ÖZÇELİK İŞ’DE ŞUBELER KAPATILMALIDIR… YENİ DÖNEM DE NE YAPILMALI…ARACI SİMSARLAR…

ÖZÇELİK-İŞ’DE-ŞUBELER-KAPATILMALIDIR...-YENİ-DÖNEM-DE-NE-YAPILMALI...ARACI-SİMSARLAR...

 

Değerli Okurlarımız; 

THY tarihinde eşi benzeri görülmemiş rezalet bir sendikal dönem yaşadı. Bay Hamdi döneminde yapılan gereksiz iş kolu değişikliği ile Teknik AŞ taşımacılık iş kolundan çıkartılıp metal iş koluna sokuluverdi. ( Bu değişikliğe neden gerek duyuldu hala muamma) Gerek yok iken yapılan ve hala neden yapıldığı bilinemeyen(!) iş kolu değişikliği yaptıkları sendikanın, başına bir de abuk sabuk yöneticiler koyup, hata üstüne hatalar yapıldı. Üyelerden fazla kesilen aidatlar, başarısız toplu sözleşmeler, rezalet dolu genelge ve ek protokol süreçleri, yetmezmiş gibi bir de üstüne hileli, tehditli baskın şube seçimleri, sektörümüzde daha evvel görülmemiş çok büyük bir rezaletti. Bu durduk yere gereksiz sendikal yetki değişikliği, hangi geri zekâlı yöneticiden çıkmış bunu zaten biliyorsunuz.   

THY’de ki Habom’dan Tekniğe geçişin kayıpları, Bay Hamdi döneminin acımasız personel politikaları tüm teknik çalışanlarında onarılmaz yaralar bıraktı. Öyle ki, mevcut sendika yönetiminde utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan, toplu sözleşmeyi imzaladıkları halde, üyesine yalandan size sormadan imzalayamayacağız diye mail atan sendika yöneticileri türedi.  

Lüks içinde bar pavyon harcamalarını bile çalışanın aidatından yapanlara rastlandı. Bu tür gereksiz giderleri sendikaya fatura edenler, hangarlarda ellerinde hoparlör, gaza gelip nara atan çakma mavi, kiralık yeşil sendikacılarda gördü. 

Birbirlerinin ailelerine yetmez gibi özel hayatlarına, kazançlarına, mal varlıklarına kadar inanılmaz iddialarla birbirine saldıran, karsısındakini küçük düşürmek için kendi yönetim döneminde dahi herkesi hırsızlıkla suçlayan ama aynı suça ortak yüzsüzleri de hep birlikte gördük.

Neyse ki İlker AYCI giderayak yaptığı, Toplu sözleşmedeki idari maddeleri bile gündeme almadan erken ücret artışıyla ( idari maddeler bile imzalanmadan) kesilen maaşların iadesini yaptı.  Aynı olumlu iklimi sürdürmeye çalışan Ahmet BOLAT ın gayretleri de biraz olsun bu kötü dönemde işçilere nefes aldırdı. En azından ilerde dağıtılması beklenen kar, yüksek enflasyon farkı zammı, birde pass ced bilet uygulamalarındaki değişiklikler çalışanların bir nebze olsun umudunu ve motivasyonu diri tutuyor.

Bunca rezaletin yaşandığı dönemde, en çok da basit bir şube seçiminde bile işçinin tercihine tahammül edilememesine de rastlandı. Bazı üyelerin tehdit edildiğini ve o nedenle sandık başına gidemediklerini de yasadık. Bende şimdiye kadar yaşanmayan bu rezilliği köşe yazımda yazmıştım. 

 Sevgili sendika, hem üyelerinizin aidatıyla saltanat sürecek, hem de onlara karşı korkaklıklarınız yüzünden acımasızca davranacaksınız. Var mı böyle bir saçmalık… Yahu en azından neticede son kararı veren sizlerken bari dertlerine aracı olabilseydiniz.  Ama sizde o kadar bile demokrasi kültürü olmayınca, neticeden ürker ve uykunuzu kaçırırdı değil mi ama… Çünkü siz seçime değil kendinizi ne pahasına olursa olsun seçtirmeye odaklanmıştınız. (Bu süreci bende sizlerle birlikte yaşamış ve yazmıştım) 

Sevgili Okurlarım; 

Kimden ya da hangi tarafı desteklerse desteklesin, bir emekçinin ailesinin yanında dövülüp hakaret edilmesi küçük düşürülmesi asla kabul edilemez.  Karabük’te yaşanan bu olay, ne kadar rezil ve aşağılık bir durumda olunduğunun en büyük ispatı değil midir?  Bu zihniyet değil miydi Kırmızı delegeleri en ahlaksız biçimde işiyle ekmeği ile tehdit eden. Sizden insanlık beklemek zaten abesle iştigal olurdu… ama görüyorum ki kendi içinizde bile koltuk kavgası olduğunda acımasızlıkta ve ahlaksızlıkta sınır tanımıyorsunuz. Sonuçta bu bir sendika yönetim seçimi… Savaş meydanı değil…

Yapılacak genel seçimde, Gönül isterdi ki aranızdan ya da sendikalarınızdan daha demokratik iddialarla daha vizyonlu yeni yönetimler çıksın. Ama nerde!!  Görüyorum ki sadece ufak tefek modifiyelerle aynı yüzler ters düz edilmiş. Bu sistemi oy verecek olanlar yutar mı? 

Sonucu ne olursa olsun geçmişindeki hatalarından ders almayan, eski hasatlıklarından vazgeçmeyen, geleceği daha dürüst ve ahlaklı bir anlayış üzerine kuramayan hiçbir sendikal anlayış THY de barınamaz. Bu tür insanlar, 4 yıl değil belki 4 ay bile iş yerinde kalamaz. Şartlar değişir ve kartlar yeniden karıldığında, kirli geçmişin tozu pisliği üzerinize ve gömülür kalırsınız.

Tehdit etmekten, birbirinizle uğraşıp dedikodu yapmaktan, işverene yakın, üyelerinize uzak kararlar almaktan vazgeçin. Toplu sözleşmelerinizde dersinize çok iyi çalışıp değişen ve ağırlaşan dünya koşullarında üyelerinizi samimi biçimde savunun. İşçinin aidatıyla zenginleşmek ya da saltanat sürmek yerine onlara faydalı hizmetlere geri dönüşünü sağlayın. İktidarların ya da bir takım siyasi anlayışların arka bahçesi olmak yerine üyenizin arka bahçesi, sığındığı limanı olun.  

Özel günlerde onları hatırlamak, onore etmek ve onlara kendilerini değerli hissettirmek zorundasınız. Bu işlere çıkarlarıyla değil gönüllülükle bağlı olanlarla yürümelisiniz…

Siyasi ya da sosyal farklılıkları işinize işyerinize bulaştırmadan, kimseyi kimseden ayrıştırmadan savunun herkesi. Yoksa ülkenin başta THY TEKNİK, KARDEMİR, İSDEMİR, ETİ ALEMİNYUM TEMSA gibi bir ülkenin birçok kurumuna yakışır bir sendikacılık yapamaz ve eskiden daha beter durumlara düşer ve üyelerinize çok yanlış yapmış olursunuz. 

Kısaca; 

Kim seçilirse seçilsin Airlinehaber olarak yayıncılık anlayışımız, kesinlikle işçiden ve çalışan emekçiden yanadır… Onu ihmal eden ve yanıltan kim olursa olsun ensesinde olacağımız kesin… İyi yapılan girişimleri takdir etmek, yanlışları ise tenkit etmek bizim görevimiz…

Hadi bakalım kolay gele… Bize malzeme olmadan işçinin yanında durun. Adam gibi sendikacılık yapın yahu… Aksi takdirde ipliğiniz pazara çıkar bilesiniz. 

YENİ DÖNEMDE NE YAPILMALI…

Aslına bakacak olursak, mevcut sendika yapılanması acilen değiştirilmelidir. Düne kadar tek bir sendika ile hem THY çalışanları temsil edilirken, bir işgüzarın girişimi, tüm THY çalışanlarını birlikte temsil eden tek sendika olan Hava-İş’in yanına gereksiz olarak Özçelik İş’i koyuverdi. Bu değişiklik, gerekli miydi derseniz size koskocaman bir HAYIR derim. 

Neden mi? 

Tüm THY çalışanlarını senelerdir tek başına temsil eden Hava-İş sendikasının yanına Özçelik İş sendikasının ilave edilmesi THY camiasına ne fayda getirdi ki? Böl-Parçala-Yönet” taktiği çalışanın lehine mi yoksa aleyhine mi oldu? 

Ayrıca, düne kadar, tekniği, uçuş işletmesi, büro çalışanları vb… Birlikte toplu iş sözleşmesi sürecinden geçerken, şimdilerde Teknik AŞ’nin farklı bir tarihe alınıp farklı bir sendika yönetimi ile temsil edilmesi, düne kadar birlik ve beraberlik içinde çalışan tüm THY çalışanlarını ayrıştırması kime yaradı dersiniz? 

Bu saçmalıklar yetmiyormuş gibi, birde Özcelik İş sendikasının şubelerine ne demeli?   Bir zamanlar Hava-İş sendikası, tüm THY çalışanlarını sadece genel merkez ve temsilcileri ile temsil ederken, şimdilerde ise bu Özcelik İş saçmalığı ile bir dolu şube yönetimleri yaratıldı. Kısaca masraflar inanılmaz arttı. 

Bu işin aslı nasıl mı olmalı?  Bence Tek sendika yönetimi ve temsilciler yeterlidir. Genel merkez yönetimi dışında bina alımı veya kiralanmasına hiç ama hiç gerek yok. Bunların yanı sıra şube başkanlarının da araçları da varmış… Bu araçların ve büroların kirasını, Teknik AŞ çalışanları ödüyor. Al aracı gez, toz seyahate cık sonra da masrafları çalışanlar ödesin. Olacak iş mi bu? 

Şube başkanlarının, temsilci olmanın dışında ne görevleri var ki, onlara özel araçlar tahsis edilmekle, kullandıkları araçların yakıtları merkezden ödenmekle kalmayıp birde bürolar kiralanıyor. Bu nasıl bir savrukluktur? Tabii ki genel merkez şube yöneticileri için araç gereç ve bürolar verirseniz, onlarda oralarda yan gelip yatmakla kalmaz ailecek yer içer gezerler.  

Bu söylediğim sistemi ben uydurmuyorum. Benim zamanımda da toplu iş sözleşmeleri vardı. Benim zamanımda da temsilcilikler vardı. Şimdilerde ne oldu da maddi yönden bu kadar çok para harcanır oldu? 

Nasıl olsa işçinin parasını yiyorsunuz. Kimse de sizi sorgulamıyor. Tabii ki bu avantajları bırakmamak için neler yapmazsınız ki…

Bu nedenle sendikaların en gereksiz organı şubelerdir. Yüksek maaş, makam aracı, ofis giderleri, kırtasiye masrafları yetmez gibi konaklama ve temsil giderleri ila tam bir israf hane gibiler.   

Yahu kardeşim ne gerek var. O kadar para ve masrafı daha fazla çalışanlar arasında temsilcilere harca… Bu nedenle ben olsam şubeleri anında kaldırırım. Nasıl olsa işçinin seçtiği kişilere tahammülünüz yok. Kendi adamlarınızı zorla veya baskın ya da hileli seçimlerle dayatıyorsunuz. 

Aslına bakacak olursanız bu acemiler düzgün bir genel yönetim merkezinin yanı sıra hukuk ve toplu sözleşme konusunda uzman bir ekiple bu çalışmaları yaptırtırdım. Kimse kusura bakmasın ama kadrolar çok ama çok acemi… Bu sayede, çalışanlar yani işçiler, direk merkezden yönetilip aracı bilgisiz simsarlardan korunmuş olur. 

Exit mobile version