Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bazı Avrupa ülkelerinde referandumla ilgili katılacakları toplantılara izin verilmemesiyle ilgili konuştu; Hollanda’nın kendisinin gideceği uçağın uçuş iznini iptal etmekle tehdit ettiğini açıkladı. Çavuşoğlu, “Düşünebiliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanını tehdit ediyorlar. Bugün Rotterdam’a gideceğim. Hollanda benim uçuş iznimi iptal ederse bizim çok büyük yaptırımlarımız olur” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu CNN TÜRK’te Hakan Çelik’le Hafta Sonu programında soruları yanıtladı. Çavuşoğlu, Almanya ve Hollanda’da 16 Nisan referandumuyla ilgili etkinliklere izin verilmemesine değindi. Alman istihbaratının Hamburg’da katılacağı etkinliğin düzenleneceği salonun sahibini tehdit ettiğini söyledi. Çavuşoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı gidecek, ‘Yok efendim uçuş iznini iptal ederiz?’ diye tehdit ediyorlar. Bunu Hollanda yaptı” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa ülkelerinde karşılaştıkları engellemelere ilişkin şunları anlattı:
‘Rusya’yı da kastediyorum’
“Bizim bu konuda geri adım atmamız mümkün değil. Biz daha önce de seçim öncesi Avrupa’ya gittik ve vatandaşlarımızla buluştuk. Neden şimdi yapıyorlar? Referandumda taraf tutuyorlar. Hayır tarafını tutuyorlar. Hayır için çalışıyorlar. Çünkü Türkiye daha güçlü, istikrarlı, daha bağımsız olacak. Şu anda bile ‘acaba Türkiye’de zemin kayması mı var, Türkiye şuraya, buraya mı gidiyor?’ Onlara ben şunu soruyorum, ‘Bahsettiğiniz ülkelerle siz ilişki içinde misiniz?’ ‘Evet’. ‘Geniş alanda da başka kıtalarda da ekonomik çıkarlarınız dahil, her türlü çıkarlarınızı güçlendirmek için çaba sarf ediyor musunuz?’ ‘Evet’. Peki ben gittiğim zaman problem nedir, sorguluyorsunuz. Rusya’yı da kastediyorum. Sadece Rusya değil.
‘İstiyorlar ki, Türkiye şurada dursun’
Onlar istiyorlar ki Türkiye’yi almayalım, şurada dursun, başka yere de gitmesin. Böyle bir şey yok, o Türkiye geçti. Zaten bunların rahatsız olduğu konu da o Türkiye’nin geride kalması, kararlarında daha bağımsız olması, ekonomisinin daha güçlü olması, istediği şekilde dış politikasını izleyebilmesi. Peki şimdi ne oldu? Esasen Avrupa’nın içine düştüğü zavallılığın göstergelerini görüyoruz. Özgürlükle, demokrasiyle, Avrupa’daki hukukun üstünlüğüyle bağdaşır mı?
‘Alman istihbaratı tehdit etti’
Benim toplantı yapacağım düğün salonunun sahibi biri Urfalı, birisi Kayserili, PKK tehdit ediyor, ona rağmen ‘Hayır’ diyor. Alman istihbaratı tehdit ediyor. Hamburg’da 4 salonu tehdit ettiler. Almanya ile sözde müttefiğiz. Vatandaşın yerinin ruhsatını en sonunda iptal ediyorlar.
Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e dedim ki, ‘Bunu nasıl izah edeceksiniz?’ Dedi ki, ‘O yerin fotoğraflarını gördün mü?’. Yahu fotoğraflar, içerideki kondisyon iyi olabilir, kötü olabilir, öyle olsaydı en başından böyle yapardınız. Kaldı ki buraya HDP’liler geldi, hepsi eş başkanları dahil hepsi geldi, burada toplantılar yaptı; konserler oldu, her gün düğün oluyor; yeni mi aklınıza geldi? Dedim ki, ‘Bize böyle çocuğun bile inanmayacağı şeyleri söylemeyin, bu sistematik, organize bir şey. Bunlardan vazgeçin.’ Şimdi Almanya yumuşadı, daha olumlu bir tutum sergiliyor. Pozisyonundan geri adım attı da, hatasını anladı da, bunun ilişkilerimize vereceği zararı da, bu zararın sadece Türkiye’nin değil daha fazla onların da aleyhine olabileceğini gördü diyebilirsiniz. Hatadan dönmesi doğru.
‘Hollanda uçuş iznini iptal etmekle tehdit etti’
Hollanda ırkçı bir Wilders var. Faşist, nazi gibi… ‘Burada Müslümanları azaltacağız’ ne demek? Bu insanları öldürecek misin, yakacak mısın? Ne demek? Bu şahıs İngiltere’ye gitmek istedi, İngiltere kabul etmedi. Hollanda yönetimi büyük bir kıyamet kopardı. Efendim seyahat özgürlüğü… Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı gidecek, ‘Yok efendim uçuş iznini iptal ederiz?’ diye tehdit ediyorlar. Bunu Hollanda yaptı.
Şimdi Rotterdam’da… Bugün gideceğim. İnanamıyorsunuz, faşizan bir uygulama bunlar. Hepsi. Bazı mesajlar geliyor, Hollandalı vatandaşlar özür diliyor. Neden? Avrupa, Hollanda seçime gidiyor. Fransa’da bu yönde bir problem yok. Bir Wilders’ın kuyruğuna takılmışlar. Seversin sevmezsin Wilders, bugüne kadar kendi politikasında sağlam durdu. Baktı ki, bunlar zemin kayması var, kendine doğru geliyor. Hepsinin boynuna taktı kementi, istediği yere götürüyor. Şu anda Başbakanın söylemlerinin Wilders’tan farkı yok. Birisi liberal, birisi faşist.
‘Uçuş izni vermezse Hollanda’ya çok ağır sonuçları olur’
Eğer Hollanda benim uçuş iznimi iptal ederse, ekonomik ve siyasi bizim Hollanda’ya yaptırımımız çok büyük olur. Biz bunun altında kalmayız. Ne demek ben veya bir başka bakan! Bu çok ağır sonuçlar doğurur. O yüzden Hollanda bu tür yanlış politikalarından, bu sakat anlayıştan vazgeçmesi lazım. Diyorlarsa, ‘biz ne yaparsak yapalım Türkler buna uymak zorunda’. Yok böyle bir şey, geçti o.
Avrupa hızla faşizme kayıyor demek abartılı bir yorum değil. Hepsi benim arkadaşım. Dışişleri Bakanı da ben arkadaşım, darbe gecesi de ilk arayandı. Türkiye’nin güçlenmesini, kendilerinden bağımsız olmasını da istemiyorlar. Kendi seçileri öncesinde Wilders’a oy kaybetmek istemiyorlar. Beni Bert Koenders (Hollanda Dışişleri Bakanı) arasaydı, deseydi ‘Seçimler var. Seçim öncesi gelme, seçim sonrası gel daha iyi olur’ deseydi, ben tabii derdim. Neden onları zor duruma düşüreyim. Beni sonra Bert Koenders aradı, ‘Senin derdin seçimse söyle sonra geleyim ama derdin prensipse ben gelirim’. Bana ‘Ben sana seçim sonrası için de garanti veremem’ dedi. Sen kimsin bana garanti vereceksin? Gelmek benim özgürlüğüm, neyin garantisini veremiyorsun sen bana? Bert Koenders gibi bir kişi bile Wilders’ın izinde. Wilders Başkonsolosluğun önünde pankart açıyor, diğeri sosyal medyadan yapıyor. Nereye gidecek Avrupa? Avrupa İkinci Dünya Savaşı’nın öncesine gidiyor.”