Değerli Uçak teknisyeni arkadaşlarım;
Malum yaz ayları geldi. Avşa adasındaki mütevazı otelimizde tadilat ve büyütme çalışmaları yapılıyor. Bu işlerin başında durmak da bana düşüyor. Teknisyenlik, turizm,televizyon programcılığı,dernekçilik,yazarlık falan derken şimdi de müteahhitliğe soyundum. Kısaca bir ayağım Avşa adasında bir ayağım İstanbul’da… Bu nedenle her ne kadar yazılarımı aksatmamaya çalışsam da elimde olmayan nedenlerden ötürü aksayabiliyor. Ancak bu yazıdaki olay gibi acil konular çıkarsa ne yapıp edip iki kelimede olsa yazmak isterim. Siz yinede bizi takip etmeye devam edin. Her an gündemi sarsacak bir konu ile karşılaşabilirsiniz.
Bu kısa nottan sonra bu haftaki konumuza geçelim.
Yazıma öncelikle UTED başkanı olduğum çok eski yıllara dayanan bir sözcükle başlamak istiyorum. Bu sözcük,” Uzaktan Kumanda Boyutuna Ulaşan havacılık, Teknisyensizlik boyutuna ulaşamaz” idi Havacılıktaki gelişmelere dikkat ederseniz, çok uzun seneler önce söylediğim bu sözcüğün gerçekleştiğini gözlemleyebilirsiniz.
Uçak teknisyenliğinin günümüz koşullarında her geçen gün değerini artırdığı ve yetkili teknisyen olabilmek için gençlerimizin her geçen gün daha da meşakkatli bir süreç içinde uğraştıklarını bilmeyen kalmadı diyebilirim.
Hal böyleyken, uçak teknisyenlerini mesleklerinden soğutan bir çok saçma sapan uygulamalar yapılmak istenmektedir. Senelerdir ben ve köşe yazarımız olan Erhan İnanç duayenimiz bu yanlış uygulamaları yazdık, çizdik. Ancak, hala bazı kafaların değişmediğini ve pişmiş aşa su katmaya devam ettiklerini gözlemliyorum.
Öncelikle, “Geçmişini bilmeyen geleceğini yönlendiremez” gerçeği çerçevesinde kısa hatırlatma ile yazıma başlayayım.
SHGM, ICAO Annex 1’e uygun olarak hazırladığı SHD-T35 sayılı talimat ile uçak teknisyenlerini lisanslandırmaya 1962 yılında başladı. O tarihte tek sivil uçak uçuran havayolu THY olduğu için, lisans sınavları yapma görev ve yetkisi SHGM tarafından THY Teknik Eğitime verilmişti. 13 dersten yazılı sınava giriliyor, 100 üzerinden en az 70 alan başarılı oluyordu. 13 dersten yazılı sınavları geçen aday, sivil havacılık kuralları dersi hariç, 12 dersten sözlü sınava giriyordu. (Bu süreçte lisans alan biriyim)
Bu yöntem 40 küsur yıl aksamadan çalıştı, birkaç bin kişi lisanslandırılmış oldu. Lisanslı teknisyenler 50 yıl boyunca Türkiye’deki sivil havacılık uçak bakım sisteminin yükünü sırtlarında taşıdılar. 1990’lı yılların sonlarında AB üyesi ülkelerin sivil havacılık otoriteleri birleşerek dernek mahiyetinde JAA’i kurdular. Sanırım AB, ABD’yi kıskandığı için olacak, JAA, ABD sivil havacılık dairesi FAA ile adeta yarışır hale geldi.
JAA, sivil havacılıkla ilgili bir sürü kural (JAR’lar) yazıp yayınlamaya başladı. Bunlardan birisi de JAR-66 olup teknisyen lisanslandırmasıyla ilgilidir. JAA bir dernek olduğu için bu kurallara uysan da olurdu uymasan da. Ancak, SHGM JAA’e önce aday ülke, 3-5 yıl sonra da asil üye olunca JAR kuralları uygulamaya konuldu. JAR kuralları uygulamaya konulmadan önce UTED olarak, şimdiki SHGM Genel müdür yardımcımız Haydar Yalçın ile Ankara’da bir çalışma grubu kurmuş aylarca birlikte çalışmıştık.
Sonra bildiğiniz süreç devam etti ve JAA kalkıp yerine EASA geliverdi. EASA artık JAA gibi bir dernek statüsünde değil AB’nin bir organı, resmen otorite olmuştu.
Biz hala Avrupa’nın peşinde onlar ne yaparsa bizde onu tatbik etmeye çalışıyorduk. Ancak EASA kendine üye olabilme şartları içinde AB üyeliğini şart koşunca işler değişti. JAA de asil üye olan ülkemiz, EASA ya kabul edilmedi.
AB’ye üye olamadık ve olacağımız da yok ama SHGM, ICAO kuralını boş verip, AB üyesi olmuşuz gibi EASA kurallarına 4 elle sarıldı. Sarıldı sarılmasına ama alt yapımız yeterli değildi. Bilgi ve eğitim olarak onlardan çok değişik yerlerdeydik.
ICAO Annex-1 kurallarına göre lisanslandırmada sorun yaşamayan havacılığımız iş EASA ya gelince şaşırdı kaldı ve oradan kopyalamaya çalıştığı kuralların içinde bocalayıp durdu. Çünkü ICAO Annex-1 yerine EASA PART-66 lisanları gündemdeydi. Her ne kadar ICAO lisanslarımız bize yeterli olsa da SHGM miz illaki EASA diye tutturdu.
Tutturduk, tutturmasına ama okullarımız ve SHGM kadroları bu yeni sisteme ayak uyduramadıkların-dan senelerdir lisans üretemez hale gelindi. Binlerce uçak teknisyeni adayına lisans verilemiyordu. Lisans adeta karaborsaya çıkmıştı.
Uçak teknisyeni gençlerimiz seneler boyu lisans alamadı. Havayolu ve bakım şirketlerimiz lisanslı yetkili teknisyenle, yetkisiz teknisyen arasındaki ücret skalasını her geçen gün lisanslı teknisyen lehinde kullandıkça iş daha sarpa sardı.
Arz/Talep dengesi bozulmuş ve talebe yönelik arz yok denecek kadar azalmıştı.
Her sene sektöre giren teknisyenler lisans alamıyor yani yetkili imza sahibi olamıyor ve yetkili teknisyenlerin aldığı avantajları kendilerine sağlatamıyorlardı. Hal o kadar ciddi boyuta gelmişti ki, THY emekli ettiği uçak teknisyenlerini tekrar geri almaya başladı.
THY’nin yanlış politikalar ile çıkarttığı ICAO Annex-1 (SHD-T35) lisanslı teknisyenler, havayolu ve bakım kuruluşları tarafından, yüksek ücretlerle işe başlatılıyorlardı. AB hayranlığımız nedeniyle beğenmediğimiz ve hala dünyanın bir çok ülkesinde kullanılan ICAO lisansına bile muhtaç olmuştuk.
Sözün kısası, bir deli o zamanlar kuyuya bir taş atmıştı ve hala o taşı kuyudan bir türlü çıkartamıyoruz. Bu gidişle o taş kuyunun malı oldu, artık çıkması olası değil gibi duruyor. Birilerinin alt yapısız JAA üyesi olması ve sonrasındaki çıkmaza girişleri birlikte yaşadık ve yaşıyoruz da. JAA lisanları dağıtıldı. O zamanlar bu lisansın aynı zamanda EASA lisansı gibi kabul edileceği söylenirken bir anda JAA kapanınca işe yaramaz hale geldi.
ICAO’ dan olduk JAA lisansından olduk. EASA, AB üyesi olamadığımızdan bizi üye olarak almıyor. Kısaca ortada kaldık.
Güzel bir türkümüz vardır : “Kendim ettim kendim buldum, gül gibi sarardım soldum”. Esasında eden SHGM ama gül gibi sararıp solanlar lisans alma gayretinde olan genç meslektaşlarımız.
Sektörün lisanslı teknisyen ihtiyacı ve genç insanların haklı olarak kariyer yapacakları lisans ihtiyacı nasıl karşılanacaktı? Su akar ve yolunu bulur misali genç insanlar AB ülkelerinde EASA Part-66 sınavlarına girmeye başladılar. Başarılı olanlar lisanslarını almaya başladılar. Derken Yunan sivil havacılığına bağlı bir Part-147 kuruluşu olan HATA’nın hataları ortaya çıktı.
Taşıma suyla değirmen dönmezdi ve dönmedi de… Yabancı ülkelerin Part-147 kuruluşları vasıtasıyla alınan lisanlara kimse ses çıkartmadı. SU KISA YOLU SEÇMİŞTİ. Yüksek okullardan her gecen sene mezun olup işe başlayan gençler ne yapacağını şaşırmıştı. ICAO desen yok JAA desen yok. Yetkili teknisyen nasıl olunacak?
AB ülkelerinin Part 147 kuruluşları bizim bu çıkmazımızdan faydalanarak bu gençlerimize EASA Part-66 eğitimi verip lisans sınavları yapmaya başladılar. Yine kimseden ses seda yok. Part 147 kuruluşlarının verdiği kurslar ve lisanslar SHGM tarafından da kabul edildiler. Tabii ki sen EASA kurallarını uygun görüp EASA ile flört ediyorken, EASA’nın yetki verdiği kuruluşlardan alınan lisansa nasıl karşı çıkacaktın ki…
Bu 147 kuruluşlarının içinde HATA isimli firma hata yapınca olaylar büyüdü. HATA’nın hatasını biz değil yine EASA gördü ve etrafa duyurdu. Bu sefer tabii ki bizde EASA’nın verdiği talimat gereği yapılması gerekenleri yaptık. SHGM’nin alt yapısını hazırlamadan bir anda JAA ve sonra daha büyük hata olarak gördüğüm EASA kurallarına uyum sürecinde en çok bocalayan sistem, teknisyenlerin lisans ve modül sınavları olmuştur. Bu günahı işleyen SHGM olmasına rağmen cezasını hiç günahı olmayan genç insanlarımız çekiyorlar..
Şimdide birileri çıkmış ve kafayı EASA lisanslı gençlere dikmiş. Neymiş efendim; Bunlar EASA Part 147 organizasyonlarından Lisans aldılar. Bunları belirli modüllerden sınav yapalım. Haydaaaaaa
İşin komik yanı ise, bu konu ile ilgili bir çalışma komisyonu kurulmuş ve en kısa zamanda üst yönetime sunulup gereği yapılacakmış. Benim bildiğim, üst yönetim ister ve çalışma grupları taslak hazırlayarak üst yönetime sunar. Görülen o ki, burada işler ters yapılıyor. Üst yönetimin haberi yok ama alt kadrolarda hummalı bir çalışma var diyorlar.
Yüzlerce EASA Lisanslı genç whatsapp grubu kurmuş konuyu tartışıyor. Beni de gruba dâhil etmişler. Görüşmeleri takip edebiliyorum. Huzursuzluk benim düşündüğümden daha üst boyutta.
İşin çok komik yanları da var. Mesela iki teknisyen var. Biri SHY lisanlı diğeri EASA lı. Modül sınavına giriyorlar ve geçiyorlar. SHY lisanlı için problem yok deniyor. EASA lisanlı olan için aynı modülden bir daha sınav yapacağız deniyor. Yahu kardeşim, modül sınavını ikisi de aynı yerde verip geçmişler. Sen SHY lisanslıyı kabul diğerini nasıl reddeder ve tekrar sınava girmeli dersin. Akıl var izan var
Durun ben bu konu üzerinde çalışan mikserlere tiyo vereyim. Eskiden sınav odalarında kamera yoktu. Şimdi ise var. Bu nedenle eskiden kamerasız sınav odalarında sınava girip lisans alanları da tekrar sınavlara sokun. Bu işin sonu bu gidişle komedi filmlerine taş çıkartacak gibi…
Durun daha komiklik bitmedi. Bu arkadaşların arasında, EASA lisanslı olup THY’nin C/S yaptığı yetkili teknisyenler var. Sen senelerdir bu teknisyenin imzası ile arıza kapatmışsın, CRS verdirmişin, bakımlarda imza attırtmışsın. Şimdi diyorsun ki, seni şu modülden veya bu modülden tekrar sınava sokacağız. Tamam, da diyelim ki, tekrar sınav yapıldı ve o modülden geçemediler. Şimdi o kişinin imzasını kullandığı uçaklar gökyüzünde uçuyor. Yere indirip onun yaptığı işleri tespit edip başka lisanslı bir teknisyene tekrar yaptırman lazım. Bu düşünüldü mü acaba? Size göre, şaibeli teknisyenlere mi imza attırıldı.
Bende diyorum ki; Hadi bakalım bu işin kurcalayan kişiler lisanslı teknisyenler ise, bu arkadaşların lisans sınavlarını yeniden yapalım. Eski ağabeyleri onları sınava soksun bakalım kaç kişi geçebilecek. Unutmayın ki kopya çektirmeyiz. Abi, dayı, hemşeri, partili vb… Geçmez.
Pişmiş aşa su katmaya çalışanlar okusun.
Bakın arkadaşlar, yazımın başını tekrar okuyun. Bu sorunu bu gençler yaratmadı. Suyun serbestçe istediği yerden akışını onlar belirlemedi. Şimdi kısaca deniyor ki su kısa yolu seçmiş akmış gitmiş. Suyun akışını biz belirleyelim. Olur, tabii ki. Ancak, o size göre kısa yolu seçmiş, SHGM ve Şirketlerin çaresizce bakışları arasından akıp gitmiş suyu artık geriye çeviremezsiniz. Siz zamanında suyun önüne set örmeseydiniz, su da kendine kısa yol aramaz, yolunda akmaya devam ederdi. Suçlu arıyorsanız yukarıdaki satırlarda zaten anlattım. Buna kimse itiraz edemez.
Sizin yaptığınız yanlışın ağa babası. Teknik’te birbirine düşen iki grup yaratmaya çalışıyorsunuz. Düne kadar liseli üniversiteli ayırımı gibi şimdi de SHY lisanlı EASA lisanslı diye teknisyenleri bölmeye çalışıyorsunuz.
Ülkemizde binlerce yabancı pilot var. Bunlardan EASA lisanslı olanları sınava mı tabi tutuyorsunuz? Adamlar geliyor EASA lisansını koyuyor önünüze ve arkasına 300 yolcu alıp uçuşa gidiyor. Hadi bakalım bir çalışma grubu da onlara yapın. Bu mikser grubu, uçuş işletmede de görev yapsın. Maksat işgüzarlık olsun.
Son olarak; İster Liseli olsun isterse Yüksek okullu. İster Lisansı EASA, isterse SHY olsun, hepsine aynı gözle bakarım. Hepsi de benim kardeşlerim ve meslektaşlarımdır. Bu böyle biline… Bırakın iç çekişmeleri de önünüze bakın. Hak ettiğiniz yerin çok gerisinde seyrediyorsunuz, bunu bilin.