Değerli okurlar, pilotların yurtdışına gidişini önlemek için Sivil Havacılık otoritesinin getirdiği engellemelere karşı sivil toplum kuruluşları ayağa kalkmış ve yüksek sesle itiraz etmişti. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün bayram sonrası ne gibi hukuki bir adım atacağı beklenirken idari izinde olması gereken otorite dini bir referansla cevap vererek olayı başka bir mecraya çekmeyi tercih etti !
DÜNYA BATIYOR, BİZ ZİRVEYE KOŞUYORUZ…
SHGM web sitesine konulan ve adına ister duyuru, ister bildiri, ister açıklama denilsin bu paylaşımın üslubu yönünden bir devlet kurumu ciddiyeti ile bağdaşmadığı ortada. SHGM’nin, dernek ve sendikaların açıklama ve girişimlerine cevap vermek yerine doğrudan çalışanları muhatap almayı seçtiğinin de altını çizmeliyiz. Bir çeşit “vicdan yapma veya gaz verme” yöntemi desek yanlış olmaz. Yani tipik bir “ver mehteri” olayı… Önce havacılık çalışanlarını göklere çıkarıyor ve Türk Sivil Havacılığının “lider” konumunda olduğunu belirterek bu başarıyı çalışanların sabır ve azmine bağlıyor. Liderlik tartışılır ama sivil havacılığın gelişmesinde en büyük payın çalışanlara ait olduğu bir gerçek. Yalnız cümlenin başındaki “Avrupa ve Dünya, havacılık sektöründe kabusu yaşarken…” ifadesi biraz sorunlu… Anladığımız kadarıyla son haftalarda özellikle Avrupa’da yaşanan personel yetersizliğinden kaynaklı sefer iptalleri kast ediliyor. İyi de, bu personel yetersizliğinin temel sebeplerini de yazmak gerekmez mi? Bakın tüm dünyada pandemide ücretlerde kesintiye gidildi, işten çıkartmalar yaşandı, bizdeki kısa çalışma ödeneği benzeri devlet yardımları ile sektör yüzdürülmeye çalışıldı. Ancak ekonomisi güçlü olan ülkelerde havacılık çalışanları bu dayatmalar karşısında işlerinden ayrılarak başka sektörlere geçtiler. Kalanlar da şimdi pandemideki kayıplarının telafisini, çalışma koşullarının düzeltilmesini istiyor. Bu nedenle de greve gidiyor, işi yavaşlatıyor veya iş değiştiriyor. Peki ülkemizdeki yer hizmetlerinde niçin personel sıkıntısı çekilmiyor? Çünkü insanların alternatifi yok. İşsizlik çığ gibi büyüyor. Zaten pandemide açlığa da alıştılar ! Grev desen, kağıt üzerinde var. Hangi yer hizmetleri şirketinde örgütlü ve yetkili sendika var ki? Hadi yetki aldı diyelim, fiilen grev yapabilir mi? Bir grev erteleme kararı gelir, iyot gibi kalırsın ortada. Dolayısı ile yer hizmetleri çalışanı isen, patronun iki dudağının arasında stres ve ekonomik yokluk içinde çalışmaya devam mı edersin yoksa saat ücretinin 14.25 euro olduğu, işverenin sana barınma imkanı da sağladığı Almanya’ya mı gidersin? Bu arada THY’nin yer hizmetlerini kapatarak taşeronlaştıran bay Hamdi’ye de beddua mı yoksa hayır dua mı edersin, artık sen bilirsin !
YİNE Mİ “DIJ GÜŞLER” ?
SHGM’nin açıklaması o kadar zengin(!) ki, her satırına 5 sayfa yazı yazılır. Son yıllarda dillerden düşmeyen ve her yaşanan olumsuzlukta gündeme gelen “dış güçler” de unutulmamış…Meğer yabancı havacılık şirketleri ülkemiz sivil havacılığının yükselişini durdurmak için bizden adam transferi yöntemini bulmuşlar. Bu garip anlayışın ne kadar yersiz olduğunu daha önce yazmıştım. Bizi kıskanan Almanlar 3. Havalimanının yapımında dünya kadar malzeme, makine, teçhizat sattılar bize. Yetmedi, bütün Duty Free’lerin işletmesini Almanların ağırlıkta olduğu konsorsiyum aldı. Antalya’ya baksan orda da işletmeci olarak Fraport’u göreceksin. Enflasyon yükselir, sorumlu dıj güşler… Dolar artar, sorumlu dıj güşler… Doktorlar gider, sebebi dıj güşler… . Kim bu dıj güşler yahu.. Şunların ismini verin de bilelim ! Sen pandemide milleti “başının çaresine bak” diyerek ortada bırak. “Atarım haa” diyerek mesai talimatı falan dinlemeden uçur, parasını da yarıya indir, eğitim alacağını kelepçe gibi kullan. Pilot “yeter artık” deyip ülkeden gitmek isteyince önce yasak getir, sonra da tutkulu aşık gibi “sende kabahat yok, ama o annenle baban yok mu, bütün suç onlarda “ diye dış güçleri işaret et…
Ondan sonra da zevahiri kurtarmak için şirketlere de “Siz de biraz kesenin ağzını açın, sorunları çözmeye çalışın, çalışanlarınız gitmesin “ diye rot-balans ayarı yap. Eee sayın SHGM, madem öyle yasak getireceğinize, personel kaçışlarını önlemek için gerekli tedbirleri otorite olarak alın.. Mesai talimatını insanca bir düzeye çekin, kümülatif yorgunluğu önleyecek değişiklikleri hayata geçirin. Gerekirse yaptırım uygulayın. Şirketler de ekonomik gerçeklere uygun ücret politikası belirlesinler. İşsiz yüzlerce pilotu “30 saatin, 40 saatin eksik” diye elemesinler. Personele sudan sebeplerle mobbing uygulamasınlar.
Bir de merakımızı giderin lütfen. Bu yurtdışı engellemelerini kendiliğinizden, durup dururken siz mi akıl ettiniz yoksa şirketlerden gelen şikayet ve talepleri mi dikkate aldınız? Geçen haftaki çağrımı da tekrarlayayım. Siz bırakın Türk pilotlarını da, şu yabancı pilotların ülkeye gelişine bir el atıverin.
GANİMET PEŞİNDE KOŞANLAR…
Gelelim Okçular Tepesine… MS 625 yılında Mekkelilerle savaşan peygamberimiz Hz. Muhammed sayıca az olan kuvvetlerini dengeli bir şekilde yerleştirir. Uhud dağının eteklerine 50 okçuyu gönderir ve onlara şu talimatı verir. “Haber verilene kadar yerinizi asla terk etmeyeceksiniz. “ Okçular tepesinde konuşlanan okçular, Mekkelilerin saldırılarını başarı ile püskürtürler. Yenilmek üzere olan Halid bin Velid’in ordusunun kaçtığını gören okçuların bazıları savaşın bittiğini zannederek ganimetten pay almak için tepeden inmeye başladıklarında bunu gören Mekkeliler tekrar saldırmaya başlar. Okçular Tepesindeki yerini koruyan Okçuların kumandanı Abdullah b. Cübeyr ve diğer okçuları şehit eder.
İşte sayın SHGM’nin kast ettiği Okçular Tepesi olayı bu… Son derece talihsiz bir metafor. Pilotları ve yurtdışına gitmek isteyen havacılık çalışanlarını “ganimet peşinde koşan okçuya” benzetmek gerçekten inanılır gibi değil. Yani gidenlere “daha fazla para için gidiyorsunuz” mu demek istiyor sayın otoritemiz? Ayrıca savaştayız da bizim haberimiz mi yok? Haa bir kavga olduğu ortada, o da ekmek kavgası… Kim ister anasını- babasını, yurdunu, ocağını bırakıp gurbet ellere gitmeyi… Ama öyle bir çalışma düzeni var ki, kuralsızlık öyle bir noktaya gelmiş ki, insanlar gitmekten başka çare bulamıyor.
S.Arabistan kralı, çölden gelip boğazın kıyısındaki muhteşem Sevda Tepesini satın alıyor, SHGM bizimkilere Okçular tepesini terk etmeyin diye akıl veriyor. Süreyi de belirlediklerine göre “İki yıl” sonra tepeyi terk etmek serbest mi olacak acaba?
SHGM’den gelen kadar anlamsız bir o kadar da alakasız açıklamaya ancak böyle seviyeli cevap verilirdi, bravo!
Çözüm basit, madem bu kadar personel yurtdışına gitmek istiyor o zaman bunu engellemek için maddi imkanları arttıracaksın.Gayet de kolay devlet geçici yada kalıcı bir kanun ile vergiden muaf tutacak hem işçinin hem de işverenin ödemelerini otomatikman maaşlar %25 ile %40 artacak. Gaz ile çalışan uçak , insan değil!
THY, THY TEKNİK AŞ Taşeron konusunda da bir açıklama yapılmasını bekleyen 2700 personel var, bu kadar değersizleştirilmemeli, Sorumlularımız hiç birşey bilmediklerini söyleyip duruyorlar 4 ay oldu bir ihale belli olamadı personel ne yapacak bilmiyor hala kışlık kıyafet giyiyor yazlık kıyafet yok şirket belli değil, zam belli değil, bütün ortaklıklarda herşey net ilerler iken bir tek THY TEKNİK AŞ taşeron şirketinin akibetinin kimseye birşey söylenmemesi çalışanların aklındaki sorularla iş performansı beklenmesi adil birşey değil.! Yeter artık !
Dini argümanlari dünyevi basit bir olay için kullanmak tam da dini emellerimize alet etmek demekdir. Dinine bağlı bir insan olarak SHGM yi şiddetle kınıyorum.
Sesli güldüm vallahi. Elinize sağlık