… Doğrudur, iş hayatı pokere benzer. Zamanında sağlam oynayacak, zamanında blöf yapacak, zamanında ise pas geçmeyi bileceksin.
Bu varsayımla; Ali Sabancı’nın elindeki kâğıtlara göre ne yapmak istediğini anlamaya çalışmadan önce, poker denince hep aklıma gelen çok hoşlanacağınızı umduğum bir fıkra anlatıp sonra kısaca yorumuma geçeceğim.
 
Adamın biri, köpeğiyle birlikte bir tren kompartımanında yolculuk yapıyormuş. Bu uzun yolculukta; karşısına köpeğini alarak oyunlar oynarken, diğer yolcular da bu ilginç görüntüyü merakla izler olmuşlar. Adam, köpeğiyle önce tavla, dama, sonra satranç oynamış. Yolcular hayretler içersinde adama sormuşlar; “Beyefendi, bu köpek her oyunu böyle güzel oynayabiliyor mu”? Adam cevap vermiş: “Hayır!”
Yolcular hayretle: “Hangi oyunu oynayamıyor? diye sormuşlar. Adam; ”Sadece pokeri oynayamıyor” demiş. Yolcular hayretler içersinde; “Tamam da beyefendi, seyrettiğimiz kadarı ile bu köpek zekâ oyunu olan satrancı sizden daha iyi oynuyordu, pokeri neden oynayamasın ki? diye sormuşlar.
Adam cevap vermiş; “Hayır yanılıyorsunuz, poker oyununun tüm kurallarını çok iyi bilir, ama, bir kusuru var. Onun için, onunla poker oynamıyorum” demiş.
Yolcular yine hayretler içinde: “Neymiş ki o kusur?” diye hemen atlamışlar. Adam yanıt vermiş; “Eline iyi kâğıt geldiğinde, kuyruğunu sallıyor!”
 
ABD’de ve dünyada yaşanan ekonomik kriz, tüm dünya ülkelerini alt üst eder birçok yabancı oyuncu iflasını isteyerek masadan kalkmaya çalışırken, Türkiye’mizin bu çalkantılardan, hele, hele sektörümüzün etkilenmemesi olanaklı değil.
 
Bu nedenle, Ali Sabancı; gerek ülke içindeki oyunculara, gerekse yurt dışı bağlantılarına kendi pozisyonunun güçlülüğünü anlatarak, ya şirketini pazarlamaya çalışıyor, ya da kendine iyi bir ortak arayışında ve tepkilerden beslenerek(!) sektörde adından daha çok bahsettirerek reklâm yapıyor.
 
İyi haftalar….

Exit mobile version