Dünyamızı alt üst eden pandemi, ülkemizi ve bilhassa sivil havacılığımızı etkiledi. Bu kriz bir gün mutlaka bitecek ve “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” mantığı ile günlük hayatımıza döneceğiz.
Ancak, kriz sonrası bilhassa iş hayatımızda büyük değişiklikler olacağını tahmin ediyorum. Havacılık sektörümüzün bu kriz darbesini atlatabilmesi bayağı zaman alacağa benziyor. Her depremin artçıları olduğu gibi bu krizin de, artçıları mutlaka olacaktır diye düşünüyorum.
Krizin öncesi günlerde havacılık sektörümüz oldukça iyiydi. AtlasGlobal’in beklenen iflası ve Onur Air’in zor günler geçirmesi hariç, tüm havayollarımız ve havalimanlarımızda büyüme kendini hissettiriyordu.
Koronavirüs tüm dünyamızı etkisi altında yaşanan süreci, dev havayollarının ve havalimanlarının içine düştükleri durumu an be an sizlere yabancı haber kaynaklarını da kullanarak ilettik.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Ülkemizde koronavirüs vakaları artmaya başladığında, hükümet işten çıkartmalara yasak getirdi. İşsizliğin en yüksek boyutta seyrettiği ülkemizde birde işten çıkartmalar başladığında durum tam bir rezalete dönüşürdü. Bu nedenle işten çıkartmalara devlet müdahalesi olumluydu.
Ancak su uyur düşman uyumaz misali, kriz bittiğinde ne olacak? Krizden yaralanan kuruluşlar nasıl bir politika izleyecek? İşte asıl kuşku duyulan nokta burası.
Bilhassa Havacılık sektörünün, krizden tam olarak çıktık diyebilmesi için mutlaka ve mutlaka kamu desteğine ihtiyacı var.
Dünyamızın devasa havayollarının bile sallandığı bu zaman diliminde Türk sivil havacılığının devlet desteği olmadan, hiçbir şey olmamış gibi, biz nerede kalmıştık demesini ihtimal dâhilinde bulmuyorum.
Tabii ki bu tür bir destek için ülkenin ekonomisi ve hazinenin durumu söz konusu. Görüldüğü kadarıyla devletin sektöre gereken desteği vermesi çok zor.
Sektör, devletten gereken desteği göremezse, bu sefer küçülmeye ve küçülmenin getireceği çalışanlar bazında işten çıkartma yoluna gidebilir.
Global salgın hastalık nedeniyle iflas riski ile karşı karşıya kalan havayollarının hayatta kalması için büyük olasılıkla kamu desteğine ihtiyaç duyulacaktır. Nitekim IATA, Covid-19 nedeniyle nakit akışları bozulan havayollarının acilen desteklenmesi gerektiğini vurgulamıştır. (Tabii ki destek için düşünülen para varsa…)
Türkiye’de iç hat uçuşları için KDV oranının %18’den %1’e düşürülmesi ve nakit akışları bozulan şirketlerin destekleneceğinin beyan edilmesi, yine bu önlemler kapsamında değerlendirilebilir. Benzer örnek ve haberleri dünyanın farklı ülke ve bölgelerinde görmekteyiz. Bu süreçte gelirleri önemli ölçüde azalan ve nakit akışları bozulan havayollarının iflasının engellenmesinde ülkelerin devlet desteklerinde aktif rol alacağı belli olmuştur
Bu kapsamda birçok ülkenin faiz oranlarını düşürdüğü, kredi imkânlarını genişlettiği dolayısıyla firmaların fona erişimini kolaylaştıran tedbirler aldığını görmekteyiz. Bunun yanında bazı ülkelerin havayollarını sübvanse etme kararı aldığı görülüyor. Örneğin, ABD havayollarının iflasını engellemek amacıyla 58 milyar $ destekleme kararı aldı. Benzer şekilde Kanada’nın hem havayolu şirketlerini hem de havalimanı işleticilerini finansal olarak destekleme kararı aldığını görmekteyiz. Türkiye’ye geldiğimizde ise THY’nin istenilen düzeyde devlet yardımı alabilmesi zor olacak. Çünkü biliyoruz ki devletin kaynakları istenilen boyutta desteğe maalesef müsait değil.
. THY BU KRİZİ FIRSATA ÇEVİREBİLİR Mİ?
Bildiğiniz üzere THY şimdiye kadar yaşanan krizlerin en büyüğü ile baş başa kaldı. Mevcut THY yönetimin şansızlığı devam ediyor. Şimdiye kadar hiçbir THY yönetimi bu kadar zor durumlara düşmemişti. THY’nin en rahat dönemi ise Bay Hamdi zamanında yaşanmıştı.
Sektördeki havayollarının eski sağlıklı haline dönmesi, bence 2021 yılının baharına sarkabilir. Tabii ki havalimanlarımızın da… Umar ve dilerim ki ben yanılmış olayım ve 2021 yılının başlarında sorunları bitmiş ve en azından eski haline gelmiş bir havacılık sektörü görelim. Bu nedenle, havayolu ve havalimanı CEO’larını bu süreç içinde kimsenin eleştirilebileceklerini sanmıyorum. Çünkü onların yapabilecekleri de sınırlı…
THY neler yapabilir?
Öncelikle uçuramayacağı kiralık uçaklarını geri verebilmeye çalışacaktır. Tabii ki uçaklarını kiralayan leasing firmaları öyle hemen yollayın geri alalım demeyecek ve teslim bakımı yapılmasını isteyecekler bir nevi kaşının üstünde gözün var diyerek, uçaklarını teslim almadan önce teknik yönden ince eleyip sık dokuyacaklardır. Ayrıca uçaklar kira sözleşmesinin bitiminden önce geri verilecek olursa, sözleşmede olması muhtemel maddelere göre tazminat talebinde bulunacaklardır.
Yabancı pilotları evlerine yollayalım diye düşündüğümde ise bu sefer bu yabancıların hepsi olmasada bazılarının sözleşmeli gelmiş olabileceği ve geriye yollandığında, bir takım cezai müeyyidelerle karşı karşıya kalınabilmesi mümkün. Ayrıca, bu aralar 60 yaş ve üstü pilotları uçurmayan THY’nin aldığı bu kararı ne kadar sürdüreceğini tahmin etmek zor. Bildiğiniz üzere pilot yaş tahditleri zaman zaman değişiklik arz ediyor. Bir ara 63 olan yaş tahdidi, pilot sıkıntısı çekiliyor diye 65 yaşa çıkarılmıştı. Şimdi ise THY bu rakamı 60 yaşa çekiverdi.Bu böyle devam edecek mi,etmeyecek mi bu aralar çok konuşuluyor.
Tüm sektörler krizden etkilendikleri için kriz öncesi gibi bol uçak yolcusu bulamayabilirler. Bir diğer deyişle yolcu sayısında önemli oranda azalma olması muhtemel. Yolcu azalması beraberinde kazancın düşmesini beraberinde getireceği için, finansal zafiyet içinde olan bazı havayolları piyasadan silinebilir. Bu da, ayakta kalacak havayollarının personel talebi ile deneyimli işsiz personel arzı arasındaki dengeyi bozması muhtemeldir.
Her ne kadar istenmese de, çalışanlar ile ilgili de yaptırımların olabilmesi de imkân dâhilinde. İşsiz kalacak deneyimli personel sayısı nedeniyle bazı personel kriz öncesi alışageldikleri kazançlara artık erişemeyebilirler. Havacılık çalışanlarının şimdiden tasarruflu yaşama alışmaları, gerekli olmayan harcamalardan kaçınmalarını öneririm.
İşsiz kalıp Log’a kayıtlı deneyimleri yetersiz kalan teknisyen, pilot ve dispeçer gibi lisansiye personelin işe başladıklarında yetki kaybı ile karşılaşmamaları için sivil havacılık otoritelerinin bu konudaki katı prosedürlerini geçici süreyle yumuşatmaları gerekebilir.
Sektörün güçlü şirketlerinden olan Pegasus’un maddi sorun yaşamayacağı kesin. Hiç uçmasa bile sabit giderlerini karşılayabilecek nakite sahipler. 2019 yılı karını olağanüstü yedeklere ayırmış olmaları, her türlü gelişmelere temkinli olduklarını gösteriyor.
Havacılık sektöründe ki sendikalara gelindiğinde sorun yok görünüyor. Havayollarımız ve çalışanları oldukça, sendika yönetimleri yan gelip yatmaya devam edebilir ve yancılarını besleyebilirler.Rahat olsunlar henüz genel kurul süresine bayağı var. Bu nedenle sendikalarımızda ki risk faktörü sıfır. Bu yazı öncesinde yazdığım köşe yazılarımda aidat konusunu sıklıkla dile getirmiş biri olarak bir kez daha detaylı yazmaya gerek görmüyorum.
Az kalsın unutuyordum. Bu arada Teknik A.Ş çatısı altında ATA isimli yeni bir dernek kurulmuş. Onlarada başarılar diliyorum.