featured

KİMSE SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİLDİR

18/06/2011 günü Airporthaber’de 18.000 kişinin okuyup 150 civarında yorum alan haberini gördüğümde, yayına hazır olan yazımı çekerek bu konudaki kişisel düşüncelerimi gündem kaybolmadan yazmak istedim.
Önce haberin içeriğine bir bakmakta yarar var.
“Antalya Havalimanı’nda yaşanan olayda Kaptan Bekir Kasapoğlu, güvenlik görevlisinin kaptana hitaben ‘üzerinizdeki metal işyaları cihaza koyun sonra geçin’ demesine sinirlenerek, elindeki cep telefonunu yardımcı kaptanına verip ”Beni kameraya çek” diye bağırdıktan sonra pantalon ve gömleğini çıkartmaya çalışarak tepkisini koymuştur. Pilotun savunması alınmış olup, Antalya havalimanı Mülki amirliği; Pegasus Havayolları’na bir yazı yollayarak, pilotun dikkatinin çekilmesini istemişti.
Eğer yanlış anımsamıyorsam, İzair’in Pegasus ile birleştiği sıralarda Pegasus’tan bir davet aldık ve Ali Kıdık’la beraber, İzmir’e bir yolculuk yapmak üzere,Sabiha Gökçen Havalimanı’na gitmiştik.
SAW’daki güvenlik kontrolü sıramızı beklerken, 3 kişi önümüzdeki yolcunun Ali Sabancı olduğunu gördük ve güvenlik kontrolüne girdiğini gözlemledik. Ali Sabancı X-ray cihazına metal eşyalarını koydu ve kendisi kabine doğru yönlendiğinde iki defa üstündeki kıyafetler nedeniyle ikaz sesi alıyordu.
Güvenlik görevlisi Ali Sabancı’ya dönerek, ”kemeriniz ötüyor sanırım Ali bey” diyerek kemerini çıkarttırdı ve ikazsız giriş sağlandı. Tabii ki Türkiye’de önüne gelenin; protokol kapılarından yanlarında escort elemanları eşliğinde, aranmadan geçmesinin bir ayrıcalık olduğu bir ülkede, Ali Sabancı’nın, bu kompleksiz tutumunu son derece takdir etmiştim.
Bunun yanı sıra, sanırım bir ay önce, ben AHL terminaline giriş yaparken, pantalonumdaki kemer yüzünden ikaz sesi almış, ama güvenlik görevlisi yakamdaki Apron/Terminal kartına bakarak elindeki el cihazı ile öylesine bakıp “buyrun geçin” demişti. Güvenlikten geçmiş ve X-ray cihazına koyduğum telefonumu beklerken,aynı güvenlik görevlisinin arkamdaki yolcu ile bağrıştıklarını görüp olayı izlemeye koyuldum.
Güvenlik görevilisinin ; “Kemerinizi çıkartın tekrar geçin” demesi, karşı taraftaki beyefendi’de, “ Biraz önceki kişi kemerli olarak cihazı öttüre öttüre geçti ve sen el cihazı ile bakıp geçirdin” diyerek aynı muameleyi kendine de yapılmasını ısrarla istiyordu. Güvenlik görevlisi benim personel olduğumu belirtip, uygulamasına kılıf arıyordu.
Olay, bana yapılan uygulama nedeniyle yaşandığından, oradan ayrılamadım ve güvenlik görevlisinin şaşkın bakışları arasında geri çıktım ve tekrar kemerimi çıkartarak geçtiğimde ikaz sesi almamış olmamdan ötürü, yolcu da bana uyup kemerini cıkartarak geçişini yaptı.
Yaşadığım ve bizzat şahit olduğum bu davranış biçimleri, ilgili haberi okuduğumda, bu tartışmalık olayı kendimce değerlendirmek istedim. Havacılık, kurallar manzumesi olup bunlar her konuda yazılı olarak belirtilmiştir. Bu konuda ECAC ve ICAO gibi uluslararası kurallar uygulanmakta olmasına rağmen her ülke kendi Milli sivil havacılık güvenlik programını yapmakla yükümlendirilmiştir. Bu kurallara baktığınızda, hiç kimsenin bu kurallar dışında mütalaa edilemiyeceği ve bu kurallarda ayrıcalık yapılamıyacağı açıktır.
Hal böyleyken; yakalarında kırmızı ve giriş hanelerinin tümü açık apron kartları ile Havalanı güvenlik komisyonu üyeleri her tarafa aranmaksızın rahatlıkla giriş yapabilmekteler. Bunun yanı sıra emniyet güçleri de aranmıyor. Bu iki imtiyazlı grup yönetmeliklerde yer aldığından eleştiremiyorum. Ancak; Emniyet dışındaki tüm birimlerin adı, sıfatı ve görevi ne olursa olsun imtiyazlı geçiş yapmamalarının savunucularındanım. Tabiki güvenlik personelinin biri, birilerini aramadan rahatlıkla geçiş yapmalarını da yadırgadığımı ve onlarında bilhassa vardiye değişimlerinde bir sistem dahilinde aranarak geçiş yapmaları gerektiğini düşünüyorum.
Airporthaber’de yoğun yorum alan bu konu, pilot olduklarını sandığım bazı okurlarımızın, konuya genel bir bakış çerçevesinde ve tüm personelin yakındığı konuları esas alarak yorum atsalardı, burada kuralları değil kuralların uygulanış tarzını irdeler ve ilgili yerlere mesajımızı birlikte verirdik.
Ancak,yorumlarda bu böyle olmadı ve konu mesleki ayrıcalık isteklerine dönüşüverdi. Bir personelin havalimanındaki görevi ne olursa olsun ona ayrıcalık yapılması kurallarda yazılı olmadığı gibi, mantıklı da değildir.
Konu; Güvenlik ve insan olduğuna göre hiç kimse biri birinden daha güvenlidir diye mütalaa edilemez. Ancak yorumlara baktığınızda, bazı pilotların imtiyazlı olma istedikleri ve “ben pilotum, elimde çok imkanlar var. Uçağı kaçırmak için illada bir silaha ihtiyacım bile yok” söylemleri eşliğinde aranma konusunda ayrıcalık istedikleri net olarak gözlenmekte. Bu imtiyazı neden istediklerini anlayabilmek mümkün değil.
İnsan ın kalitesi veya güvenilir olmasının, yaptığı meslekle uzaktan yakından alakası yoktur. İnsan her yerde insandır ve hata veya yanlış insana mahsusdur. Uçakta bir cüzdan içinde binlerce Euro bulan bir temizlik işcisinin bu cüzdanı sahibine ulaştırabilmek için emniyet teşkilatına teslim etmesinin yanı sıra, THY uçağında lokum kutusu içinde uyuşturucu kaçıran pilota da rastlanmıştır. ( ilgili pilot rahmetli olduğundan ismini değil baş harflerini A.G olarak veriyorum) Bu da mesleklerden ziyade, insanların kişilik yapılarının yaşam biçimlerine ve ahlak yapılarına egemen olduğunu, kısaca her zümreden ve her türlü mesleki grup içinden, farklı yapılarda insanların çıkabileceğinin bir örneğidir.
Havaalanı güvenlik noktalarında, üzerinizdeki her türlü metal aleti çıkarın ve X-Ray cihazına koyun diye asılı yazılar vardır. Bu kuralı koyan, oradaki görevlendirilmiş güvenlikci değildir. O sadece uygulama pozisyonunda bir görevlidir. İnsiyatif kullanma yetkisi yoktur ve olmamalıdırda… Mülki Amirlikce Pegasus’a hitaben yazılan yazıya bakıldığında elle arama diye bir şey söz konusu değildir. Bazı yorumcular, elle arandıklarını söylemiş olmalarına rağmen ilgili olayda bu tür bir yaptırımdan bahsedilmiyor. Kaptan arkadaş; “evet beni elle aramaya kalktılar” tepkim ondandı derse konuyu bir başka safhada değerlendirmek lazım.
Ayrıca; detektörlerin ayarları sabah başka, akşam başka olmamalıdır. Nerdeyse, ıspanak yiyen birinin midesindeki demir minerallerine bile çalacak şekilde çok hassas ayarlanan detektörler var. Bunun seviye ayarı, tüm ülke havalimanlarındaki detektörler için aynı seviyede olmalı, güne ve saate göre değişiklik arz etmemelidir.
İnsanların, tipine,kıyafetine, mesleğine bakarak onların güvenli olduğunu anlayamazsınız. Zaten böyle bir insiyatif de hiç bir güvenlikciye verilmemiştir. Onlar kendine yaklaşarak güvenliği geçmek isteyen kişinin kaptan ,teknisyen, işci veya yolcu olmasının etkisinde kalmamalıdırlar. Onlar için herkes potansiyel bir suclu olabilir. Görevini ciddiyetle ve kendine tanınan görev tarifi dışında kalmadan kibarca yapmak zorunda olmalarına rağmen, münferit olarak bazı aksi yapılı ve kibarlıktan nasibini almamış kişilere de rastlanmaktadır. Bunu genele yansıtmak ve sanki hepsi böyle diye yorumlamak yanlış olacaktır. İçlerinde, son derece kibar ve seviyeli kişilerin de olduğunu görmek mümkündür.
Yasaklanmış bir çakı veya bıçağı, havalimanının içine sokmayı; “ben pilotum kendi uçağımı mı kaçıracağım” diyerek savunduğunuzda aynı uçağa hizmet veren teknisyeni de aynı kategoride değerlendirmeniz gerekebilir. Bu sefer de karşınıza ATC’ları çıkar ve ‘ben aynı uçağa trafik hizmeti veriyorum bana da güvenlik geçişlerinde ayrıcalık tanımalısınız’ diyebilir. Bu işin altından kalkılamaz. Bu nedenle, mesleği ve görevi ne olursa olsun hiç kimse “Sütten çıkmış ak kaşık” değildir. Her insanın mesleği ve görevi ne olursa olsun zaafları vardır ve bu olası zaaflar düşünülerek kurallar, meslekler arasında ayırım gözetmemişdir.
Şüphesiz, bu aşamalarda kişisel sorunlar çıkacak ve sürtüşmeler yaşanacaktır. Ancak, sorunları, sizinle muhatap olan kişiyle değil ona emir veren ve ‘böyle uygulanacak’ diyen amirleriyle tartışmalısınız. Çünkü; güvenlik personeli; üst makamları ne derse onu yapar. Onun amiri; Kaptan değildir. Güvenlik memuru, bu nedenle sadece şefini ve müdürünü tanır. Çünkü, onlar da video kameralarla yukardan gözlenmekte ve izlenmektedirler.
Düşünsenize; Kaptan arkadaşımızın, bu pantalon-gömlek çıkartma eylemini, güvenlikci arkadaşımız kendine hakaret olarak görüp aynı kaptanımız gibi bir anda sinirlenerek kendi kişisel tepkisini oda aynı şekilde karsılıklı soyunarak değil de, sille-tokata varan bir tarzda gösterseydi ne olurdu?
Kişisel sürtüşmelerin nelere gebe olacağını baştan kestirebilmek mümkün değildir. Ayrıca, asgari ücretle mesai yapan bu kişilerin, kaptan kadar kaybedecekleri bir şeyde yoktur. Bu nedenle kişisel tartışmalarda, seviyeyi tutturabilmek çok önemli olmakta.
Kurallarda değil, uygulamalarda yukarıda bahsettiğim üzere yanlışlar vardır. Bu yanlışların acısını karsınızdaki güvenlikçiden çıkaramazsınız. Bekir kaptanımız, çok sakin bir şekilde emniyet müdürünü, güvenlikcilerin şefini, hatta Mülki amirliği arayarak,uygun gördüğü eylem şeklini onlara karşı yapması gerekirken, güvenlikciye kızarak, agrasif hareketler eşliğinde, adeta dellenerek, pantalon-gömlek çıkartma eylemine geçmesi beni en çok şasırtan olay olmuştur.
Çünkü; Kaptanlık veya pilotluk gibi soğukkanlılığın çok önemli olduğu bir meslekte, bu tür agresif davranışlarda bulunmak düşüündürücüdür. Bu davranış, her an ucuşta rastlanabilecek bir emergency durumda aynı kişinin bir anda sinirlenerek kendini kontrol edemiyeceğini ve ekip içinde olması gereken CRM koşullarının oluşabilmesinin yara alabileceğinin belirtileridir.
Kısaca; Kişiler, görevi ne olursa olsun herkes kendi işini yapmalı ve şikayetler, kişisel tepkilerle değil ,mutlaka ilgili birimin en üst merciine kurallar açısından değil, uygulayıcı birimlere yönelik yapılmalıdır.
Kaptanlarımız, uçuşta nasıl tek sorumlu iseler, yerde de kendileri gibi sorumlu kişilerin olduğunu unutmamalı ve kimse yetki ve sorumluluğunu aşacak tarzda bir başkasının görevine müdahil olmamalıdır. Sivil havacılıkta, meslekler arasında alt-üst kavramı olmadığı gibi, kimsenin de kimseye hakaret etme veya show yapma lüksü olamaz.
NOT/ Bu hafta www.sefainan.com’da konuk yazarımız Em Mühendis Albay Kamil Agiş’in “Uçak teknik personel eğitimleri” başlıklı köşe yazısında, teknisyen eğitimine siyasi ve ekonomik boyut ilave edilip farklı bir perspektiften değerlendirilmiş. Okumanızı öneririm. 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir