“PROBLEMLERİ, ONLARI ÜRETEN KAFALARLA ÇÖZEMEZSİNİZ”
Albert Einstein
Değerli okurlarım;
Bildiğiniz üzere, çalışanların sesi olacağız diyerek başlattığımız yayıncılık anlayışımıza devam ediyoruz. Kişisel sorunlar ile ilgili tarafımıza devamlı mail atan okurlarımızdan özür dileriz. Bize gelen ihbar niteliğinde haberleri, toplumsal içerikli ise yayınlıyoruz. Kişisel sorunlar ile ilgili attığınız maillere maalesef şimdilik yer veremiyoruz. Bu nedenle, kişisel sorunlarını bizlere ileten okurlarımızdan özür diliyorum.
Öncelikle dün “THY Pilotunun Feryadı” başlıklı yazımız yayınlanır yayınlanmaz, size önce başımıza gelenleri anlatıp sonra konuya girmeyi uygun gördüm. Dün yazıyı yayınlar yayınlamaz sitede kasılmalar ve yavaşlama olduğunu hissettik. Teknik hizmet aldığımız yere ulaşıp, sorunumuzu anlattık. Teknik arkadaşımız siteye ve bilhassa ilgili habere yönelik normalin üstünde giriş olduğunu ve sorunun sitenin aşırı yükü kaldıramadığından kaynaklandığını söyledi. Biz ne yapacağımızı düşünürken bir anda site ulaşılamaz hale geldi yani çöktü. Tekrar telefon görüşmelerine başladık ve teknik arkadaş bize ilgili yazıyı kısa bir süre için kaldırıp, siteye girişlerin düşüp düşmeyeceğini kontrol edelim diye cevap verdi. Biz de önce yazıyı yayından aldık ve sitenin giriş yoğunluğuna baktık. Yoğunlukta biraz düşüş oldu ama yine de kasılma ve yavaş açılma devam ediyor olduğundan sorun bu değilmiş diyerek tekrar yayına aldık ve okurlardan özür diledik.
Sitemizin bulunduğu server (sunucu) ile irtibata geçtiğimizde, sizin trafiğiniz çok yüksek, bu nedenle sadece size özel bir sunucuya geçmeniz gerekiyor diye cevaplandık. Sonuç olarak bir daha bu tür aksaklık yaşanmayacağı bir sunucuyu kiralamış durumdayız. Bazı haber siteleri, haberimize geniş yer vermenin yanı sıra, yayınladılar ve sonra yayından kaldırdılar diye görüş bildirmişler. Yazıyı, teknik sorunu çözebiliriz mantığı ile düşünüp, yayından çekip, tekrar yayına vermemiz arasında geçen süre 15 dakikayı geçmemiştir. Siz değerli okurlarımızdan dün yaşanan aksaklıklardan ötürü bir kez daha özür diliyoruz.
………..
Geçen hafta, yine toplumsal bir konuyu “SHGM’nin dikkatine… Uçuş okullarından şikâyet var” başlıklı olarak yayınladıktan sonra SHGM yetkililerinden cevap geldi ve ilgili konuyu değerlendireceklerini söylediler. Duyarlılıkları için SHGM yetkililerine teşekkür ederim.
Sonuçta pilotlarımız bu okullarda eğitiliyor. Eğitimin kalitesi düşük ise, yetişen öğrencilerde, eksik bilgilerle sektöre gelecekler ve havayollarımızda uçmaya başlayacaklardır. Pilot eğitimi veren okulların, yoğun talebi karşılamak için başvurdukları hormonlu eğitimden kaçınmaları şarttır. Her ne kadar ticari mantalite ile açılmış olsalar da, SHGM’nin ve toplumun denetimi altındalardır. Unutmasınlar ki biz toplumu aydınlatmak için görev yapıyoruz. Medyanın görevi, özgür bir kamuoyu oluşması için bilgilerin aktarılmasında birincil görev alması değil midir?
Pilot sıkıntısının en çok hissedildiği şirketimiz tabii ki THY. Filosunu devamlı olarak büyüten ve dünyanın her yerine seferler koymayı prensip edinmiş bayrak taşıyıcımız, son günlerde elindeki deneyimli pilotları ile yollarını ayırmaya başladı. Yurt dışında birçok yere ilanlar vererek pilot arayan THY’nin, kendi deneyimli pilotları ile yollarını ayırmasına akıl sır erdirmek mümkün değil.
THY’yi hiç ama hiç bağlamayan bir konuda taraflı davranıp, çalışanları ile arasını bozan bir yönetim ile karşı karşıyayız. Tüm şirketler, randımanın artması için iş barışı konusuna önem verirken THY yönetimi tam tersini yapıyor. Kendilerini taraf olarak görüyorlar. Hâlbuki yöneticisi ile, çalışanı ile THY bir bütün olduğu takdirde başarılı olabilir. Sanırım bu gerçeği zamanla öğrenecekler.
Erman Yerdelen’in THY yönetim kurulu başkanı, Tezcan Yaramancı’nın ise genel müdür makamlarında bulundukları zamanda, çalışanlara yönelik hakaret eden genel müdürün daha sonra aynı çalışanlardan özür dilemek zorunda kaldığı olayı sizlere yazmıştım. O zamanlar, çalışanlarla genel müdür arasındaki yaşanan olaya Yönetim Kurulu başkanı tarafından el konulmuş ve iş barışının bozulmasına müsaade edilmemişti. ( İşte o yaşanmış olay)
Şimdilerde ise tam tersi yaşanıyor. THY genel müdürü sessizliğini korurken, yönetim kurulu başkanı iş barışını bozacak hamleler yapmakta. Hem de kendisini yani, THY işverenini ilgilendirmeyen bir konuda.
Sevgili İlker Bey sana ne be kardeşim Hava-İş ile Hava-Sen arasındaki rekabetten. THY’de örgütlenmiş iki yasal sendika var. Bunlardan biri ile toplu iş sözleşmesine oturacaksınız. Sizin için ne fark eder ki… Yetkiyi hangi sendika alırsa, onlarla toplu iş sözleşmesine oturursunuz. Neden tarafsınız, neden! Biz anlamıyoruz, İlker bey bir anlatsa belki anlarız.
Albert Einstein’in çok beğendiğim bir sözü vardır.
“Problemleri, onları üreten kafalarla çözemezsiniz” demiş. Ne kadar doğru değil mi? Bugün ki duruma nasıl da uygun… Problemi ürettiniz ve yaratıcısı olarak siz zaten çözemezsiniz de, hiç olmazsa başkalarının yardımını da alsanız diyeceğim ama buna da egonuz müsaade etmiyordur.
Sizinle görüşmek isteyen Hava-Sen sendikasına randevu vermiyorsunuz. Nasıl bir yöneticiliktir bu? Sonuçta konuşacağınız kişiler sizin çalışanlarınız. Hava-Sen sizin 4000 çalışanınızın elçisi konumunda. Bir kulak verin bakalım ne diyecekler…
Siz, THY’de korku imparatorluğu yarattınız. Yasalara uygun hareket edip özgür iradeleri ile Hava-Sen çatısı altında buluşan çalışanlarınız, ha bugün atıldım, ha yarın atılırım kuşkusu ile huzursuzlar. Bu huzursuzluğun, uçuş emniyetini ve yolcu memnuniyetini negatif etkileyeceğini bilmiyordum diyemezsiniz. Uçuş emniyetinden yani Flight Safety’den bahsediyoruz beyler.
Yapacağınız tek şey, sıcak ve huzurlu bir atmosfer sağlayıp Hava-Sen ile görüşmeniz. Bu kadar basit… Ne diyecekler bir dinleyin yahu…
Hayır, ben onlarla muhatap bile olmam diyorsanız, size de burada bir köşe verip görüşlerinizi paylaşmanıza olanak sağlayabiliriz.
İnanın ki ben ne yapmak istediğinizi anlayamadım. Her türlü çıkış yolunu kapatmış ve ben ne dersem o diyorsunuz.
Hava-Sen isimli sendika hâlâ devam etmekte. Hava-Sen üyesi veya sempatizanı birçok kişiyi attınız ama her nedense hâlâ üye kayıtları devam etmekte. Bu durum sizlere ne mesaj veriyor? Uyguladığınız bu taktik ile başarılı olmadığınızı ve olamayacağınızı hala anlamadınız mı?
Değerli okurlarım;
Köşe yazılarıma gelen yorumları bizzat okuyup onaylıyorum. Bu arada sıklıkla karşılaştığım bir konu var ki, anlattığım halde hala anlaşılamamış olması sanırım benim suçum. Hala çalışanlar birbirlerine sen 305 grevinde bizi yalnız bıraktın diye sitem ediyorlar.
Bu sefer çok kısa ve net anlatacağım. 305 eylemi (grev değil) yasal değildi. Hava-İş sendikasının o zamanki yönetiminin, havacılık sektöründe grev yasağı getirilmesi kanun teklifinin Ak parti milletvekili Metin Külünk tarafından gündeme getirilmesini önlemek amaçlı yapılan ve mevcut yasalarımızda yer almayan bir EYLEM idi.
Dikkat edin EYLEM diyorum, Grev değil. Çünkü o zaman henüz toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başlamamıştı.
Hava-İş sendikası, çalışanları örgütleyip bu yasal olmayan eyleme destek sağlattı ve neyin ne olduğunu anlayamayan ve grev başladı sanan bir dolu çalışan işinden oldu.
İşverenin ekmeğine yağ sürülmüştü. Bu fırsatı anında değerlendiren işveren eyleme katılanları işten attı. Suç Hava-İş sendika yönetimindi ama cezalandırılanlar çalışanlar oldu. Bir nevi filler tepişti,çimenler ezildi.
Şimdi biri diğerine diyor ki, sen 305 grevinde bize destek olmadın şimdi biz de sizin birlikteliğinize destek olmuyoruz. İNANILMAZ BİR SAÇMALIK. O eylem zamanı ben de yazdığım makalede toplumu, bu eylemin yasal olmadığı konusunda uyarmış ve aman ha sakın katılmayın demiştim. Ancak, THY çalışanlarının bazıları eylem nedir grev nedir, bunu bile ayırt edemediğinden, hâlâ yaptıkları yasal olmayan eylemi grev sanıyordu. Şahsen ben o zaman şirkette çalışıyor olsaydım ben de o eyleme katılmazdım.
305 Eylemine bilinçsizce katılan yüzlerce kişinin işten atılmasının yankıları sürerken, toplu iş sözleşmesinin bağıtlanamaması nedeni ile alınan grev kararına katılımın düşük olması işte bu anlamsız ve yasal olmayan 305 eylemidir.
O eylem yapılmayıp, zamanı geldiğinde grev kararı alınsa idi, inanın ki durum farklı olurdu. 305’in sancıları sürerken alınan grev kararı doğal olarak desteği azalttı. Çalışanları ürküttü. Şimdi 305 eyleminde neredeydiniz diyen arkadaşlara gerçeği anlatmışımdır umarım. Bırakın birbirinize laf atmayı birlik olun.