KİRALIK SAĞ KOLTUK(!)..

Bu haftaki köşe yazım, Airporthaber’in 6.yılına girdiği güne denk geldi.

5 Nisan 2005 tarihinde Ali Kıdık’ın tek başına, belki de bugün geleceği seviyeyi bile düşünemeden kurduğu Airport Havacılık Haber Portalı,  alanında ilk olmanın yanı sıra, tüm dünyada gelişen havacılık sektörünün haber ağıyla kurduğu bağlantılarla sağladığı bilgileri sektörümüzün hizmetine sunmaktadır.  Çok geçmeden; ortaklarımızla oluşturduğumuz, ülkemizin ilk havacılık ve turizm kanalı olan Airport TV de devreye girerek, yazılı ve görsel medyada yerini almış ve hizmetini sürdürmektedir.
Bu oluşuma ben de THY’de çalıştığım günlerde girmiş ve hatta yazılarımı  sinan@thy.com isimli e-posta adresimle yazmaya başlamıştım.
2006 yılının ocak ayından bu yana da, emeklilik keyfini süremeden; 1991 yılından bu yana UTED Dergi’de amatör olarak yazdığım köşe yazılarımı, bu kez profesyonel olarak Airporthaber’de sürdürmeye başladım.
Kısaca geride kalan tamı, tamına 5 senenin 4,5 senesinde ben de bilfiil bu sitedeki her gelişimin içersindeyim.
Sonuç olarak; ilk başlarda bir gazeteci ve bir havacının beraberliğinde büyüme trendine giren ve bir çok sansasyonel haberle sürekli gündem yaratan bu oluşum; devam etmektedir.
***************************************

29 Mart 2010 pazartesi günkü Kara Kutu programımda konuk ettiğim SHGM’nin emekli genel müdür yardımcısı, uçak mühendisi Ümit Çendek beyle bir program yaptım.
Bu programda eski bir yöneticinin SHGM’deki yapılanmayı ve eleman seçiminin yanlışlarını, çözüm önerilerini umarım sizler de dinlemişsinizdir. Öncelikle, sorduğum tüm sorulara, samimiyetle verdiği cevaplar için, Ümit beyi kutlamak isterim. Kişilik içermeyen, sadece havacılık sisteminin eleştirildiği bu programda, hiç kimsenin hedef alınmaması, programın en güzel yanıydı.
Ümit bey, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, sonuçta; SHGM’de 25 yıl merdivenleri tek, tek çıkarak, genel müdür yardımcılığı seviyesine kadar gelebilmiş bir yöneticidir. Devlet memuru iken söyleyemediklerini, emekliliğini yaşadığı bu günlerde, düşündüklerini söyleyebilmesinin sistem açısından büyük faydası vardır.
Ümit Çendek, konuşmalarındaki bazı önemli başlıklara bir bakalım;
a)
 SHGM’nin üstünde bir kurul oluşması ve bu kurulun direk Cumhurbaşkanına bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmesini istiyor.
b) Devletin kendi kendisini denetlemesinin gerekliliğine inanarak, SHGM de denetlenebilmelidir diyor.
c) Uçuş okullarının layıkıyla denetlenemediğini iddia ederek, SHGM’nin elindeki kadroyla bunun mümkün olamayacağını belirtiyor.
d) SHGM’nin bir üst kurula bağlı olarak çalışması gerektiğinin altını çizerek hepimizin özlem duyduğu NTSB’ye benzer bir kurulun oluşması gerekliliğini gözler önüne bir daha serdi.
e)  Pilot okullarının Crosscountry ve PIC uçuşlarının yani öğretmen pilot yanında olmadan, tek başına öğrencinin uçmasının pilotun kendine güvenini sağlayacağını ancak bu tür uçuşların Ülkemizdeki pilot okullarında maalesef yapılamadığını iddia ediyor.
f) Sivil havacılık tarafından desteklenen ve Havak Vakfı tarafından yapılan 1, 2 veya 3 günlük çok önemli JAA-EASA regülasyon kursları, gereklilik açısından önemli olup tamamen yabancı hocalar tarafından ve tercüman olmaksızın verilmekte olduğuna dikkat çeken Ümit Çendek, bu kurslara otoritemiz SHGM nin elemanlarının da katılmakta olduğunu belirterek, katılımcıların bir çoğunun kursu anlayabilecek düzeyde İngilizce bilgisine haiz olmadığını iddia ediyor. Ancak, SHGM tarafından kursu anlayıp anlamamaları değil,kurs görüp görmediklerinin dikkate alındığını ve hepsinin kursa katıldığına dair belge aldıklarını, bu sistemin yanlışlığını ifade etti.
g) SHGM denetçilerinin deneyimsel eksiklikler içerdiğini iddia edilerek bu arkadaşların mutlaka sektörde 2 sene staj yapmalarının kendileri ve sektör açısından son derece faydalı olduğunu söyledi.
Yukarıda madde,madde yazılanların bir çoğunun defalarca tarafımdan da yazıldığını tüm yazılarımı okuyan okurlarım mutlaka bilir. Ancak bu seferki fark bu düşünceleri,otoritenin yetkili bir ağzından duymuş olmamız oldu.
******************************************
PİLOT TİCARETİ
Türkiye’mizde pilot ihtiyacı gittikçe büyüyor. Pilot sorunu büyüyor dediğimde; kimse bu ifadeyi pilot bulunamamasına bağlamasın. Evet,Türkiye havacılık sektöründe bir eğitim merkezi olma yolunda ilerlerken, sistem tersine işleyerek kendi ülkesinin çocuklarına değil, yabancılara açık işlemektedir.
Pilot okulları ile ilgili bir çok yazı yazıp, TV programları yapmış bir kişi olarak, bu sefer de gözümü, yine pilot sorununun, yani genç pilotlarımızın sorununu çözeceğine bu işi ticarete dökmüş şirketlerimize ve buna çözümsüzlükten ses çıkaramayan SHGM’ye ve  yeteri kadar denetlenmediği iddia edilen Türkiye’deki TRTO (Yetkili Tip İntibak Eğitim Organizasyonları) dikmiş bulunmaktayım.
Ülkemizde 14 adet TRTO vardır. Bu TRTO’lar pilotların simülatör eğitimlerini ve zorunlu olan belirli sayıda iniş ve kalkış uçuşlarını sağ koltukta yaptırıyorlar ve line (type rating) eğitimini tamamlatarak tip kursu göstermiş oluyorlar.
Yine bunun gibi yabancı pilot okullarından aldıkları tip eğitimini lisansına işletmiş olan yabancılar, sahip oldukları uçak tipinde tecrübeleri olmadığından ve Avrupa genelinde şu an pilot alımları çok yavaşlamış olduğundan, Avrupa ve Asya’daki havayolu şirketleri genelde pilot alırken tipte en az 500 saat tecrübe istediklerinden kendileri için gerekli uçuş saatini ülkelerinde karşılayamayacağını bilen yabancı pilotlar ihtiyacı oldukları 500 saati doldurmak için soluğu Türkiye’de alıyorlar.
Bir zamanların genç ve deneyimsiz pilotların hayali olan EasyJet ve RyanAir bile, sadece deneyimli Kaptan alıyor. Durum böyle iken, yurdumuzda deneyim kazanıp ve saat doldurmaya devam eden yabancı pilotlar, Avrupa’da pilot alımları yeniden başlayıncaya kadar uçmaya devam edecekler, kendi memleketlerinde iş bulunca da; belki de sezonun en hareketli zamanında, geriye dönüp yeni işlerine başlayacaklardır.
Türkiye’ye gelen tip sertifikalı yabancı pilotlar, genellikle dışarıdaki bir okulun sayesinde geliyorlar. Yurtdışındaki bazı okullar Türkiye’den bazı şirketlerle anlaşmış olacaklar ki, öğrencilerine 400 – 500 saat uçuş tecrübesini garanti, edip satıyorlar.  Burada olan da bizim yerli pilot mezunlarına oluyor!

Avrupa’nın bayrak taşıyıcı şirketleri başta olmak üzere, bir çok şirket kendi pilotunu yetiştirmeye devam ederken, vizyon sahibi olmayan ve sadece sezonu kurtarmaya çalışan Türkiye’deki bir çok şirket, sağ koltuğu satarak hem ikinci pilot gereksinimi sağlamakta, hem de bu işten para kazanmaktadır.Kısaca, Türkiye’mizin geleceğine dinamit konmaktadır.
Sun Express dışındaki tüm şirketler, tip eğitimini almış, 2.veya 3.sınıf YABANCI pilotları alıyorlar.Sun Express tip eğitimini kendi verip, sağ koltukta eğitiyor. Tip eğitimi ile yeni işe alınan bir pilot sağ koltukta önce hocalarla 20 sektör uçuş eğitimine başlıyor. Yaklaşık ilk 6 sektörde safety pilot arkada oturuyor. Yani pilotun başarı ve becerisine göre de safety pilot kalkabiliyor. (Burada inisiyatif SHGM’de değil, şirketin kendinde.)
Safety pilot uygulaması kalkmış, pilot F/O olarak uçmaya ya parasız olarak veya uçtuğu şirkete para ödeyerek görevini arzu ettiği saat dolana kadar sürdürüyor. Kısaca bizim bir çok yerli havayolumuz bu işi ticarete sokmuş durumda. 

Genç pilotlarımızın uçuş saatlerini artıracak bölgesel veya genel havacılık uçaklarımız olmadığından ortada kalmış durumdalar. Nereye gitseler kendilerine uçuş saati sorulacak ve kendi ülkelerinde bile ortada kalacaklardır.
Pilot sorununa çözüm var mıdır? Elbette vardır. Öncelikle, eğitim amacıyla veya tecrübe kazanmak için gelen yabancı ikinci pilotlara izin verilmemelidir.
– Ülkemizde bir tip eğitiminin maliyeti yaklaşık 15.000-20.000 USD civarındadır. Bu bedel ilk defa tip eğitimi alanların maaşında taksitler halinde kesilebilir.Veya banka kredisi ile ödenebilir. Bizim şirketler 27.000 EURO gibi çok fahiş rakamlar alıyorlar. Bu durum yerli pilot kaynağını zora sokmaktadır.
  – Uçuş  okulları eğitim standardı Avrupa seviyesine çıkarılmalıdır.

– Adaylar, ücreti SHGM garantörlüğünde vermeli. Uçuş okulları belli dönemlerde uçuş yaptıkça, hak ediş şeklinde ücretini kısım, kısım almaları sağlanmalıdır. Birçok insanın umutları ve paraları batan okullarda söndürüldü. Böylece bunun önüne geçilmelidir.
Geleceğe yönelik pilot sayısı belirlenmeli buna göre yerli kaynaklar desteklenerek daimi insan kaynakları yaratılmalıdır.
SHGM’mizin Lisans Şube Müdürlüğünün denetlemesinde olan bu uygulamalar otoritemizin bu konudaki denetleyicilerinin eksikliği veya yetersizliği nedeniyle pilot okulundan çıkıştan itibaren simülatör ve line eğitimleri şirketlerin inisiyatifinde şekillenmektedir. Uçuş okullarının sıklıkla ceza aldığını hepimiz biliyoruz. Peki bu TRTO lardan birinin ceza aldığını duyan varsa lütfen yorum atarsa hep beraber öğrenmiş oluruz.
Sonuç olarak; Pilot okulları tu-kaka da, pilot ihtiyacını ihtiyaçtan çıkarıp kendi ülkesinin gençlerini açıkta bırakacak ve ilerde Türk kaptanı bulmayı bile zorlaştıracak uygulamalar içersinde olarak, bunu ihtiyaçtan çok ticarete döken şirketler ve  TRTO’lar sütten çıkmış ak kaşık mıdır?

Exit mobile version