featured

PİLOTLARIN TSK'YA DÖNMESİ…DÖNMEYENLERİN LİSANSI İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?

2016 Eylül ayından bu yana gündemi meşgul eden ve sadece TSK’nın pilot ihtiyacını değil sivil havacılığımızın yakaladığı büyüme ivmesini de etkileyecek olan uygulama ile ilgili olarak bugüne kadar kayda değer hiçbir çalışma yapılmamıştı.
Türkiye Havayolu Pilotları Derneği bundan bir süre önce çeşitli görüşmeler yaparak tarafların nabzını tuttuktan sonra bir Çalıştay düzenlemeye karar verdi. 20-21 Haziran günleri İstanbul’da yapılacak Çalıştaya, konunun taraflarının geniş biçimde katılım göstererek çözüm yolları ile ilgili  önerilerini sunması bekleniyor. Pilotların, bu çalıştayda konuyu enine boyuna tartışacağı kesin. Bu arada bende çalıştay öncesi ilgili konuya kendi tarzımla bir katkı sağlayayım istedim.
15 temmuz kalkışmasından sonra çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile başlayan ve sivil havacılık alanında çalışan asker kökenli pilotların tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine dönmesini sağlamaya yönelik uygulamanın yarattığı sıkıntılar hala sürüyor.
Bildiğiniz üzere, 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname doğrultusunda, 29 Ekim 2016’dan önce herhangi bir nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılan veya ilişiği kesilen pilot subayların ve ticari ya da havayolu nakliye pilotu lisansı ile en az bin saat pilot uçuşu olan subaylardan istekli olanların, TSK’da pilot olarak görevlendirilebilmesi kararlaştırılmıştı.
İlk önce bu proje gönüllülük esasına göre başlamış ancak yeterli katılım sağlanamayınca bu kez zorunlu uygulama getirilmişti.
Hatırlayacağınız üzere, TSK’da çok uzun yıllardır mecburi hizmet süresi 15 yıl için uygulanıyordu. 2012 yılında yapılan değişiklikle  bu süre 10 yıla, askeri pilotlarda ise 13 yıla indirildi. TSK içindeki paralel yapılanmadan rahatsız olan birçok subay yeni mecburi hizmet sürelerini doldurunca ayrılmayı tercih etti. Bazıları da ayrılmaya zorlandı. 2003-2013 yılları arasında 291 muharip pilot TSK’dan ayrılırken bu sayının 110’u sadece 2012 yılında ordu ile ilişiğini kesmişti.
Özellikle 15 Temmuz kalkışmasından sonra 248 pilotun terör örgütü üyesi olmakla suçlanarak TSK’dan çıkarılması sonucu doğan açık önce gönüllülük çerçevesinde karşılanmaya çalışıldı.Bu sistem yeterli olmayınca bu kez mecburi hizmet süreleri artırılarak önce 18 yıl esası getirildi. Bu uygulama ile TSK’da 13 yıl ile 17 yıl arası görev yapan pilotların zorunlu olarak dönüşünün önü açılmış oldu.
Ancak istenilen sayıya yine de ulaşılamayınca mecburi hizmet süresi bu sefer 21 yıla çıkarıldı ve böylece, büyük çoğunluğu 15 yıl mecburi hizmet yapan asker kökenli pilotların TSK’ya dönüşü için süreç başlatılmış oldu. Uygulama değişikliğinden etkilenecek pilot sayısının 1150 civarında olduğu tahmin ediliyor.
Konu ile ilgili görüşlerini aldığım hukukçular, ” Kanunların geriye doğru yürümeyeceği ilkesi açıkça ihlal edilmiştir diyorlar. Yasa koyucular, yeni kurallar belirlerken kişinin değişiklik tarihine kadar olan hukuki statüsünü ve kazanılmış haklarını korumak zorundadırlar.
Madem ki hukuk devletiyiz. O halde yapılan değişiklikle kaybedilen haklar ve kazanılacak haklar arasında kabul edilebilir bir denge kurmak zorundadırlar. TSK’dan emekli olarak veya malulen veya istifa ederek sivil havacılığa geçmiş, kendisi ve ailesine yeni bir yaşam tarzı kurmuş pilotların kurulu düzenlerini etkilemek hukuken ve sosyolojik anlamda da pek doğru görünmüyor. Kendileri ile görüştüğüm pilotlar, kişinin çalışma hayatına başlarken bildiği ve kabul ettiği düzeni, bir süre sonra değiştirmek hukuk güvenliği ve istikrarı ilkelerinin zedelenmesi demektir diyorlar ve Anayasa mahkemesinin birçok kararında bu ilkelere vurgu yaptığını iddia etmektedirler.
Çıkarılan KHK’lar ile, TSK’ya dönerek yeni belirlenen mecburi hizmet sürelerini doldurmak istemeyenlerin sivil havacılıkta geçerli lisanslarının da iptal edileceği belirtilmişti. Bu yaptırım, öngörülen mecburi hizmetle sınırlı. 4 yıl daha görev yapması istenilen pilot, çağrıya uymaz ise 4 yıl boyunca sivil havacılıkta uçamayacak. Ancak bazı pilotların EASA lisansı alarak bu yaptırımı aştığı ve yasaklı olduğu süreyi yurt dışında uçarak geçirmeyi  planladığı da biliniyor.
Yapılan uygulamanın diğer bir yönü ise, iki şekilde ayrımcığa yol açması. Öncelikle aynı sivil havacılık işletmesinde görev yapan asker kökenli pilotlar TSK’ya çağrılırken sivil pilotlar görevlerine devam ediyorlar.
Asker kökenli pilotların ek görevleri(yöneticilik, öğretmenlik gibi) de ortadan kalkıyor. Diğer ayrımcılık ise TSK’da yaşanıyor. TSK’ya dönüşü cazip kılmak ve sivilde aldıkları ücrete yaklaştırmak için devlet , TSK’ya dönen pilotlara, başından beri görev yapan muvazzaf pilotlara göre daha fazla maaş veriyor. Ancak bu rakam dahi, sivilden gelen pilotların maddi kaybını karşılamıyor. Özellikle kaptan pilotlarda ücretler neredeyse yarı yarıya düşüyor.
Tamam sorunları yazdık çizdik de peki şimdi ne yapılması gerektiğine bakalım. Tabii ki bu kritik bir karar. Bir tarafta göz bebeğimiz TSK diğer tarafta her geçen gün sivil havacılık dalında büyüme trendinde olan ülkemizin havayolları… Bence her ikisi de çok önemli. 
Öncelikle, konunun zorunluluktan çıkarılarak tekrar gönüllülük esasına göre yeniden belirlenmesinde fayda olacağı belirtilirken şartları daha cazip hale getirebilmek önemli. İkinci olarak ise, TSK’nın havayolu ve genel havacılık şirketleri ile bir işbirliği protokolü yaparak sivilde görevli pilotların belli dönemlerde TSK’da görev yapmalarının mümkün olup olmadığı araştırılmalı.
Bu çerçevede, haftada 4-5 gün sivilde, 2-3 gün ise TSK’da görev yapılması düşünülüyorsa da uygulamada ortaya çıkabilecek disiplin ve intibak zorluklarından dolayı bu sürenin her ay 1 hafta TSK’da görev yapılması şekline dönüştürülmesi de düşünülebilinir. Böylece, gruplar halinde görevlendirme yapılarak her ay 4 grup halinde TSK bünyesinde  görevlendirme mümkün olabilecektir. Ancak bu yöntemde, yılda sadece 12 hafta (3 ay) görev yapılabileceği, bunun da belirlenen ek mecburi hizmet süresini uzun yıllar boyunca karşılayamayacağı düşünüldüğünde, itibari hizmet süresi kavramı yönünden değerlendirilmesinin önemini hatırlamakta fayda var. Her haftanın 1.5 veya 2 ile çarpılarak hizmet süresine eklenmesi halinde 12 veya 8 yılda, 4 yıllık mecburi hizmet süresinin tamamlanabileceği de değerlendirilebilecek diğer bir husus.
Ayrıca, Lisans kaybı sigortasındaki Poliçelere ek yapılarak askeri görevde meydana gelebilecek geçici ve kalıcı lisans kaybında da mağduriyet yaşanmaması için değişikliğe gidilmesi ve hatta ölüm klozunun da sigorta kapsamına alınması gerekiyor.
Tabii ki daha detaylı görüşler mutlaka çalıştayda ortaya çıkacaktır. Nede olsa aklın yolu bir...Her iki tarafı yani ne TSK yı ne de Türk sivil havacılık sektöründeki havayollarını zorda bırakmayacak bir karara varılması şart.
 
 
.
 
 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

10 Yorum

  1. 6 yıl önce

    Bizler Astsubay olarak görev yaparken 2009 yılında çıkardıkları bir kanunla 2003 ve sonrasında mezun olan personelin rütbe bekleme sürelerini 3 yıldan 6 yıla çıkarttılar ve o noktadan sonra “kanun geriye yönelik işlemez” söyleminin ülkemiz hukuk literatüründe bir karşılığı olmayan, içi kanun yapıcı tarafından istediği şekilde doldurulabilen bir laf salatası olduğu ortaya çıktı. Konu yıllarca mahkemelerde süründü ve bunun dışında hiçbir yerde sesimiz duyulmadı.

    Cevapla
  2. Sayın İnan ,
    Kişilerin çiğnenen hakları konusunda %100 haklısınız .
    Siz uzun yıllardır havacılık sektöründe olan deneyimli bir havacısınız , yazınızda bu uygulamanın uçuş emniyetine etkisine değinmenizi beklerdik. Dünyanın uçuş başına en fazla ölümlü kaza oranına sahip THY’nin part-time asker pilot çalıştırmasına CRM açısından bir yorumunuz olur mu ?

    Cevapla
  3. 6 yıl önce

    Güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık. Dönüşümlü çalışma mutlaka hemen uygulamaya geçirilmeli. Aile düzenleri bozulan insanlardan verimli olması beklenemez. Havacılıkta “yaptım oldu” mantığıyla hareket edilirse yanlış yapılır.

    Cevapla
  4. 6 yıl önce

    Hukuk devletinde devlet, hukuk güvenliğini sağlama yükümlüdür. Hukuki güvenlik ilkesi kural olarak “yasaların geriye yürütülmemesini” gerekli kılar. “Yasaların Geriye Yürümezliği İlkesi” uyarınca yasalar kural olarak “yürürlük tarihlerinden sonraki” olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olamaması hukukun genel ilkelerinden “‘Kazanılmış Hakların Korunması” ilkesinin gereğidir. Anayasa Mahkemesinin bu konuda verdiği sayısız kararları ve içtihatları mevcuttur. Dolayısı ile mecburi hizmet süresini tamamlayarak istifa ve emeklilik yoluyla ayrılan kişilere, kendileri ayrıldıktan sonra mecburi hizmet süresinin artırılması sebebiyle yükümlülük yüklenmesi anayasaya aykırıdır. Hakları ihlal edilenler mutlaka süresi içinde idari dava açmalı, anayasa mahkemesine kadar işi götürmelidirler. Biraz sabır, bu kanun anayasa mahkemesinden %100 döner.

    Cevapla
    • 6 yıl önce

      O zaman geriye dönük saat kesintisi de yapılamaz, doğru mu. Önce bunu düzeltin

      Cevapla
  5. Sayın İnan gündemi iyi takip ediyorsunuz. Son günlerin en önemli konusu buydu. ülke menfaatleri ve asker kökenli pilotların durumu iyi kaleme alınmış. Teşekkürler

    Cevapla
  6. Bence sadece gönüllüler alınmalı. Ağlaya ağlaya iş yapan adamdan hayır gelmez. Zaten çoğu EASA lisansını aldı yedekte tutuyor

    Cevapla
    • 6 yıl önce

      Hepsi katara kaçıyor. Bence lisans iptali ile yetinilmemeli, ellerindeki yeşil pasaportlar da geri alınmalı

      Cevapla
    • bir takipcı ye … senin gibiler icin askerlik yaptıgım 21 seneye yazıklar olsun …

      Cevapla
  7. 6 yıl önce

    Benim bir arkadaşım istemeye istemeye dönmek zorunda kaldı. Adam 6 sene önce ayrılıp özel hava yolunda kaptan oldu. İkinci çocuğu doğdu, ev aldı kredi borcu var. İstanbul dışında bir hayat kurmuştu kendisine, şimdi eşi çocuklarla başka bir şehirde yaşıyor kendisi başka bir yerde, Hem maddi hem manevi anlamda ciddi sıkıntı içine girdi. 40 yaşından sonra tekrar muharip pilot oldu adam. Bu saatten sonra çalıştay yapmak geldi birilerinin aklına.

    Cevapla