KAR VE BUZLA SAVAŞTA NEDEN ÇOK ZORLANDIK…

Bu sene gerçekten çok sert bir kış mevsimi yaşıyoruz. İstanbul kışa teslim olmuş gibi görünüyor. Şehrin merkezinde oturan biri olarak bile bir çok mağduriyet yaşıyoruz. Tabii ki bu sert kış havayollarımızı ve havalimanlarımızı da vurdu.
Atatürk havalimanı apronunda geçen 30 sene içersinde hafızam beni yanıltmıyorsa 1987 yılında şimdiki gibi çok sert bir kış yaşamış ve Atatürk havalimanı’nda savaş vermiştik. O günkü koşullarla bugün ki koşullar arasında bir fark göremiyorum. O zamanki havalimanı kapasitesi daha küçükse ona göre de çalışan sayısı azdı. O zamanlarda araçlarla de-icing,anti-icing uygulamaları yaparken bugünde yapıyorlar.
Hiç unutmam uçakların üstündeki karları kürek ile temizlerdik. ( gövde ve kanat sathına temas etmeyecek şekilde) Kış ayları geldiğinde tüm araçlar kontrol edilir, sıcak su hazır hale getirilir ve uzmanlaşmış kişilerle tatbik edilirdi. O zamanlar şimdiki gibi TGS-Havaş gibi yer hizmet kuruluşları yoktu. Tek şirket THY idi. Yerli veya yabancı uçaklara, de-icing ve anti-icing hizmetlerini teknisyenler verirdi. Tabii ki bazı teknisyenler özel olarak push back ve de-icing işlemleri için özel eğitilirdi. Kısaca uçakları da hem iterdik hem de yıkardık…
Şimdi bakıyorum ki bir dolu eleman, hepsi ayrı branşlarda çalışıyor ve çok daha modern araç gereçlerle donanımlılar..
Medyayı sizler gibi bende takip ediyorum. Yazarlar atıp tutuyor. Hayatında uçağın kanadına eli bile değmemiş, o şartlarda çalışmamış, soğuktan eli donup tornavidası eline yapışık olarak hekimliğe gideni görmemiş yazarçizer takımı. Şöyle olmalı, böyle olmalı diye oradan buradan okudukları ile tavsiyelerde bulunuyorlar.
Apron’da çalışan arkadaşların nasıl zor şartlarda çalıştığını bilebilme ve bunu yorumlayabilmek için o şartları yaşamak gerekir. Bunların yaptığı, hayatında futbol oynamamış tiplerin, maç sırasında yaptıkları yoruma benziyor.
Vay efendim araç eksikliği varmış. Vay efendim kış başlamadan önlemler alınmalıymış vb… Aslında hepsinin yapıldığına eminim. Araç gereç hepsi mutlaka hazırlanmıştır.
Eksik olan ne biliyor musunuz?
Eksik olan deneyim. Biz o zamanlar eski ağabeylerimizden öğrenir ve onların çömezi olarak yanlarında dolaşırdık. Bir nevi öğrendiklerimizi tatbik ederdik. Onlar bıraktı biz yeni adamları eğittik. Şimdikilerde kendilerinden sonra gelecekleri eğiteceklerdir. Kısaca bu meslekler usta-çırak ilişkisi dışında kesinlikle ve kesinlikle öğrenilemez.
Deneyimsiz elemanlarla yapılan karla ve buzla mücadele işlemi bugünkü haberimizde olduğu gibi bilinçsiz ellerde kanadın flap,slat ve spoiler gibi uçuş kumandalarının olduğu bölgeye damacana ile su dökerek yapılır ve kazaya adeta davet çıkartır. (Haberin detayına buradan ulaşabilirsiniz)
Sıklıkla yapılan bir yanlışta de-icing işlemi ile anti-icing işleminin karıştırılmasıdır. De-icing işlemi uçağın üstünde görünecek şekilde kar ve buz bulunduğu zaman yapılan işleme denir. Anti –icing ise bir koruma işlemidir. Soğuk havalarda uçağın üstünde kar ve buz olmasa bile koruyucu bir işlem olarak kullanılır ve de-icing gibi sıcak su karıştırılarak yapılmaz. Anti icing uygulamasındaki solüsyonun adı piyasada ismi killfrost’tur. Bu işlem de-icing işleminden daha maliyetlidir. Çünkü içerisindeki solüsyon %90 civarındadır. Yerde ve kalkış sırasında buzlanmaya karşı kesin önlemdir.
Şimdilerde bakıyorum da, araç gereç mükemmel. Eleman sayısı da normal. Ancak çok bocalanıyor. Çünkü şimdiki yönetimler deneyimin bu tür işlerde önemini bilemiyor. Bu işleri tahta başında verilen eğitimle çözebileceklerini sanıyorlar. Tatbikatı ancak kış şartlarında bocalandığında görebiliyorlar. Tabii ki geç kalıyorlar.
Uçak kaza kırım ekibimiz de aynı. Pistin dışına çıkmış, iniş takımlarının hepsi çamura saplanmış uçağı kurtarmak için bu işi daha önce yapan deneyim sahibi teknisyenlerin evlerinden getirildiklerini bilirim. Onların yanında çalışırken bizler de öğrenmiştik. Elindeki teçhizatla uçağı çeker çıkarırsın ama bir bakarsın, işi bilmediğin, Recovery Manual’e uymadığın için, çıkarma sırasında uçağa çok daha fazla hasar/zarar vermişsin. İniş pistini açarken uçağı haftalarca onarmak ve milyon dolar harcamak zorunda kalırsın.
Bu nedenle gerek DHMİ, havayolu şirketleri ve gerekse hondling kuruluşları olsun deneyimli elemanlarını ekonomik nedenlerle kaybetmemeye çalışmalılar. Ekonomi yapacağım derken çok daha yüksek maliyetlerle karşılaşmanız mümkün. Tabii ki bu maliyetin yanı sıra şirketin prestiji de yerle bir olur. (Damacana olayı gibi)
Pisti açmak, taksi yollarını temiz tutmak, olası kırımlarda uçağa zarar vermeden, tereyağından kıl çeker gibi uçağı çıkartmak hep deneyim işidir. Sadece kurslar görüp, kitaplar okuyarak bu işleri yapmak mümkün değildir.
Eski adamları eksiltip kadromuzu gençleştiriyoruz dediğinizde bu satırlar aklınızda kalsın.
Sefa İnan

Exit mobile version