İstanbul merkezli havayolu şirketi, 2023 yılında şimdiye kadar rekor mali sonuçlar açıkladı, kredi notunu yükseltti, 100. uçağını teslim aldı ve Airbus filosunu 150 uçak sınırına ulaştıracak ek uçak siparişleri verdi. Hatta en son seyahat teknolojisi gelişmelerinin nabzını tutmak için Silikon Vadisi’nde bir teknoloji inovasyon laboratuvarı kurdu.
Tüm bunlar, en büyük özel sermayeli Türk havayolu şirketinin geleceğe yönelik artan güvenini vurguluyor.
Bu çeyreğin başlarında AeroTime, Pegasus Havayolları’nın Ticari İşlerden Sorumlu Genel Müdürü Onur Dedeköylü ile bir araya gelerek havayolu şirketinin performansı ve daha fazla büyüme planları hakkında konuştu.
Dedeköylü’nün memnun hissetmek için kesinlikle iyi bir nedeni var. Mart 2023’te Pegasus Hava Yolları bir önceki yıl için güçlü finansal sonuçlar açıklayarak pandemi sonrası toparlanmaya işaret etti. 2023’ün ilk üç çeyreği de bu yukarı yönlü gidişatı teyit etti.
Dedeköylü açıklamasında: “FAVÖK marjımız 2022’de dünyadaki tüm havayolları arasında en yüksek seviyedeydi. Yan gelirler açısından, yan gelirlerin toplam gelir içindeki payı açısından, küresel olarak ilk ondayız ve filo kullanımı ve diğer faktörler açısından da dünyanın en iyi havayollarından biriyiz. Yani oldukça iyi bir performans sergiliyoruz.”
Maliyet disiplini bunun en önemli nedenlerinden biri, ancak başka nedenler de var.
“Biz kendimizi düşük maliyetli bir havayolu olarak görüyoruz. Aslında biz sıkı bir düşük maliyetli havayoluyuz. Maliyet tabanımıza bakarsanız, dünyadaki en düşük yakıt fiyatına sahibiz – dünyada bir numarayız” dedi.
Pegasus düşük maliyetli havayolu kurallarını takip ediyor, ancak önemli bir farkla: İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’ndaki (SAW) merkezi üzerinden bağlantılı uçuşlar sunuyor.
“Tipik düşük maliyetli havayolu modelinden ayrıldığımız bir nokta da transit iş yapıyor olmamız. Bunun nedeni Asya, Kuzey Afrika ve Avrupa’nın kesişme noktasında bulunan Türkiye’de yerleşik olmamız. ASK’larımızın %20’si Türkiye’de, diğer %80’i ise uluslararası operasyonlardan oluşuyor” dedi.
Bu trafiğin bileşimi hakkında daha ayrıntılı bilgi vererek şunları ekledi: “%50’si Avrupa’dan, %30’u BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu), Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan geliyor.”
Sözlerine şöyle devam etti: “Bu ağı sürekli olarak geliştiriyor ve büyütüyoruz. Coğrafi konumumuzdan faydalanmak için Türkiye’ye giden noktadan noktaya trafiğin yanı sıra transit trafiğimizi de arttırmayı hedefliyoruz. Kendimizi düşük maliyetli havayolu ağı olarak adlandırıyoruz.”
Şu anda Pegasus’un yolcularının %25’i aktarma yapıyor ki bu düşük maliyetli bir havayolu için oldukça dikkat çekici bir rakam; uluslararası trafikte ise bu oran %32’ye çıkıyor.
Dedeköylü, tüm bu büyümenin Sabiha Gökçen havalimanındaki mevcut altyapı üzerinde bir miktar kapasite baskısı yarattığını kabul etti.
Sonuç olarak havalimanının kapasitesi yarın açılması beklenen ikinci bir pistle genişletilecek, ancak terminaldeki darboğaz devam edecek.
“Yazın en yoğun günlerinde, özellikle de hafta sonları, terminal tıklım tıklım doluyor ve yoğun günlerde daha fazla insan getirmek ne yolculara ne de havayollarına bir fayda sağlıyor. Yetkililerle görüşüyoruz çünkü bir an önce yeni bir terminalin inşa edilmesine ihtiyacımız var,” ifadesini kullandı.
Bu arada Pegasus, başta Antalya olmak üzere Türkiye’nin diğer şehirlerinde de büyümeye devam ediyor.
“Antalya (AYT) bizim için bir büyüme üssü, oradaki varlığımızı önemli ölçüde artırdık. Orada 2018’de yedi uçak konuşlandırdık, bu yıl 18 uçağımız var,” diye açıkladı.
Dedeköylü. “Antalya’da faaliyet gösteren ilk üç havayolundan biriyiz, oysa pandemiden önce ilk beşte bile değildik.”
Dedeköylü sözlerine şöyle devam etti: “Hâlâ Sabiha Gökçen’de (SAW) büyümeye odaklanmış durumdayız. Diğer üsleri taktiksel olarak büyütüyoruz. Belki şuraya ya da buraya üç ya da dört uçak koyabiliriz ama stratejik olarak büyüme üslerimizi Sabiha Gökçen ve Antalya havalimanlarında görüyoruz.”
Dedeköylü ayrıca taşıyıcının filo gelişimi ve Pegasus’un Airbus’a verdiği 36 uçaklık ek sipariş hakkında da düşüncelerini paylaştı.
“2012’de 100 uçak sipariş ettik ve daha sonra 50 uçak daha almak için siparişi uzattık yani tüm sipariş 150 uçak olacak,” dedi. “Bunlardan 78 tanesi halen teslim edilmeyi bekliyor ve hepsi A321neo olacak. 150 uçağın 108’i A321neo olacak ve bu yılın sonuna kadar 41’ine sahip olacağız.”
Dedeköylü sözlerine bu uçak tipinin performansını överek devam etti.
“Yakıt verimliliği sayesinde sürdürülebilirliğe, gelire ve karlılığa katkısı açısından çok önemli. Filomuzun dörtte üçünün Neo’lardan oluşması, yakıt fiyatlarına rağmen bize net bir maliyet avantajı sağlıyor.”
Pegasus bazı eski Boeing 737-800’leri işletmeye devam ediyor.
Dedeköylü, “737’ler şu anda filoda ve onları ne kadar süreyle tutacağımızı tartışıyoruz, ancak elbette strateji kesinlikle tek bir uçak tipine doğru ilerlemek” dedi.
Dedeköylü geleceğe ilişkin iyimserliğini de paylaştı.
“Talep var. Gördüğümüz pandemi sonrası ‘intikam seyahati’ değil, daha ziyade güçlü, sürdürülebilir bir talep. Tüm zorluklara, enflasyona ve Türk Hava Yolları ve Anadolujet (yakın zamanda AJet olarak yeniden markalaşan bir Türk Hava Yolları iştiraki) gibi diğer Türk taşıyıcılarının güçlü rekabetine rağmen bu böyle. Yolcu talebi var ve gelir açısından daha da iyi durumda. Yılın ilk yarısında elde ettiğimiz gelir bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %42 daha fazla oldu. Getirilerimiz güçlü, yolcu başına 2019’a kıyasla şimdiden 26 Euro daha yüksek.”
Pegasus’un bundan sonra enerjisini nereye odaklayacağı konusunda herhangi bir şüphe varsa, Dedeköylü şunları söyledi: “Uluslararası alanda daha fazla büyüme stratejimiz var. Uluslararası kapasitemizi artırmayı planlıyoruz.”
“Tüm bunlar ciroya yardımcı oluyor,” diye ekledi. “Yılı en iyi havayollarından biri olarak kapatmamızı bekliyorum” dedi.
©AirlineHaber.com
Not: Haber sitemizde yapılan havacılık haberleri kaynak gösterilmeden kullanılamaz.