Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI) Strateji ve Teknoloji Yönetimi Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Öztürk, Türkiye’nin çok iddialı projelerinin olduğunu belirterek, “Orta Doğu’nun, İslam aleminin, Türkiye’nin ve dünyanın en büyük projelerinden biri olan kendi savaş uçağımızı yapma projemiz var. Bununla ilgili çalışmalarımız başladı. Milli savaş uçağımızın test uçuşları cumhuriyetin 100. yılında gerçekleşecek.” dedi.
Öztürk, Bartın Üniversitesi Ar-Ge Proje Pazarı açılış programında düzenlenen “Havacılıkta Ar-Ge ve Millileşme” konulu konferansta yaptığı konuşmada, TUSAŞ’ın 2017 itibarıyla 7 bin çalışanı ve 1 milyar 43 milyon dolar cirosunun bulunduğunu belirterek, 10 yıllık süre içerisinde 10 milyar dolar ciro, 20 bin de personel hedefleri olduğunu söyledi.
Kıbrıs Barış Harekatı’nda devletin, ambargoya maruz kaldığını, bu zorlukların da ülkeye başarı getirdiğini anlatan Öztürk, “Zorlanmazsanız biraz rahat ediyorsunuz, çalışmıyorsunuz. Aslında Almanya’ya da bakarsanız her savaşın sonunda daha da güçlenerek çıkmışlar. Yani zorluklar, o günün şartları çalışmayı gerektirmiş. 1970’li yıllarda bize ciddi bir ambargo uygulanıyor ve o gün ilk defa TUSAŞ kuruluyor fakat ülkemizin o yıllardaki ekonomik durumunu düşündüğümüz zaman ufak tefek işler yapıyor ve yüzde yüz bir Türk şirketi olarak kuruluyor. Bu serüvenin başlangıcı rahmetli Özal’ın vizyonu bu işin başlangıcıdır.” ifadelerini kullandı.
AK Parti hükümetince, Ar-Ge’ye yapılan yatırımlar ve harcamaların ülkedeki özgün projelere hız kazandırdığına dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti:
“2005’te bu özgün ürünlerimizi tasarlamaya başlıyoruz. Şimdi 2018 yılındayız, havacılık için 10 yıl çok kısa bir süredir. Bu sürede ülke havacılıksavunma sanayisini geliştirdi. Atak helikopterini biz Pakistan’a getirdik. 47 derece sıcaklıkta Himalaya Dağları’nın üzerinde uçtu ve gerçekten o bütün testleri başarıyla geçti. Oldukça başarılı bir helikopter sahasında en iyisi olduğunu düşünüyoruz. Yazılımları ASELSAN’a ait roketler, ROKETSAN’ın roketleridir. Bu anlattığım şeylerin Ar-Ge ile ne alakası var diye düşünürseniz, aslında hepsi Ar-Ge’dir. Hepsinin tasarımı, üretiminin hiçbir şeyini bilmediğimiz şeylerdi. Bunların hepsini yaşayarak çalışarak öğreniyoruz.”
– “Ar-Ge olmadan, millileşme olmaz”
Öztürk, proje üretirken Ar-Ge’nin, sabır ve irade olduğunun altını çizerek, başarının 3 ayağının “karar vermek, çalışmak ve sabır” olduğunu vurguladı.
Bu üçü yan yana olmazsa bu başarının mümkün olamayacağının altını çizen Öztürk, “Ürünleri geliştirmenin tek yolu Ar-Ge, millileşmenin tek şartı, Ar-Ge’dir. Ar-Ge olmadan millileşme olmaz.” dedi.
Orta Doğu’nun, İslam aleminin, Türkiye’nin ve dünyanın en büyük projelerinden biri olan milli savaş uçağını yapma projeleri bulunduğunu da aktaran Öztürk, şunları kaydetti:
“Bununla ilgili çalışmalarımız başladı. Milli savaş uçağımızın test uçuşları cumhuriyetin 100. yılında gerçekleşecek. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) envanterine girmesi 2028-2030 yıllarını bulacak. Yani havacılıkta bu süreler çok uzun değil, yani sabır olmadan olmuyor. Havacılıkta bu süreler çok uzun değil. Örneğin F35’in geliştirilmesi 20 yıldan fazla sürdü ve 60 milyar dolardan fazla para harcandı. Fransızların Rafael savaş uçağı 19 yılda geliştirildi. Bizim de birçok projemiz var. Atak’ın yeni versiyonu, İnsansız Hava Aracımızın yeni versiyonları var. Hürkuş’un jet versiyonu var. Bunların hepsi yoğun şekilde mühendislik, bilgi ve Ar-Ge gerektiriyor. Ürün yelpazemize baktığımız zaman birçok yeni projemiz var. Avrupa’nın en teknolojik uydu merkezlerimizden bir tanesi var. 5 tona kadar uyduları tespit edebiliyoruz. Şu anda kendi yerli milli uydumuzun gövdesi yapılmış durumda testlerine başlanacak.”
Savunma sanayinde Türkiye’nin daha iyi olabilmesi için üniversitelere de çok büyük görevler düştüğüne işaret eden Öztürk, “Bu bir kültür, yani yenilikçi olmak ilerideki insanların hayatını kolaylaştırmak. Ülkenizi tam bağımsız yapmak istiyorsunuz. Bu, sözle olmuyor. Gücünüz varsa bağımsızsınız. Silahınızı başka bir ülkeden alıyorsanız bunun bağımsız olma ihtimali yok. Güçlü bir savunma sanayi ile ancak tam bağımsız bir ülke olabilirsiniz. Bugün bu ürünler sayesinde dünyadaki görüntümüz, gücümüz arttı. Sesimiz çok çıkıyor.” değerlendirmesinde bulundu.