MEDYA TARAFINDAN ABARTILAN HAVACILIK OLAYLARI 08 Aralık 2014 Pazartesi
Havacılıkla ilgili bir çok haber siteleri, facebook ve twitter sayfaları çoğaldı. Tabii ki bunlar sevindirici gelişmelerdir. Okurun ilgisini çekmek için ilginç başlıklar kullanılması haberin okutulması ve okurun habere olan ilgisini çekmek için kullanıldığı da bir gerçek.
Bu tür başlıklar haberi okutma amaçlı olduğundan normal gözükse de içeriğinde bazen bilgi kirliliği yaratacak cümlelerin olması hem okurları hem de bu tür haber portallarını takip eden yolcuları ürkütebilmektedir. Bunun yanı sıra havacılık sektörüne yeni giriş yapan veya yapmak üzere eğitim alan gençlerimizi yanlış bilgilerle donatmamamız gerekiyor. İşte bu nedenle, her an karşı karşıya geldiğimiz ve bundan sonrada geleceğimiz havacılık olaylarının bazılarına basit anlatımlı yorum getirmeye çalıştım.
İşte Medyamıza sıklıkla düşen haberler:
Kabin basınçlandırma arızası:
Uçaklar deniz seviyesinden ortalama 10-13.000 metre (30-40.000 feet) gibi yükseklikte uçarlar. Bunun önemli nedenleri vardır. Bunların en önde gelenleri; atmosfer basıncının düşük olduğu yüksekliklerde, daha az yakıt sarf ederek daha hızlı uçmak ve motor gürültüsünü yeryüzüne daha az vermek gibi nedenleri var. Bildiğiniz üzere, İnsanlar oksijen ihtiyacı nedeniyle en fazla 3.000 metre (9-10.000 feet) yükseklikte yaşayabilirler.
Uçaklar, 10-13.000 metre gibi yükseklikte uçarken, uçağın içi kontrollü olarak basınçlandırıldığı için, yolcular 3.000 metre veya altında olduğu gibi, oksijen sıkıntısı çekmezler.
Peki, basınçlandırma sistemi arıza yaparsa ne olur?
Uçak 3.000 metreden daha yüksekte uçuyorsa, pilot önce hızlı bir şekilde 3.000 metreye alçalır (rapit descent). Bu hızlı alçalma başlamadan, kabinin 3.000 m. üzerine çıktığını saptayan “acil durum oksijen sistemi” otomatik olarak devreye girer ve oksijen maskelerinin kapakları açılır. İnsanlar bu maskeler vasıtasıyla saf oksijen alarak bir solunum sıkıntısı yaşamazlar. Uçak 3000 m. yüksekliğe inince oksijen maskesi kullanma gereği kalmaz. Pilot, alçaktan uçarak, uçağı en yakın uygun bir havalimanına indirir. Bu olayda hiçbir yaşamsal tehlike söz konusu değildir.
Uçaktaki oksijen maskelerinin altına bağlı el büyüklüğünde plastik torbalar bulunur. Bunlar; sistemden oksijen akmaya başladığında, yolcunun nefes verme sırasında kullanmadığı saf oksijenin kabine dağılmasını önlemek içindir. Bu nedenle torba şişmez. Torbanın şişmediğini gören bazı yolcular, maskeden oksijen gelmediğini sanarak gereksiz bir panik yapmaya başlar. Hâlbuki torba sadece nefes verildiği süre içinde gözle görülmesi zor miktarda, çok az şişecektir.
Kokpit camı çatlaması:
Kokpit camları; karşıdan gelen rüzgârı tuttuğu gibi ,kabin basıncı yükünü de taşırlar. Bu camlar çeşitli tabakalardan oluşur ve kalınlığı 5 ile 7 cm. arasındadır. Tabakaların en ince olanı (3-4 mm) en dışta olup, camdan, diğer tabakalar ise; sentetik malzemeden üretilmiştir. Tabakaların arasında saydam elektrikli ısıtıcı bir katman daha bulunur. Uçuş sırasında dış tabaka çatlarsa, ki; genellikle bu tabaka çatlar, uçak sorunsuz bir şekilde uçuşunu sürdürebilir. Ancak, iniş yaptıktan sonra, kurallar gereği; çatlak camla tekrar kalkış yapmasına izin verilmez, cam yenisi ile değiştirilir. Varılacak meydanda, yedek cam ve değiştirecek yetkili teknisyen yoksa, pilot genellikle uçuşa devam yerine, kalktığı meydana dönme kararı verir.
Sonuç olarak; kokpit camı çatlamasının uçuş, yolcu emniyeti yönünden hiçbir tehlikesi yoktur.
Motora kuş girmesi:
Kuşlar göç zamanı 3000 metreye kadar ama genellikle 150-200 metre yükseklikte uçarlar. Bu nedenle, uçağa kuş çarpması genellikle kalkış ve iniş sırasında olur. Uçağın gövdesine çarpan kuşlar ufak bazı maddi hasarlara neden olabilir. Motora giren kuşun ilk çarptığı yer motorun önündeki büyük fan palleridir. Hızla dönen bu paller; merkezkaç kuvveti ile kuşu parçalayarak dış çevreye doğru atar. Genelde kuş parçaları, dış çevreden motorun fan kısmına geçerek arkadan atmosfere atılır. Bu durumda, ilk paller az veya çok hasar görebilir. Kuş çarpmış bir motora, kompresör kademesine (core) girmediği kesin bile olsa, motora boroskop (borescope) muayenesi yapılır. En kötü durum ise, bazı kuş parçalarının motorun core kısmında olan kompresör ve yanma odalarına oradan türbin pallerine geçmesidir. Bu durumda, motorda ağır hasar meydana gelir.
Böyle bir durumu ilgili göstergelerden saptayan pilot, motoru durduracak, diğer motorla uçuşa devam edecek ve en yakın havalimanına iniş planlayacaktır. Göç zamanlarında en kötü olay 2 motorlu bir uçağın, her iki motorun merkez kısmına (kompresör bölümü/core section) kuş girmesidir. Bu nedenle, her havalimanı idaresi türlü yollarla havalimanı çevresindeki kuşları rahatsız ederek bölgeden uzaklaşmalarını sağlamaya çalışan program (bird control) yönetirler.
Yeni yapılacak havalimanları için ilk karar aşamasında göçmen kuşların göç yolları üzerinde olmaması için titiz araştırma yapılması zorunludur. (3.Havalimanı için yapıldı mı bilemiyorum…)
Bir jet motorunun kompresör kısmına (core section) giren bir kuş parçasının neden olduğu hasar, ortalama bir milyon dolar civarında bir harcamaya neden olur.
Denize yakın havalimanlarının (örneğin İstanbul Atatürk havalimanı) en büyük derdi 12 ay boyunca martılardır. Kalkış sırasında motora kuş girmesi, uçağın yerden kesilme hızına (V1) erişmeden önce olursa pilot kalkıştan vazgeçecektir (aborted take-off). V1 hızından sonra oluşursa, pilot tek motorla kalkışa devam eder, alçak irtifada meydan turu atarak kalktığı meydana iniş yapar.
Uçakların zaman, zaman pass geçme durumu:
Bu duruma; bir başka deyişle, inişten vaz geçme diyebiliriz. “Son yaklaşma” denen iniş öncesi süreçte, çeşitli nedenlerle, pilot inişten vazgeçme kararı verebilir. Bunun birçok nedeni olabilir. Otomatik iniş sisteminin veya pilotun bir hatası nedeniyle uygun bir yaklaşma sağlanmazsa, pilot inmekten vazgeçerek tekrar yükselir, meydan turu atarak, tekrar inişe geçebilir. Kuvvetli bir yan rüzgar, yukarıdan aşağıya esen kuvvetli rüzgar (wind shear) uyarısı alınması, pilotun iniş yapacağı pistte yabancı bir cisim veya pisti henüz terk etmemiş bir uçak görmesi, meydan üzerinde bulutun minimum değerlerden daha aşağıya inerek görüşü engellemesi, görüşü azaltan sağanak yağmur/kar yağışı gibi bir çok neden sayılabilir. Uçakların hemen hepsinin gaz kollarında “TOGA” düğmesi bulunur. İnişten vazgeçen pilot, bu düğmeye basarak motorların otomatik olarak derhal kalkış takatında gaz açmasını sağlar. Bu yolla, iniş için rölantide olan motorlar devir kazanarak, uçağa hız verip uçağın tırmanmasını sağlarlar. Son derece normal bir uygulamadır.
İniş takımı açılmaması:
İniş takımının açılmaması, çok nadir rastlanacak bir olaydır. İniş takımlarının açıldığı ve açık olarak kilitlendiği bilgisi, her bir iniş takımına ait ışıklı göstergelerde yeşil ışık yanması ile anlaşılır. İniş öncesi iniş takımlarına açılma kumandası verildiğinde 10-15 saniye içinde iniş takımları açılır, kilitlenir ve yeşil ışıkları yanar. Bu ışıklardan bir veya birkaçının yanmaması durumunda, pilot iniş takımlarını tekrar içeriye alır ve tekrar dener. Işık gene yanmazsa, pilot pass geçerek durumu kuleye bildirir.
Meydan turu yaparken, bir deneme daha yapar. Gene yeşil ışık yanmazsa, bunun bir yalancı ikaz olup olmadığını araştırır. Bunun için uçağın tipine göre değişiklik gösteren bazı mekanik göstergelere bakarak, sonucu tespit eder. İniş takımı gerçekten açılmamış veya açıkta kilitlenmemiş ise, manuel kumanda ile acil durum sistemini devreye sokar. Bu sistemin adı “emergency extension”, “manuel extension”, “free fall” gibi isimlerle adlandırılır. Bu yolla iniş takımlarını içerde kilitleyen kilitler mekaniki olarak kilitten kurtarılır, ilgili hidrolik basıncı dönüş hattına bağlanır. İniş takımları kendi ağırlığı ile açılarak kilitlenir ve yeşil ışıklar yanar. Kendi ağırlığı ile açılan iniş takımlarının daha hızlı açılmasını ve kilitlenmesini sağlamak için pilot gerekirse kısa ve ani yükselişlerle silkeleme yaparak yardımcı da olabilir.
Tüm bunlara karşın iniş takımın birisi veya hepsi açılmazsa ne olur?
Pilot gövde üzerine anormal iniş planlar. Bunun için uzun ve geniş bir pist ve havalimanının güçlü bir itfaiye teşkilatının olması aranır. Yapılacak iniş, bir acil durum inişidir (emergency landing). Yapılacak iniş öncesi, yakıtını mümkün olduğunca azaltması gerekir. Uçağın yakıt atma (fuel dump) sistemi varsa fazla yakıt atmosfere atılır veya havada turlayarak yakıt azaltır. Bu arada anormal iniş kontrol listeleri gözden geçirilerek hazırlıklar tamamlanır. İniş öncesi pist üzerine yangın söndürmekte kullanılan köpük sıkılarak hem sürtünme azaltılır ve hem de olası yangının başlaması önlenmeye çalışılır. İnişte açılmayan iniş takımının en son yere temasını sağlayacak bir dengede iniş yapılır. Olası yangına karşı iniş sırasında itfaiye araçları arkadan ve yandan uçağı takip ederler. Uçak durduğu anda uçağın piste değen yerlerine köpük sıkılarak yangın önlenir veya söndürülür. Pilot, acil tahliye emri verince, kapılar açılır, tahliye kızakları (slides) şişirilir, önce yolcular, sonra ekip kabin memurlarının kontrolün da acil tahliye sağlanır.
Kalkışta motordan alev uzaması:
Kalkış yapan uçağın motorları en yüksek takatta çalışırlar. Yüksek takatta çalışan motorun egzozunda gece karanlığında kısa süreli bir alev görülmesi olağandır. Egzozdan uzayan alev bir motor yangını değildir. Dolayısı ile ne pilotun motorlardaki yangın söndürücüleri kullanmasına, ne de yerden söndürme ihtiyacı yoktur.
Zaten kalkış takatında egzozdan çıkan gazın sıcaklığı motor tipine göre 500-800 derece santigrat civarındadır. Bu sıcaklığın içine yanmadan gelebilen bir miktar yakıt olursa egzozda alev olarak görülür. Ancak, uzun süren alev uzaması bir anormalliği gösterir. Bir kompresör stall’u veya yakıt kontrol sisteminde anormallik gibi.
Pilot bu durumu o motora ait egzoz gaz sıcaklığını (EGT) gösteren göstergeden takip eder. Egzoz gaz sıcaklığı tanımlanmış maksimum limite yaklaşan motorun türbin kısmının hasar görmesi kaçınılmazdır. Türbini hasar gören motordan takat alınamaz. Bu nedenle pilot gaz kolunu gerektiği kadar geriye çekerek egzoz sıcaklığını limit altına düşürür. Egzoz sıcaklığının yükselmesi bu yolla limit altına düşürülemiyorsa, motorun daha fazla hasarlanmasını önlemek için motor pilot tarafından bilinçli olarak durdurulur. Yukarıda motora kuş girmesi kısmında da anlattığım gibi, tek motora kalan uçağın pilotu, olay yerden kesilme hızına (V1) erişmeden önce olursa kalkıştan vazgeçmelidir. V1 hızından sonra oluşursa pilot tek motorla kalkışa devam eder, bir meydan turu atarak kalktığı meydana iniş gerçekleştir. Yerden kesilmiş yani havada olan uçak, tek motorla bir sorun yaşamadan en yakın meydana inmek üzere uçuşuna güvenli olarak devam edebilir.