Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterdeki 2 GPS cihazının sökülmesiyle ilgili görülen davaya Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz tepki gösterdi.
Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde 25 Mart 2009’da düşen ve içerisinde bulunan Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve Pilot Mustafa Kaya İstektepe’nin hayatını kaybettiği helikopterden Argus 5000 ve Skymap III C isimli GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili Göksun Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma sonunda 10 kişi hakkında “Kişinin ölmesinden yararlanarak hırsızlık” suçundan dava açıldı.
TEK DAVA 2 İDDİANAME
Göksun Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın iddianamesi, aynı savcı tarafından 25 gün arayla “Teknik hata nedeniyle” 2 parça halinde hazırlandı. 3 Ekim 2016’da hazırlanan ve 9 kişinin 10 yıla kadar hapsi istendiği ilk iddianameye göre helikopteri arama çalışmalarına katılan Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı S70 Sikorsky helikopteri 28 Mart’ta kırıma uğradı. Bu helikopterin soruşturmasını yürütmek üzere 4 kişilik anket heyeti ile Pilot Yarbay Ebubekir Semih Yüksekkaya, Pilot Yüzbaşı Davut Uçum, Teknisyen Başçavuş Halil İbrahim Açan, Teknisyen Başçavuş Bekir Çerikçi, Teknisyen Üstçavuş Cemal Şahin, Teknisyen Başçavuş Suat Kaplan, Teknisyen Başçavuş Aydın Özsıcak, Teknisyen Başçavuş Nedim Bakırhan ve Teknisyen Başçavuş Nusret Memiş’ten oluşan 9 kişilik de teknik heyeti olmak üzere toplam 13 kişilik askeri kaza kırım heyeti oluşturuldu.
GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKARAN SUBAY, SÖKENLERLE AYNI BİRLİKTEN
İddianameye göre, ilk defa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Meçhul subay” tarafından ulaştırılan görüntülerle ortaya çıkan GPS cihazlarını sökme anı, teknik heyette yer alan Nusret Memiş tarafından kaydedildi. 30 Mart 2019’da saat 14.54’te kaydedilen görüntülerden helikopter enkazının başında elinde sigara ile çömelmiş bereli askerin Cemal Şahin, elinde tornavida olan askerin Aydın Özsıcak, onun karşısında enkazın başında duran askerin ise Nedim Bakırhan olduğu tespit edildi. Görüntüleri ortaya çıkaran kişi ise, cihazları söken askerlerle aynı birlikte görev yapan, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından oluşturulan teknik komisyonda görev yapan Pilot Binbaşı Nezih Göçmen.
“GÖRÜNTÜLERDEKİ BİZİZ ANCAK CİHAZ SÖKMEDİK”
İddianameye göre 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişimi iddiasıyla tutuklu yargılanan Davut Uçum ve Aydın Özsıcak ile teknik heyette yer alan diğer 7 kişi, ara ara sivil helikopterin yanına giderek ‘Ekonomik değeri’ olan GPS cihazlarını almaya karar verdi. İfadeleri alınan Nusret Memiş, Aydın Özsıcak, Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan; cihaz sökme görüntülerindeki kişilerin kendileri olduklarını kabul ederken, askeri helikopter enkazına gittiklerinde merak ederek sivil helikopter enkazına bakıp incelediklerini ancak herhangi bir cihaz söküp almadıklarını söyledi. Diğer şüpheliler Ebubekir Semih Yüksekkaya, Suat Kaplan, Davut Uçum, Halil İbrahim Açan ve Bekir Çerikçi de helikopterin enkazına merak ederek bakıp incelediklerini ve hiçbir cihaz söküp almadıklarını ifade ederken, görüntülerdeki kişilerin de Aydın Özsıcak, Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan, kameraya alan kişinin ise Nusret Memiş olduğunu söyledi.
İLK İDDİANAME: DÜŞME NEDENİNİ İSPATA YARAYACAK BİLGİ İÇERMEYEN CİHAZLAR
Helikopterden sökülen GPS cihazları hakkında da bilgilere yer verilen iddianamede, “DDK raporu, TBMM Araştırma Komisyonu ve diğer bilirkişi raporlarına göre helikopter enkazından alınıp götürülen Argus 5000 isimli cihazın uydudan alınan bilgi ile konum bilgisi veren ancak aktif hale getirildiğinde her 10 saniye bir konum bilgisi kaydeden GPS cihazı olduğu, Skymap III C isimli cihazın bir GPS cihazı olduğu ve uydudan aldığı referansa göre coğrafi konum belirlemeye yardımcı olduğu aynı zamanda kayar harita olup irtifa bilgisi verdiği, kazaya konu helikopterden söküldüğü ve helikopterin beyni olduğu iddia edilen cihazların esasında seyri sefer için pilotun yararlandığı basit GPS cihazları hükmünde olduğu, düşme nedenini ispata yarayacak bilgi içermediği, bahse konu GPS cihazının helikopterin düşme ve ölüm nedenini ortaya koyacak ses ve görüntü kaydeden cihazlar olmaması nedeniyle bu cihazların alınmasına yönelik eylemin suç delillerinin gizlenmesi, değiştirilmesi ve yok edilmesi suçunu oluşturmayacağı, bu nedenle şüphelilere atılı bu suçun unsurlarının oluşmadığı, eylemin helikopter sahibi şirkete yönelik pilotunun vefat etmesi kolaylığından yararlanarak işlenmiş nitelikli hırsızlık suçu kapsamında kaldığı, olay mağdurunun helikopter şirketi sahibi Esas havacılık Taşımacılık Turizm Ticaret A.Ş. olduğu” denilerek 9 şüphelinin 10 yıl hapsi istendi.
YİĞİT: BİZ YAKTIK
İlk iddianameden 25 gün sonra 28 Ekim 2016’da, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle tutuklu bulunduğu belirtilen Yusuf Yiğit hakkında ikinci bir iddianame hazırlandı. Yusuf Yiğit hakkında diğer 9 şüphelilerle birlikte aynı dosyaüzerinden sistemsel olarak iddianame düzenlenmesine rağmen teknik hatadan kaynaklanabileceği değerlendirilen doküman ekranında Yusuf Yiğit’in isminin çıkmaması üzerine mahkeme tarafından Yiğit hakkında suç duyurusu bulunmasının ardından dosyanın soruşturma kaydının yapıldığı belirtilen iddianamede bir tape dikkat çekiyor. Yusuf Yiğit ile dönemin Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Ahmet Ergeç’in teknik takibe takılan telefon görüşmesinde Ergeç, helikopterin düşmesiyle ilgili olarak Malatya’da savcılığa şüpheli olarak ifade verdiğini belirterek konuyla ilgili herhangi bir şey olup olmadığını sorması üzerine Yusuf Yiğit, “Bir söken ekip var, bir de sökülen malzemeyi yakan ekip var. Biz de yaktık. Ama işte hava soğuktu ısınmak için yaktık falan. Yaktıkları şey de mekanik bir şey ama bu kadar yani fazlasını da bilmiyorum” diyor.
Yusuf Yiğit, ifadesinde suçlamaları kabul etmezken, diğer şüphelileri de tanımadığını söyledi. Üzerine atılı suçu diğer şüphelilerle eylem ve fikir biriliği içerisinde işlediği iddiasıyla Yusuf Yiğit’in de nitelikli hırsızlık suçundan 10 yıla kadar hapsi istendi.
İKİNCİ İDDİANAME: KAZA NEDENİNİN BELİRLENMESİNE YARDIMCI OLABİLECEK CİHAZLAR
İkinci iddianamede helikopterden sökülen GPS cihazlarıyla ilgili olarak da şöyle denildi:
“DDK’nın raporundan da anlaşılacağı üzere kaza mahallinde bulunamayan ARGUS 5000 CE cihazının 10 saatlik uçuşa ait pozisyon ve irtifa bilgisinin kaydının yapıldığı, dolayısıyla elde edilen pozisyon bilgilerinden son 10 saatlik uçuşa ait uçuş rotası, 2 nokta arasındaki uçum süresi ve helikopterin muhtemel süratinin tespit edilebileceği yine kaza mahallinde bulunamayan Skymap III C cihazının uçuş pozisyonu uçuş başlangıç ve uçuş bitiş saati, uçuş tarihi ve uçuş süresi ve toplam çalışma süresine ilişkin bilgilere sahip olduğu, dolayısıyla elde edilen pozisyon bilgilerinden uçuş rotası, son uçuşa ait uçuş süresi ve muhtemel suretinin tespit edilebileceğini değerlendirildiği, sonuç olarak helikopterin kaza öncesine ait irtifa ve güzergah gibi kaza nedeninin belirlenmesine yardımcı olabilecek uçuş bilgilerinin elde edilebileceği değerlendirilen Argus 5000 CE cihazı ile Skymap III C cihazları muhafaza edilmediği, KSK raporunda bu konuda hiçbir bilginin bulunmadığı, kaza sonrası enkaza müdahale eden ekip/ekiplerce yakıldığı veyahut imha edildiği veyahut alındığı ve yok edildiği gizlendiği.”
“DELİLLERİ YOK ETMEK İÇİN YAPILAN EYLEMDE HIRSIZLIKTAN YARGILANIYORLAR”
Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesinin avukatı Kemal Yavuz, iddianamelerin her ne kadar 2016’da hazırlanmış olsa da dosyanın yetki tartışması nedeniyle Kahramanmaraş ile Göksun arasında gidip geldiği, bu nedenle de davanın 2017’nin sonlarına doğru açıldığını söyledi. İddianamelerin birleştirildiğini ve bugüne kadar davanın 2 duruşmasının görüldüğünü belirten Yavuz, olayın apaçık suç delillerini ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. Tapedeki Yusuf Yiğit’in sözlerinin açık bir suç ikrarı olduğunu ve işin planlı bir şekilde yapıldığını ortaya koyduğunu kaydeden Kemal Yavuz, sökülen GPS cihazlarının helikopterin düşüş sebebiyle ilgili teknik veri verebilecek en somut delil olduğunu ve bu nedenle de cihazların bilinçli olarak alındığını belirterek şöyle dedi:
“Tapelerde açıkça suç ikrarı var. Buna rağmen ‘Merak saikiyle veyahut da maddi menfaat amacıyla hırsızlık eylemdir’ deniliyor bu GPS cihazlarının sökülmesi için. Bunu anlamak için hukukçu olmaya gerek yok, çok net olarak belli ki suç delillerini yok etmek maksadıyla gerçekleştirilen bir eylemdir. Suç delillerini yok etmek için yapılan bir eylemde şimdi hırsızlık olarak yargılanıyor. Bunu anlamak, kabul etmek mümkün değil. Bu iddianameyi hazırlayan, iddianameyi kabul ederek bu yargılamayı yapan savcı ve hakim arkadaşları adalete, insafa davet ediyorum. Biz bunu asla kabul etmeyiz.”
“ASIL AMAÇ YAZICIOĞLU’NUN DOSYASININ DELİLLERİNİN YOK EDİLMESİ”
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüyle ilgili tek bir tutuklunun olmadığını ifade eden Yavuz, Göksun’da yargılanan şüphelilerden Yusuf Yiğit’in FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden, Aydın Özsıcak ile Davut Uçum’un 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanına suikast girişiminden tutuklu olduğunu, Nusret Memiş ile Yusuf Yiğit’in ise daha önce haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen ancak Kahramanmaraş 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi’nce haklarındaki takipsizlik kararı kaldırılan 20 kişiden biri olduğunu söyledi. Olayın tek dosyada görülmesi gerekirken 7 ayrı dosyada çözülmeye çalışıldığını belirten Yavuz, şöyle devam etti:
“Dosya parçalanıyor, sürekli ayrıştırılarak, bu kadar dağıtılarak, parçalanarak birbirinden ayrıştırılarak yapılan bir yargılama var bunun kabulü mümkün değil. Burada hukuk hatası, usul hatası yapılıyor. Bunların hepsiyle ilgili verdiğimiz dilekçelerle uyarılarımız mevcut. Göksun Savcılığı’na defaatle müracaatımız var ‘Siz yetkili değilsiniz, yapmayın etmeyin. Ana dosyadan bunun ayrılması yanlıştır. Bu dosyalar ana dosyanın da failidir. GPS cihazlarının sökülmesi araçtır asıl amaç Muhsin Yazıcıoğlu’nun dosyasının delillerinin yok edilmesidir. Asıl amaç Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldürülmesiydi. Bu amaca hizmet eden araç suçlardır. Bu araç suçlarla ilgili soruşturmanın tefrik edilerek ana dosyadan ayrılıp başka dosyalarda başka yargı yerlerinde yürütülmesi sakıncalı, yargılamanın bütünlüğünü ihlal eden bir unsur. Bunun böyle yapılmaması gerekir’ demiş olmamıza rağmen sonuç alamamış durumdayız. Gerçekten çok üzücü bir şey. hatta Davut Uçum ‘Ben 15 Temmuz’dan itibaren bu eylemin suikast olduğunu anladım’ diyor. Hakim dönüp ‘Sen nereden anladın, neye göre anladın?’ demiyor. Belki bunun cevabını verecek, belki bir gerekçesi, bir delili var. Etraflı bir sorgulama yapılamıyor. Neden? Çünkü oradaki hakim arkadaş sadece hırsızlık yönünden sorguluyor. Ama ana dosya ile bir bütün olarak yürütülmüş olsa o zaman anlamlı hale gelecek Davut Uçum’un beyanı.”
“DOSYA KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Ortada örgütlü yapı bulunduğunu belirten ve 10 kişinin yargılandığı davaya müdahil olmak istediklerini ancak bunun mahkeme tarafından reddedildiğini ifade eden Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesinin avukatı Kemal Yavuz, son olarak şunları söyledi:
“Bu yapı ortaya çıkarılmadan. Kim talimat verdi? Kimin talimatıyla siz gittiniz bu helikopterin GPS cihazlarını söktünüz, aldınız? Kimin talimatıyla söktüğünüz GPS cihazlarını yok etmek için yaktınız ? Açıkça söylüyor ‘Onlar söktü biz de yaktık’ diyor. Yakan şahsa ‘Niye yaktınız?’ denilmeden, bizim soru sorma hakkımız verilmeden bir yargılama yapılması son derece hatalı olur. Dosya Esas Havacılık’ın, helikopter Esas Havacılık’ın olduğu için GPS cihazları da onların olmuş oluyor, hırsızlık olduğu için de malın sahibine ‘Siz ne diyorsunuz?’ deniyor. Bizim taraf sıfatımız kalmamış durumda. Ben de arz ettiğim sebeplerle dosyaya müdahale talebinde bulundum. O sanıkların ana dosyadaki bilgilere hakim olmadan yargılanıyor olması kabul edilebilecek bir usul hatası değil. Müdahale talebimiz de reddedilmiş durumda. Duruşmalara katılarak sanıklara soru sorma, sanıkların sorgulanmasını sağlama imkanımız da elimizden alınmış durumda. Dolayısıyla biz baypas edilerek yargılama yapılıyor, Türkiye’nin gözünün içine bakılarak dosya kapatılmaya çalışılıyor. Bu hukuki hatadan bir an önce dönülmelidir.”
HELİKOPTER DÜŞMESİYLE İLGİLİ 7 AYRI DOSYA
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düşmesiyle ilgili; ‘Ana dosya’ olarak adlandırılan soruşturmada Kahramanmaraş 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi’nce haklarındaki takipsizlik kararı kaldırılan 20 kişiyle başlatılan soruşturma, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yazıcıoğlu ailesinin yapmış olduğu şikayet, dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen’in Kahramanmaraş 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı görevi kötüye kullanma davası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yüksek dereceli memurlar hakkında verilen takipsizlik kararının kaldırılması sonrası başlatılan soruşturma, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sivil havacılık, devlet hava meydanları gibi kurumlarla ilgili yürüttüğü soruşturma, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nca askerle ilgili soruşturması ve GPS cihazlarını sökenlerin yargılandığı Göksun’daki dava olmak üzere 7 ayrı dosya mevcut.
Göksun Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın iddianamesi, aynı savcı tarafından 25 gün arayla “Teknik hata nedeniyle” 2 parça halinde hazırlandı. 3 Ekim 2016’da hazırlanan ve 9 kişinin 10 yıla kadar hapsi istendiği ilk iddianameye göre helikopteri arama çalışmalarına katılan Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı S70 Sikorsky helikopteri 28 Mart’ta kırıma uğradı. Bu helikopterin soruşturmasını yürütmek üzere 4 kişilik anket heyeti ile Pilot Yarbay Ebubekir Semih Yüksekkaya, Pilot Yüzbaşı Davut Uçum, Teknisyen Başçavuş Halil İbrahim Açan, Teknisyen Başçavuş Bekir Çerikçi, Teknisyen Üstçavuş Cemal Şahin, Teknisyen Başçavuş Suat Kaplan, Teknisyen Başçavuş Aydın Özsıcak, Teknisyen Başçavuş Nedim Bakırhan ve Teknisyen Başçavuş Nusret Memiş’ten oluşan 9 kişilik de teknik heyeti olmak üzere toplam 13 kişilik askeri kaza kırım heyeti oluşturuldu.
GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKARAN SUBAY, SÖKENLERLE AYNI BİRLİKTEN
İddianameye göre, ilk defa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Meçhul subay” tarafından ulaştırılan görüntülerle ortaya çıkan GPS cihazlarını sökme anı, teknik heyette yer alan Nusret Memiş tarafından kaydedildi. 30 Mart 2019’da saat 14.54’te kaydedilen görüntülerden helikopter enkazının başında elinde sigara ile çömelmiş bereli askerin Cemal Şahin, elinde tornavida olan askerin Aydın Özsıcak, onun karşısında enkazın başında duran askerin ise Nedim Bakırhan olduğu tespit edildi. Görüntüleri ortaya çıkaran kişi ise, cihazları söken askerlerle aynı birlikte görev yapan, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından oluşturulan teknik komisyonda görev yapan Pilot Binbaşı Nezih Göçmen.
“GÖRÜNTÜLERDEKİ BİZİZ ANCAK CİHAZ SÖKMEDİK”
İddianameye göre 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişimi iddiasıyla tutuklu yargılanan Davut Uçum ve Aydın Özsıcak ile teknik heyette yer alan diğer 7 kişi, ara ara sivil helikopterin yanına giderek ‘Ekonomik değeri’ olan GPS cihazlarını almaya karar verdi. İfadeleri alınan Nusret Memiş, Aydın Özsıcak, Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan; cihaz sökme görüntülerindeki kişilerin kendileri olduklarını kabul ederken, askeri helikopter enkazına gittiklerinde merak ederek sivil helikopter enkazına bakıp incelediklerini ancak herhangi bir cihaz söküp almadıklarını söyledi. Diğer şüpheliler Ebubekir Semih Yüksekkaya, Suat Kaplan, Davut Uçum, Halil İbrahim Açan ve Bekir Çerikçi de helikopterin enkazına merak ederek bakıp incelediklerini ve hiçbir cihaz söküp almadıklarını ifade ederken, görüntülerdeki kişilerin de Aydın Özsıcak, Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan, kameraya alan kişinin ise Nusret Memiş olduğunu söyledi.
İLK İDDİANAME: DÜŞME NEDENİNİ İSPATA YARAYACAK BİLGİ İÇERMEYEN CİHAZLAR
Helikopterden sökülen GPS cihazları hakkında da bilgilere yer verilen iddianamede, “DDK raporu, TBMM Araştırma Komisyonu ve diğer bilirkişi raporlarına göre helikopter enkazından alınıp götürülen Argus 5000 isimli cihazın uydudan alınan bilgi ile konum bilgisi veren ancak aktif hale getirildiğinde her 10 saniye bir konum bilgisi kaydeden GPS cihazı olduğu, Skymap III C isimli cihazın bir GPS cihazı olduğu ve uydudan aldığı referansa göre coğrafi konum belirlemeye yardımcı olduğu aynı zamanda kayar harita olup irtifa bilgisi verdiği, kazaya konu helikopterden söküldüğü ve helikopterin beyni olduğu iddia edilen cihazların esasında seyri sefer için pilotun yararlandığı basit GPS cihazları hükmünde olduğu, düşme nedenini ispata yarayacak bilgi içermediği, bahse konu GPS cihazının helikopterin düşme ve ölüm nedenini ortaya koyacak ses ve görüntü kaydeden cihazlar olmaması nedeniyle bu cihazların alınmasına yönelik eylemin suç delillerinin gizlenmesi, değiştirilmesi ve yok edilmesi suçunu oluşturmayacağı, bu nedenle şüphelilere atılı bu suçun unsurlarının oluşmadığı, eylemin helikopter sahibi şirkete yönelik pilotunun vefat etmesi kolaylığından yararlanarak işlenmiş nitelikli hırsızlık suçu kapsamında kaldığı, olay mağdurunun helikopter şirketi sahibi Esas havacılık Taşımacılık Turizm Ticaret A.Ş. olduğu” denilerek 9 şüphelinin 10 yıl hapsi istendi.
YİĞİT: BİZ YAKTIK
İlk iddianameden 25 gün sonra 28 Ekim 2016’da, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle tutuklu bulunduğu belirtilen Yusuf Yiğit hakkında ikinci bir iddianame hazırlandı. Yusuf Yiğit hakkında diğer 9 şüphelilerle birlikte aynı dosyaüzerinden sistemsel olarak iddianame düzenlenmesine rağmen teknik hatadan kaynaklanabileceği değerlendirilen doküman ekranında Yusuf Yiğit’in isminin çıkmaması üzerine mahkeme tarafından Yiğit hakkında suç duyurusu bulunmasının ardından dosyanın soruşturma kaydının yapıldığı belirtilen iddianamede bir tape dikkat çekiyor. Yusuf Yiğit ile dönemin Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Ahmet Ergeç’in teknik takibe takılan telefon görüşmesinde Ergeç, helikopterin düşmesiyle ilgili olarak Malatya’da savcılığa şüpheli olarak ifade verdiğini belirterek konuyla ilgili herhangi bir şey olup olmadığını sorması üzerine Yusuf Yiğit, “Bir söken ekip var, bir de sökülen malzemeyi yakan ekip var. Biz de yaktık. Ama işte hava soğuktu ısınmak için yaktık falan. Yaktıkları şey de mekanik bir şey ama bu kadar yani fazlasını da bilmiyorum” diyor.
Yusuf Yiğit, ifadesinde suçlamaları kabul etmezken, diğer şüphelileri de tanımadığını söyledi. Üzerine atılı suçu diğer şüphelilerle eylem ve fikir biriliği içerisinde işlediği iddiasıyla Yusuf Yiğit’in de nitelikli hırsızlık suçundan 10 yıla kadar hapsi istendi.
İKİNCİ İDDİANAME: KAZA NEDENİNİN BELİRLENMESİNE YARDIMCI OLABİLECEK CİHAZLAR
İkinci iddianamede helikopterden sökülen GPS cihazlarıyla ilgili olarak da şöyle denildi:
“DDK’nın raporundan da anlaşılacağı üzere kaza mahallinde bulunamayan ARGUS 5000 CE cihazının 10 saatlik uçuşa ait pozisyon ve irtifa bilgisinin kaydının yapıldığı, dolayısıyla elde edilen pozisyon bilgilerinden son 10 saatlik uçuşa ait uçuş rotası, 2 nokta arasındaki uçum süresi ve helikopterin muhtemel süratinin tespit edilebileceği yine kaza mahallinde bulunamayan Skymap III C cihazının uçuş pozisyonu uçuş başlangıç ve uçuş bitiş saati, uçuş tarihi ve uçuş süresi ve toplam çalışma süresine ilişkin bilgilere sahip olduğu, dolayısıyla elde edilen pozisyon bilgilerinden uçuş rotası, son uçuşa ait uçuş süresi ve muhtemel suretinin tespit edilebileceğini değerlendirildiği, sonuç olarak helikopterin kaza öncesine ait irtifa ve güzergah gibi kaza nedeninin belirlenmesine yardımcı olabilecek uçuş bilgilerinin elde edilebileceği değerlendirilen Argus 5000 CE cihazı ile Skymap III C cihazları muhafaza edilmediği, KSK raporunda bu konuda hiçbir bilginin bulunmadığı, kaza sonrası enkaza müdahale eden ekip/ekiplerce yakıldığı veyahut imha edildiği veyahut alındığı ve yok edildiği gizlendiği.”
“DELİLLERİ YOK ETMEK İÇİN YAPILAN EYLEMDE HIRSIZLIKTAN YARGILANIYORLAR”
Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesinin avukatı Kemal Yavuz, iddianamelerin her ne kadar 2016’da hazırlanmış olsa da dosyanın yetki tartışması nedeniyle Kahramanmaraş ile Göksun arasında gidip geldiği, bu nedenle de davanın 2017’nin sonlarına doğru açıldığını söyledi. İddianamelerin birleştirildiğini ve bugüne kadar davanın 2 duruşmasının görüldüğünü belirten Yavuz, olayın apaçık suç delillerini ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. Tapedeki Yusuf Yiğit’in sözlerinin açık bir suç ikrarı olduğunu ve işin planlı bir şekilde yapıldığını ortaya koyduğunu kaydeden Kemal Yavuz, sökülen GPS cihazlarının helikopterin düşüş sebebiyle ilgili teknik veri verebilecek en somut delil olduğunu ve bu nedenle de cihazların bilinçli olarak alındığını belirterek şöyle dedi:
“Tapelerde açıkça suç ikrarı var. Buna rağmen ‘Merak saikiyle veyahut da maddi menfaat amacıyla hırsızlık eylemdir’ deniliyor bu GPS cihazlarının sökülmesi için. Bunu anlamak için hukukçu olmaya gerek yok, çok net olarak belli ki suç delillerini yok etmek maksadıyla gerçekleştirilen bir eylemdir. Suç delillerini yok etmek için yapılan bir eylemde şimdi hırsızlık olarak yargılanıyor. Bunu anlamak, kabul etmek mümkün değil. Bu iddianameyi hazırlayan, iddianameyi kabul ederek bu yargılamayı yapan savcı ve hakim arkadaşları adalete, insafa davet ediyorum. Biz bunu asla kabul etmeyiz.”
“ASIL AMAÇ YAZICIOĞLU’NUN DOSYASININ DELİLLERİNİN YOK EDİLMESİ”
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüyle ilgili tek bir tutuklunun olmadığını ifade eden Yavuz, Göksun’da yargılanan şüphelilerden Yusuf Yiğit’in FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden, Aydın Özsıcak ile Davut Uçum’un 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanına suikast girişiminden tutuklu olduğunu, Nusret Memiş ile Yusuf Yiğit’in ise daha önce haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen ancak Kahramanmaraş 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi’nce haklarındaki takipsizlik kararı kaldırılan 20 kişiden biri olduğunu söyledi. Olayın tek dosyada görülmesi gerekirken 7 ayrı dosyada çözülmeye çalışıldığını belirten Yavuz, şöyle devam etti:
“Dosya parçalanıyor, sürekli ayrıştırılarak, bu kadar dağıtılarak, parçalanarak birbirinden ayrıştırılarak yapılan bir yargılama var bunun kabulü mümkün değil. Burada hukuk hatası, usul hatası yapılıyor. Bunların hepsiyle ilgili verdiğimiz dilekçelerle uyarılarımız mevcut. Göksun Savcılığı’na defaatle müracaatımız var ‘Siz yetkili değilsiniz, yapmayın etmeyin. Ana dosyadan bunun ayrılması yanlıştır. Bu dosyalar ana dosyanın da failidir. GPS cihazlarının sökülmesi araçtır asıl amaç Muhsin Yazıcıoğlu’nun dosyasının delillerinin yok edilmesidir. Asıl amaç Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldürülmesiydi. Bu amaca hizmet eden araç suçlardır. Bu araç suçlarla ilgili soruşturmanın tefrik edilerek ana dosyadan ayrılıp başka dosyalarda başka yargı yerlerinde yürütülmesi sakıncalı, yargılamanın bütünlüğünü ihlal eden bir unsur. Bunun böyle yapılmaması gerekir’ demiş olmamıza rağmen sonuç alamamış durumdayız. Gerçekten çok üzücü bir şey. hatta Davut Uçum ‘Ben 15 Temmuz’dan itibaren bu eylemin suikast olduğunu anladım’ diyor. Hakim dönüp ‘Sen nereden anladın, neye göre anladın?’ demiyor. Belki bunun cevabını verecek, belki bir gerekçesi, bir delili var. Etraflı bir sorgulama yapılamıyor. Neden? Çünkü oradaki hakim arkadaş sadece hırsızlık yönünden sorguluyor. Ama ana dosya ile bir bütün olarak yürütülmüş olsa o zaman anlamlı hale gelecek Davut Uçum’un beyanı.”
“DOSYA KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR”
Ortada örgütlü yapı bulunduğunu belirten ve 10 kişinin yargılandığı davaya müdahil olmak istediklerini ancak bunun mahkeme tarafından reddedildiğini ifade eden Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesinin avukatı Kemal Yavuz, son olarak şunları söyledi:
“Bu yapı ortaya çıkarılmadan. Kim talimat verdi? Kimin talimatıyla siz gittiniz bu helikopterin GPS cihazlarını söktünüz, aldınız? Kimin talimatıyla söktüğünüz GPS cihazlarını yok etmek için yaktınız ? Açıkça söylüyor ‘Onlar söktü biz de yaktık’ diyor. Yakan şahsa ‘Niye yaktınız?’ denilmeden, bizim soru sorma hakkımız verilmeden bir yargılama yapılması son derece hatalı olur. Dosya Esas Havacılık’ın, helikopter Esas Havacılık’ın olduğu için GPS cihazları da onların olmuş oluyor, hırsızlık olduğu için de malın sahibine ‘Siz ne diyorsunuz?’ deniyor. Bizim taraf sıfatımız kalmamış durumda. Ben de arz ettiğim sebeplerle dosyaya müdahale talebinde bulundum. O sanıkların ana dosyadaki bilgilere hakim olmadan yargılanıyor olması kabul edilebilecek bir usul hatası değil. Müdahale talebimiz de reddedilmiş durumda. Duruşmalara katılarak sanıklara soru sorma, sanıkların sorgulanmasını sağlama imkanımız da elimizden alınmış durumda. Dolayısıyla biz baypas edilerek yargılama yapılıyor, Türkiye’nin gözünün içine bakılarak dosya kapatılmaya çalışılıyor. Bu hukuki hatadan bir an önce dönülmelidir.”
HELİKOPTER DÜŞMESİYLE İLGİLİ 7 AYRI DOSYA
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düşmesiyle ilgili; ‘Ana dosya’ olarak adlandırılan soruşturmada Kahramanmaraş 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi’nce haklarındaki takipsizlik kararı kaldırılan 20 kişiyle başlatılan soruşturma, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yazıcıoğlu ailesinin yapmış olduğu şikayet, dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen’in Kahramanmaraş 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı görevi kötüye kullanma davası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun yüksek dereceli memurlar hakkında verilen takipsizlik kararının kaldırılması sonrası başlatılan soruşturma, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sivil havacılık, devlet hava meydanları gibi kurumlarla ilgili yürüttüğü soruşturma, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nca askerle ilgili soruşturması ve GPS cihazlarını sökenlerin yargılandığı Göksun’daki dava olmak üzere 7 ayrı dosya mevcut.