Tüm okuyucularıma gönülden teşekkür ederek mutlu sağlıklı, kedersiz, depremsiz ve kısaca doğal afetsiz günler ve hayırlı ramazanlar dileyerek ‘Merhaba’ demek istiyorum.
Oldukça uzun süre ara verdiğim doğrudur. Bunun sebebi herhangi bir olumsuz yorumun taktığı bir çember nedeni ile ilgili değil zorunlu sorumluluklar ve yaşanan büyük felaket kaynaklı olmuştur. Öyle sanıyorum ki kimsenin canı bir şey yapmak istemiyor ve herkes ülkemizde oluşan asrın felaketinin acısı ile dolu ve tek temennisi onlara yardım edebilmek…. Bu bağlamda da bugün psikolojik durumlardan bahsetmek istiyorum. Depremzede vatandaşlarımızın, öğrencilerim başta olmak üzere acılarını ve gereksinimlerini yakından takip eden bir akademisyen olarak bundan sonraki süreçte ülke çapında nefret ve kinden arınmış sadece birlik ve beraberlik bütünleşmesini görmek isteyen öyle sanıyorum ki sadece ben olmamalıyım!
Bilmiyorum hiç duydunuz mu? Psikanalitik Teori Nefret ve Kin konusunu kapsayan önemli bir bilim teorisini anlatır. Merak edenler ayrıntılı olarak akademik kitaplardan bu teoriyi araştırabilirler.
Bilim Adamı Blum derki: ‘İlişkilerin içinde daima çelişki vardır.’ Dolayısı ile her ilişki ve iletişimde nefret olması çok doğaldır. Bu sebeple hiçbir zaman şimdiki zamanda çok iyi olduğunuz bir arkadaşınız ile ilelebet hep neşe dolu aksiyon alacaksınız manası çıkartılmamalı ve bu çelişkili durumda havacılık sektörüne uygun olmayan bir iletişimle aktarılmamalıdır. Hele ki bu aktarımın sebebi ilerlemek, kadro almak, şeflik yapmak, terfi etmek, arkadaşını bir yere taşımak, ahbap çavuş memleketli gözetip kendini tatmin etmek gibi stratejiler içeriyorsa… Şunu belirtmek isterim ki bahsettiğim bu iletişim tarzı savunma ve inkar etme aksiyonlarının temelini oluşturmaktadır. Herhangi bir olgunun savunulması için tezat bir demeç olması gerekir. Nefret dolu yargılara gelince, bu tarz yargıların içinde çeşitli olay ve durumların inkarı söz konusudur. Bu kök analiz ışığında kimin, hangi platformda ne yaşadığı, kimlere güvenerek ne tarz bir aksiyon aldığı ve bu yolda neler ile karşılaştığı bilinmedikçe, geçmiş verilere hakim olmadıkça, bir yazı, bir dönem, bir olay üzerine haksız yorum yapmak, 3. Şahısların hiç tanımadığı bir kişiyi işi, olayı, durumu karalamaya, spekülasyon yaratmaya çalışan kişi veya kişilerin kendi kimliklerinin ardına karanlık bir noktada saklanmadan sahneye çıkmaları ve somut demeçler, kanıtlar ile demeç vermeleri asıl olmalıdır çünkü havacılık ve hava insanları faaliyetlerinde iş ve süreçleri çok net çizilmiştir. Gerek havayolu yönetimi, gerekse çeşitli organizasyonların denetimlerinde doğru aksiyon alınmadığında şirketlerin ödediği cezalar herkesin nezdinde aşikar! Siz, herhangi bir insanı ortak platformlarda perde arkasından kötülemeye gizliden çalıştığınız müddetçe ve bu çabayı bir kimlik bağlamına bütünleştirmediğiniz, verdiğiniz sözleri tutmadığınız, tutulmayan sözler neticesinde insanlara zarar verdiğiniz müddetçe havacılık ile ilgili herhangi bir platforma geçmeniz halinde kalıcılığınız daima geçici olacaktır ki zaten yorum yapan kişilere baraksanız onları karanlık bir noktadan nefret kusan bir yapı içinde gözlemlersiniz. Yaşadığımız depremler ve afetler sonucunda öyle sanıyorum ki dünyada en önemli şeyin aslında insanlık ve insanlığa kimseyi ayrıştırmadan yardın olduğu daha net anlaşılmış olmalıdır. Özellikle de yaşı genç olan insanlar tarafından….aslında bu algının korena virüs dönemi akabinde başlaması da gerekirdi ama pek öyle olmadığını söylemek gerek… Yaşanılan yılın felaketinde hiç tanımadığınız, huyunu suyunu bilmediğiniz insanlara yaptığınız yardımları düşündüğünüzde ne demek istediğime vakıf olursunuz… Bu bağlamda duyguların yönetiminin özellikle Ekip Kaynak Yönetimi Kavramı kapsamında çok profesyonel olması gereken bir kurumda çalışmaktasınız. Havacılık, duygu yönetiminin, son derece yüksek çıtadan aksiyonu gereken bir sektördür. Benzer şekilde hiç kimsenin hiç kimseyi çekiştirmemesi, bir üst amire şikayet etmemesi ve her sorunun olumlu bir iletişim tarzı ile çözümlenmesi ve en önemlisi de bu aksiyonların alınmasına uygun bir yönetim yapısının oluşturulması gereken bir sektördür. Kin ve nefret barındırmayan, bütün müşterilerin haklı olduğu ve her çalışanında yönetim için bir müşteri olarak algılanması gereken bir platformdan bahsetmekteyim. Gözyaşlarınızı etrafa kin, nefret, yargı dolu cümleler ile farkında olmadan kusuyorsanız, içinizde gerçekleşemeyen hedef ve planlarınızın hesabını başkalarına yüklüyorsanız, faturayı en sevmediğiniz bir başka şahsa yüklemeyi kolay buluyorsanız işte o noktada biraz insan faktörü kavramında takılı kalmışsınız demektir. 30 yıl havacılığın kanını yutarak yetişmiş bir insan ile yeni işe başlayan insanın faktörleri ve beklentileri elbet denk olmayacaktır. Hele ki liyakat ile ilgili beklentilerde sorun varsa! Bu nedenle insan faktörü eğitimi havacılıkta en önemli eğitimlerden bir tanesidir. Halihazırda bu eğitim içeriğini incelediğiniz zaman özellikle de kalite ve kaza yönetim süreçlerinde bu kavramın ön plana çıktığını görürsünüz. Oysa ki aslında buzdağının en altında çalışan personel vardır ve tabandan tavana kadar bu kavramın iletişim boyutu ile tüm kuruma entegre olması gerekir. Bu boyutta herhangi bir yazıya yorum yaparken kimliğinizi açıkta tutarsanız güvenilir ve hakkaniyetli bir cevap alma imkanınız olur aksi halde gizemli yorumlar ile kimsenin muhatap olması beklenemez. Her çalışanın en yakın arkadaşları ile gruplaşması organizasyon kültürünün yabana atılmayacak bir özelliğidir. Anlaşılabilir bir sosyal davranıştır. Bu davranışın grubun üyesi olan ve normları kabul etmiş topluluk içerisinde yaygın olması, grubun üyesi olmayan kişilerin dışlanarak tenkide maruz bırakılması hem havacılık camiasında uzun süre kalamayacağınızın göstergesidir hem de er yada geç benzer davranışla sizin karşı karşıya geleceğinizin yatırımıdır. Bu açıdan insan faktörü havacılık sektörünün belki de en önemli en temel yapı taşıdır diyebiliriz. Ayrıca havacılıkta bir kural daha vardır oda kalite yönetim sürecinin yapısına hakim olmak…. Bir uygunsuz durum, aksiyon veya olayın genelleştirilerek bir sonraki süreçte bir daha tekrar etmemesi ve gerekli tüm önlemlerin alınarak herkesin, her bölümün bilgi sahibi olacağı bir platforma taşınabilmesi için yazılı kurallar, prosedür, talimat ve verilere taşınması şirket içindeki tüm birimlerin, iştiraklerin, çalışanların bütünleşik bir iletişim kurması için ‘must’ diyerek sözlerime son vermek istiyorum. Bu vesile ile yazılarımı isteyerek veya eleştiri getirmek için denetleyerek okuyan herkese teşekkür etmek istiyorum. Çok sık olmasa da hayatın izin verdiği şartlar oluştuğu müddetçe her iki tarafa da hitap etmeye çalışacağımı bilmenizi isterim. Zira aslında yazının başında bahsettiğim çelişki mevzunu hatırlarsanız, okumaya layık bulunmak bile verilen değerin gizli bir parçasıdır ve farkında olunmasını dilerim. Hep insanlık için çalışmanız, hep kinsiz, nefretsiz, iş barışı ve olumlu iletişimler kapsamında olmanız ve özellikle emeklilik sonrası için güzel arkadaşlıklara yatırım yapmanız dileği ile hoşça kalınız….
Elinize ve yüreğinize sağlık hocam
Elinize beyninize sağlık çok güzel bir yazı olmuş