KASAPLARIN TARTIŞMASINDA, KOYUNLARIN TARAF TUTMASI, KOYUNLARIN KADERİNİ DEĞİŞTİRMEZ…

KASAPLARIN-TARTIŞMASINDA,-KOYUNLARIN-TARAF-TUTMASI,-KOYUNLARIN-KADERİNİ-DEĞİŞTİRMEZ...

 

Değerli okurlarım,

Bu haftaki köşe yazıma internette gezinirken rastladığım, sıklıkla kullanılan bir hiciv ile başlamayı uygun gördüm. Tabii ki, ilgili başlık kesinlikle art niyet taşımamaktadır.

Geçtiğimiz hafta Özçelik İş sendikasında kazanlar kaynamaya başladı. Bu kazan kaynatma, çalışanların mağdur olması ile ilgili olsaydı saygı duyardım ve sonuna kadar desteklerdim. 

Ferhan ÖNER ve Recep AKYEL’ in seçim çalışmalarına şimdiden başladığını sizlere özel haber olarak duyurmuştum. Bu arkadaşları yakinen tanımam. Sadece Bay Hamdi’nin, ucuz iş gücü yaratmak için THY çalışanlarına attığı en büyük kazık olarak hatırlarım. O zamanlar bu girişimi birçok yazımda eleştirdiğimi hatırlayanlarınız vardır. Bu kazık halâ çakıldığı yerde duruyor.

Hayati önem taşıyan iş kollarında, ucuz iş gücü adına yapılan bu tür eylem planları, işveren nezdinde değer bulsa da uzun vadede, sorunlar yaratır demiştim ve yarattı da… Havacılıkta bilhassa iki meslek grubu ile oynamayacaksınız.  Bunlardan biri pilotlar diğeri teknisyenlerdir. Bu ikilinin ne kadar önemli olduğunu sizler de en az benim kadar biliyorsunuz. Ancak, Bay Hamdi bilmiyordu ve hayati ehemmiyet taşıyan teknik grubu, sıradan birer işçi imiş gibi ucuz iş gücü altında çalıştırmaya başladı. İşte o zamanlarda, işverenin seçtiği bazı kişilerin, çalışanları otobüslere bindirip oy kullanmaya götürdükleri söyleniyordu. Bu kişiler tabii ki işveren ve sendika nezdinde ödüllendirildi. Bu uygulamada işveren ucuz iş gücü sağlarken sendika da bol bol üye buluyordu.  

Günümüzde sendikalar, üyelerine doğru dürüst bir hizmet veremeyen, lüks ve şatafatlı koltuk savaşına kapılmış kişilerle doldurulunca, işçinin halinden bihaber tam bir entrikalar dünyasına döndü… Sendikalar, çalışanların emeğini, alın terini savunup daha kaliteli bir hizmet vermek gibi derdi olmayanların her türlü kirli işe bulaştığı çiftliklere döndü.

Çünkü düzen, işçiyi yüceltmek, korumak üzerine değil, tamamen koltuğunu koruma adına, her türlü oyunun döndüğü talan düzenine döndü. Bazen düşünüyorum da, acaba bu sendikacılık, aidat sız, ücretsiz ve gönüllük esaslı olsa yine bu kadar rağbet görür müydü? Bu kadar mücadele ve entrika olur muydu? Yine herkes birlikte yola çıktığı kişilere, ilk dönemeçte kazık atıp, çelme takmaya çalışır mıydı? 

Bay Hamdi, senelerin taşımacılık (havacılık) iş kolunda çalışanları bir anda metal iş koluna nasıl sokuverdi. Adeta, pazardan amele toplar gibi hangarlardan ve atölyelerden sendikacı toplandı. 

Bu durum kaliteli ve düzgün insanların vicdanında kabul görmediği ve yapılması istenen tuzağa mesafeli yaklaştıkları için, meydan vasıfsız boş ve yetersiz insanlara kaldı. İşte bu yüzden onların kirli hırs ve emelleri peşinden sürünüp duruyorsunuz.

Havacılık şubeye sektörde daha 2 yıl bile çalışmamış, havacılıktan ve sendikacılıktan bihaber birini atayıp adam yokluğunda hızlıca en tepeye çıkarırsanız şimdi indirmek için böyle kırk takla atarsınız. Kısa bir sendika temsilciği ardından hızlıca şube başkanı ve atamayla genel merkez yöneticisi olunan bir sistemden ne kadar demokrasi ve adalet bekleyebilirsiniz ki. Bu sendika havacılık sektörüne bu kadar yabancıyken birde kalkıp hem iş yerine hem sektöre bu kadar yabancı ve hiç sendikal geçmişi olmayan acemilerle yol yürünürse oradan ne beklenir ki?

Sürekli hata üstüne hata yapan, üyesine yalan söyleyen, onu layığı ile temsil edemeyen, tek derdi kendisini tekrar seçecek adamlar devşirmek olan sendikacılardan ne çıkar… Bunlar, birbirlerine çamur atıp, genel merkeze tutunmak için seçimlerde hilelere başvurup, sizin aidatınızla sizi satın almaya sandıkta oy olarak kullanmaya çalışırlar. Yahu bu kadar mı safsınız. 

Bu kişilerin, günahı çok, aldığı ah ve beddua çok. Biraz kurcaladıkça karsınıza çıkacakları yazmaya ve anlatmaya ahlakınız müsaade etmez. Sekiz yıldır, bu işyerinden hoplaya zıplaya sendikaya yönetici olacaksınız, birlikte yönetip her aşamada başarısız olacaksınız. Sonra suçu başkalarında arayıp günah çıkaracaksınız. Yemezler kardeşim. 

Çalışanların, Genelge ile iş gurubu düşürülüp, maaşı %30 kesildiğinde, aidatlar 2 katı artırıldığında, bol sıfırlı sözleşmeler imzalandığında, sizi eleştirdi diye işten atıldığında hepiniz o masalarda ve o koltuklardaydınız.  İşte o zamanlar, elini masaya vuramamış hiçbir yanlışa meydan okuyamamış korkak ve çömezlere şimdi çalışan kesim nasıl güvensin. Halen oturduğunuz koltukların imkânlarıyla, o sendikanın maaşı ve arabasıyla seçim kampanyası yürütmeye utanmıyor musunuz? 

Sağ olsun giderayak İlker Aycı’nın verdiği zammı bile almayı beceremediniz. Onu bile yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. HAVA İŞ toplu sözleşmesi başlamadan ile %85 e varan zammı duyunca hemen bastı imzayı geçti sesiz sedasız kenara. Siz sarhoş atlar gibi 6 ay git gel, bol goy goy ve palavralarla milleti oyalayıp durdunuz. Peki, Toplu İş Sözleşmesinin İdari maddeleri ne oldu? 

Yahu %14 -18 derken açık artırmayla işportacı kafasıyla %110’ a çıkardığınız zam talebinizle zaten kendi zekâ seviyenizi ispat ettiniz. Bu kadar cahil, bu kadar acemi sendikacılığı ben 40 yıldır hiç görmedim. Yok, muydu bunlara yol gösterecek bir tane akıllı adam. Şimdi çalışanların karsısına hangi yüzle çıkmayı düşünüyorsunuz?  

Bakın şimdi bir başka rezillik daha;  6 ay boyunca idari maddeleri aşamadık yalanıyla ücrette ağzını açamıyorsun sonra HAVA İŞ le aynı sözleşmeyi imzalayıp birde yalandan size sormadan imzalamayacağız diye mail atıyorsunuz? Yahu hiç mi utanma hiç mi sıkılma yok sizde. Hangi yüzle duruyorsunuz hala oralarda. Ben bu zam haberini ilk defa sizlere duyururken, sendikacılar milleti toplamış eylem planlarını açıklıyorlardı. Komediye bakın yahu… Ben Airlinehaber olarak manşet atıp sözleşme imzalandı diyorum. Bu sendikacı bozuntuları hangarda çalışanları toplamış, imzadan habersiz, yapacakları eylemleri açıklıyorlar. Son yılların en etkili komedisiydi bu.     

Megafonlu sendikacılar, gökyüzü mavisi, baharın yeşili delikanlılar hiç yakıştı mı size? Hani istifa ediyordunuz? Hani bağımsız ve idealist bir genç harekettiniz… 

Sevgili sözde sendikacılık yapanlar; Ortada bir başarısızlık varsa bu hepinizin komple bir ekip olarak başarısızlığıdır. Siz bu başarısızlığın hem sebebi hem de sonucusunuz. O gün yumruğunu masaya vuramayıp, perde arkasına gizlenen, Şube seçimlerine haksız ve ahlaksız hileler karıştırıp, tehdit ve baskılarla müdahale eden işçinin iradesini hiçe sayanlar, bugün ne sendikacılıktan, ne haktan ve adaletten bahsetmesinler… HEPİNİZİN BİRLİKTE BIRAKIP GİTMENİZ GEREKİR…

Elinizde işçi iradesinin kanı var.  Avrupa havacılık şubede göz göre göre kırmızı liste kazandığı halde adamların hakkını yiyip aday olmalarını engellediniz. Tepenizdekilerden aldığınız gücünüzü size rakip olan mazlumlara kullandınız. Az biraz demokrasiden adaletten bahsediyorsanız, şubeyi olağan üstü kongreye götürür işçinin gerçek iradesine saygı duyardınız. 

Bildiğim kadarıyla delege çoğunluğu halen kırmızı listedeki arkadaşlarda. İsterlerse imza toplayıp şubeye olağan üstü kurulla seçimi tekrarlatmanın önünde hiçbir hukuki engel yok.

O kadar iddialı adaylarsanız şubelere gizli ittifaklarla, yalan ve hile ile oturttuğunuz kişilerden değil, yiyorsa gidin aidatını hiç ettiğiniz hangarlardan, atölyelerden destek isteyin… Bakalım onlarda destekliyorlar mı sizi proje şube başkanlarınız gibi… En çok da bu oyunlara alet olup arkadaşlarının gözlerinin içine bakarak yalan söyleyen gizli ittifakların maaşlı askerlerine acıyorum. Öncekilerin yaşadığı sondan da ders alamamışlar oysa savaşlarda ilk onlar telef oluyor. 

Kasaplar kavga ederken koyunların taraf tutması, koyunların kaderini değiştirmez ki..(Sümer Atasözü) Bu sözü hiç mi duymadınız? 

Exit mobile version