Değerli okurlar, geçen hafta İstanbul’a hepi topu 3 gün yağan kar bütün dengemizi bozdu. Yollarda mahsur kalanlar mı dersiniz, çöken kargo binası mı dersiniz, hava ve kara ulaşımının felç olması mı dersiniz? Kar bütün kiri-pası, pislikleri kapatır, mikropları kırar derler ama bizde tersi oldu. Ne kadar eksiğimiz, gediğimiz, yanlışımız ve sorumsuzluğumuz varsa ortaya çıktı.
KAR YAĞDI BÖYLE OLDU…
Kar İstanbul’u esir alınca “bunca karı kim küreyecek, yolları kim açacak” tartışması başladı. En ciddi sıkıntıların ortaya çıktığı Kuzey Marmara Otoyolunda yüzlerce araç mahsur kaldı. Yap-işlet-Devret modeli ile 3. Köprü ve otoyolunu yapan KMO İşletmesi ilk kar düşünce modeli “işletemedi” ! Yolları açık tutamadı. Oysa bu firmaya her yıl ödenen milyarlarca parayı biz vergilerimizle karşılıyoruz. Adamlar bir yolu açık tutmayı beceremiyorlar. Bakın aynı olay Yunanistan’da da yaşandı. Bir otoyolu işleten özel firma, yolda mahsur kalanlara ikişer bin Euro tazminat ödeyeceğini açıkladı. Emin olun KMO işletmesi de aynı düşüncededir ve mağdur ettiği insanlara seve seve tazminat ödemesi yapacaktır ! Çünkü bu işlerin başında tanıdığımız bir arkadaş var. Hani 15 Temmuz hain kalkışmasından hemen sonra THY Muhasebe Başkanı iken kapıya konulan, hani Sezgin Baran Korkmaz Borajet’i satın aldığında Hamdi Topçu’nun ekibi olarak Borajet’e yerleşen Hüseyin Bağrıyanık var ya, işte o arkadaş KMO işletmesinde CFO(Finans Grubu Başkanı) olarak görev yapıyor. Eminim insanları mağdur etmeyecektir.
AYCI’YI KAZAKİSTAN MI GÖTÜRDÜ?
THY’de yorgan gitti kavga bitmedi. Hatta kavga yeni başladı desek yeridir. İlker Aycı gitti, Ahmet Bolat geldi. Şirkete uzak olanlar Aycı’nın gidişini Kazakistan’dan eşiyle birlikte kargo uçağında dönüşüne bağlıyorlar. Oysa 19 Aralık 2021 günü Güntay Şimşek’in programında söylediklerine baksalar Aycı’nın o tarihte ayrılma sinyali verdiğini göreceklerdi. Yeni kurulacak kargo şirketinin sadece AOC(Uçuş İşletme Ruhsatı) sürecinin kaldığını belirtiyor Aycı ve ekliyor: ”Çalışmalar ya benim dönemime yetişir ya da kimisi benden sonraya kalır” Yani gitmeye çoktan karar vermiş, kalmak gibi, uzun vadeli projeler üretmek gibi bir niyeti yok. Dolayısı ile, Ocak ayının ilk günlerinde yaşanan Kazakistan olaylarından yaklaşık 15 gün önce bağını kopartmış ve ayrılığı kabullenmiş İlker bey. Önemli olan bundan sonra ne olacak? Genel Müdürlükte uzun yıllardır görev yapmakta olan bir arkadaşımdan aldığım bilgi, Bolat ile birlikte Temel Kotil’in etkinliğini ortaya koyduğu yönünde. Özellikle Topçu ile sürtüşmelerinde Kotil’in her zaman yanında duran az sayıdaki yöneticinin başını Ahmet Bolat çekiyormuş. Bu atama yapılırken Kotil’e danışıldığı tahmin ediliyor. İlker bey gibi atak, agresif, öne çıkan, medyayı iyi kullanan bir tavır sergileyebileceğine pek ihtimal verilmiyor. Bekleyip göreceğiz.
EKŞİ YİNE YEDEK KULÜBESİNDE…
2020 ve 2021 Genel Kurullarında İlker Aycı bir ilke imza atmış ve icranın başındaki Genel Müdür Bilal Ekşi’yi İcra komitesine almamıştı. Gerçekten tuhaf bir karardı. Örneğin İcra Komitesinde yer alan Genel Müdür Yardımcısı Murat Şeker, Bilal Ekşi’nin emrinde iken İcra Komitesi toplandığında Ekşi’nin amiri pozisyonuna geçiyordu. THY kadrosunda pilot olarak görev yapan ve Genel Havacılık VIP Uçaklar Operasyon Başkanı da olan Görkem Aksoy İcra Komitesinde Ekşi’nin amiri durumuna yükseliyordu. 2021 Genel Kurulu sonrası bunu eleştirmiş ve “Genel Müdürün hem amiri hem memuru” başlığı altında “makamında iken Ekşi’nin talimatlarına göre çalışan bu kişiler üst kata çıkınca Komite üyesi olarak Ekşi’ye verilecek talimatları imzalıyorlar.” değerlendirmesinde bulunmuştuk. Bakalım Ahmet Bolat ne yapacak derken İcra Komitesi açıklandı. Komitede Bolat’tan başka, yine Mecit Eş ve Murat Şeker var, ilave olarak İTO başkanı Şekib Avdagiç ve Kpt. Plt. Mehmet Kadaifçiler komiteye girmiş. Yani amir-memur garabeti devam edecek. Genel Müdür Yardımcısının komiteye alınması bir tercihtir. Ama Genel Müdürün üstünde konumlandırmak yanlıştır.
Bu arada Genel Müdür Uçuş İşletme Yardımcılığına Mehmet Kadaifçiler kaptanın getirilmesinin doğru bir seçim olduğunu ekleyelim. Baran Gülbaran, hakkında değerlendirme yapacak kadar görevde kalmadı ama özellikle pilotları yönetimin önüne atıp kafasını öte yana çeviren, hele hele pandemi döneminde meslektaşlarını kaderine terk eden Aykut Alpa’dan sonra bence genel bir memnuniyet sağlayacaktır.
KONUYLA İLGİSİZ BİR FIKRA !
Köyde bir semerci varmış. Ama yaptığı semerler o kadar özensiz ve o kadar acemice imiş ki, binici at üstüne oturduğunda veya yük konulduğunda atlar ızdırap çekmeye başlarmış. Bundan dolayı sırtları yara bere içinde kalan atlar her akşam toplanır, acı içinde yakarırlarmış: “Allah’ım bizi bu semerciden kurtar.” Aradan bir süre geçmiş, semerci felç olmuş ve mesleğini yapamaz hale gelmiş. Atlar çok sevinmişler. Yerine gelen semercinin daha usta olacağını düşünmüşler. Bir süre sonra yeni semercinin eskisinden daha acemi olduğu ortaya çıkmış. Atlar gene her akşam toplanıp yakarmaya devam etmişler. Bir süre sonra yeni semercinin büyük kentte iş bularak ayrıldığını öğrenince sevinç çığlıkları atmışlar. Kısa bir süre sonra köye yeni bir semerci gelmiş. Atlar “bu mutlaka işinin ehlidir, eski semerciler kadar kötü olamaz. En kötüleri gördük, bu onlardan iyidir.” diye birbirlerini motive etmeye başlamışlar. Bir süre geçmiş semerciye giden atlar kan revan içinde gelmeye başlamışlar. Artık binicinin binmesine bile gerek kalmadan semeri vurunca atların sırtı kan içinde kalıyormuş. Öyle ki semerciye getirilen atlar içeri girmek istemiyor o zaman da semercinin şiddetine maruz kalıyormuş. Bir akşam yine acı içinde sırtları kan gölüne dönmüş atlar toplanmış. Tam duaya başlayacaklar, kenarda duran yaşlı ve güngörmüş bir at seslenmiş.: “ Bırakın artık bu işleri. -Allahım bizi semerciden kurtar- diyeceğinize -bizi bu halden, milletin yükünü karın tokluğuna taşımaktan, ızdırap çekmekten kurtar- diye dua edin”,