ÖZÇELİK İŞ DE ÜVERTÜR KADROLARDA DEĞİŞİKLİK
Değerli okurlarım,
Meslek hayatım boyunca tutarlı ve ahlaklı bir yaşam sürmeye, önüme konan şeye rağmen karakterimden ödün vermemeye çalıştım. Yeri geldi genel müdürlerle, sendika başkanlarıyla hatta siyasetçilerle karşı karşıya geldim, tehditler aldım, teklifler aldım, ama asla, aşağıda yazacağım konu ve kişi gibi dansöz gibi kıvırmadım. Teknisyenlere yapılan haksız muamelelere, yetersiz maaşlara sessiz kalmayıp, işveren ve o zamanki sendika yönetimini ve işvereni karsıma alarak, imzalanan toplu iş sözleşmesinin yetersizliğini iddia ederek, direkt başbakanla (Turgut Özal) görüşerek (%148 ) ekstra iyileştirme sağladım. Uçuşlarda görevlendirilen teknisyen kardeşlerimin ödedikleri vergileri 5 sene geriye yönelik geriye aldırttım. Benim yaptığım bu faaliyetlerden sonra işveren beni verimsiz (bizi mahkemeye verdi diyecek değiller ya) ilan ederek işten çıkarttı. (Beklediğim bir netice idi) Yine yılmadım ve işverenin verdiği verimsizlik kararına karşın, mahkeme tarafından işe iade ve 8 maaş tutarında tazminat aldım. (Tabii ki işveren tazminatı ödeyip işe geri almayabiliyor)
Bu mücadeleye başladığımda mutlaka işten çıkartılacağımı bildiğimden, benim için sürpriz olmadı. Kısaca iş hayatımda ne kimseye eyvallahım oldu nede minnettarlığım…
Açtığım davalarda kazandırdığım haklarımdan, dernek başkanı iken duruşumdan taviz vermem için bana da çok şeyler teklif edildi. Ama asla dönüp bakmadım.
Günümüze döndüğümüzde, yine aynı Sefa İnan ‘ı bu sefer elinde kalem ile savaşırken gözlemliyorsunuz.
Taşeron çalışanların yaşadığı mağduriyeti tüm çıplaklığıyla yazdım. Hileli ve kirli sendika seçimlerinizi, ihtişamlı sendika ağalarınızı, size mahkemede, sözleşmede kaybettirenleri, sırtınızdan saltanat sürenleri korkmadan yılmadan hep yazmaya çalıştım. Sizi birlik olmaya, birlikte hakkınıza, geleceğinize sahip çıkmaya teşvik ettim. Yanıltanları, kandıranları, sahte kahramanları, megafon kabadayılarını mavi yeşil demeden ifşaa ettim.
211 leri haksız yere işten çıkarılanları, kabin memuru ve kokpitteki arkadaşlarımızın bana ilettikleri her dertlerini her daim dile getirmeye çalıştım. THY Genel kurullarında, kayıtlara geçen tek muhalif sestim. THY Genel kurullarında, gündemde olmayan, imza parası, pass ced sinyoritanıza, Antalya toplantılarında şimdiye kadar tekniğe verilmeyen ikramiyeleri tekniğe de verdirttim. Kısaca hep sizler adına ricacı oldum. Beni genel kurul sonrası, nezaketen makam odalarına davet eden yöneticilerin ne odasına gittim ne de bir bardak çayını içtim.
Kısacası kalemimin namusunu korumaya, köşemde her zaman yalnızca okurlarımın vicdanı olmaya çalıştım. Kaleminin namusunu ve vicdanının sesini, büründüğü siyasi partilerin rengine göre değiştiren, aldığı reklam ve sponsorluk ücreti kadar muhalefet edenlerden olmadım.
Ben bu ispatlı faaliyetleri yaparken, sektörün taklacı yazarlarından adını ağızıma bile almak istemediğim malum şahısın THY’nin AB si başlıklı yazısında, yerden yere vurduğu, FETO’cu ilan ettiği bir yöneticiye, şimdilerde methiyeler düzdüğünü okumuş olmalısınız. THY’deki FG ile başlayan plakaları güya o kişi şirkete aldırmış. FETO sevici imiş. FETÖ’nün okullarının olduğu yerlere hat açılışını bu kişi yaptırmış. Şimdi vicdanı rahat mı imiş? Bunların dışında, utanmadan, sıkılmadan daha ne hakaretler etmiş… (yazının aslı bende var)
Bu arkadaşımız, bir zamanlar AKP ile flört etmiş bakmış ki olmuyor bu sefer MHP sempatizanlığına başlamıştı. Binali Yıldırım ile bir dolu fotoğrafları var. Binali Yıldırım İzmir belediye başkanlığına aday olduğunda bile bu kişi yanındaydı.
Şimdi ise Meral Akşener hanımefendinin yanında poz vermek için kim bilir ne taklalar atıyordur. Kısaca, ilgili kişi, Binali Yıldırım bu kişiye yüz verseydi şimdi AKP’liydi. İlgili kişinin, Siyasi görüşü, kesinlikle yoktur. Önemli olan bir siyasi partiye girip avantajlarından (!) faydalanmaktır.
İYİ PARTİ meclis üyeliğini yaparken, büfe ve komisyon skandalı ile gündeme gelmiş bu kişicik, yarın kim bilir ne gibi skandallara neden olacaktır. Şimdiden, düne kadar vurduğu, utanmadan, sıkılmadan, yalan ithamlarda bulunduğu kişiye yönelik, köşe yazılarında U dönüş yaparak iltifatlarda bulunmaya başlamış bile… Bu nedenle, Büfeci lakabının yanında, şimdiki kıvırması ile Dansözlüğü de hak etmiş görünüyor.
Buradan THY’nin yönetimine tekrar sesleniyor ve toplumsal bir istekte bulunuyorum.
THY’nin geçmişte eğitim için Florida’daki uçuş okullarına gönderdiği pilotları, THY’nin başka bir elemanı yokmuş gibi, Bay Hamdi’nin emri ile götüren ve bir ay müddetçe Florida’da kalan bu kişicik oraya neden yollandı? İngilizce bilmeyen ve sadece habercilik yapan bu kişi neden THY ekibinin başına kondu?
Benim bilmediğim ve tüm sorgularıma rağmen dilsizi oynayan THY yönetimi, Florida uçuş okulundan gelen faturadaki rakamları neden kabul etmedi. THY’nin anlaştığı rakam, dışında ne gibi ekstralar vardı? Yapılan anlaşmada, normal harcamalar dışında ne gibi fazlalık vardı ki, fatura genel müdür tarafından imzalanmamıştı. Bu fatura THY arşivlerinde mutlaka vardır.
Genel müdürün imzalamadığı fatura rakamı, kim tarafından imzalandı? Bu soruyu THY genel kurulu öncesi cevaplarsanız memnun olurum. Çünkü bir hissedar olarak bu soruyu sorma hakkım var. Ve tekrar soracağım.
THK’deki komisyon rezaletini yazmış ve belgelemiştim. O rezalette yine Bay Hamdi’nin imzası vardı. THY’nin, THK (Türk Hava Kurumu) ile yaptığı anlaşmada bu komisyoncunun işi neydi? Komisyoncuya ödenen paraların, çocukları pilot olabilsin diye evini barkını satan kişiler tarafından ödemesine nasıl müsaade edildi? Bu haram parayı nasıl alabildi?
Durun daha bitmedi…
Özçelik İş’in uvertür Kadrolarında Hareketlilik
THY Tekniğe Bay Hamdi döneminin en büyük kazıklarından biri atılmıştı. Senelerin THY’sinde neden iş kolu değişikliğine gidildi anlayan beri gele… İş kolu değişikliği yaparak, Teknik AŞ’nin sendikası HAVA İŞ’ den ayıran, böl-parçala-yönet taktiği kimin takdiri idi? Amaçları daha fazla istihdamı daha ucuza getirip Habom’la asgari ücretli teknisyen çalıştırmaktı. Onu da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Habom kapandı bir sürü kişi tasfiye edildi, onca masraf ve tahsis edilen makamlar heba oldu ama kimin umurunda. Olan çalışanlara oldu hep.
Bu projenin ekmeğini THY tarafında; 13 yıldan fazladır GMY olarak görevde kalanlar yedi zaten. Sendika tarafından da artan aidatlarla kurulan şubelerin başına, benim kurduğum ve ilk şefliğini yaparak, emekli olduğum Müşteri Uçakları biriminde çalışan uzun bir çocuğu alıp ödüllendirerek genel merkeze kadar taşıdılar.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndaki iş takipçisi ve bu iş kolu değişikliğine simsarlık eden şahsı da zamanla sendikanın Genel Sekreteri yaptılar. Yani bu pastadan yukarıdan aşağı herkes bir şekilde payını alıp bir şekilde tezgâh yürüyordu.
Şimdi duyduğum kadarıyla önce atanarak şube başkanlığı, sonra ikinci bir atamayla seçimsiz kendisini genel başkan yardımcılığına zıplayan bu uzun arkadaş, bu ara kendini zıplatanları bugün devirmeye hazırlanıyormuş. Bunlara çanak tutan Genel Sekreteri de apar topar görevden almışlar. Yahu nasıl bir kirli dünyanız var, hangi yüzle nerden buluyorsunuz bu gücü ve cesareti anlayamıyorum.
Aidatlar iki katına çıkartıldığında, genelge ile milletin ücretini, iş gurubu düşürüldüğünde siz orada değil miydiniz? Oturduğunuz her sözleşme masasında enf+0 lara imza atanlardan biri değil misiniz? Yahu şurada adil bir şube seçimine bile fırsat vermediniz. Bir mavi oldunuz, bir gizli yeşil liste.. kendi belirlediğiniz adamları zorla başa getiren, delegeleri şirket yönetimi üzerinden tehdit ettiren, hatta aday olanları arayıp zorla şantajla aday olmamaya ikna etmeye çalışanlar.. Şimdi hangi yüzle yeniden neyi vaat ediyorsunuz? Bay Yavuz dönemindeki çevirdiğiniz dümenler, Telegram olayından dolayı işten çıkarılanlar, yaşanan onca kriz ve sıkıntının en merkezinde sizler değil miydiniz?
Ankara’dan sözleşmeden anca sözleşmeye çıkan, her İstanbul’a gelişinde lüks otellerde alem yapan bu adamlar neyin peşinde.. Bu kirli geçmişiniz ve kabarık dosyalarınızla şimdi kimi kimi suçlayıp neyinizi aklayacaksınız? Biriniz BMW ye bindi diye eleştirilirken, sizin bindiğiniz Audilerle harcadığınız paraları, aldığınız yüksek maaşları yok mu sayacağız? Hepiniz bu hak cinayetin ortağısınız? Ne Tekniği nede oturduğunuz o koltukları hiçbir zaman hak etmediniz. Öyle işgüzarlık ve yancılıkla oturup on binlerce lira maaş alıp saltanat sürdüğünüz koltuklardan, iki satırla da iki kişiyle de indirilir sonrada bön bön bakakalırsınız. Sanki tırnaklarınızla kazıyarak geldiniz oralara.. Böyle adil ve demokratik usullerle gelemezseniz, getirenler işine gelmeyince gönderir kalırsınız öylece. şimdi de bu kafayla da buradaki ömrünüz çok kısa görünüyor. Hepiniz başarısızlık ve sendikal utançsınız hafızalarda.. Vitrininiz değişse de buradaki intibaınız hiç değişmeyecek bilesiniz.
Belge olmadan, şu sunu yapmış, bu bunu yapmış diyemem. Söz ile yapılan şikâyet mutlaka belgelendirilmelidir. Aksi takdirde olası bir mahkeme aşamasında ben neyi nasıl ispat edeyim ki…