KRIPTO PARALAR HAVACILIK SEKTÖRÜNDE GEÇERLİ OLUYOR

Kripto Paraların ve Blok Zincir Teknolojisinin Havacılıkta Kullanımı
1990’lı yıllardan beri denenen DigiCash, e-gold gibi sistemlerden edinilen bilgi birikiminin de yardımıyla buralardaki sorunları çözmek için Satoshi Nakamato (Bu mahlasın kim veya kimlere ait olduğu halen bilinmiyor) tarafından ilk Bitcoin kodu 2007’de yazıldı ve Kasım 2008’de de protokolü yayınlanan Bitcoin yazılımının ilk versiyonu 2009 yılında ortaya çıktı . Yapılan işlemlerin izne tabi olmaması, kriptografik dijital imzalama metotlarının kullanılıyor oluşu ve daha pek çok özelliği dolayısıyla kısa sürede popüler hale gelen Bitcoin’in ardından başkaca kripto paralar da çıkarılmıştır. Haziran 2018 itibarıyla da 1880 farklı kripto para mevcut.
Rusya, A.B.D., Çin, Japonya başta olmak üzere bugün pek çok ülkede kripto paralarla ilgili hukuki düzenlemeler üzerinde çalışılıyor. Türk Hukuku’nda da kripto paraların yasal bir dayanağı yok. 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun uyarınca kripto paraların elektronik para sayılıp sayılmaması ile ilgili sorular üzerine B.D.D.K 25.11.2013’te mevcut yapısı ve işleyişi itibarıyla elektronik para sayılamayacağını ve gözetiminin ve denetiminin de mümkün olmadığını açıklamıştır. Henüz kripto paralarla ilgili ülkemizde ve diğer ülkelerde yasal alt yapı çalışmaları tamamlanmamışken pek çok sektörde olduğu gibi havacılıkta da kripto paraların ve kripto paralarda kullanılan blok zincir teknolojisinin kullanımı gündeme gelmiştir. Havacılık endüstrisinde olası kullanım alanları ile ilgili bazı örnekler şu şekildedir;
Bilet Satışı: Elektronik bilet sistemi; basitçe açıklamak gerekirse kağıda basılması gereken bilgilerin bir veri tabanında muhafaza edilip sonrasında bu veri tabanından alınmasıdır. Blok zincir teknolojisi ile bu girdiler sınıflandırılarak kaydileştirilebilir. Söz konusu veri ile ilintili akıllı sözleşmelerin de kullanımıyla birlikte havayolu şirketleri biletin satış ve kullanımı ile ilgili hüküm ve koşulları da ekleyebilir ve bu suretle gerçek zamanlı olarak dünyanın herhangi bir yerinden biletlerin değişik partnerler tarafından satılması olanağı sağlanır. PrivateFly CEO’su Adam Twidell bir yolcusunun bir dahaki sefere Bitcoin ile ödeyip ödeyemeyeceğini sorması üzerine şirketlerinin 2014 yılından beri Bitcoin ödemelerini kabul ettiğini açıklamıştır . Japon havayolu şirketi Peach de benzer şekilde 2017’de Bitcoin ile ödemeleri kabul etme planlarını açıklamıştır.
Yolcu Bağlılığı : Havayolu ile seyahatte bağlılık önemli bir faktördür. Geleneksel bağlılık puanı kullanımında yolcular puanları kullanabilmek için bunların birikmelerini beklemek zorunda ve de harcarken sınırlı olanaklara sahip. Blok zincir sisteminde ise anlık olarak bulundukları noktada yolcular puan değerlemesini ve kullanımını yapabilir. Daha fazla sağlayıcı tarafından puanların “kur” olarak kullanılması ile beraber yolcular şahsi tercihlerine göre kolay ve hızlı bir şekilde kullanabilir. Sık seyahat eden yolcularla ilgili Malezya’lı havayolu şirketi AirAsia kripto para bazlı bir ödül programı başlatmıştır. Buna göre sık uçan yolcuların ödülleri BigCoin isimli kripto paraya dönüştürülecektir ve ve yolcular bilet, uçuş içi yiyecek alımı yapabilecek ve daha pek çok fayda sağlayabilecektir. Bu girişim havayolu şirketinin dijital hizmetlerini ilerletme için yapmış olduğu bir hamle olarak telakki edilmiştir.
Güvenlik: Yolcu kayıtları mürettebat bilgisi ve sair bilginin düzgün korunmasının ne denli önemli olduğu malum. Blok zincir teknolojisi ile bu verilerin paylaşımının daha güvenli olması da yine havacılık endüstrisi için artı özelliklerinden biri olarak değerlendirilmektedir.
Bakım : Ticari hava araçlarının yaklaşık ömrü 30 yıl kadardır. Bu zaman zarfında bazen hava aracı defalarca el değiştirir ve bu kadar çok el değişikliği ile beraber bakımla ilgili olanlar dahil uçakla ilgili sair verilerin takibi de meşakkatli hale gelir. Boeing yetkilisi John Maggiore’nin açıklamasına göre bakım kayıtlarının yüzde 90’ı kağıt bazlı. Kayıtların kağıt bazlı olması dolayısıyla da evrakların kaybı veya sahtecilik gibi riskler mevcut. Hatta bunu örneklendirmek gerekirse; çok değil daha 2015’te American Airlines hakkında bakımda sahtecilik iddiası ile dava açıldı. Dolayısıyla hava aracının bakım geçmişi ile ilgili değiştirilemez kayıtların oluşturulmasının; kim tarafından ne zaman bir inceleme yapıldığının tarih damgalı olarak kaydedildiği bir sistemin çok faydalı olduğu açıktır. Boeing ve diğer bazı başka havacılık sektörünün önde gelen şirketleri blok zincir teknolojisini bu nedenle sadece bakım değil aynı zamanda havaaracının tüm yaşam döngüsü için de kullanmasının mümkün olduğunu düşünerek bununla ilgili denemeler yapıyorlar. Örneğin Airbus tedarik zincirinde blok zinciri teknolojisinin kullanımını değerlendirmektedir . Diğer başka blok zincir teknolojisinin kullanımı örneklerini verecek olursam; Air France KLM de hava araçlarının bakımında blok zincirin kullanımı ile ilgili değerlendirme yapan şirketler arasındadır. Mühendislik ekibi söz konusu teknolojinin kullanılmakta olan hava araçlarının parçalarının kayıt ve yönetimi için elverişli olduğu değerlendirmesini yapmış ve Microsoft ve Ramco Havacılık ile gelecekte de havacılık endüstrisinde bu teknolojinin kullanımı ile ilgili müzakereler gerçekleştirmiştir.
Zürih’teki IBM Araştırma Laboratuvarı da blok zincir teknolojisi, bulut bilgisayar sistemi ve nesnelerin interneti (IOT) verilerini kullanarak uçuşa ve potansiyel ve planlanmış hava aracı bakımına ilişkin verilerin hava yolu şirketlerine ve Bakım Onarım ve Ağır Bakım (MRO) ekiplerine açık müşterek dijital bir defter oluşturma fikri üzerine bir video yayınlamıştır. Orjinal Ekipman Üreticileri (OEM) de yine bu teknolojiden fayda sağlama potansiyeline sahiptir. Söz konusu videoda IBM bu teknolojileri kullanarak oluşturulacak algoritma ile hava koşulları, hava aracının iniş geçmişi, pist bilgileri gibi verileri kullanarak iniş takımı ya da diğer mekanik parçaların ne zaman bakıma ihtiyaç duyacağını tahmin edebilme kapasitesi ile ilgili sunum da yapmıştır.
Uçak Finansmanı : Hava araçlarının kiralanmasında kur farkı önemli bir faktördür. Özellikle de Amerikan Doları üzerinden kiralayıp yerel kur üzerinden gelir elde eden havayolu şirketleri açısından bu durum zorlayıcıdır. Bunun için de potansiyel çözüm olarak kripto paraların kullanımı önerilmektedir .
Lufthansa Endüstri Çözümleri 2016 yılında Blockchain for Aviation (BC4A) yani Havacılık için Blok Zincir inisiyatifini başlatmıştır. Lufthansa söz konusu girişimine yazılımcılar, uçak üreticileri, sivil havacılık otoriteleri dahil sektörün çok farklı kesimlerinden katılımcıların katılacağını beklemektedir. Gerçekten de hem kripto paralar hem de kripto paraların temellerinden olan blok zincir teknolojisinin havacılık sektörünün pek çok alanında kullanım olanağı mevcuttur. Er ya da havacılık sektörü bu teknolojiyi yaygın bir şekilde kullanacaktır . Bu nedenle kripto paralar ve blok zincir teknolojisi ile ilgili mevzuatın olası tüm kullanım alanlarını göz önünde bulundurarak yakın zamanda yapılmasında fayda vardır.
Av Nazlı Can
Havacılık Hukuku

Exit mobile version