Değerli okurlarım;
29 Mayıs günü cereyan eden ama yabancı medyaya 2 Haziran günü düşen ve bizim yabancı medyadan aldığımız bilgiyi anında Airlinehaber de yayınladığımız https://airlinehaber.com/onur-air-kuleyle-iletisimi-kaybetti/ haberden sonraki gelişmeleri ve olayın perde arkasını sizlere daha detaylı anlatmaya çalışacağım.
Onur Air seferini yapmak üzere AtlasGlobal’den kiralanan TC-ATR tescilli A321 tip uçak, 29 Mayıs 2016 da telsiz konuşmalarına cevap vermemesi nedeniyle Alman Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçakları tarafından güvenlik ve angajman kuralları gereğince fiziki engelleme yapılmasının yanı sıra pilotlar görsel olarak uyarılmıştı.
Onur Air’in 8Q-825 sefer sayılı uçuşunu icra etmek için kiralanan AtlasGlobal Havayolları’na ait A321 tipi uçağın, Macaristan Hava Sahası’nda telsiz teması kesilmiş ve pilotlar Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’ni çağrı yapmadan geçerek Almanya’ya devam etmişlerdi. Ancak Alman hava sahasında kendilerini bir sürpriz bekliyordu. Alman hava kuvvetlerine bağlı iki savaş uçağı bir anda, Onur Air adına uçan Atlas Global’ e ait A321 uçağının hemen yanında belirdi. Savaş uçaklarını ilk olarak yolcular görmüş ve kendilerine bu kadar yakın uçan savaş uçaklarına bir anlam verememişti.
Sonuç olarak; Uçak Düsseldrof’ a savaş uçaklarının kontrolünde indirildi. Hatırlayacağınız üzere bu haberi yabancı medyadan alarak ilk defa sizlere biz duyurmuştuk.
Son zamanlardaki terör olaylarının artması nedeniyle her devlet normal kurallarının yanı sıra ekstra güvenlik önlemlerini alıyor. Telsize cevap veremeyen bir uçak tabii ki potansiyel bir tehlikedir. Bu nedenle ikaza rağmen cevap alamadıkları uçağı düşürmeye bile yetkilidirler.
Aslına bakacak olursak telsiz arızası rastlanmayan bir olay değil. Çok az ihtimal versem de arızalanamaz diyemeyiz. Bu tür durumlarda uçaktaki transponder a xxxx ( sakıncalı olabilir diye yazmıyorum) frekansı bağlanır ve hangi ülkenin hava sahasında bu olay cereyan ettiyse o ülkenin Jeppesen dokümanlarında yazan “ communication failure “ usulleri uygulanır.
Bu tür durumlarda pilotların yaşadıkları olayı anında kendi merkezlerine bildirmesi gerekir. Halbuki aldığım duyumda Atlas Global in pilotlarının Alman savaş uçakları tarafından taciz edildiğini merkezlerine iletmediği söyleniyor. Tabii ki sefer Onur Air e ait olduğundan yani onun kodu ile uçulduğundan, Alman havacılık otoritesi resmi yazısını Onur Air e yolluyor. Tabii ki bu olayda suçu olmayan Onur Air aynı yazıyı Atlas Global’e yolladığında olay geçte olsa anlaşılmış oluyor.
Atlas Global bu önemli olayı anında kendilerine bildirmeyen iki pilotu ile yollarını ayırıyor. Kısaca pilotların iş akdinin fesh edilmesine neden sayılan suç, yaşanan olayın kendilerine iletilmemesi ve hiç bir şey olmamış gibi raporlanmaması gibi görünmekte.
Özellikle charter firmalar, şu an içinde bulunduğumuz ekonomik ve politik sıkıntıların olduğu dönemlerde; ayakta kalabilmek, hayatlarını devam ettirebilmek için wet lease anlaşması yapmak isterler ( Onur Air havayollarının yıllardır Suudi Arabistan’ la yaptığı gibi). Bu anlaşmalarda kiralanan firma, kaç uçak anlaştıysa, o uçaklar kiralayan firmanın konseptine uygun boyanır, yolcu ikram konsepti yine kiralayan firmanın konseptine uygun olarak gerçekleşir. Bu tür operasyonlar, bir nevi kurtuluş yöntemidir. Bazen batmaktan şirketi kurtarır. Mesela Bora jet, birkaç uçağını THY’ ye kiralamasaydı acaba ayakta kalabilecekmiydi? Veya Onur Air in Suudi Arabistan işbirliği olmasa bu kadar sene Onur Air faaliyetlerine devam edebilir miydi gibi düşünebilmek mümkün.
Tam böyle bir sıkıntılı dönemde wet lease anlaşması yapmaya çalışan bir firma, uluslar arası bir uçuşta, büyük bir sorun yaşar ve bu medyaya yansırsa, bu problem wet lease anlaşmasını negatif etkiler. Almış olduğum duyumlara göre, Atlas Global şu aralar bir wet lease anlaşması yapmak üzereymiş, bakalım bu olay bu anlaşmaya nasıl bir etki yapacak birlikte göreceğiz.
Bu yaşanan olayı yazarken bir anda aklıma Isparta kazamız geldi. Hatırlayacağınız üzere, o zamanki ismi ile Atlas Jet, World Focus şirketinden, tüm ekibi ile günlük bir seferini icra etmek için uçak kiralamış ve o uçak büyük bir talihsizlikle düşmüştü. Bu olay çok uzun seneler gündemi korudu ve mahkemeler sonunda kararını verdi. Bu olayda herkes Atlas Jet i suçlarken ben World Focus’u ve SHGM yi suçlamış ve bir çok kere bu konu ile ilgili çok detaylı yazılar yazmıştım. Ancak bu olay medyamızda Atlas Jet kodu ile uçulduğundan, suç Atlas Jet e kesildi. Seneler süren mahkemeler sonucunda Atlas Jet beraat etti ve suçlular açıklandı. Ancak şu anda kamuoyuna bu kazayı sorduğunuzda anında size Atlas Jet in kazasıydı der. Türk toplumundaki algı maalesef hala değişmiş değil.
Sonuç olarak; Uçak Düsseldrof’ a savaş uçaklarının kontrolünde indirildi. Hatırlayacağınız üzere bu haberi yabancı medyadan alarak ilk defa sizlere biz duyurmuştuk.
Son zamanlardaki terör olaylarının artması nedeniyle her devlet normal kurallarının yanı sıra ekstra güvenlik önlemlerini alıyor. Telsize cevap veremeyen bir uçak tabii ki potansiyel bir tehlikedir. Bu nedenle ikaza rağmen cevap alamadıkları uçağı düşürmeye bile yetkilidirler.
Aslına bakacak olursak telsiz arızası rastlanmayan bir olay değil. Çok az ihtimal versem de arızalanamaz diyemeyiz. Bu tür durumlarda uçaktaki transponder a xxxx ( sakıncalı olabilir diye yazmıyorum) frekansı bağlanır ve hangi ülkenin hava sahasında bu olay cereyan ettiyse o ülkenin Jeppesen dokümanlarında yazan “ communication failure “ usulleri uygulanır.
Bu tür durumlarda pilotların yaşadıkları olayı anında kendi merkezlerine bildirmesi gerekir. Halbuki aldığım duyumda Atlas Global in pilotlarının Alman savaş uçakları tarafından taciz edildiğini merkezlerine iletmediği söyleniyor. Tabii ki sefer Onur Air e ait olduğundan yani onun kodu ile uçulduğundan, Alman havacılık otoritesi resmi yazısını Onur Air e yolluyor. Tabii ki bu olayda suçu olmayan Onur Air aynı yazıyı Atlas Global’e yolladığında olay geçte olsa anlaşılmış oluyor.
Atlas Global bu önemli olayı anında kendilerine bildirmeyen iki pilotu ile yollarını ayırıyor. Kısaca pilotların iş akdinin fesh edilmesine neden sayılan suç, yaşanan olayın kendilerine iletilmemesi ve hiç bir şey olmamış gibi raporlanmaması gibi görünmekte.
Özellikle charter firmalar, şu an içinde bulunduğumuz ekonomik ve politik sıkıntıların olduğu dönemlerde; ayakta kalabilmek, hayatlarını devam ettirebilmek için wet lease anlaşması yapmak isterler ( Onur Air havayollarının yıllardır Suudi Arabistan’ la yaptığı gibi). Bu anlaşmalarda kiralanan firma, kaç uçak anlaştıysa, o uçaklar kiralayan firmanın konseptine uygun boyanır, yolcu ikram konsepti yine kiralayan firmanın konseptine uygun olarak gerçekleşir. Bu tür operasyonlar, bir nevi kurtuluş yöntemidir. Bazen batmaktan şirketi kurtarır. Mesela Bora jet, birkaç uçağını THY’ ye kiralamasaydı acaba ayakta kalabilecekmiydi? Veya Onur Air in Suudi Arabistan işbirliği olmasa bu kadar sene Onur Air faaliyetlerine devam edebilir miydi gibi düşünebilmek mümkün.
Tam böyle bir sıkıntılı dönemde wet lease anlaşması yapmaya çalışan bir firma, uluslar arası bir uçuşta, büyük bir sorun yaşar ve bu medyaya yansırsa, bu problem wet lease anlaşmasını negatif etkiler. Almış olduğum duyumlara göre, Atlas Global şu aralar bir wet lease anlaşması yapmak üzereymiş, bakalım bu olay bu anlaşmaya nasıl bir etki yapacak birlikte göreceğiz.
Bu yaşanan olayı yazarken bir anda aklıma Isparta kazamız geldi. Hatırlayacağınız üzere, o zamanki ismi ile Atlas Jet, World Focus şirketinden, tüm ekibi ile günlük bir seferini icra etmek için uçak kiralamış ve o uçak büyük bir talihsizlikle düşmüştü. Bu olay çok uzun seneler gündemi korudu ve mahkemeler sonunda kararını verdi. Bu olayda herkes Atlas Jet i suçlarken ben World Focus’u ve SHGM yi suçlamış ve bir çok kere bu konu ile ilgili çok detaylı yazılar yazmıştım. Ancak bu olay medyamızda Atlas Jet kodu ile uçulduğundan, suç Atlas Jet e kesildi. Seneler süren mahkemeler sonucunda Atlas Jet beraat etti ve suçlular açıklandı. Ancak şu anda kamuoyuna bu kazayı sorduğunuzda anında size Atlas Jet in kazasıydı der. Türk toplumundaki algı maalesef hala değişmiş değil.