UÇAK YAPMAYA AZ KALMIŞ- ONUR AIR NEREYE KOŞUYOR- THY’DEN SİYASİ İNTİKAM
24 Şubat 2014 Pazartesi
Bu haftaki yazımın gündemi yine çok yoğun. Tüm konular çok önemli olduğundan, yine hepsini ayrı başlıklar altında yazmaya karar verdim. Önce konu başlıklarımı yazayım, sizler hangi konuyu isterseniz orayı okuyun…
Birinci konu; THY’nin koltuk ve galley yapımındaki bilinmeyenleri içeriyor.İkinci konu; Onur Air nereye koşuyor? başlığını taşımakta. Üçüncü konu ise; THY’nin ve Milletvekillerimizin yanlışını ortaya koyan, nalına mıhına vurduğum bir yazı. Lütfen arkanıza yaslanın, dikkatle okuyun ve tabii ki yazıdaki yanlış ve doğrularımı yorumlayın.
KOLTUK VE GALLEY YAPIMI:
Bu başlık; 5 Şubat 2011 tarihli Vatan Gazetesi ekonomi sayfasında Necla Dalan imzalı bir haber/yorum yazısını ilgiyle okumadan önce yazının manşeti dikkatimi çekti. Manşet aynen şöyle; “Koltuklar ve Galley tamam bir gövde bir motor kaldı”
Yazıyı sade bir vatandaş olarak okuduğunuzda; ilk çağrışım olarak, uçak yapımında büyük bir yol aldığımız algısı ön plana çıkıyor. Bu başlık; “lastikleri aldım, sırada araba var” der gibi olmuş. Detaylarla ilgilenmeyen ve haberi tam olarak okumadan başlıkla yetinen bir çok gazete okurunun kafasında bu başlık; yerli uçak yapımı için büyük bir atılım yapılmış gibi algılanacaktır. Sanırım bu manşet de o mantıkla düşünülüp atılmış olsa gerek. Bunun yanı sıra, koltuk yapımı için Teknik A.Ş hangarında yapılan tanıtım kokteylinin aynısının, Galley yapımı için ayrı düzenlenme isteğinin nedeni nedir? Koltuk ve Galley yapımı için düzenlenen medya tanıtımı, aynı gün düzenlenemez miydi? Bu konunun seçim zamanına denk gelmesi veya getirilmesini anlamlı bulduğumu belirtmek isterim.
THY-THY/Teknik A.Ş-Assan Hanil ortaklığı eşliğinde 5 Milyon dolarlık yatırımla kurulan TSI (Turkish Seat Industries) ilk yerli tasarımlı uçak koltuğunu yapmak için kolları sıvamış ve sonuçta EASA’dan Part-21 tasarım ve üretim yetkisini de almışlar. Assan Hanil firması da; kendi içinde ortaklık olup, Güney Korelilerle Kibar Holding’in birlikte araba koltuk ve iç aksamları yapmak üzere kurdukları bir şirkettir. Şimdilerde ise; yanlarına THY ve Teknik A.Ş’yi de alarak, uçak koltuk yapımına başladılar. Tabii ki, THY olmasa bu piyasaya girmeleri çok daha zor olurdu. Buna karşın, Assan Hanil’in, özellikle araç koltuk yapımındaki alt yapısının güçlülüğü de, uçak koltuğu yapımında THY için bir avantajdır.
Sektörümüzde koltuk piyasası oldukça hareketlidir ve sadece %45 civarında koltuk yenileme piyasası vardır. Dünyada uçak koltuğu yapan ve pazarlayan 14 şirket var. Bunların içinde 3 tanesi oldukça büyük şirketler olup, pazarı ellerinde tutmaktadırlar. Koltuk pazarının 2 milyar dolar olduğu söyleniyor. Bu pazarın %10 ‘una ulaşabilmek için, 2020 yılı TSI şirketinin hedefi. B737 lerde üçlü koltuk maliyetleri 2500-5000 Dolar arasında seyrediyor.
THY; bu yeni ortaklığı olan firmaya, filosundaki 25 Boeing 737’nin koltuklarını yeniletecekmiş. Şimdiye kadar koltukları yenilenen üç adet 737, yerli tasarımlı koltuklarla uçuyor. Tabii ki koltuk üretimi ve yenilemesi için çok güçlü rakipler de var. Bu yerli koltuk üretimi ve yerli galley, sadece THY uçakları için düşünülmüş olamaz. Pazar içerisinde rekabet ortamında zorlukların olacağı kesin. Tersi durumda, sadece THY uçakları için koltuk ve galley yapımı, bir litre süt için inek beslemeye benzer ve yapılan yatırıma değmez. Rekabet ortamında lobi faaliyetlerinin yanı sıra, maliyet fiyatları ve kalite ön plana çıkacaktır. Bu konuda THY ortaklık şirketin en büyük avantajının ucuz iş gücü olduğunu düşünüyorum.
Bu koltuklar, şimdilik ekonomi sınıfına yönelik, ilerde Business ve First Class koltuklara da yönelme düşünceleri var. Tabii ki, koltuk yapımının her tarafı yerli değil. Önemli olan ham madde, hala Avrupa’dan gelmektedir. Koltuğun asıl yükü çeken %70-75 alüminyum alaşımlı bölümü, yurt dışından plaka halinde gelip TSI tarafından şekillendirilmektedir, yatayda 16, düşeyde ise 14 G* kuvvetine maruz bırakılan testlere tabi tutulmaktadır.
Yeni alınan uçaklarda kullanılacak koltuğun seçimi, uçağı sipariş veren firma (örneğin havayolu) tarafından yapılıyor. Koltuk üreticisi uçak üreticisinin resmi tedarikçi ise, bu seçenekler müşterinin önüne konuyor. Gerek koltuk, gerekse galley yapımı sonucunda oluşan maliyetler ve kar payı, doğrudan Boeing’e fatura ediliyor ve yeni alınan uçaklardaki koltuklar, ülkemizde değil yapımcı firma tarafından monte edilip yollanıyor. Koltuk yenilemelerinde ise, koltuklar Türkiye’de monte edilebiliyor.
Bunlar, şimdilik iyi sonuçlar. Bu konuda konuşmak için henüz çok erken. Asıl test, yolcuların hoşnutluğu ve koltuğun kolçak ve kaplama minderlerinin, masalarının, ne kadar dayanıklı olup olmadığı ile ortaya çıkacak. Bir koltuğun, hem hafif, hem dayanıklı, hem rahat, hem kullanışlı, hem de ucuz olması; işin ideali, ama gerçekte çok zor. Bakalım, yolcu kullanımında ne kadar dayanacaklar.
Hatırladığım kadarı ile 1982 yılında, THY’nin JCA-JCB-JCD-JCE Boeing 727’leri, Boeing’ten yeni teslim alınmış ve koltukların takılması için İngiltere’de Roombold firmasına yollanmıştı. Bu firma, o zamanların en hafif ve dayanıklı koltuğunu yapmakla ünlenmişti. Yepyeni uçaklar ülkemize geldi gelmesine, ama, koltuklar bizim yolcuya dayanmadı. Bu nedenle; bu yerli koltuklar için onayı asıl bizim yolcumuz verecekJ
Koltukların en çok kırılan ve yıpranan bölümleri; yemek masaları ve kolçaklar oluyor. Bakalım, hafif koltuk yaptık derken, kullanılan malzemeler ne kadar dayanıklı olacak. İşin güzel tarafı; en azından yedek parça sıkıntısı yaşanmayacağıdır.
Galley yapımı ise; daha farklı. Şimdilik THY’nin Boeing’ten teslim aldığı 2 adet uçakta; yerli galley’imiz kullanılıyor. Galley yapımı için, sadece uçağı üreten firmanın onay vermesi yeterli. EASA yetkisine gerek yok. THY, bundan sonra kendi teslim alacağı uçaklarda galley’in yerli olma koşulunu öne sürüyor. Bu konuda da kendi uçaklarımızdan daha çok, yabancı firmaların bizden galley satın alıp, almamaları önemli.Ancak yerli tasarımlı galleylerimizin birçok parçaları, iç tedarikçilerden, elektrik, elektronik donanımları ise; Boeing onaylı tedarikçilerden alınmaktadır. Galley yapımında da üç büyük firma Boeing’in listesinde var.Umarım ilerde Boeing’in listesine girer ve sadece kendi uçaklarımızın galleylerini yapmakla kalmaz ve “bir litre süt içeceğiz diye inek beslemiş olmayız.”
Toplam galley pazarı yıllık 800-850 Milyon dolar civarında. Bakalım biz bu pazardan ne kadarını alabileceğiz? Aldığımız pazar payı, yaptığımız yatırıma değecek mi? Aslına bakacak olursanız, galley yapımı, bana göre koltuk yapımından daha rahat piyasa bulacak gibi geliyor.
Sonuç olarak; yeni galleylerimiz de şüphesiz koltuklar gibi, her şeyiyle %100 yerli yapım değil, bu çok doğal. Ancak, bu tasarımı ve yerli işçiliği küçümsediğim anlamına gelmez. Yazımın başlarında okuduğunuz gibi; bu tür kandırmacalı başlıklar ve sunum zamanlamaları, oldukça anlamlı. Kamuoyunu “yerli uçağımız havada veya çok yakında %100 yerli uçağımızı yapacağız” şeklindeki söylemler, şimdilik hayal ötesi olup, halkı kandırmaya yönelik yapılmaktadır ve sunumlarda ise popülist yaklaşımlar sergilenmektedir.
Şimdilik sadece kendi uçaklarımıza yapabildiğimiz koltuk ve galleyler için bir bardak suda fırtına koparmamızı; AB üyeliği için aday olduğumuzda, birtakım çevrelerin bayraklar eşliğinde ülkede bayram havası yaratmasına benzetiyorum. Oysa ki, sadece işimize yoğunlaşıp şov içeren beyan ve kokteyllerden vazgeçip, sonuca odaklanıp, Boeing veya Airbus’ın tedarikçileri listesinde yer aldığımızda ve bizden galley ve koltuk siparişi verildiğinde, zıplayıp hoplasak olmuyor mu?
Bu proje şimdilik “kendin pişir kendin ye” formatında. Gelecekte yabancı havayollarının koltuk ve galley siparişleri gelirse, tabii ki bundan hoşnut olmamak mümkün değil. Yabancı havayollarına koltuk, galley satmak THY den ziyade milli menfaatlerimiz içinde çok önemlidir.
(“G” kuvveti Gravity=Yerçekimi kelimesinin baş harfidir. G kuvveti pek çok yerde görülebilmesine karşın havacılıkla bütünleşmiş bir deyimdir. Uçağın dönüş, savruluş (santrifüj), ani tırmanma, inişte yere sert vuruş gibi olaylarda ortaya çıkar. 1G,her insanın kendi ağırlığıdır. Örneğin kişi 75 kg. ise ve +4D güce maruz kalırsa 75 x 4 = 300 kg’lık ağırlığa eşit duruma gelir. Normal şartlarda Koltuk 75 kilo taşırken bu yük 300 kilo olur. Bu nedenle koltuk tanımlanan max G (14 ve 16 G) limitine dayanabilmeli, kırılmamalıdır.)
ONUR AİR
Geçen hafta Airporthaber’de yayınlanan bir haberi, ben de sizlerle birlikte okudum. Bu haber yazıldığına göre, asparagas olamaz diye düşünerek Onur Air’deki arkadaşlarım ve sektördekilerle bu haberin arka planını sorguladım. Duyduğuma göre, Cankut Bagana, Onur Air’i komple satmış ve parasını almış gözüküyor. Ancak, Onur Air’i satın alan İranlı, Amerika ile malum sebeplerden zor günler geçiriyormuş. Bu nedenle şirketi bir türlü toparlayamamış ve bildiğiniz üzere, maddi sıkıntılar içine düşüp Cankut beyden yardım istemiş. Cankut bey ise, son 4-5 aydır Onur Air’e maddi yardımlarda bulunuyor. (Tabii ki şirkete verdiği borç kadar hisseyi İranlıdan geri alarak yardım yapmış olmalı)
Onur Air’i iyi bir rakamla elden çıkartan Cankut Bagana, şirketin bu zor durumunu nasıl aşarız derken, THK devreye girip şirketin belirli bir hissesini almak istediğini söylemiş. Yani ortaklık önermiş.
Cankut beyin bu öneriye sıcak baktığı söyleniyor. Ancak bu tür pay devirleri, alınacak banka kredileri, hesap kitap işleri kolay yürümez. Sanırım bu ortaklık olursa, 2-3 aylık bir süreyi bulur diye düşünüyorum. Gelecek haftalarda veya aylarda gelişmeler yerine oturdukça, bu birlikteliğin ne getirip ne götüreceğini birlikte irdeleriz.
ONUR AIR HAKKINDA KISA BİLGİ.
Onur Air 9 det A320, 9 adet A321 ve 4 adet A330 olmak üzere 22 uçaklık bir filoya sahip. Sezon başında bu filoya 1 adet daha A320 katılacak. A320 ve 321lerle yurt içi tarifeli seferleri ve yurt dışında Avrupa’da neredeyse uçmadığı ülke ve şehir yok gibi. Yani slotları çok. Havayolunda slotlar en az mal varlığı kadar önem taşıyor.
A330’ların tamamı Saudia’da wet-lease olarak uçuyor. Kendine ait bakım hangarında (Onur Air Teknik) filosundaki A320 ve 321 filosunun üs bakımlarını (C bakımlar) yapıyor. Ancak, yukarıda anlatmaya çalıştığım maddi sıkıntılar nedeniyle teknisyen kayıpları yaşanıyor.
Pegasus, Sun Ekspres, Atlas Jet (ATS Team), THY ve THY HABOM cazip tekliflerle yetkili personel transferine devam ederek kendilerini yüksek sezona hazırlıyorlar.
Sorun bir an önce çözülmezse bu teknisyen kaybı Onur Air’i Nisan ayında başlayacak yeni yaz sezonunda zor durumda bırakacak.
Bu nedenle mevcut durum 22 yıllık bir şirket açısından tehlikeli. Cankut Bagana bu şirketi 3 yıllık iken Kazım Tonguç tan satın almış ve bu günlere kadar getiren bir patron. Türkiye’nin bu zamana kadar ayakta kalmış en eski özel havayolunun zor duruma düşmesi bir çok çalışanını da ekmeğinden edecektir.
Türkiye’miz son senelerde batan şirketleri ile rekor kırıyor. Birileri havacılığımız ilerliyor derken bu batan şirketleri sanırım görmüyorlar veya havacılığı sadece THY olarak düşünüyorlar. Bu nedenle Onur Air gibi bir şirketin kan kaybının bir an önce durdurulup eski günlerine dönmesi için ne gerekirse o yapılmalı diye düşünüyorum.
THY VE MİLLETVEKİLİ KRİZİ
21 Şubat 2014 günü THY’nin bir uçağında yaşanan koltuk krizi, medyada ve sosyal medyada gündemi oluşturdu. Öncelikle bu konuya değinmeden önce THY’nin milletvekilleri için yaptığı ayrıcalıklı uygulamayı anlatmak gerekiyor. THY, bildim bileli milletvekilleri için Business Class’ını kullandırır. Milletvekilleri, ekonomi class bileti alır ve bu bilet otomatik olarak Business class’a upgrade edilir ve hala da bu uygulama sürdürülüyor.
Bu nedenle; THY’nin genel müdürünün özel kalemi, adeta rezervasyon memuru gibi çalışır. Eskiden THY’nin devlet payları, özel paylardan çok olduğundan, THY yönetimi; “ne olur-ne olmaz, başıma iş açmayayım”diyerek, bu yanlış uygulamaya ses çıkarmamış olabilir. Peki ya şimdi…
THY %51’i özel bir şirket ve ortakları var. THY yönetiminin, milletvekillerinin ekonomi biletlerini Business Class’a çevirmesi ekonomik bir kayıp olup, buna hakkı olamaz. Orası, Hamdi beyin, Temel beyin çiftliği falan değildir.
Yapılan uygulamada; özellikle İst-Ankara, Ankara-İst arasındaki seferlerde, en az 5-6 Business koltuğun satılmayarak olası bir milletvekili talebi için bekletildiği bir gerçektir. Kısaca; Paralı olarak Business Class’ta uçmak isteseniz, bu rezervasyonunuzu yaptıramayabiliyorsunuz. Bu THY için maddi bir kayıptır ve kesinlikle bu uygulama yanlıştır.
Hal böyleyken, milletvekillerimiz hala bu ayrıcalıktan faydalanmaktadır.
Sevgili milletvekillerimiz; sizler bizlerin vekillerisiniz. THY’nin yaptığı bu uygulamanın yanlış olduğunu da biliyorsunuz, neden karşı çıkmıyorsunuz? THY bunu siyasetle iç içe olduğundan yapıyor. Örneğin; Pegasus yapıyor mu? Pegasus ta tüm ön koltukları seç ve satın al. O sırada bakan, milletvekili kim gelirse gelsin arkaya oturtulur. Milletvekili veya bakan gelebilir diye boş koltuk tutulur mu yahu.
Hiç unutmam; rahmetli Ecevit uçağa bindiğinde, değil Business Class’a oturmak, tam tersi uçağın en arka koltuğuna otururdu. Sizler de bizim gibi, madem paralı bilet alıp uçuyorsunuz, o halde hangi sınıfta bilet aldıysanız orayı tercih edin. THY’nin yaptığı bu upgrade uygulamasını şirkete maddi zarar verildiği iddiasıyla reddedin. Gerçekten boş giden Business Class koltuklar var.
Bakın geçtiğimiz Cuma günü bir milletvekili arkadaşınız THY’nin keyfi uygulaması ile karşı karşıya kaldı. AKP’den istifa eden bir milletvekili, THY’nin tek taraflı yaptığı saçma sapan tek kişilik uygulamasıyla karşılaştı.(THY tarihinde bir ilk) En azından bilhassa tüm muhalefet ve bağımsız milletvekilleri olarak, THY’nin bu uygulamasına rest çekip, biletiniz hangi sınıfı içeriyorsa o uygulamayı istemelisiniz.
Sevgili THY; Siz bu uygulamayı tüm milletvekilleri için yapıyorsunuz. Bu uygulama, iktidar, muhalefet veya bağımsız milletvekillerinin hepsini içeriyor.
O halde size ne milletvekilinin partisinden istifa edip etmemesinden. THY Yönetimine karşı olup olmamalarından.
THY yaptığı basın duyurusunda, bağımsız milletvekili olan Muhammed Çetin’in; “Şirketin aleyhinde konuşmalar yaparak kurumsal kimliğini rencide ettiğini ve bu nedenle Türk Hava Yolları yönetimi olarak İstanbul bağımsız milletvekili Muhammed Çetin’i, uçuşlara upgrade etmeme kararı aldığını “söylüyor. THY ayrıca milletvekilinin uçuş güvenliğini tehlikeye attığını iddia ediyor:) Gülmemek elde değil. Uçuş güvenliğini nelerin tehlikeye sokacağını da bilmiyorsunuz. Yazık ya…
Rötara gelindiğinde ise suç kesinlikle milletvekilinde değil.
Sorunu yaratan ve yaşatan THY, sorunu yaşayan ise milletvekili olunca suç kimde oluyor?
Benim merak ettiğim, THY’nin bu üç saatlik rötarı nasıl kaydedeceği. Malum bu tür rötarlar belirli kodlarla OCC (operation control center) da yer alır. Bu rötar, OCC de kod olarak “HT” kaynaklı olarak yazılmış olması gerekir. Sonuçta ne oluyor? Milletvekili uçuyor ve olan gereksiz bir kapris uğruna yolcuya oluyor.
THY güya bu milletvekilini mahkemeye verecekmiş:) Milletvekilinin şirket aleyhinde yapmış olduğu konuşmalar varmış. Var mı kanıtınız? Tabii ki yok. Hem, eleştirse ne fark eder? O bir milletvekili, eleştirebilir. Ben de buradan ve genel kurullarda sizi eleştiriyorum. Bende THY uçağına paralı biletle binmek istediğimde sizi uçurmuyoruz mu diyeceksiniz? THY yönetimini eleştirmek suç mu?
Milletvekilini uçak içinde yolcuların arasında refüze etmek size yakıştı mı? Düne kadar sayın milletvekilim dediğiniz kişi yine sayın milletvekili. Ne değişti? Bu kararın başbakanımızdan veya partiden alınmış olduğunu düşünmüyorum. Bu karar çok saçma sapan, savunacak tek kişi bile çıkacağını düşünmüyorum.
Sevgili THY; Bu tür siyasi manevralar, size yakışmıyor. THY’nin kimliğine bu tür tek taraflı uygulamalarla zarar veriyorsunuz. Bilesiniz…
Bu başlık; 5 Şubat 2011 tarihli Vatan Gazetesi ekonomi sayfasında Necla Dalan imzalı bir haber/yorum yazısını ilgiyle okumadan önce yazının manşeti dikkatimi çekti. Manşet aynen şöyle; “Koltuklar ve Galley tamam bir gövde bir motor kaldı”
Yazıyı sade bir vatandaş olarak okuduğunuzda; ilk çağrışım olarak, uçak yapımında büyük bir yol aldığımız algısı ön plana çıkıyor. Bu başlık; “lastikleri aldım, sırada araba var” der gibi olmuş. Detaylarla ilgilenmeyen ve haberi tam olarak okumadan başlıkla yetinen bir çok gazete okurunun kafasında bu başlık; yerli uçak yapımı için büyük bir atılım yapılmış gibi algılanacaktır. Sanırım bu manşet de o mantıkla düşünülüp atılmış olsa gerek. Bunun yanı sıra, koltuk yapımı için Teknik A.Ş hangarında yapılan tanıtım kokteylinin aynısının, Galley yapımı için ayrı düzenlenme isteğinin nedeni nedir? Koltuk ve Galley yapımı için düzenlenen medya tanıtımı, aynı gün düzenlenemez miydi? Bu konunun seçim zamanına denk gelmesi veya getirilmesini anlamlı bulduğumu belirtmek isterim.
THY-THY/Teknik A.Ş-Assan Hanil ortaklığı eşliğinde 5 Milyon dolarlık yatırımla kurulan TSI (Turkish Seat Industries) ilk yerli tasarımlı uçak koltuğunu yapmak için kolları sıvamış ve sonuçta EASA’dan Part-21 tasarım ve üretim yetkisini de almışlar. Assan Hanil firması da; kendi içinde ortaklık olup, Güney Korelilerle Kibar Holding’in birlikte araba koltuk ve iç aksamları yapmak üzere kurdukları bir şirkettir. Şimdilerde ise; yanlarına THY ve Teknik A.Ş’yi de alarak, uçak koltuk yapımına başladılar. Tabii ki, THY olmasa bu piyasaya girmeleri çok daha zor olurdu. Buna karşın, Assan Hanil’in, özellikle araç koltuk yapımındaki alt yapısının güçlülüğü de, uçak koltuğu yapımında THY için bir avantajdır.
Sektörümüzde koltuk piyasası oldukça hareketlidir ve sadece %45 civarında koltuk yenileme piyasası vardır. Dünyada uçak koltuğu yapan ve pazarlayan 14 şirket var. Bunların içinde 3 tanesi oldukça büyük şirketler olup, pazarı ellerinde tutmaktadırlar. Koltuk pazarının 2 milyar dolar olduğu söyleniyor. Bu pazarın %10 ‘una ulaşabilmek için, 2020 yılı TSI şirketinin hedefi. B737 lerde üçlü koltuk maliyetleri 2500-5000 Dolar arasında seyrediyor.
THY; bu yeni ortaklığı olan firmaya, filosundaki 25 Boeing 737’nin koltuklarını yeniletecekmiş. Şimdiye kadar koltukları yenilenen üç adet 737, yerli tasarımlı koltuklarla uçuyor. Tabii ki koltuk üretimi ve yenilemesi için çok güçlü rakipler de var. Bu yerli koltuk üretimi ve yerli galley, sadece THY uçakları için düşünülmüş olamaz. Pazar içerisinde rekabet ortamında zorlukların olacağı kesin. Tersi durumda, sadece THY uçakları için koltuk ve galley yapımı, bir litre süt için inek beslemeye benzer ve yapılan yatırıma değmez. Rekabet ortamında lobi faaliyetlerinin yanı sıra, maliyet fiyatları ve kalite ön plana çıkacaktır. Bu konuda THY ortaklık şirketin en büyük avantajının ucuz iş gücü olduğunu düşünüyorum.
Bu koltuklar, şimdilik ekonomi sınıfına yönelik, ilerde Business ve First Class koltuklara da yönelme düşünceleri var. Tabii ki, koltuk yapımının her tarafı yerli değil. Önemli olan ham madde, hala Avrupa’dan gelmektedir. Koltuğun asıl yükü çeken %70-75 alüminyum alaşımlı bölümü, yurt dışından plaka halinde gelip TSI tarafından şekillendirilmektedir, yatayda 16, düşeyde ise 14 G* kuvvetine maruz bırakılan testlere tabi tutulmaktadır.
Yeni alınan uçaklarda kullanılacak koltuğun seçimi, uçağı sipariş veren firma (örneğin havayolu) tarafından yapılıyor. Koltuk üreticisi uçak üreticisinin resmi tedarikçi ise, bu seçenekler müşterinin önüne konuyor. Gerek koltuk, gerekse galley yapımı sonucunda oluşan maliyetler ve kar payı, doğrudan Boeing’e fatura ediliyor ve yeni alınan uçaklardaki koltuklar, ülkemizde değil yapımcı firma tarafından monte edilip yollanıyor. Koltuk yenilemelerinde ise, koltuklar Türkiye’de monte edilebiliyor.
Bunlar, şimdilik iyi sonuçlar. Bu konuda konuşmak için henüz çok erken. Asıl test, yolcuların hoşnutluğu ve koltuğun kolçak ve kaplama minderlerinin, masalarının, ne kadar dayanıklı olup olmadığı ile ortaya çıkacak. Bir koltuğun, hem hafif, hem dayanıklı, hem rahat, hem kullanışlı, hem de ucuz olması; işin ideali, ama gerçekte çok zor. Bakalım, yolcu kullanımında ne kadar dayanacaklar.
Hatırladığım kadarı ile 1982 yılında, THY’nin JCA-JCB-JCD-JCE Boeing 727’leri, Boeing’ten yeni teslim alınmış ve koltukların takılması için İngiltere’de Roombold firmasına yollanmıştı. Bu firma, o zamanların en hafif ve dayanıklı koltuğunu yapmakla ünlenmişti. Yepyeni uçaklar ülkemize geldi gelmesine, ama, koltuklar bizim yolcuya dayanmadı. Bu nedenle; bu yerli koltuklar için onayı asıl bizim yolcumuz verecekJ
Koltukların en çok kırılan ve yıpranan bölümleri; yemek masaları ve kolçaklar oluyor. Bakalım, hafif koltuk yaptık derken, kullanılan malzemeler ne kadar dayanıklı olacak. İşin güzel tarafı; en azından yedek parça sıkıntısı yaşanmayacağıdır.
Galley yapımı ise; daha farklı. Şimdilik THY’nin Boeing’ten teslim aldığı 2 adet uçakta; yerli galley’imiz kullanılıyor. Galley yapımı için, sadece uçağı üreten firmanın onay vermesi yeterli. EASA yetkisine gerek yok. THY, bundan sonra kendi teslim alacağı uçaklarda galley’in yerli olma koşulunu öne sürüyor. Bu konuda da kendi uçaklarımızdan daha çok, yabancı firmaların bizden galley satın alıp, almamaları önemli.Ancak yerli tasarımlı galleylerimizin birçok parçaları, iç tedarikçilerden, elektrik, elektronik donanımları ise; Boeing onaylı tedarikçilerden alınmaktadır. Galley yapımında da üç büyük firma Boeing’in listesinde var.Umarım ilerde Boeing’in listesine girer ve sadece kendi uçaklarımızın galleylerini yapmakla kalmaz ve “bir litre süt içeceğiz diye inek beslemiş olmayız.”
Toplam galley pazarı yıllık 800-850 Milyon dolar civarında. Bakalım biz bu pazardan ne kadarını alabileceğiz? Aldığımız pazar payı, yaptığımız yatırıma değecek mi? Aslına bakacak olursanız, galley yapımı, bana göre koltuk yapımından daha rahat piyasa bulacak gibi geliyor.
Sonuç olarak; yeni galleylerimiz de şüphesiz koltuklar gibi, her şeyiyle %100 yerli yapım değil, bu çok doğal. Ancak, bu tasarımı ve yerli işçiliği küçümsediğim anlamına gelmez. Yazımın başlarında okuduğunuz gibi; bu tür kandırmacalı başlıklar ve sunum zamanlamaları, oldukça anlamlı. Kamuoyunu “yerli uçağımız havada veya çok yakında %100 yerli uçağımızı yapacağız” şeklindeki söylemler, şimdilik hayal ötesi olup, halkı kandırmaya yönelik yapılmaktadır ve sunumlarda ise popülist yaklaşımlar sergilenmektedir.
Şimdilik sadece kendi uçaklarımıza yapabildiğimiz koltuk ve galleyler için bir bardak suda fırtına koparmamızı; AB üyeliği için aday olduğumuzda, birtakım çevrelerin bayraklar eşliğinde ülkede bayram havası yaratmasına benzetiyorum. Oysa ki, sadece işimize yoğunlaşıp şov içeren beyan ve kokteyllerden vazgeçip, sonuca odaklanıp, Boeing veya Airbus’ın tedarikçileri listesinde yer aldığımızda ve bizden galley ve koltuk siparişi verildiğinde, zıplayıp hoplasak olmuyor mu?
Bu proje şimdilik “kendin pişir kendin ye” formatında. Gelecekte yabancı havayollarının koltuk ve galley siparişleri gelirse, tabii ki bundan hoşnut olmamak mümkün değil. Yabancı havayollarına koltuk, galley satmak THY den ziyade milli menfaatlerimiz içinde çok önemlidir.
(“G” kuvveti Gravity=Yerçekimi kelimesinin baş harfidir. G kuvveti pek çok yerde görülebilmesine karşın havacılıkla bütünleşmiş bir deyimdir. Uçağın dönüş, savruluş (santrifüj), ani tırmanma, inişte yere sert vuruş gibi olaylarda ortaya çıkar. 1G,her insanın kendi ağırlığıdır. Örneğin kişi 75 kg. ise ve +4D güce maruz kalırsa 75 x 4 = 300 kg’lık ağırlığa eşit duruma gelir. Normal şartlarda Koltuk 75 kilo taşırken bu yük 300 kilo olur. Bu nedenle koltuk tanımlanan max G (14 ve 16 G) limitine dayanabilmeli, kırılmamalıdır.)
ONUR AİR
Geçen hafta Airporthaber’de yayınlanan bir haberi, ben de sizlerle birlikte okudum. Bu haber yazıldığına göre, asparagas olamaz diye düşünerek Onur Air’deki arkadaşlarım ve sektördekilerle bu haberin arka planını sorguladım. Duyduğuma göre, Cankut Bagana, Onur Air’i komple satmış ve parasını almış gözüküyor. Ancak, Onur Air’i satın alan İranlı, Amerika ile malum sebeplerden zor günler geçiriyormuş. Bu nedenle şirketi bir türlü toparlayamamış ve bildiğiniz üzere, maddi sıkıntılar içine düşüp Cankut beyden yardım istemiş. Cankut bey ise, son 4-5 aydır Onur Air’e maddi yardımlarda bulunuyor. (Tabii ki şirkete verdiği borç kadar hisseyi İranlıdan geri alarak yardım yapmış olmalı)
Onur Air’i iyi bir rakamla elden çıkartan Cankut Bagana, şirketin bu zor durumunu nasıl aşarız derken, THK devreye girip şirketin belirli bir hissesini almak istediğini söylemiş. Yani ortaklık önermiş.
Cankut beyin bu öneriye sıcak baktığı söyleniyor. Ancak bu tür pay devirleri, alınacak banka kredileri, hesap kitap işleri kolay yürümez. Sanırım bu ortaklık olursa, 2-3 aylık bir süreyi bulur diye düşünüyorum. Gelecek haftalarda veya aylarda gelişmeler yerine oturdukça, bu birlikteliğin ne getirip ne götüreceğini birlikte irdeleriz.
ONUR AIR HAKKINDA KISA BİLGİ.
Onur Air 9 det A320, 9 adet A321 ve 4 adet A330 olmak üzere 22 uçaklık bir filoya sahip. Sezon başında bu filoya 1 adet daha A320 katılacak. A320 ve 321lerle yurt içi tarifeli seferleri ve yurt dışında Avrupa’da neredeyse uçmadığı ülke ve şehir yok gibi. Yani slotları çok. Havayolunda slotlar en az mal varlığı kadar önem taşıyor.
A330’ların tamamı Saudia’da wet-lease olarak uçuyor. Kendine ait bakım hangarında (Onur Air Teknik) filosundaki A320 ve 321 filosunun üs bakımlarını (C bakımlar) yapıyor. Ancak, yukarıda anlatmaya çalıştığım maddi sıkıntılar nedeniyle teknisyen kayıpları yaşanıyor.
Pegasus, Sun Ekspres, Atlas Jet (ATS Team), THY ve THY HABOM cazip tekliflerle yetkili personel transferine devam ederek kendilerini yüksek sezona hazırlıyorlar.
Sorun bir an önce çözülmezse bu teknisyen kaybı Onur Air’i Nisan ayında başlayacak yeni yaz sezonunda zor durumda bırakacak.
Bu nedenle mevcut durum 22 yıllık bir şirket açısından tehlikeli. Cankut Bagana bu şirketi 3 yıllık iken Kazım Tonguç tan satın almış ve bu günlere kadar getiren bir patron. Türkiye’nin bu zamana kadar ayakta kalmış en eski özel havayolunun zor duruma düşmesi bir çok çalışanını da ekmeğinden edecektir.
Türkiye’miz son senelerde batan şirketleri ile rekor kırıyor. Birileri havacılığımız ilerliyor derken bu batan şirketleri sanırım görmüyorlar veya havacılığı sadece THY olarak düşünüyorlar. Bu nedenle Onur Air gibi bir şirketin kan kaybının bir an önce durdurulup eski günlerine dönmesi için ne gerekirse o yapılmalı diye düşünüyorum.
THY VE MİLLETVEKİLİ KRİZİ
21 Şubat 2014 günü THY’nin bir uçağında yaşanan koltuk krizi, medyada ve sosyal medyada gündemi oluşturdu. Öncelikle bu konuya değinmeden önce THY’nin milletvekilleri için yaptığı ayrıcalıklı uygulamayı anlatmak gerekiyor. THY, bildim bileli milletvekilleri için Business Class’ını kullandırır. Milletvekilleri, ekonomi class bileti alır ve bu bilet otomatik olarak Business class’a upgrade edilir ve hala da bu uygulama sürdürülüyor.
Bu nedenle; THY’nin genel müdürünün özel kalemi, adeta rezervasyon memuru gibi çalışır. Eskiden THY’nin devlet payları, özel paylardan çok olduğundan, THY yönetimi; “ne olur-ne olmaz, başıma iş açmayayım”diyerek, bu yanlış uygulamaya ses çıkarmamış olabilir. Peki ya şimdi…
THY %51’i özel bir şirket ve ortakları var. THY yönetiminin, milletvekillerinin ekonomi biletlerini Business Class’a çevirmesi ekonomik bir kayıp olup, buna hakkı olamaz. Orası, Hamdi beyin, Temel beyin çiftliği falan değildir.
Yapılan uygulamada; özellikle İst-Ankara, Ankara-İst arasındaki seferlerde, en az 5-6 Business koltuğun satılmayarak olası bir milletvekili talebi için bekletildiği bir gerçektir. Kısaca; Paralı olarak Business Class’ta uçmak isteseniz, bu rezervasyonunuzu yaptıramayabiliyorsunuz. Bu THY için maddi bir kayıptır ve kesinlikle bu uygulama yanlıştır.
Hal böyleyken, milletvekillerimiz hala bu ayrıcalıktan faydalanmaktadır.
Sevgili milletvekillerimiz; sizler bizlerin vekillerisiniz. THY’nin yaptığı bu uygulamanın yanlış olduğunu da biliyorsunuz, neden karşı çıkmıyorsunuz? THY bunu siyasetle iç içe olduğundan yapıyor. Örneğin; Pegasus yapıyor mu? Pegasus ta tüm ön koltukları seç ve satın al. O sırada bakan, milletvekili kim gelirse gelsin arkaya oturtulur. Milletvekili veya bakan gelebilir diye boş koltuk tutulur mu yahu.
Hiç unutmam; rahmetli Ecevit uçağa bindiğinde, değil Business Class’a oturmak, tam tersi uçağın en arka koltuğuna otururdu. Sizler de bizim gibi, madem paralı bilet alıp uçuyorsunuz, o halde hangi sınıfta bilet aldıysanız orayı tercih edin. THY’nin yaptığı bu upgrade uygulamasını şirkete maddi zarar verildiği iddiasıyla reddedin. Gerçekten boş giden Business Class koltuklar var.
Bakın geçtiğimiz Cuma günü bir milletvekili arkadaşınız THY’nin keyfi uygulaması ile karşı karşıya kaldı. AKP’den istifa eden bir milletvekili, THY’nin tek taraflı yaptığı saçma sapan tek kişilik uygulamasıyla karşılaştı.(THY tarihinde bir ilk) En azından bilhassa tüm muhalefet ve bağımsız milletvekilleri olarak, THY’nin bu uygulamasına rest çekip, biletiniz hangi sınıfı içeriyorsa o uygulamayı istemelisiniz.
Sevgili THY; Siz bu uygulamayı tüm milletvekilleri için yapıyorsunuz. Bu uygulama, iktidar, muhalefet veya bağımsız milletvekillerinin hepsini içeriyor.
O halde size ne milletvekilinin partisinden istifa edip etmemesinden. THY Yönetimine karşı olup olmamalarından.
THY yaptığı basın duyurusunda, bağımsız milletvekili olan Muhammed Çetin’in; “Şirketin aleyhinde konuşmalar yaparak kurumsal kimliğini rencide ettiğini ve bu nedenle Türk Hava Yolları yönetimi olarak İstanbul bağımsız milletvekili Muhammed Çetin’i, uçuşlara upgrade etmeme kararı aldığını “söylüyor. THY ayrıca milletvekilinin uçuş güvenliğini tehlikeye attığını iddia ediyor:) Gülmemek elde değil. Uçuş güvenliğini nelerin tehlikeye sokacağını da bilmiyorsunuz. Yazık ya…
Rötara gelindiğinde ise suç kesinlikle milletvekilinde değil.
Sorunu yaratan ve yaşatan THY, sorunu yaşayan ise milletvekili olunca suç kimde oluyor?
Benim merak ettiğim, THY’nin bu üç saatlik rötarı nasıl kaydedeceği. Malum bu tür rötarlar belirli kodlarla OCC (operation control center) da yer alır. Bu rötar, OCC de kod olarak “HT” kaynaklı olarak yazılmış olması gerekir. Sonuçta ne oluyor? Milletvekili uçuyor ve olan gereksiz bir kapris uğruna yolcuya oluyor.
THY güya bu milletvekilini mahkemeye verecekmiş:) Milletvekilinin şirket aleyhinde yapmış olduğu konuşmalar varmış. Var mı kanıtınız? Tabii ki yok. Hem, eleştirse ne fark eder? O bir milletvekili, eleştirebilir. Ben de buradan ve genel kurullarda sizi eleştiriyorum. Bende THY uçağına paralı biletle binmek istediğimde sizi uçurmuyoruz mu diyeceksiniz? THY yönetimini eleştirmek suç mu?
Milletvekilini uçak içinde yolcuların arasında refüze etmek size yakıştı mı? Düne kadar sayın milletvekilim dediğiniz kişi yine sayın milletvekili. Ne değişti? Bu kararın başbakanımızdan veya partiden alınmış olduğunu düşünmüyorum. Bu karar çok saçma sapan, savunacak tek kişi bile çıkacağını düşünmüyorum.
Sevgili THY; Bu tür siyasi manevralar, size yakışmıyor. THY’nin kimliğine bu tür tek taraflı uygulamalarla zarar veriyorsunuz. Bilesiniz…