Terör sorunuyla yatıp-kalktığımız ve her geçen gün yeni bir şehit haberi aldığımız bu günlerde; pkk’ya yönelik operasyonlar sürerken, terör olgusu günlük yaşamımızı etkiliyor ve sektörümüzde de ilginç olaylar yaşanıyor.
Bu hafta meslek yaşamımda anlamakta zorlandığım, hala süregelen bence son derece yanlış uygulamaları ve bu konuda ileride olabilecek olayları önleyebilmek, yetkililerin bu önemli konuyla ilgilenmelerini sağlamak amacıyla yeniden gözleriniz önüne sermeye çalışacağım.
Gazetelerimizde; konu bulmakta zorluk çektiklerinden olsa gerek, birçok köşe yazarı, havacılıkla ilgili hiçbir bilgisi olmadan köşelerinde abuk, subuk konulara yer vererek gündem yaratmaya çalışıyorlar.
İşte bazı konu başlıkları:
•Business Class’ta yediği imambayıldının lezzetini konu edenler,
•Pilotun hava şartlarının uygunsuzluğunu anlayamaması veya önemsememesinden kaynaklandığını düşündüğüm hatanın, kazaya neden olma olasılığının yüksekliğini konuşacağına, kanat ucunu tam piste vururken kurtaran pilotu, kahraman ilan eden köşe yazarları,
•Pilotun kokpitte sigara içtiği zaman; “kokpit havalandırması ile kabin havalandırması farklı gerçeğini, kabinde rahatsızlık duyulmaz” diyerek, Kokpit kapısının uçuş buyunca onlarca defa açılıp kapandığını hatta çoğu zaman açık bırakıldığı gerçeğini unutarak bilgiçlik taslayan yazarlar.
Yazıyorlar işte… Bizler de bu uzman (!) yazıları, ne yazık ki gülümseyerek okumak zorunda kalıyoruz.
Neyse önemli konumuza gelelim; Son günlerde uçaklarımıza yönelik bomba ihbarlarında büyük artışlar gözleniyor. İçinde bulunduğumuz terör olayları nedeniyle, her türlü ihbarın son derece önemsendiği bir gerçek.
Fakat, bomba ihbarından sonra yaşananlara bir bakalım;
Bilindiği gibi, 07 Mart 2008 tarihinde THY’nin A-321 uçağına bomba ihbarı yapıldı. Hemen yolcular boşaltıldı ve uçak akrep aracılığı ile açığa alındı. Buraya kadar son derece normal gelişen bu operasyonda, sonradan yaşananları birlikte değerlendirelim ve düşünelim.
Uçak aprondan açığa alınmış ve çevresinde itfaiye, ambulans yer almış durumda. Fakat, bu uçağın bavullarını dışarıya çıkartan, uçağın içinde girmedik yer bırakmayan handling kuruluşu işçilerinde hiçbir koruyucu giysi yok.(bomba için özel elbseler varken) Uçak içinde ve çevresinde en az 15-20 işçi gözlemledim. Gerçekten büyük bir özveri ile büyük tehlikeyi göze alarak çalıştılar ve tüm bavulları tek, tek dışarıya aldılar.
Güneydoğudaki PKK’nın mayın döşemelerinden farklı bir manzara değildi karşılaştığım. Mayın arayan Askerlerimizin bu işçilere karşı daha şanslı olduğunu düşündüm bir an. Çünkü, onların elinde, mayın algılayan cihazlar varken, bu işçilerimizde hiçbir alet olmadığı gibi; tek değil, grup olarak bomba olasılığı olan uçağı boşaltıyorlar.
Bir an düşündüm; Bu ihbarın gerçek olması durumunda bavula veya uçağa yerleştirilmiş patlayıcı infilak ettiğinde neler olabilir diye.
1-Bomba patladığında uçağın kargo bölümünde ve etrafında bavul indirmekle meşgul tüm işçiler ölür. Bu durum, sizce iş kazası mıdır?
2- İşçinin iş sözleşmesinde bomba aramasına yardımcı olma görevi var mıdır?
3- Talihsiz bu tür bir olay yaşandığında, hayatını kaybedenlerin yakınları bu konunun işçinin görevi olmadığını savunursa, Hukuk kimi suçlu bulur?
4- Bu işçiler özel bir sigorta ile bile sigortalansalar, bu tür bile, bile bombaya karşın yapılan bir uygulamada sigorta şirketi bu hasarı, alınan tedbirleri yeterli görerek kabullenir mi?
5- SSK bu durumda bunun bir iş kazası olduğuna hükmederek normal bir seyir içinde mi olur?
6- Bu tür istenilmeyen bir patlamada, yetkililer ICAO ve sivil havacılık güvenlik kurulunun kararlarına göre hareket ediliyor diyeceklerdir. Bu kuralların işimize gelen minimumlarını alıp,ülkemizin terör gerçeğini önemsemeden kurallara uygundu ne yapalım diyeceğimize ekstra düzenlemeler getirilemez mi?
THY’nin 7 Mart 2008 deki Berlin uçağında yaşanan bu son olayda bence, yolcu derhal boşaltılmalı, uçak hemen açığa alınmalı ve İst-Berlin seferinin gerçekleşmesi en az 3 saat süreceğinden, bu 3 saat içinde patlayabilecek zaman ayarlı bir bomba olabilmesi olasılığına karşı, uçağın yanına kimse yaklaştırılmamalıydı.
Daha sonra ise, yine sıkı önlemler eşliğinde bomba ekibine yardımcı olunması, gerekirse özel koruyucu giysili işçiler eşliğinde bagajlar indirilmeliydi.
Aslına bakacak olursak bu tür görevleri yapacak kişilerin önce gönüllü olması, sonra da bu konuda eğitime tabi tutulmaları şart. Tersi durumda, daha geçen aylarda yaşanan ruhsatsız havai fişek yapımevi faciası gibi bir olayla, havalimanlarımızda da karşılaşabilmemiz mümkün olabilir.
Sivil havacılık güvenlik kuruluna ve yetkililere buradan bir kez daha seslenmek istiyorum: ICAO Kuralları, Sivil Havacılık Güvenlik Kararlarının arkasına sığınmak, olası bir olayda belki(!) sizi hukuki yönden koruyacaktır. Fakat vicdani yönden asla…
İyi haftalar…