NEREDE KALMIŞTIK… BÜYÜK LOKMA YE BÜYÜK SÖZ SÖYLEME

sefainan-yani-manset

Sevgili Okurlarım

Bildiğiniz üzere neredeyse iki haftaya yakın haber sitemiz bakım nedeniyle yayın yapamadı. Sizin de yakından takip ettiğiniz gibi haber sitemize nasıl ve nereden girdiği netleşmemiş birkaç virüs musallat olmuştu. İşin kötü yanı, bu virüs nedenli sitemizi bir başka sunucuya aktarmayı seçtiğimizde, virüsleri aynen diğer sunucuya taşımış olacak ve yine aynı sorunla baş başa kalacaktık.

Bu nedenle siteyi farklı bir tema ve farklı bir sunucuya taşıma kararı aldık.  Sitemizde tam olarak 2006 yılı dâhil 29.000 haber ve görsel mevcut Bu kadar dosya ve görseli virüs olmaksızın yeni sunucuya taşıdık ve sizleri yeni temamız ile buluşturduk.  Tabii ki bu tür talihsiz durumlarla karşılaşmamak için yani virüslerin sitemize bulaşmaması için alınması gereken tedbirlerin hepsini aldık.

Sitemizi geçici olarak kapatmak zorunda kaldığımız günlerde, gündemdeki çalışanlar ile ilgili yaptırımlar sonuçlanmıştı. Tabii ki, “sizden onay almadıkça kesinlikle imzalamayız” diyerek boş atıp tuttuktan sonra da kuzu, kuzu imzalamak zorunda kalanlara iki çift lafım olmalıydı ama onlara bir satır sitem etmeye bile değmez. Sakın ola ki bana, sendikalar ne yapabilirdi, iş yukarılardan bitirildi demeyin… Çünkü o halde sizden onay almadıkça imzalamayız falan diye kendilerinden büyük laf etmeselerdi bu satırları yemek zorunda kalmazlardı. Onlar için söylenmiş bir atasözümüz eşliğinde kınamamı bitireyim. “Büyük lokma ye, büyük söz söyleme…”

Hal böyle olmasına ve sitemiz kapalı olmasına rağmen, önemli gördüğümüz haberleri, sosyal medyadaki sayfalarımızda tek tek elle dağıtmıştık. Mevcut durumda sular duruldu… İzlediğim kadarı ile çalışanlar kendilerine sunulan teklifleri değerlendirdi ve kararlar aldılar. Bana telefonla erişen çalışanlara tavsiyelerde bulunmakla beraber, bu tür konularda bilgili avukat arkadaşlarımın telefonlarını da vererek alacakları kararların sonuçlarına yönelik fikir almalarını sağlamaya çalıştım.

Şimdi ah ah vah vah demeden bundan sonraki süreçlerde yaşanması muhtemel senaryoları değerlendirmek ve bir kez daha çalışanların mağdur olmasını önleyici tedbirlerin yanı sıra kaybedilen hakların yerine nasıl konacağına yönelik çalışmalara başlamak olmalı.

İş hayatı uzun bir süreç. Bizlerde zamanında çok zorlu dönemler geçirmiş ve sonunda düze çıkmayı becermiştik.  Bundan sonraki süreçte, uğranılan mağlubiyeti unutup önünüze bakmanız lazım. Ah ah vah vah dönemi bitti. İş hayatı uzun bir süreç. Bu kayıplar bir gün mutlaka telafi edilebilir. Yeter ki isteyin ve sizi temsil edecek kadroları doğru dürüst seçebilin.

Neyse, sendikalar konusunda fazla yazıya gerek yok.

Değerli arkadaşlar;

THY’nin küçülmeden mevcut durumu koruması için bile kaynak lazım. Bu kaynağı nereden bulur bilemem ama işleri zor. THY bildiğiniz gibi varlık fonunda. THY’nin varlık fonundaki %49’luk hissesinin bir kısmını satılabilir de…(Ancak bu tür bir işleme gireceklerini sanmıyorum) . THY yönetiminin işi çok zor. Piyasada dolaşan %51’lik hisse zaten borsada işlem gördüğünden dokunulamaz. THY’nin, daha doğrusu varlık fonunun yapabileceği, kendi elinde ki %49 üzerinden planlar yapmak olmalı. THY yönetimi mutlaka plan yapacak ama tek taraflı karar verici konumda değiller. Karar, %49 hisseyi bünyesinde tutan varlık fonu yani kısaca devletin elinde. Satacak veya alacak olan onlar. Bu nedenle şunu yapın veya bunu yapın demek için çok erken.

THY mutlaka para bulmalı. Devlet desteği olmayacaksa, büyük finans kurumlarına başvurabilirler. Filoyu küçültme yoluna gidebilirler. Bu durumdaki bir şirketin hisselerini satmak da bana pek akıllıca gelmiyor. THY gibi dünyaya bayrağımızı taşıyan bir şirketin mutlaka ve mutlaka bir şekilde kendini kurtaracağını veya kurtulmasına yardımcı olunacağını düşünüyorum.

Özel şirketlerimizde de durum pek farklı değil…

THY dâhil hiçbir havayolunun, devlet desteği görmemiş olması nedeniyle onlar da zordalar… Tabii ki, sadece THY’yi kurtaralım diğerlerini boş ver demek de yanlış olur. Hepsi bizim şirketlerimiz ve hepsinin ülkemize taşıdığı milyonlarca yolcusu var.

Ancak, özel şirketlerin hepsi sadece krizden etkilenmiş değil ki. Kriz başlamadan önce bile zar zor ayakta duran şirketleri kayda bile almıyorum. Bunlardan birisi olan AtlasGlobal binlerce çalışanını mağdur bırakıp iflasını vermişti. Aynı durum Onur Air için de geçerli. Benim kişisel görüşüme göre çoktan kepenk indirmeli idi. (Tabii ki çalışanların haklarını vererek)

Corendon bildiğiniz üzere yurt dışından bir dolu turist getiren bir şirketimiz.  Yaz ayları onlar için çok önemliydi. Mevcut durumda nasıllar bilemiyorum ama bu senenin onlar içinde pek iç acısı geçmemiş olduğunu düşünüyorum. Kısaca; özel veya devlet şirketi hiç fark etmez hepsi zorda…

Özel havayollarının en güçlüsü olan Pegasus bile zor durumda olmalı. Kısaca bu kriz ortamının etkilemediği ne havayolu var nede MRO…

Hepsinin çözümü PARA’ya dayalı. Para varsa çözüm kolay… Büyük finans gruplarından kredi almak da kolay değil. Altından kalkılamayacak şartları öne süreceklerdir.

Aylardır yabancı havayollarına devletlerin destek yaptığı yazdık çizdik. .Türkiye’de tık yok. Hal böyle olunca, ne THY’yi nede özel havayollarının yönetimlerini beceriksizlikle suçlamak pek ahlaki olmaz.

Aslına bakacak olursanız,  THY ve özel havayolları yönetimlerine tavsiyelerde bulunmak yani ahkâm kesmek benim işim değil. Klavye arkasından atıp tutsam, ben olsam şöyle yapardım, böyle yapardım desem siz bile bana gülerdiniz.

Bu nedenle, THY ve özel havayolu şirketlerinin ve havalimanlarımızın yöneticileri mutlaka ve mutlaka ellerinden geleni yapıyorlar ve yapmaya devam edeceklerine inanıyorum. Çünkü şirketleri varsa onlar da orada var olacaklar. Şirketleri kapanırsa onlar da kapıya konacaktır.

Tabii ki bu zorlu süreçte sadece havayollarına bakmak eksik olur. Ya havalimanlarımız? … Onlarda işler mükemmel mi? Bu konu da önemli. Havacılık dendiğinde havayolları ve havalimanları birlikte değerlendirilmeli. Hepsinin giderleri yüksek. Hepsinin binlerce çalışanı var. Bırakın çalışanları en azından yöneticiler de zorda. Alacakları kararlarda yanlış yaparlarsa ilk kapıya konacakların kendileri olacaklarını biliyorlar.
Bu nedenle yangına körükle gitmeyip, bilmediğim konularda ahkâm kesmeyip şimdilik susma hakkımı kullanıyorum.

Exit mobile version