Değerli Okurlar,
6 Şubat 2023 sabahı ülke olarak çok büyük bir felakete uyandık. 10 binlerce kayıp sonucunda hepimizin hafızalarında derin acıların yer edindiği, çok büyük bir yıkım yaşadık. Geçen onca zamana ve yaşanan onca ağır imtihana rağmen halen geriye dönüp baktığınızda ne yeterli dersin çıkarılabildiğini ne de yüksek riskli bölgelerde gerekli önlemlerin alınabildiğini söylemek maalesef mümkün değil… Siyasetin çadır kentlerde başsağlığı ya da çorba kazanları başında merhamet pozları dağıttığı günlerdeki yarışı ve hevesi de geçince birçok şey geride bırakılıp, unutuldu. Tv programlarında hamilerine yaranmak yahut isimlerine prestij katmak için boş keselerden, bol sıfırlı yardım reklamları verenlerinde çoğu kaybolup unutuldu gitti.
Herkes kayıplarının acısıyla, kendi çaresizliği ve yasıyla baş başa kaldı. Vaat edilen yüzbinlerce konutun bile henüz yarısı bile tamamlanamamışken, yanı başımızda Ege’de başlayan deprem yağmuru ile yine tüm gözler yüksek deprem riskli bölgelere döndü. İnsanları çaresiz ölümlere iten ülkeyi en fazla tehdit eden bu deprem konusunun ne zaman siyaset üstü bir gündem olacağını inanın bende çok merak ediyorum. Birbirinin açığı ile ihmaline göz dikenler azıcık da olsa gözlerini milyonlarca insanın resmen ölüm nöbeti ile yaşadıkları müteahhit mezarlıkları büyükşehirlere dikselerdi olmaz mıydı? İktidarı ya da muhalefeti kayırır mı ki deprem? Hani ne oldu seçim vaatlerinin baş manşeti kentsel dönüşüm projelerine? Ne oldu 5 yıl dolmadan yeni güvenli kentler, güvenli yaşam alanları vaat edenlere. Hepsi sandıklar açılana kadar mıydı?
Ekonomi darmadağınken, halen depremzedeler konteynır kentlerde sürünürken, ağır vergi yükü ve yüksek fahiş zamlarla vatandaş her gün talan edilirken, kispetini kollayan kaçak güreşçi gibi nedir bu telaşınız? Ağzınızdan düşmeyen seçimler, toplumu germe ekonomik olarak sömürme ve daha derin belirsizliklerle kamplaşmalar dışında neye yarıyor? Sandık kurulsa bir dert, oylar sayılsa ayrı bir dert… sandık başlarındaki kavgalardan, birbirini silahlarla tehdit eden mafyatik gruplardan, yalandan demokrasi senaryolarıyla sürekli sil baştan seçim entrikalarını izlemekten bıkmadınız mı? Yahu çoğunuz oy verdiğiniz partilerin önünüze koyduğu adayların bile kim olduğunu bilmiyorsunuz. Yetmiyor bu 3. sınıf demokrasi kafasıyla seçimden sonraki gün bile, bir sonraki seçimi konuşuyorsunuz. Böylesi bir zihniyetin hâkim olduğu siyasi bir ortamda memlekete sağından da baksanız, solundan da… Önümüz hep karanlık, zihinler hep bulanık.
THY çalışanları bile yaşamın en ağır maliyetler ve riskler yüklediği bir şehirde sözüm ona depremden sonra başlatılan bu Emlak konut projesinde çuvalladı. Giren bir pişman, girmeyen ayrı pişman. Aldıkları maaşlardan daha yüksek ödeme planları ile karşı karşıya kalınca çoğu kişi bir bir haklarını devir için ilanlara çıktılar. Ne sendikaların konut projelerinden ne de şirketlerinin konut projelerinden hayır gören olmadı. Belediyelerle bakanlıklar arasındaki kopukluklara ve mevcut siyasi rekabet ortamına bakılırsa da vatandaşın hali vahim. Peki yarın Allah muhafaza böylesi büyük bir yıkımda en çok yardımına ve desteğine ihtiyaç duyacağınız havalimanları ve uçakları kim çalıştıracak. Size gerekli lojistik yardımı ve desteği kim taşıyacak.
Bugünden hastanelerinizi, okullarınızı güvenli alanlara taşımazsanız, arama kurtarma operasyonlarını yürütecek kurumlarla hareket ederek, onları idame edecek yaşam alanları inşa etmezseniz nasıl olacak bu iş? Vatandaşı komşusuyla, müteahhit ile karşı karşıya bırakıp karakol ve mahkeme koridorlarında oyalanıp ölmelerine seyirci mi kalacağız? İstanbul çökerse memleket çöker. Hem iç hem dış güvenliğimiz en ağır biçimde tehlikeye girer. Milyonlarca insanı 3-5 ana arter yolla mı tahliye edebileceksiniz? Kaç ara sokakta, kaç arama kurtarma ekibi ile müdahale edebileceksiniz? Bunlara kafa yoracaklarına şimdiden seçim hesaplarına dalanlara yazıklar olsun.
Bir de bu yetmez gibi her yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor. Arkalarına aldıkları güçle daha rüzgâr olamadan, fırtınalar saçıyorlar. Hiçbirinin de en ufak eleştiriye, kendinden farklı hiçbir görüşe tahammülleri bile yok. Herkes kendine yalama kalemler ve yalaka köşeler ısmarlıyor. Kendi gücüyle kendi medyasını kurmanın, düşmanlaştırdığı herkese koşulsuz ve sınırsızca saldırmanın derdinde.
Bugüne kadar her daim hak, hukuk ve mesleğin ahlaki sorumlulukları esasıyla hareket ettik. İşimizi ne siyasi görüşlere ne de insani ilişkilere alet etmedik. Doğruyu her daim objektif ve en tarafsız anlayışla dile getirmeye gayret ettik. İyi yaptıklarınıza erdemle, hatalarınıza hep esefle yaklaştık. Şayet kuyruğunuza basmışsak, bilin ki olmaması gereken yanlış bir yerde salladığınızdandır. Bizi istismar ettiğiniz yargı bağlarınızla, altınızdaki ısmarlama hukukçularla da korkutamazsınız. Korkularınızı korkutarak bastırmaya çalışsanız da hakikatlerin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu var unutmayın.
Hepinize sağlık ve huzur dolu bir hafta diliyorum…
Konut değil EASA logbook istiyoruz, bunu gündeme getirmeyen basına da yazıklar olsun diyoruz
SAW 2.pist altı tünel açılsın artık yeter. Ömrümüzden ömür gitti. Her gün Kavakpınar Mahalle sokaklarında zigzag yapmaktan sıkıldık daraldık.
THY lersonelinin işe geliş güzergahı içler acısı.
Arkalarına aldıkları güçle daha rüzgâr olamadan, fırtınalar saçıyorlar. Hiçbirinin de en ufak eleştiriye, kendinden farklı hiçbir görüşe tahammülleri bile yok. O kadar doğru ki altına imzamı atarım başkan müdür kendini yarı tanrı olarak görüyor şef başteknisyenler desen koltuk sevdasında adamcılık oynuyor yanına topladığı 3 5 yalakasıyla profesyonel iş ortamı ile yakından alakası kalmamış burasının .