Değerli okurlar, Hava İş genel kuruluna şunun şurasında 15 gün kaldı. Uzun yıllar tartışılacak bir seçim süreci geçirdik. Şimdi soru şu : “Hava iş’in aidat ödeyen THY çalışanı üyeleri, bu seçimin kurallara uygun, etik, hukuki ilkelere uyularak yapıldığını, demokratik ve eşitlik içinde bir yarışa sahne olduğunu, çıkan sonucun sizi tatmin ettiğini söyleyebiliyor musunuz. Aidat ödemeyen kamyoncuların sizin Genel Kurulunuzda oy kullanacak olmasını ve sizin kaderinizle ilgili karar almasını içinize sindirebiliyor musunuz?” Cevabınız Evet ise sorun yok… Yolunuz açık olsun !
Şimdi biliyorsunuz, muhalif grubun iddiaları ortada… Bunları bir tarafa koyalım. Peki şu kamyoncu delege olayı ne olacak? Bakın, delege seçimleri biteli neredeyse 1 ay oldu. Nerede delege listesi? Kim bu yaklaşık 120 kamyoncu? Bu nasıl bir iştir? Neyi saklıyorsunuz beyler? Yasa ve tüzük gereği bu listeyi Genel Kurul’dan 15 gün önce Yani 27 Ekim Cuma günü İlçe Seçim Kuruluna vermediniz mi? Eeee, niye açıklamıyorsunuz?
Kimler var kardeşim bu listede? Bizi temsil edecek, bizim adımıza kararlar alacak bu arkadaşlar kimler?
GENEL SEKRETER KAMYONCU OLSUN !
Ortada ilginç bir tablo var. Sadece THY çalışanlarının aidat ödediği havacıların sendikasında 300 kişilik Genel Kurulun en az 120 kamyoncu delege yer alacak. Düşünün havacıların sendikasında en büyük grup kamyoncular ! Peki delegasyonun % 40’ını oluşturan kamyoncu grubu 9 kişilik Yönetim Kurulunda temsil edilmeyecek mi?
Demokrasiye inanıyorsanız Temsilde Adalet diyorsanız mutlaka edilmeli !
Yani kabaca en az 4 Yönetim Kurulu üyeliği kamyonculara verilmeli… Bu kadar büyük bir grup mutlaka etkin görevlere getirilmeli. Örneğin Genel Başkan Yardımcılığı, Genel Sekreterlik mutlaka kamyonculara verilmeli… Vermezseniz ne olur? Bu arkadaşları seçim kazanmak için oy makinesi olarak kullandığınız izlenimi daha da netleşir. Kendi adıma söyleyeyim, demokrasiye inanan bir yurttaş olarak Genel Kurulun en büyük grubunun yönetimde ve denetimde de görevlendirilmesini can-ı gönülden istiyorum! İster inanın, ister inanmayın !
TATLIBAL “HAVACILARIN SENDİKASI HAVA İŞ .”
Başlığı görünce şaşırdınız değil mi? Bu söylemi son 2 aydır hep İskender Kaptan ve Zeytin Dalı grubu kullandı. Peki bu sözün asıl sahibi kim? Ali Kemal Tatlıbal başkanlığındaki Hava İş ! Geçen gün eski dergileri karıştırırken Hava İş’in Ocak 2016 tarihli dergisi geçti elime…60 sayfalık dergide 3-4 sayfa “Üyeliğe çağrı” ilanı var Hava İş’in. Ne demişler? “Çalışma koşullarınızın düzeltilmesi için, hak ettiğiniz ücretleri almanız için, gerekli tedbirlerin alınması için, İş garantisi için, Sosyal haklar kazanmanız için ÇÖZÜM HAVACILARIN SENDİKASI HAVA İŞ…”
Nasıl ironik değil mi? O söz verdiklerini yaptılar mı, zaten hepiniz biliyorsunuz. Ama slogan çarpıcı: HAVACILARIN SENDİKASI HAVA İŞ ! Aynen altına imzamı atıyorum da, o kamyoncular ne arıyor HAVACILARIN SENDİKASINDA ?
Bitti mi? Bitmedi…Aynı derginin 2017 Ocak sayısında da aynı ilan yayınlanmış. Yani 2017 Ocak ayında Sayın Sendikamız “Hava İş’in Havacıların Sendikası” olduğunda ısrarlı… Aradan 7 ay geçiyor bir de bakıyorsunuz, kamyoncular sendikamıza önce üye sonra delege oluvermişler ! Ne güzel değil mi? Bu arada unutmadan, bu derginin yayın periyodu nedir beyler? Ayçin zamanında 2 ayda bir çıkardı. Şimdi aylık mı, 6 aylık mı, yıllık mı yayınlanıyor , kaç tane basılıyor, kaç para ödeniyor? Açıklayın da bilelim. O paralar üyenin aidatı !
NE OLDU ŞU SAVCILIK BAŞVURUNUZ?
Bugün ilginç bir haber düştü bizim siteye. Sendikamız, THY A.O. Tarafından Yayımlanan 27.10.2017 Tarihli PR.34.011’de Yapılan Revizyon Hakkında Açıklama yapmış. Toplu İş Sözleşmesine aykırı yapılan bu uygulama ile üyelerini bilgilendirmiş. Revizyon, Temmuz ayında THY ile Hava İş arasında imzalanan protokole de aykırı imiş ! Ne güzel… Peki ne öneriyor sendika? “Size bu şekilde TİS’e aykırı tebligat yapılırsa hemen bize bildirin.” Muhteşem değil mi? Üyeyi işverenle karşı karşıya getirmek… Senin ağırlığın yoksa gariban üye kabul etmedi diye işten atılırsa mani mi olabileceksin? Bildiride diyorsun ki “Hukuki yollara başvuracağız.” Eeee, daha önce başvurmadın mı? 29 Mayıs 2017’de Ekip Planlamanın 3 mümtaz idarecisine noterden ihtar çekmedin mi? Bu arkadaşlara zaman vermedin mi? Aynı usulsüzlükler 3 ay devam etmesine rağmen ses çıkardın mı? Tam da Uçuş işletme delege seçimlerinden önce 8 Eylül 2017 günü bu kez de aynı idarecileri Savcılığa vermedin mi? Verdin… Sahi ne oldu o başvuru? hukukçulara sordum, Savcının bu 3 idareciyi çağırıp ifadelerini alması gerekirmiş. Aradan neredeyse 2 ay geçti. Bu arkadaşlar ifade verdiler mi? Verdilerse ne dediler? Acaba “Biz emir kuluyuz Sayın Savcım, yukarıdan ne talimat gelirse onu yaparız.” mı dediler? Sahi ne aşamada bu suç duyurusu? Yoksa savcı takipsizlik kararı mı verdi? Ya da suç duyurunuzu ciddi bulup iddianame mi hazırladı? Nedir son durum beyler? Hadi açıklayın bakalım, açıklayın da öğrenelim.
THY KÖTÜ SINAV VERDİ
THY yönetimi üzülerek söylemeliyim ki, sendika seçim sürecinde kötü bir sınav verdi. Zeytin Dalı grubunun 85 kişi biraraya gelmesi bir türlü mümkün olamadı. Sayın THY yönetimi, çalışanların bir kesimini bu kadar karşınıza almanız doğru bir yaklaşım değil. Muhalefetin tek bir yerde kazandığı oylara, Hava iş Merkez yönetimi bütün ünitelerde aldığı oylarla bile ulaşamadı. Beğenirsiniz beğenmezsiniz sonuçta o 85 delege, 14.000 kokpit ve kabin ekibini temsil ediyor. Uçuş İşletme olarak kimse sizden destek istemiyor. Bari gölge etmeyin. Bakın, şu kamyoncu olayı başlıbaşına bir skandaldır. Seçime 15 gün kaldı ve yaklaşık 3 aydır ortaya saçılan yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına hala sendikadan bir cevap gelmiş değil. Ve bu iddiaların odağındaki isimlerin tamamı sizin çalışanınız. Bir kısmı şimdilik Sendikada profesyonel görünüyor. Bu arkadaşlar yeniden seçilemezlerse “bizi işe al” diye yine sizin kapınıza gelecekler. Ya amatör yöneticiler? Zaten maaşlarını siz veriyorsunuz.
İLHAM VEYA İNTİHAL
Yaklaşık 10 ay önce yazdığım bir yazıda Tatlıbal-Acıbal kıyaslaması yapmış, okurları biraz gülümsetmek istemiştim. Aynı kavramları bir başka sitede Sayın Çetin Özbey de kullanmış. Dikkatli bir okurun uyarısı ile de konuya açıklık getirerek herhangi bir kopyalama niyetinin olmadığını belirtmiş. Bizim siteye de yorum göndererek olayı izah etmiş. Öncelikle, ben bu işlere fazla takılmam. Bir söz veya fikir yazıldıktan sonra artık kamunun malı olur. İcat değil ki, patentini alayım? İnsanlar okur, konuşmalarında kullanır, yazılarında söz eder. Buna engel olamayız. Madem sözlerin benzetmelerin bu kadar kıymetli, yazma kardeşim, sakla mezara götür. Kaldı ki, Çetin bey gayet samimi bir şekilde söz konusu benzetmeyi yaptığım yazımı okumadığını belirtmiş. Ayrıca, çok orjinal bir söylem de değil. Herkes düşünebilir. “Ben bunu 1 sene evvel yazmıştım, benden esinlenmiş” demek doğru değil. Benim de yıllar önce okuduğum haber veya köşe yazılarında yer almış ve hafızamda kalmış ifadeleri, söylemleri kullandığım olmuştur. Sonuçta akademik bir çalışma yapmıyoruz ki, intihal diyelim. Köşe yazmaya çalışıyor, olayları aklımız erdiğince yorumluyoruz. Bu nedenle, Çetin beye gösterdiği özen ve duyarlılık için teşekkür ediyorum.
29 Ekim Cumhuriyetimizin 94. kuruluş yıldönümü… Bu toprakları bizlere vatan yapan ülkemizin kurtarıcısı büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını rahmetle, minnetle ve saygı ile anıyorum. Yaşasın Cumhuriyet !