Merhaba,
Geçen yazım, bu platformdaki ilk yazım olması sebebi ile, “sizleri sıkmamak” adına gündem başlıklarına ve özellikle Teknik AŞ’de geçen hafta yaşanan elim kaza konusuna fazla girememiştim. Dilerseniz bu kaza konusunu biraz daha irdeleyelim:
Hatırlayacağımız üzere geçen Cumartesi günü, Boeing 777 uçağının flaplarında çalışan Teknisyen kardeşimiz Tuğrul Tuna BEKEN, elim bir kazada hayatını kaybetmiş ve görev şehitleri arasında yerini almıştı. Kendisine bir kez daha rahmet diliyorum.
Hemen herkes bu elim kazanın neden olduğunu biliyor bilmesine ancak yıllardır süregelen bir kurum kültürünü birden bire değiştirmek kolay değil elbette. Human Factor konusundaki uygulanmayan ve/veya yanlış uygulanan kurallar, aynı işi yapan benzer gruplar arasındaki bariz maaş ve statü farkları, bir kangren durumuna dönmüş “hadi-hadi”cilik gibi bir çok neden maalesef böylesi kaos ortamlarının hazırlayıcısı.
Aldığımız duyumlara göre, savcılıktan ayrı olarak; Hava-iş sendikası, UTED ve TALTA’nın oluşturmuş olduğu bir heyet kazayı araştırıyor. Hatta Sendika’dan bir yetkili, basına verdiği demeçte “sorumlu kimse, bulacağız” demiş. Şimdi sayın Sendika ve dernek temsilcileri, bireysel bir sorumlu arıyorsanız bana göre yanlış yapıyorsunuz. Elbette nihai sorumlu da bulunsun. Ancak bireysel suçlu aranırken de asıl nedenler göz ardı edilmesin. Hiç kimse bilinçli bir şekilde birisinin ölümüne sebep olmak istemez. Yanlışlıkla böyle bir şeye sebep olsa bile, şimdiye kadar kesinlikle ortaya çıkar ve “ben şöyle bir hata yaptım, bundan olmuş olabilir” diyerek kendi kendine kahrederdi. Zira vicdan denilen olgu, öyle basit bir şey olmadığı kanaatindeyim. Bana kalırsa; bu olaya sebep olan kişi, olaya kendisinin sebep olduğunun bile farkında değildir. Konudan alakasız yapmış olduğu bir işlem dahi flapların toplanmasına sebep olmuş olabilir. (Örnek: Thrust Reverser testi esnasında flapların nötr duruma gitmesi gibi)
Kaza sebebi ama o ama bu olsun, en nihayetinde yine HF (Human Factor) konusuna geliyor. Dikkat eksikliği, eğitim eksikliği, iletişim eksikliği, stress aklıma ilk gelen belli başlı konular. Ve bu konuların sebep olduğu yanlış uygulamalar maalesef bir norm halini alıyor. Hatırlayacak olursak, bir önceki sendika yönetimi Toplu İş Sözleşmesi sürecinde, Teknikten AMM’e göre çalışmasını istiyor ve bu yolla iş yavaşlatmayı hedefliyordu. Oysaki sendikanın sadece Toplu İş Sözleşmesi sürecinde talep ettiği bu durum daima uyulması gereken bir kural değil midir?
Bana kalırsa yukarıda söz ettiğim ve sektör temsilcilerinden oluşan heyet, bireysel sorumlu aramak yerine olayların kök nedenine eğilmeli. Çünkü bireysel sorumlu aramak bana göre savcılığın işi. Öncelikle iş barışı ve iş yeri huzuru sağlanmalı. Ve her ne olursa olsun, HF konusundan taviz verilmemeli. Şayet kök nedene inilecekse de; konuya okullardan, SHGM den ve şirketlerin İK politikalarından başlamakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Uçak Bakım sektörünün en önemli sorunları olan bu konuların üzerine gitmeye ve çözüm önerileri sunmaya önümüzdeki haftalarda da devam etmeyi planlıyorum. Hatta konuyu salt Uçak Bakım olarak düşünmek yerine, tüm havacılık sektörünü bir bütün olarak düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Ölümlü kazanın gölgesinde kalsa da, yer hizmetleri firmasından bir kardeşimizin traktör ile konteynır arasında kalması, bir uçakta slide patlaması da geçen haftanın önemli konuları arasındaydı ve sebep bana göre yine aynıydı. Yani HF (Human Factor).
Bir sonraki yazımda buluşmak üzere iyi haftalar…
Ata