“Kimse yoğurdum ekşi demez”…

Sivil havacılığımız gün geçtikse büyük bir hızla büyüyor. Bu büyümenin paralelinde olması gereken alt yapı her zaman belirttiğim üzere çok eksik. 1986 yılında İstanbul havayollarının kuruluşu ile ivmelenen özel havayolu şirketleri zaman içinde birbiri arkasından kapanarak sektörün ilerlemesini bayağı güçlendirmişti.
Birkaç senedir birbiri ardına açılan havayolu şirketlerimiz sektöre büyük bir hız katmış, rekabet ortamı içerisinde gerek yolcu taşımacılığı gerekse kargo olarak hizmet yarışına girmelerine olanak sağlamıştı..
Sivil havacılık sektörü aslında çok nankör bir sektördür. Dünyadaki veya ülkemizdeki her türlü menfi gelişme direk olarak bu sektörü etkiler. Uçak kiralarının ve personel maliyetlerinin bu kadar yükseldiği bir ortamda, havayolu şirketlerimizin bence imkansız olması gereken bir boyutta ücret tarifesi indirimine gitmesi bana hala çok ilginç geliyor.
Sektör bu kadar süratli bir şekilde büyürken,en önemli denetim mekanizmamız olan sivil havacılık genel müdürlüğü kadrolarında yaşanan karışıklık zamanlama açısından son derece düşündürücü.
Eski kadroların bile yeterliliğinin tartışıldığı, Sivil havacılık kanununun yeni çıktığı ve bu kanun çerçevesinde henüz gelişmelerin yaşanmadığı bir ortamda bu değişikliğin sektörümüze nasıl yansıyacağını birlikte göreceğiz..
Değerli okurlar,
Türk sivil havacılığının denetim mekanizmalarını tenkit eden birçok yazım mevcuttur. Gerek yeterlilikleri açısından gerekse kadrolarının sayısal ve deneyim yeterliliği açısından eksikliğini her zaman için bir çok platformda dile getirmiş bulunmaktayım.. haklılığımın ispatının hiçbir zaman olmamasını temenni ediyor olsam da, bu temennimin bazı yanlışları yazmamamı gerektirmeyeceğini düşünüyorum..
Ülkemizde maalesef, bazı gerçekler üzücü olaylar sonucunda ortaya çıkartılmışlardır. Çok sesliliğinin hiç kimseye zararı yoktur. Birileri her şey mükemmel derken birilerinin bazı eksiklikleri dile getirmelerini saygıyla karşılamalı ve bu karşı görüşü dikkate almalıyız.
Sonuç olarak, ben hala bu kadar çok özel havayolu şirketlerini ve THY nin bu kadrolarla yeterli denetime tabi tutulduklarına inanmıyorum.. Denetim mekanizmalarını Şirketlerimiz kendi iç bünyeleri içerisinde kurdukları kalite güvence birimleri içerisinde çözmektedirler..İleriye dönük büyük projeleri olan ve senelerdir bu sektörün içerisinde olan şirketlerimiz tabi ki iç denetimlerini en iyi şekilde yapmak zorundadırlar. Ama Sektöre yeni yeni giren veya girmek isteyen Havayolu şirketlerimizin yeterliliği her zaman için mercek altında olmalıdır..şunu unutmamak gerekir ki, “kimse yoğurdum ekşi demez”. ama ekşi yoğurtlara da zaman, zaman rastlamak mümkündür..
Herhangi bir şirketin bir yanlışının tüm sektöre ve dolayısıyla Türk Turizm ine darbe vuracağını unutulmamalıdır.saygılarımla..

Exit mobile version