MUHALİF SENDİKA LAZIMSA ONU DA BİZ KURARIZ!

Değerli okurlar, THY’deki sendika savaşları işverenin Havasen karşısındaki kefeye oturması ile yeni bir boyut kazandı. Dikkat edin, kefeye parmak atması veya kol gücü ile destek vermesinden söz etmiyorum. THY resmen karşı kefeye oturdu! Tahteravallide karşınıza 150 kiloluk bir adamın oturup sizi havada askıda bırakması gibi bir durum var ortada… Yani güç kullanmaya başladı THY’de İlker beyin kabin ve kokpitle ilgili toplantılara katılarak Havasen’e veryansın etmesi artık olağan hale geldi. Bugüne kadar bir Yönetim Kurulu Başkanının sendika ile ilgili konularda bu kadar taraf olduğu bir örnek yaşanmamıştır. Demokratlık kisvesi altında, “sorunları dinlemeye gelmiş” görüntüsü vererek ve özgür(!) bir ortam yaratarak başlayan toplantılar, tüm cesaretini toplayıp söz alanların azarlanması ile başka bir yere eviriliyor…Yanındaki arkadaşın fırçayı yedi, hadi sıkıysa sen de soru sor ! Ondan sonra da gelsin İlker beyden “Soru sormak isteyen yok mu, evet arkadaşlar soruları bekliyorum.” daveti… Aslında verilen gizli mesaj belli “Soru soracak babayiğit var mı? Sorun da bak ne yapıyorum görün.” … Oldu mu şimdi, 1 ay önceki bir toplantıda gariban bir kabin amiri bir soru sordu diye anasından doğduğuna pişman edilmiş… Hatta duyduğuma göre, bu arkadaştan savunma istenmiş! Bu nasıl iştir?
4000 Havasen’liyi de atacak mısınız?
Savunma demişken, geçenlerde karşılaştığım bir kabin amiri, savunma istenen kabincilerden bahsetti, duyduklarıma inanamadım! Resmen ödül verilmesi gereken, örnek olarak gösterilmesi gereken, kabin memurlarına verimsizlik ve performans düşüklüğü diye yazı verilmiş. İnanılır gibi değil. Meğer bu arkadaşların hepsi Havasen’e geçenlermiş… İyi de sevgili THY yönetimi, bu sendikaya yaklaşık 4000 kişi geçmiş, hepsini işten atacak mısınız? Geçen yazımda da yazdım, size ne? İsteyen geçer, istemeyen geçmez. Bu kadar insan niye Havasen’e geçti, bunun sebepleri ne,  rahatsızlık nerede diye sorgulayacağınıza, süreci Kenan Evren mantığı ile “asmayalım da besleyelim mi?” mantığını “atmayalım da çalıştıralım mı? “noktasına getirmeniz doğru mu? Bu işler zorla olur mu?
“Uğraşma Doktor, ZORLA GÜZELLİK OLMAZ !”
Zorla demişken geçenlerde bir arkadaşımın anlattığı fıkra aklıma geldi. Büyük, devasa bir sağlık merkezi… Kapısında güzellik merkez yazıyor. İçeride beyaz önlüklü bir doktor, son derece çirkin bir kadına girişmiş, tekme tokat dövüyor. Kapıdan başını uzatan daha yaşlı bir doktor, dayakçı meslektaşına sesleniyor: “Boşuna uğraşma dostum, zorla güzellik olmaz !”  Evet, sevgili THY yönetimi zorla olmaz bu işler… “Efendim bu sendika bizim başımıza iş olur, çoğu kaptan, grev-mırev yaparlarsa biteriz.” diyorsanız, buna kendinizin bile inanmadığınızı biliyorum. Geçin OHAL’i, normalde bile grev artık imkânsız… Hükümetin grevi 6 ay erteleme yetkisi var…6 ay sonra da zaten hukuken grev yapma imkânınız kalmıyor.
Hava-Senciler Düne kadar Neredeydi? 
Çok seslendirilen bir başka iddia daha var: “Bu Havasenciler var ya , daha düne kadar Hava İş üyesi değiller miydi? Bu muhalif kanada, Hava İş Genel Başkanı Ali Kemal Tatlıbal Genel Kurulda “gelin işbirliği yapalım, Hava İş’i beraber yönetelim ” demedi mi? Videosu Hava İş sitesinde duruyor! Şimdi neden bir anda Tu-Kaka oluverdiler?
“Muhalif sendika lazımsa onu da biz kurarız.”
THY’nin tavrı geçekten garip… Mahalle kavgasına tutuşan iki çocuktan birinin abisinin gelip dayak yiyen gürbüz kardeşini kenara çektikten sonra diğer çocuğa Allah ne verdiyse vurmasından farksız. Bırakın kardeşim. İki sendika var. Biri diğerinden üye almaya çalışıyor, diğeri de üyelerini kaptırmamaya… Bırakın hukuk içinde mücadele etsinler, kim yeterli sayıyı bulursa onlarla oturun konuşun… Haa, burada muhalif veya alternatif sendika kurulacaksa ona da biz karar veririz diyorsanız Nevzat Tandoğan’dan farkınız kalmaz. Tek parti döneminin meşhur Ankara Valisi olan Nevzat Tandoğan ne demişti? “Bu ülkeye komünizm gelecekse, onu da biz getiririz !”
“Bana şikâyetle gelmeyin” diyen yönetici…
Gelelim Nevin Çolak hanımın mesajına… İlker beyin çıkışları yetmemiş olacak ki, airlinehaber’in manşetinde belirtildiği gibi “Nevin hanım da topa girdi .” Yayınladığı mesajla sopayı abanın altından değil üstünden gösterdi. Tabloya bakın Allah aşkına, personelini “işten atmakla, cezalandırmakla tehdit eden” bir yönetici profili… Nevin hanım, daha düne kadar siz de bu insanlar gibi kabin amirliği yapıyordunuz. Empati yapın bi zahmet. Sizin yöneticiniz böyle mesaj yayınlasa ne hissederdiniz? Hoşunuza mı giderdi yoksa öfkelenir miydiniz? Bir ofis düşünün, müdür her sabah geliyor ve gece yarılarına kadar mesai yapmış, yorgunluktan ölmüş çalışanlarına “sizi atarım, yakarım, yıkarım.” diyor… O işyerinde huzur olur mu, verim olur mu, bağlılık kalır mı? Nevin hanım sizin göreviniz, personelinizin sıkıntılarını dinlemek ve çözmektir. Çözemedikleriniz olursa da, yukarıya doğru biçimde aktarmaktır. Cesaretini toplayıp size gelenler daha ağızlarını açarken “bana şikâyetle gelmeyin.” diyerek lafı ağızlarına tıkmak değildir.
Eyy TALPA, oradaysan ses ver!
Bu arada dikkatimi çekti. Ortalık savaş meydanı, tam bir huzursuzluk, korku ve öfke iklimi hakim iken Derneklerden tıss yok…  Herhalde büyük çoğunluğu veya tamamı aynı zamanda TALPA üyesi olan pilotlar, sendika değiştirmişler ve THY yönetiminin hedef tahtasındalar ama TALPA kuzuların sessizliğinde… Yahu arkadaş, insan çıkar iki laf eder. Siz orada dernek yöneticiliği yapıyorsanız bu sendika değiştiren yaklaşık 3000 pilot sayesinde… “Bir dakika İlker Bey, üyelerimizin sendika seçme hürriyetine karışamazsınız. Bırakın insanlar istedikleri sendikayı seçsinler…” deme cesaretiniz yok mu? Bunları yazarken, 2 yıl önce katıldığım 26 Nisan Pilotlar Gecesi aklıma geldi. Her taraf THY bayrakları ile donatılmıştı. Gece başladıktan sonra sebebi ortaya çıkmıştı. THY geceye sponsor olmuştu ve THY yetkililerine de ödedikleri sponsorluk parası (100.000 TL olduğu söyleniyordu.) için plaket verilmişti. Suskunluğun sebebi bu mu acaba? Hani “adamlar bize parasal destek veriyor, bir de yüklenmeyelim şimdi… Ayıp olur.” diye mi düşündünüz? Nankör kedi sendromu mu bu? Yoksa “abi bu işe bulaşmayalım, bizi de kapıya koyarlar” korkusu mu? Hangisi olursa olsun, gerçekten ayıp hem de çok ayıp!
TASSA yerinde sabit vaziyette…
Ya TASSA’ya ne demeli? Tamam, üye sayısı “Bülbül Ötümlü Kanarya Sevenler Derneğinin üye sayısından az… Kabul ama, birader siz sonuçta bir tüzel kişiliksiniz, kağıt üzerinde kabin memurlarını temsil ediyorsunuz. Çıksanıza, konuşsanıza… Haa, TASSA başkanı Sabit Bey kardeşim “Ben nasıl konuşayım, 2017 Kasım genel Kurulu öncesi Hava İş’in İşletme delege listesindeydim. ” diyorsan o başka… Ama bu niteliğin bile senin çıkıp “Ben Hava iş üyesiyim ama yine de meslektaşlarımın verim-performans bahanesi ile işten atılmasını kabul edemem ” demene engel değil ki! Bir dokundurma da, Havasen’e geçen ve emekliliğine 1-2 sene kalmış duayen kaptanlara… Çıkın beyler, sorumluluk alın, konuşun, sesinizi duyurun, önderlik edin… Tırsmayın, kaybedecek bir şeyiniz yok sizin…Sütre gerisine çekilip gencecik insanları öne sürme görüntüsü yakışmıyor. Yazımı bitirirken iki çift laf da THY yönetimine.. Her gün “savunmam alınacak, beni de atacaklar.” psikolojisi ile uçuşa giden pilot ve kabin memurları ile çok fazla yol alamazsınız. İşletme kaynıyor, huzursuzluk had safhada… Bir an önce, çekilin kenara… Bırakın insanlar özgürce seçme haklarını kullansınlar. Her tercih aynı zamanda bir vazgeçiştir… Savunma almayın, gönül alın…
Brecht ile bitirelim yazımızı:
Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir, mücadele etmeyen zaten yenilmiştir.

Exit mobile version