Değerli okurlar,
Türk sivil havacılığı yeni karanlık bir yüzle anılıyor:
Onur Air’in Sahibi Hamit Cankut Bagana, bir zamanlar vergi rekortmenleri arasında gösterilse de, bu unvan gerçekte şirketin geçmişini örtmeye yetmiyor. 2021’de faaliyetlerini durduran ve 2022’de işletme ruhsatı iptal edilen bu havayolu şirketi, Maliye Bakanlığı’nın vergi yüzsüzleri listesine girmeyi başardı.
Tam 294 milyon TL’lik vergi borcu olan bir şirketin, aynı zamanda çalışanlarına maaş ve tazminat borcu olduğunu belirtmek, durumu hafifletmekten çok, iş dünyamızın çürümüşlüğünü gözler önüne seriyor. Onur Air, 1800 çalışanının maaşlarını ve kıdem tazminatlarını üç yıl boyunca ödemedi. Çalışanlar, haklarını almak için çeşitli devlet organlarına başvuruda bulunsa da, sesleri duyulmadı.
Şirket kapılarını kapattığında, alacaklarını tahsil etmek için mücadele eden bu mağdurlar, Onur Air’ın geride bıraktığı az sayıda uçak ve taşınmaz üzerinde sayısız icra kararı olduğunu öğrenmek zorunda kaldılar. Bu, sadece bir iflas değil; aynı zamanda bir ahlaki iflasın da göstergesi!
Artık yeter! Onur Air, Türk sivil havacılığının utancı olarak tarihe geçmiştir. Bu skandal, sektördeki diğer oyuncular için bir ders niteliğindedir. İş dünyasında ciddiyet ve etik kaygılar, bu kadar kolay ayaklar altına alınmamalıdır. Eğer gerekli yaptırımlar bir an önce uygulanmazsa, benzer skandalların ardı arkası kesilmeyecektir. Artık bu tür uygulamalara göz yummak, bizlerin de suça ortak olması demektir!
Personelinin Emeklerine Değer Vermeyen Teknik A.Ş. ve Sözde “Aynı Gemideyiz” Diyen Yöneticiler
Teknik A.Ş. hakkında düşününce, aklıma birçok ironi geliyor. Bir yanda başka şirketlerin LinkedIn paylaşımlarını beğendiği için İK’ya çağrılan çalışanlar; diğer yanda ise “aynı gemideyiz” söylemleriyle personeli kandırmaya çalışan yöneticiler… Peki, gerçekten öyle mi? Fedakarlık gerektiğinde herkes aynı gemide, ancak kâr paylaşımına gelince “biz Teknik A.Ş.’yiz!” demekle yetinen bir anlayışla karşı karşıyayız. Şirketin belkemiği olan teknisyenler, en ufak bir kıymet bile görmüyor.
Çalışma koşullarındaki sorunlar yıllardır devam ediyor: Eşit çalışma saatleri yok, jump seat rezaletine son verilmedi, otopark, kıyafet ve yemekhane gibi temel sorunlarda en ufak bir ilerleme yok. Mobing ve değersizlikle bezdirilen çalışanlar, yurtdışına gitmenin yollarını ararken, bu “güzide” şirketin yöneticileri onları tehdit etmeyi görev edinmiş durumda.
İddialara göre, yurtdışında iş bulan çalışanların anlaştığı firmalarla iletişime geçip, önceki anlaşmaları feshetmekle tehdit eden bir yönetim anlayışı var. Bu tutum, çalışanları adeta esir almakla eşdeğer! Peki, bu zihniyetin sorumluları kim? Yıllardır koltuklarında “garantide” oturan, halkın sırtından geçinen ve sorumluluktan bihaber atanmış yöneticiler!
EASA lisanslı bir teknisyensiniz, yıllardır emek verdiniz ama bugün geldiğimiz noktada Teknik A.Ş.’den en ufak bir umut beklemek, o emeklerin hiçe sayılması demektir. Artık birçok çalışan, potansiyelini görmeye ve emeğine değer veren firmalara yönelmeye başladı. Bu çürümüş düzenin ve emek düşmanı anlayışın son bulduğu günleri görmek dileğiyle…
2 hafta önce Sefa İnan Bey’in “Savunma Sanayii Manipülasyonu” başlıklı yazısının altına yazdığım yorumu düzenlemeden yayınlıyorum buraya. Sanki bu yorum okunup da bu yazı yazılmış gibi geldi bana, ama yazıdaki her şeye fazlasıyla katılıyorum. İlgili yazıdaki yorumum aşağıdadır:
“SAW C/S
Linkedin’de başka şirket paylaşımlarını beğenenlerin İK’ya çağrılıp aba altından sopa gösterildiği, yıllardır otopark, melbusat, yemekhane, istasyonlarda eşit çalışma saatleri, jump seat rezilliği konusunda hiç bir ilerleme kaydetmemiş olan bir şirket vardı hani… Aklıma o geldi birden nedense.
Fedakârlık gerektiğinde hepmiz aynı gemideyiz, kâr paylaşılırken biz Teknik A.Ş.’yiz deyip personeline sahip çıkmayan ve şirketin kurulma amacı olan ve belkemiği olan “Teknisyen” ünvanına sahip olan tüm personellere hiç bir şekilde değer vermeyen, her gün yeni düzenlemelerle yetkilenmesini zorlaştıran, mobbing uygulayan ve personellerin gittikçe aidiyet duygusunu yitirdiği ve yurt dışına gitmeye çalıştığı dönemlerdeyiz.
Bu sorunları çözmek yerine, arkadaşlarımızın anlaştığı yurt dışındaki firmaları tespit edip onlara daha önce yapılan iş anlaşmalarını fesh etmekle tehdit ettiği iddiaları ayyuka çıkan güzide şirketimizin yöneticilerini de maalesef yukarda saydığınız problemlerin sorumluları atamaktadır.
EASA lisansı olup da bu saatten sonra Teknik A.Ş.’den umut bekleyeceğinize potansiyelinizin farkında olup emeğinize değer veren şirketlere yönelmenizi tavsiye ederim arkadaşlar.”
Bir sonraki yazinizi turkiyede mro larda calisan yabancilara ayirirmisiniz.. Belki sirket yoneticileri ucuz isgucu altinda filipinli, misirli calistirmaktan vazgecerler ve guzide otoritemiz de belki o mro lari denetler… Bizim dilimizde tuy bitti.. Ucusa elverislilik riski, dil farki, ucuz isciligin yaratacagi zararlar diyoruz da sesimjzi duyan yok.
2011 veya 2012 yılları arasında yazmış olduğunuz yazılara denk gelmiştim her hafta ilgi ile yazılarınızı okurdum o zamanlar uzun bir ara verdiniz sanırım yazı yazmaya son bir aydır yazılarınızı ilgi ile yeniden takip ediyorum çok güzel konulara parmak basıyorsunuz saygılarımla.