Değerli okurlar, sağolsun İlker bey sayesinde konu sıkıntısı çekmiyoruz. Her hafta ne yapıp edip bize bir malzeme veriyor. Bu haftayı da boş geçmedi. 2 kabin memuru ile 4 kaptanı işten çıkartıp icraate devam etti. Anlaşılan bu yöntemle başta kokpit ve kabin olmak üzere hak arama mücadelesi veren THY çalışanlarının önünü keseceğini zannediyor. Hani şu meşhur söylemdeki gibi “Sallandıracaksın üç tanesini Taksim’de, bak bakalım ne oluyor?”… İlker bey de “atacaksın 10 kaptanı, 20 kabin memurunu, bak nasıl hizaya geliyorlar ” anlayışında… Ama farkında değil ki, her işten atma işlemi öfkeyi daha da büyütüyor, atılanları daha da keskinleştiriyor.
İlker beyin gözünde, Havasen çok ciddi başağrısı. Bu başağrısını “imha “yöntemi ile ortadan kaldırmayı düşünüyor herhalde. Başağrısı deyince aklıma kral Nemrut’un hikayesi geldi.
NEMRUT’UN BAŞAĞRISI
Nemrut’a bir sivrisinek musallat olmuş. Ne yapsa fayda etmemiş. Sivrisinek ne kadar önlem alınsa, krala bir şekilde sokuluyor, hortumunu batırıp kaçıyormuş. Hizmetkarlar Nemrut’un etrafında etten duvar örmüşler yine de fayda etmemiş. Sarayın bütün kapıları, pencereleri kapatılmış çözüm olmamış. Kral odadan odaya kaçıyormuş , yine de nafile… Önlemler artırılmış, hizmetkarlar ellerinde yelpazeler sürekli teyakkuzda. O anda beklenmedik birşey olmuş. Sivrisinek hızlı bir pike yaparak Nemrut’un burnundan içeri girmiş ! Gidebildiği yere kadar gitmiş ve orada dönmeye başlamış. İşte o andan itibaren Nemrut’un başı şiddetle ağrımaya başlamış. Beyninde dolaşan sinek onu müthiş huzursuz ediyormuş. Son çare olarak başına tokmakla vurulmasını istemiş. “Vurun! vurun!” diyor, sineğin beynine verdiği ızdıraptan tokmağın acısını duymuyormuş. Başına tokmağın her inişinde o, “daha hızlı vurun! daha hızlı!” diyormuş. Başından kanlar akmağa başlamış fakat o aldırış etmiyor, başını tokmaklatmaya devam ediyormuş. Bir yandan da başını duvarlara vuruyormuş.
Sonunda Nemrut, başına yediği tokmaklarla kendinden geçmiş ve can vermiş. Sivrisinek ise hâlâ beyninde dönüyormuş.
İlker beyi de anlamak(!) lazım. THY Genel Kuruluna 10 gün kalmış, şirketin omurgasını oluşturan kokpit ve kabin ekipleri yeni bir sendika kurarak hızla örgütlenmeye başlamış. Uçuş İşletmede huzursuzluk had safhada.
Genel Kurulda ya ortaklar bu konuyu didiklerse?
Mesela ben Genel Yayın Yönetmenimiz Sefa İnan’ın Genel Kurula ciddi şekilde hazırlandığını tahmin ediyorum. En önemli soruları da, eminim Uçuş emniyeti ve yeni sendika üzerine olacaktır. İlker beye nacizane tavsiyem, Genel Kuruldan önce Hava-Sen yöneticilerini çağırıp onları dinlemesi ve sendika işine artık mesafeli duracağını beyan etmesi. Yoksa bu hareket ve İlker beyin baş ağrısı devam edecek. Bazen zamanında vereceğimiz doğru bir karar zaaf gibi görünse de, ileride başımızı duvarlara vurmaktan kurtarır bizi…
BAŞROLDE, HER YERDE NEVİN HANIM !
Geçtiğimiz günlerin en çarpıcı olayı hiç kuşkusuz Havasen Genel Başkanı İskender Çarkcı’nın işten atılmasıydı. Airlinehaber’in başlığındaki gibi gerçekten tam bir komedi yaşandı. Hava İş temsilcileri, THY yetkilileri ile birlikte toplanıp rakip sendika başkanını işten attılar. Sonra da “yarın Disiplin Kurulun var, bekliyoruz.” diyerek davette bulundular. Çarkcı kaptan Disiplin Kuruluna girdiğinde karşısında iki tane memuru ellerinde fesih kağıdı ile kendisini beklerken buldu. Meğer, arkadaşların acelesi varmış, bir gün önce toplantıyı yapıp kararı almışlar, Bilal Ekşi beye de kararı imzalatmışlar. Yani iş bitmiş, davetin amacı da tebligatmış. Yani, bu kadarı da fazla be birader… Neresinden tutalım bilmem ki, Hava İş’çilerin Havasen Başkanının atılacağı toplantıya katılması mı? Toplantının usüllere uyulmadan yapılması mı? Garibime giden bir başka konu daha var. Bu tür fesih işlemlerinde, savunmaları Personel Yönetim Başkanı Mehmet Yılmaz istiyor. Sonra bir bakıyorsunuz, hooop Mehmet bey bu kez o savunmayı değerlendiren ve işten atma yetkisini kullanan Disiplin Kurulunun başına geçiyor. Ya Kabin Hizmetleri Başkanı Nevin Çolak’a ne demeli? Nevin hanım da Disiplin Kurulu üyesi, iyi mi? Merak ettim, insanların hayatı ve geleceği ile karar veren bu kurulda Nevin Çolak hangi eğitimi ve bilgisi ile yer alıyor?
ÖLÜRÜM BİRADER…
Hakkını yemeyelim, Havasen’in gündeme getirdiği konuları çözme konusunda THY yönetimi o kadar da duyarsız değil canım ! Bakın çözüm bulundu işte… Kokpite % 15 zam yapılacakmış. Adamlar yorgunuz diyorlar, sen “İşte sana para, hadi iki mandal alıp göz kapaklarına tuttur, uçmaya devam et.” diyorsun. Suyun altında nefesini kaç dakika tutabilirsin? 5 dakika, 10 dakika? Ne diyor THY’miz? Al sana ekstra para, 25 dakika nefesini tut… Ölürüm birader ölürüm. Bunu yazarken aklıma papağan fıkrası geldi:
Adamın biri kuş satan bir dükkana girer.
“Ben bir papağan alacağım.” der. Görevli ona güzel bir papağan gösterir. Fiyatı da oldukça yüksektir. Adam sorar:
-Rakam çok fazla. Bunun ne gibi marifetleri var ki? Görevli cevaplar:
-Sağ ayağını çekerseniz Fransızca şarkı söyler, sol ayağını çekerseniz İngilizce şarkı söyler. Adam:
-Peki ikisini birden çekersem ne olur? diye sorunca Papağan bağırır:
Düşerim ulan…
İşte durum bu… “Size zam yapayım, dinlenmeyin, biraz daha fazla uçun.” derseniz, olayı hala anlamadığınızı gösterirsiniz. Ne diyordu Havasen? “Biz para istemiyoruz. Tek ihtiyacımız, insanca bir çalışma düzeni.” Sen ne yapıyorsun? “Bu pilotlar paragözdür, bak biraz zam yapalım nasıl da sesleri kesilecek…” mantığı ile olayı hiç anlamadığını ortaya koyuyorsun. Farkında mısın bilmem ama aynı zamanda tüm pilotları aşağılıyorsun. Sorunu daha da çözülemez hale getiriyorsun.
KABİN A.Ş. GELİYOR.
Bu arada pilotların yeni sendikadaki toplanmaları devam ederken kabin hala beklemede…Kabin memuru arkadaşlarım farkında mısınız bilmem ama sizler THY yönetimi için en kolay harcanabilecek grupsunuz. THY’nin bakış açısı şu: “Kabin memuru nedir ki, 3 haftada yetiştiririm.” Bileniniz, duyanınız vardır mutlaka, yaklaşık 1 aydır THY sürekli kabin memuru alımı yapıyor. Eğitimli, işsiz gençler sürekli sınavlara çağırılıyor. Yarım ücretle işe başlatılmak üzere yedekleme tam gaz devam ediyor. Bir sonraki aşamayı tahmin etmek güç değil. Kabin A.Ş. kurulacak, sizlere yeni şirkete “çok daha düşük ücretli bireysel sözleşmelerle” geçmeniz teklif edilecek. Geçmeyenlerin iş akitleri feshedilecek. Hiç kimse geçmezse ödenecek tazminat tutarı 500 milyon lirayı göze alır THY. Bu şekilde işte çıkartılacaklar arasında 20 yıllık purser da var, 3 yıllık kabin memuru da. Ortalama bir kişiye ödenecek tazminat 50.000 TL’yi geçmez. Eeee, 2017’de 640 milyon TL net kar eden THY bu bir seferlik ödemeyi göze alır. Ertesi yıl da 2.000 TL’ye kabin memuru, 3.000 liraya kabin amiri çalıştırarak bu parayı ilk yılda geri alır. Baksanıza 3. havalimanına taşınma için 2.5 milyar lirayı (650 milyon dolar) gözden çıkarmış sevgili THY. Herhalde 500 milyon liradan korkmaz…
ADAM SENDE DEME, ÇARE HAVA-SEN’DE
O halde çare ne? Bu kaçınılmaz son kapıya dayanmadan hızla yeni sendika çatısı altında birleşmek… Çünkü THY, bu vartayı atlatırsa ileride benzer senaryoyu yaşamamak için mutlaka yukarıdaki senaryoyu uygulayacaktır. Yani Havasen birkaç ay içinde yetkiyi alacak sayıya ulaşmazsa Kabin A.Ş. gümbür gümbür gelecek...
Tüm kabin ya işsiz kalacak ya da tekstildeki “son ütücü” ücretleri ile çalışmaya razı olacak. “Biz de Kabin A. Ş.’de sendika kurarız.” mı dediniz? Eminim, THY yönetimi yeni şirkette “S” harfini duyunca çok şiddetli tepki gösterir ve anında kapıya koyar…Siz de ellerinize tutuşturulacak 15 günlük, 1 aylık tazminatlarla işinizi kaybettiğinizle kalırsınız. Demem o ki, zaman kalmadı, işinizi korumak, alıştığınız yaşamı ve standartları sürdürmek istiyorsanız yeni sendikaya üye olmaktan başka seçeneğiniz yok.
Neme lazımcı, adaaam sende yaklaşımı size fayda değil zarar verecek. Bakın şu anda öğrendiğim kadarı ile, 1500’e yakın kabin memuru Hava-Sen’e üye olmuş durumda. Merak etmeyin ne kadar çoğalırsanız zarar görme olasılığınız o kadar düşer.
Ne demişti İlker bey kabin toplantısında “Birlik olun, birleşin…” Elhak doğru söylemiş. Beni dinlemiyorsanız, İlker beye kulak verin !
Mücadele zor iştir, hele ekmeğin için mücadele veriyorsan işin daha da zordur. Ya çoluğu çocuğu olanlar? Hastası, yaşlısı olanlar? Onların işi daha da zor… Bugünleri yaşarken, zorlanırken gel de çocukluk günlerini arama…Ne demiş şair Fadıl Çay:
Bir daha çocuk olsam
Çocuk olsam bir daha
Ekmek elden, su gölden
Ne borçlu, ne işsizim
Büyürsem Şerefsizim…
23 Nisan ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun…