Değerli Okurlar,
Rahmetli Babamın yadigarı ve benim de ekmeğini yiyerek büyüdüğüm Uçak Teknisyenleri ile her zaman ayrı bir gönül bağım oldu. Neticede beni büyüten, havacılık sektörüne akademisyen bir yazar olarak kazandıran, emek veren, ilham olan babamda bir teknisyendi. Bu nedenle mesleğinin zorluklarını, UTED dernek başkanıyken verdiği mücadeleleri ve ödediği bedelleri ailemizde yaşayarak büyüdüm.
Her Toplu Sözleşme döneminde sendikadan daha çok mücadele ederdi. Hatta bir keresinde geçmişteki yazılarında detaylarıyla anlattığı üzere, Teknisyenlerin zam pazarlıkları için rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’a kadar çıkmış, o zamanki beceriksiz yönetimin hayal dahi edip alamayacağı tarihi oranda bir zammın alınmasına vesile olmuştu. Teknisyenlerin vergi muafiyeti için açtığı davanın kazanılmasıyla, o dönem binlerce insanın ev araba alacak kadar tazminat kazanmasını sağlamıştı. Mesleğine ve meslektaşlarına aşık, onlar için her kapıyı korkmadan yılmadan aşındıran cesur ve girişken bir insandı.
Bu mesleğe adım attığım günden beri bana da hep aynı fikir ve değerleri aşıladı. Kimi zaman arka planda ona site ve yazıları için destek olurken bile onun sert ve sivri üslubunu asla aşamazdım. Tarzına ve çizgisine çok sadık biriydi. Bugün bize devrettiği bu bayrağı bizlerde birileri gibi kalemimizde, köşemizde ısmarlama işlere kiralık değil, korkusuzca, objektif ve doğru bir yayın anlayışıyla taşımaya çalışıyoruz.
Babamın hem yazılarında anlattıklarıyla hem canlı hafızayla yaşadıklarımızla yıllardır Teknisyenler üzerindeki bu anlamsız baskıyı sindiremiyorum. Sürekli yenilikti, değişiklikti diye diye devamlı ağır yaptırımlarla gizli bir mobbing yaşanıyor. Yıllardır mavi yakalara karşı aşağılayıcı bu ön yargının, onları hakir gören, bu değersizleştirme çabasının önüne geçilemedi… Bu şekilde inanın her tecrübeli iş gücünüz sizden kurtulmak için fırsat kolluyor.
Şimdilerde hangarlardan insanları çağırıp yetkilendirme ve lisanslanma protokolü diye saçma bir taahhüt imzalatılıyor. Yahu beyni ve vicdanı kıt adamlar hiç mi sormazsınız kendinize onları yetkilendiren zaten sizsiniz. Önündeki engellerde sizin uydurduğunuz zorlaştırdığınız kurallar değil mi? Lisans almak için yıllarını verip modüllerini tamamlamaya çalışırken, bir taraftan ağır iş yükü ve mesaisini size harcayan bu adamlar daha yüksek ücretle çalışmak istemez mi?
Sizin yetkilendirme süreçlerinde koyduğunuz ağır şartları karşılamak için kıvranan insanları şimdi ücretiyle tehdit edip bir alt iş grubuna düşürme tehdidiniz hukuka uygun mu? Diyelim ki müdürlük sınavınız var, girip kazanamayan mühendisi, uzmanı başaramadın seni işçi maaşına düşürüyorum diyor musunuz? Nasılsa onlar sizin gibi tepeden paraşütle inmiyor. Arkasında dayısı amcası yok. Peki gariban bir Teknisyenin hangi şartlarda okuyup hangi eleklerden geçerek bu kapılardan bir işçi olarak nasıl geçtiğini hiç düşünüyor musunuz? Hiç geçirdikleri aşamalarla empati kurabildiniz mi? 2’li, 3’lü vardiya düzeninde bir yarı mesai kadar İstanbul koşullarında trafikte ömrünü geçiren buna rağmen ağır dikkat ve emek isteyen işini yapmaya çalışan bu fedakâr insanlara oturduğunuz konforlu ofislerden merhametiniz, yetkilenme sorunlarına çözüm öneriniz bu mu?
Ödülle değil hep cezayla insanları teşvik edebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Önce gözüne gireceksin başındakilerin, bedenin ağır vardiyalı iş gücüyle yıpranırken baskı gören ruhunla onların hasta egolarını tatmin edeceksin. Sonra buyurularsa belki bir tip kursuna gidebileceksin. Sonra aylarca teorik pratik eğitimler ve saatlerce çoluğa çocuğa rağmen öğrenci gibi ders çalışıp o zorlu sınavlara gireceksin. Sonra olur ya birini veremezsen, bir de tekrardan alabilmek için ceza süresini bekleyeceksin. Sana başaramadığın için konan ön yargıyı aşman içinde ek süre veriliyor mu bu protokolle…
Seni iş ve adam saat kaybı gibi gören üstlerini ikna edebilirsen bilmem kaç ay ya da yıl sonra belki tekrar şansını deneme imkânın olacak. Hem sırtından sopa eksilmeyecek hem de binlerce insan arasından kart basma maratonunu geçeceksin. Bir kap soğuk yemekle doymak için bir kaşık dilenirsen, aşçıdan rencide eden veto, servisçiden durak raconu da pas geçmeyeceksin.
Ama sen zaten SHGM’nin dayattığı koşulları tamamlasan da içerinin işine gelirse artık. Eğer lisansı EASA dan aldıysan zaten vay haline. Sil baştan aşağı sorgulanacaksın. Çünkü potansiyel bir suçlusun gözlerinde, kaybettiğin zamanın, harcadığın emeğin ve paranın üzerine ağalara hesap vereceksin. Bir de tüm bunlara rağmen başaramadın beceriksizsin diye beni teknik destek ücretiyle de sürüm sürüm süründüreceksin.
Keşke onların Teknisyen olabilmek için harcadıkları emeğin, yaşadıkları zorlu süreçlerin onda birini yaşayıp, öyle başlarına yönetici olsaydınız da bizde size saygı duysaydık. Bu adamlar sizin izniniz müsaadeniz olmadan log book dahi dolduramıyor, siz izin vermedikçe tip kursuna gidemiyor, siz yeterli bulmadıkça zaten yetkilenemiyorlar. Yani davulda tokmakta elinizde ama yetmez, sizi yetkisiz teknisyen olarak aldık, şimdi de düşük ücretle işçiye düşüreceğiz diyorsunuz. Be hey vicdansızlar, adamlar zaten sizin koyduğunuz engelleri aşamadıkları için daha düşük maaşla çalışarak bunun bedelini ödemiyorlar mı? Buna rağmen haksız ve hukuksuz baskı yapıp maaşlarını daha da aşağıya çekme tehdidiniz neden?
Bu mu onlara verdiğiniz değer, bu mu onlara önerdiğiniz çözüm? Kocaman bir filoyu sektörün altında maaşlarla ayakta tutan, her uçağınızın havadaki tek güvencesi olan bakım personelinize bu mu reva gördüğünüz? Sürekli baskı ve ücret skalalarıyla tehdit dışında bir hüneriniz yok mu? Kendinizi teknisyenden kısarak mı üstlerinize ispatlayacaksınız? Yiyorsa kokpitle kabinle de uğraşın? Velhasıl bu zamanın yönetim anlayışını da çözüm yaklaşımını da anlayamıyorum.
Dünyanın hiçbir ülkesinde yetkili teknisyen olabilmek için bu kadar karmaşık ve zor bir sistem göremezsiniz. Aslında bu kafalar yüzünden büyüyemiyoruz. Yetişmiş iş gücünü böyle küstürüp dışarıya kaptırıyoruz. Orta Doğunun en büyük hava bakım istasyonu olabilecekken, yüz binlerce gencin istihdam garantili yetiştirilebileceği bir sektör yaratabilecekken şu uğraşlara bakın. Kendini değersiz hisseden, üzerinden baskı ve sırtından sopa eksilmeyen, binlerce mutsuz ve motivasyonu düşük insan yaratmaktan vazgeçin. Yönetimine ve yöneticisine güvenilmeyen, adaletinden ve hakkaniyetten şüphe duyulan bir ortam yaratarak mı memlekete hizmet etmiş oluyorsunuz. Zaten ilk 3 aydan itibaren gelir vergisiyle maaşı da aldığı zamları da eriyip giden binlerce insanı, daha da düşük ücretlerle yaşamakla tehdit için mi alıyorsunuz, o kesintisiz yüksek yüzbinlerce lira maaşları?
Yazıklar olsun…
Hepinize sağlıklı ve huzurlu bir hafta diliyorum…