KENDİ KURUMLARINIZI ÇALIŞTIRAMIYORSUNUZ…
ÇÖZÜM; HEP BİRLİKTE SENDİKA ÜYELİĞİNDEN ÇEKİLİP DAYANIŞMA ÖDEMEK…
Sayın okurlarım;
Geçen hafta yazdığım yazımda Hükümetin Temmuz – Ağustos – Eylül aylarında da aynı kısa çalışma döneminin devam edebileceğini söylemiştim. Bu süreç netleşti ve ilgili dönemde işten çıkartılma olmayacak. Bu tabii ki; sevindirici bir gelişme. Çünkü kısa çalışma dönemi bir kez daha uzatılmasa ve işten çıkartılma süreci başlasaydı; kimin veya kimlerin potaya gireceğini bilemiyoruz.
Umarım ve dilerim ki; pandemi hafifler hatta sıfırlanır da, hem şirketler, hem de çalışanlar rahat bir nefes alırlar.
Çalışanların psikolojileri çok bozuk… İş barışının sıfır olduğunu görmemek mümkün değil. Sitemizin yorum hanesine baktığınızda stresten herkesin birbiri ile dalaştığını rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Çok uzun süreler THY’de çalışmış biri olarak bu tür bir durumla hiç karşılaşmamıştım. İşverenin de, çalışanın da işi zor. Sendika ise kendi dünyasında.
Çalışanlar bu stresle, kendilerini ilgilendiren her habere yorum yapar oldular. Yorumlar isimsiz olduğundan, çalışanların iç dünyası daha da netleşiyor. Bu stresli ortamdan bizler de nasibimizi alıyoruz. Yerli haber az olunca yabancı haberlere yoğunlaşıp diğer şirketlerdeki gelişmeleri yazdıkça hedef tahtası oluyoruz. Havacılık haberleri içinde çalışanları mutlu edecek haberler olduğu gibi, moral bozacak haberlerde olabiliyor. Şüphesiz ben kişisel görüşlerimi her hafta sizlere kendi ismimle sunuyorum. Bu görüşlerim tabii ki beni bağlar. Ancak, sitemizde yayınlanan haberlerin kaynağı biz değiliz.
Ben editör arkadaşlara, havacılık haberleri kategorilerini tarayın ve güncel konulara hitap edenleri yayınlayın diyorum. Onlar da güncel ve okunurluğu yüksek haberleri bulup yayınlıyorlar.
Toplumda uçak veya havacılık denince iki meslek ön plana çıkıyor. Pilot ve kabin memuru… Sokaktaki vatandaş size nerede çalışıyorsunuz diye bir soru sorup, siz ona THY veya bir başka havayolumuzda çalıştığınızı söylediğinizde, karsınızdaki kişi, erkekseniz “Pilot musunuz?”, kadınsanız “Kabin memuru musunuz? diyor. Çünkü onlara göre havacılık pilot ve kabin memuru demek… Teknisyen, dispeçer, hava trafik kontrolörü, mühendis, loadmaster gibi havacılığın olmazsa olmaz branşlarında çalışanların adı hiç anılmaz. Vitrinde hep pilot ve kabin memuru olunca halkımız da onlarla ilgili haberlere ilgi duyuyor.
Bu durumda haber akışları da bu mesleklere yönelik oluyor. Bu sadece bizde değil, yurt dışında da aynı… Görüleceği üzere; yabancı yayın organları da örneklemelerini havacılıkta başka branşlarda çalışanlar yokmuş gibi sadece kokpit ve kabin odaklı yapıyorlar.
Elimizdeki haber malzemesi bu olunca bizler de aynı haberleri sizlere sunmak zorunda kalıyoruz. Çalışanların stresi o kadar yüksek ki “ İşten çıkarılma, ücretsiz izin, maaşlarda kesinti vb… haberleri yapmayın” diyorlar. Psikolojileri, yaşanan bu süreçte, bozuk… İnanın ki, pilot ve kabin ile ilgili güzel bir haber bulduğumuzda zevkle yayınlıyoruz. Kimsenin bu popüler branşlarda çalışanların aldıkları ücretlerde gözü falan yok. Hele hele benim hiç yok. Diğer branşta çalışanlar sadece kendi düşük ücretlerinden yakınıyor. Onlardan alıp bize verin diyeni hiç duymadım.
Aslına bakacak olursanız, iş değerlendirmesi yapılmamış bir şirkette bu doğal. Onlarca defa yazdım. “Havacılık sektörü sadece bizde yok, yurt dışında da var.” dedim. “Onların maaşlarına değil, meslek grupları arasındaki ücret orantılarına bakın.” dedim. Hala da diyorum… Anlayamıyorlar mı, yoksa anlamamazlıktan mı geliyorlar bilemiyorum. Maaşlardaki Taban-Tavan oranının 1/7 olduğu dönemde kaptanlara devamlı gaz verip, “Hocam bu maaşa da çalışılmaz ki” dediğimizde, Onlar da “Heeee biz zam alalım siz de nasiplenin değil mi?” dediklerinde birlikte gülüşürdük.
Bu sistemde en üst düzey maaş alan çalışan, örneğin 7 TL maaş alıyorsa en alt düzeyde çalışan 1 TL maaş alıyor olacaktır. Bu uygulama THY tarihinde yapılmıştır.
Hak – Adalet kavramları ve iç sürtüşmeler ancak bu şekilde bir skala eşliğinde çözülebilir. Dengeler hep aynı kalır, kimse itiraz edemez. O zamanlar, kaptan maaşının yüksek olması kimsenin umurunda olmazdı. Çünkü ücret sistemi belirli bir düzene oturtulmuştu. Durduk yere pilot veya bir başka branşta çalışanlar kaçıyor diye yeni bir ücret değerlendirilmesine gidilse aynı orantı herkes için geçerli olurdu.
Bu skalayı şart koşan ve işverene Toplu İş Sözleşmesi ile uygulatan, o zamanın sendika başkanı Zihni Barın kaptandı, kendisini rahmetle, şükranla anıyorum.
BU UYGULAMAYA KARŞI OLAN BİR ALLAHIN KULU VAR MIDIR?
Tabii ki burada suçlu pilot veya kabin memurları değil, suçlu olan diğer branşlarda çalışanlar ve sendikalar… Çünkü diğer çalışanları, haksızlıklara karşı koruyacak sözde değil, özde çalışacak ne derneği ne de sendikası yok. Bir zamanlar TASSA – TALTA – MÜH-DER ve UTED vardı. Şimdi bunlar nerede? Üzerlerine sanki ölü toprağı serpilmiş gibi dilsizi oynuyorlar. Çalışanlar derneğe sahip çıkıp da, “Ya! Dernekler üyelerinin beklentisi doğrultusunda hareket etmeli. Bu nedenle ya doğru dürüst görevinizi yapın! Ya da çekip gidin!” diyemiyor. Bu nedenle onlarda kendi çaplarında güya toplumculuk yapıyor görünüyorlar. Atılan atılıyor,satılan satılıyor. Bizim derneklerden değil karşı çıkmak KINAMA bile yok.
Yaşadığımız sürece baktığımızda, ses sadece pilotlardan çıkıyor.
Neyse yine günümüze dönelim:
THY’de şimdiye kadar yaşanmamış bir dönem yaşanıyor. İş barışı imiş, biz bir aileyiz kavramıymış hepsi bozuldu.
Ben burada suçlu olarak sadece işvereni görmüyorum. Yasalarımız işverene karşı işçilerin sendikaları vasıtasıyla mücadele etmesini istemiş olmalı ki; bunlara çalışanlar oy verip göreve getiriyor ve denetliyor(!) İşverenle mücadele edecek olan sendika yönetimleridir. Sendikanın patronları ise çalışanların ta kendisi olmalıdır. İşveren vekilleri, onları o makamlara getiren, yani atayan siyasi iktidar ne derse onu yapıyor da; siz çalışanlar neden sendikanızı çalıştıramıyorsunuz?
Çalışanların sözde seçtiği Sendikalar (aracı kurum) ise adeta kış uykusunda gibi… dolayısıyla sendika ve işveren kendi dünyasında. Çalışanlar ise kimsesiz…
THY bir karar verecek ve Hava – İş bu karar için Toplu İş Sözleşmesi’ne aykırı diyecek. Top bir oraya, bir buraya gidip gelirken THY’nin aldığı kararlar uygulama aşamasına geçecek. Buna karşı hemen Hava-İş bir bildiri yayınlayıp, yapılan uygulamanın hukuksuz olduğunu söyleyip mahkemeye başvurdum diyecek….oooo kim öle kim kala senelerce sürecek davalar bunlar. Altta kalanın canı çıksın misali, süreç işleyecek… Resmen karşılıklı oynanan bir oyun bu.
Sendika ayda 5,5 milyon TL’yi çalışanlardan alıp istediği gibi kullanacak. Bal tutanlar parmağını, çalışanlar ise avucunu yalayacak… (Bu rakam 4 yıllık süreçte 200 milyon TL eder) Bu paranın kontrolü falan yok. Genel kurula yine kamyoncuları getirip ibra olup, sendikacılığa devam ederler.
Toplum bu kadar sessiz ya, bir anda aklıma bir fikir geldi.
Hava – İş’e üye tüm çalışanlar birlikte istifa etse ve ister Hava – Sen’e geçsin ister geçmesin konu bu değil. Deseler ki; “Ya biz çalışanlar olarak ne mevcut sendika Hava – İş’ten ne de Hava – Sen’den umutlu değiliz. Bu nedenle yasalara uygun olarak ödemek durumunda olduğumuz dayanışma aidatımızı ödeyeceğiz. Bu nedenle BİRLİKTE istifa ediyoruz” Sizce ne olur? Hiç bir sendikaya üye olmayan onbinlerce kişi…Çok dikkat çekici bence...
Örneğin bugün istifa etseniz Hava – İş, 2020 -Temmuz istatistiklerinde yetkisini kaybedecek, ancak sizin toplu iş sözleşmesi haklarınız devam edecek. Kısaca çalışanların kaybı yok. Avantajınız, sendikanıza ders vermek ve Türk sendikacılık tarihine ve gönüllere altın harflerle yazılmak olacak.
Bu eyleme, ne işverenin nede sendikaların yapabileceği hiçbir şey yok, çünkü, YASAL.
Sakın ola ki “Sefa Bey bekâra karı boşamak kolaydır” diyerek laf atmayın. Laf atarsanız size “yapmalısınız” dediğim özverinin daha fazlasını yaptığımı bir dahaki hafta köşe yazımda okursunuz. Hemde,THY işvereninin ve o dönem ki Atilay Ayçin başkanlığındaki Hava-İş sendikası yönetiminin olmaz diyerek defans yapmasına rağmen…
Hadi diyelim ki, bu uygulamayı yapamadınız. “Armut piş ağzıma düş” diyerek haklarınızı işverenin ve sendikanın insafına bıraktınız. O halde sendikaya aşağıda yazdığım desteği yapmalarını sağlatın.
Nasıl mı?
Hava – İş biriktirmek zorunda olduğu (%10 tahmin ediyorum) grev fonunu (nasıl olsa grev yapılamıyor) çalışanların pandemi dönemindeki mağduriyetlerinin giderilebilmesi için kullansa… Şimdi diyeceksiniz ki; “Ayda 550.000 TL ne ye yarar ki?” Sendikanın personel giderlerinin dışında başka ne gideri olabilir ki? Benim tahminime göre kasalarında sadece grev fonu olarak şimdiye kadar birikmiş 15 – 20 milyon TL olması gerekiyor. Tabii ki yandaş medyasına ne ödüyor onu bilemiyorum.