Sevgili okurlarım;
Her hafta aynı konuları ben yazmaktan, siz de okumaktan sıkıldınız. Aslında sizlere müjdeli bir haber vermek ve yorumlarınızı okumak çok keyifli olurdu.
Neyin ne olacağını bilemediğimiz bir haftaya daha girerken bugünlere nasıl gelindiğine bakmayı düşündüm. THY özel değil devlet şirketi iken, toplu iş sözleşmeleri nasıl yapılırdı. Anlatmaya çalışacağım. Malum o zamanlar alt yapıları havacı olmayan çakma havacılar ve siteleri yoktu.
Bu hafta; tarafsız bir gözle İşçi-İşveren-Sendika üçgenine, onların kendi pencerelerinden bakacağım. Bakalım farklı farklı pencerelerden durum nasıl gözüküyor.
Bir kere öncelikle tüm THY çalışanları birer işçidir. Bu nedenle ben pilotum, ben mühendisim, yok ben teknisyenim demenin bir anlamı yok, işveren (patron) veya işveren vekili olmadığınıza göre, hepiniz işçi, bir diğer deyişle işalan’sınız.
Bu kelimeyi aslında yazılarımda pek kullanmayıp, işçi yerine hep çalışan desem de “geçerli bir iş ilişkisine dayanarak çalışan kişinin karşılığında “işçi” kelimesi olarak karşımıza çıkıyor.
İşveren vekili ise; İş kanununa göre; iş yerinde işveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan kişilere “işveren vekili” denir. Yani THY yönetimi işveren vekilleridir. Bu kişiler, işyerlerinde kapsam dışı, sendika üyesi olmayan çalışanlar olarak görünmekte.
İşveren; “Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı” olup işveren vekilleri tarafından idare ediliyor.
Sendika ise; işçilerin ya da işverenlerin ayrı ayrı olmak üzere iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular yönünden çıkarlarını korumak, yeni haklar sağlamak ve onları daha da geliştirmek amacıyla aralarında yasalar uyarınca kurdukları birliktir. Yani işverenlerin de sendikası vardır.
Bu üçlü, çalışma hayatının olmazsa olmazları dır.
Peki, konumuz gereği THY’nin işvereni kim?
THY’nin işvereni mevcut durumda %49’luk hisseyi elinde tutan Varlık Fonudur. Çünkü THY gibi anonim ortaklıklarda en büyük hisseyi elinde tutan işveren oluyor.
THY’nin en çok hissesini elinde tutan Varlık Fonu, İşveren Vekili görevini sürdüren İlker Aycı’ya sen bizi temsil et yetkisini verdiğinden karşınızda Varlık Fonunu değil, onun temsilcisi olan THY yönetim kurulu başkanı İlker Aycı’yı buluyorsunuz. Kısaca, İlker Aycı hem hissedarların, hem devletin, hem de çalışanların hak ve menfaatlerini korumak amacı ile görev yapıyor. Bence görevi çok zor. İki arada bir derede kalabilmesi kuvvetle muhtemel.
Herhangi bir yanlışında, işçiler gibi savunma alınması, farklı cezai müeyyideler yok. Ülkemizde bu görev iki dudağın arasından çıkacak bir sözle başlıyor başlıyor ve öyle bitiyor. Bir alo, bir faks veya mail o kişinin sorgusuz sualsiz ceketini alıp gitmesi için yeterli. Bir başka deyişle, THY Yön Krl Bşk nın hata yapma lüksü olmadığı gibi savunma hakkı bile yok.
THY yönetim kurulu ve başkanları bizim zamanımızda sendika ile bire bir mücadele etmezdi. THY o zamanlar kamu şirketi olarak görüldüğünden, temsilciliğini üyesi olduğu TÜHİS (Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası) yapardı. Yani Hava-İş, toplu iş sözleşmelerinde TÜHİS ile karşı karşıya kalırdı. THY’nin bazı işveren vekilleri de bu TÜHİS kadrosu içinde bulunurdu. (İnsan kaynakları başkanlığı gibi)
Şimdilerde ise THY özel şirket hüviyetine büründürüldüğünden artık TÜHİS yok. Acemi işveren vekilleri ile acemi Hava-İş yönetimi direk olarak karşı karşıya kalmış durumda.
Bu sistemde o kadar mantığa uymayan noktalar var ki say say bitmez. İş kolu öncelikli sendikalar olunca, THY’nin de içinde bulunduğu taşımacılık iş kolunda kamyoncu da olabilir faytoncu da. Hava-İş sendikasında bu nedenle kamyoncular da var. Kısaca bir kamyon şoförü, hamal veya vale’nin Hava-İş in başına gelmesi mümkün.
THY çalışanlarının seçmek zorunda kaldığı (kirli entrikalar neticesinde) Hava-İş sendikasının yönetimi nasıl seçiliyor biliyorsunuzdur. THY çalışanına yakışmayan bu sendika yönetimi maalesef THY’nin kaliteli çalışan grubunu temsil etmektedir.
Teknik A.Ş de ise durum daha vahim. Onların iş kolu durduk yere taşımacılık iş kolundan çıkartılıp, Bay Hamdi tarafından Metal İş koluna dönüştürüldüydü. Yahu, Teknik AŞ’nin Metal İş kolunda ne işi vardı Bay Hamdi… Bu nasıl bir satıştı?
Teknik A.Ş den emekli biri olarak soruyorum. Orada uçak mı yapılıyor, motor mu imal ediliyor, İniş takımları mı, kanat mı, komponent mi üretiliyor? ne yapılıyor yahu… Hiç aklı başında kimse yok muydu bu dönüştürme yapıldığında? Eeeee tabii ki sonucunda Teknik A.Ş geride kalmaya mahkûm. Teknik A.Ş ye %10 zam alınsa anında gerçek metal işçileri olan tencere ve tavacılar ortaya dökülecek. Onlara var da bize yok mu? Diye kendi sendikalarına bağıracaklar. Hal böyle olunca Teknik A.Ş çalışanlarını temsil eden sendika tencere ve tavacıların iş kolunda alacakları zam miktarının üstüne çıkamaz. İşveren Teknik A.Ş çalışanlarına biraz daha fazla verelim dese bile verdirmezler. Çünkü Özçelik iş sendikasında bir tek teknik A.Ş Yok ki… Hepsine aynı zammı almak lazım. Hal böyle olunca uçak teknisyeni ile tencere tava fabrikalarında çalışanlar arasında fark yok.
Bilinçli olarak THY’yi Bay Hamdi eliyle böldüler, parçaladılar, iş gruplarını birbirine düşürdüler, pilotu teknisyene, teknisyeni pilota, kabin memurlarını hem pilotlara hem de teknisyenlere düşman ettiler, iş barışı diye bir şey kalmadı.
Bir zamanlar;
Bay Hamdi gibi uçağı en fazla gökyüzünde görmüş, bilgisiz, beceriksiz birinin THY’nin yönetimine getirilişine çok şaşırmıştım. Ancak bana soracak değiller ya… Bir şekilde getirildi ve böl-parçala görevini tamamlayınca da, layık olduğu şekilde evine yollandı. Bu zatı-ı muhtereme, kendi yapısına uygun bir sendika yönetimi kurdurarak THY gibi Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı ve dünyada en çok tanınan Türk markasının yönetim kurulu başkanlığına kadar yükseltildi.
THY gibi bir camianın yönetim kurulu başkanlığı gibi bir makamına getirilmesine inanın ki çok şaşırmıştım. Şahsen ben bu kişiye motelde bile iş vermem. Görevden el çektirildiğinde paralı asker olarak nitelendirdiğim meşhur yazarımız Cebeci bu kişiyi TV’ de göklere çıkartarak aldıklarının karşılığını vermişti. Nasıl methetti anlatamam ki…
Sevgili Cebeciyi çok iyi tanırım. Havacılıkla ilgili, şimdilerde sata sata bitiremediği bilgileri, o zamanlar THY genel müdürü olan Yusuf Bolayırlı’dan almıştı. Peki, şimdi Yusuf Bolayırlı’yı hiç arıyor mudur? Mümkün değil.
Çünkü o devrin adamıdır. Yarın İlker Aycı’yı da unutacak, yerine kim gelirse onun emrine girecektir. Aynen malum sitenin yönetimi gibi… Para, menfaat, bedava bilet, upgrade uygulama nerede ise, onlar oradadır.
Bay Hamdi yazdığı anıları ile ilgili kitabının iki katı kadar uzunlukta bir kitap yazacak kadar bilgim vardır. Neyse ki onu bu makama getirenler hatalarını anladı da kurtulduk. Türkçesi ve İngilizcesi olmayan biri nasıl THY gibi bir şirketin yönetim kurulu başkanlığına getiriliyor değil mi?
Kusura bakmayın, yine konudan koptum:) Özgün tarzda yazılan bir makale olunca işte böyle o anda aklıma ne geldiyse yazıyorum.
Hemen konuma döneyim;
İşte TÜHİS’in deneyimli müzakere kadrosu, THY özel şirket statüsüne geçmese idi, yani hala kamu şirketi hüviyetini korusa idi, Hava-İş sendikasının yönetimi ile karsı karsıya kalacaktı ve inanıyorum ki TÜHİS, “bizi kimlerle muhatap ediyorsunuz” diye yukarılara sitemde bulunacak ve belki de görevlerinden azledilmeyi isteyeceklerdi.
THY yönetimi sorduğunuzda biz özel şirketiz dese de ben hala onların Kamu şirketi olduğunu iddia etmeye devam ediyorum. (bir gün THY neden özel şirket statüsüne geçti çok detaylı anlatırım)
Durum böyle olunca, İlker Aycı’nın karsısına sendikacılıkla alakası olmayan Hava-İş yapı kooperatifi çıkıverdi. Vasıfsız ve muhatap bile olunmayacak kişiler. Hiç birini sokakta bile görsem tanımam. Hele hele yönetimdeki kaptanlara inanamıyorum. Yahu benim bile muhatap olup selam bile vermeyeceğim kişilerin altında nasıl çalışıyorsunuz? TRİLYONLAR önüme dökseler şerefsizim bunlarla ne çalışırım nede merhaba derim.
Hava İş sendikası, bir iki başarısız eylem girişimden rezil olup ve arkasında THY çalışanlarını göremeyince topu taca atmaya devam ediyor. Sendika böyle de peki dernekler nerede? Onları hepten yok kabul ediyorum. Neyse ki TASSA ve UTED nerede dedim de en azından suya sabuna dokunmadan da olsa bir bildiriye imza atabildiler.
Sevgili okurlarım; Lider olmak ayrı başkan olmak ayrıdır. Herkes başkan olabilir ama lider olamaz. THY çalışanları başkan değil lider arayışında. Tabii ki liderlerinde ömrü pek uzun olmuyor. İyi bir liderseniz mutlaka diyetini ödemişsinizdir veya ödeyeceksiniz… Sonuçta cebiniz boş ama çalışanlar için yapığınız değerli anılarınızla yaşamaya mahkûm olursunuz. Size yeter mi bilemem ama bana fazlasıyla yetti.
Yazıma devam ederken kulaklarım çınlamaya başladı. Sefa bey bırak bu konuyu mevcut durumda biz ne olacağız? Maaşlarımızı ne kadar düşürmeye çalışıyorlar, işten çıkartmalar serbest bırakıldığında bizlerden de atılanlar olacak mı? Diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Vallahi onu bilemem ama gidişat yani esnek çalışma sistemi Ağustosta da devam ederse (ki edebilir) sizlere ölümü gösterip sıtmaya razı edebilirler.
Esnek çalışma nedenli ayda xxx maaş alan çalışana bir teklif yapılıp, “xxx yerine, yyy alacaksınız” diyerek esnek çalışma rakamlarının üstünde bir rakam telaffuz edilirse razı olur musunuz, olmaz mısınız tabii ki bilemem ama yukarıda yazdığım üzere durum herkes için, iyimser olunamayacak kadar çok karışık.
Sakın ola ki sizin maaş ve ekstra ödemelerinizi İlker Aycı’nın kestirmeye kalktığını sanmayın. Patronun Varlık Fonu olduğunu unutmayın.