THY gün geçtikçe daha büyüyor ve dev bir havayolu haline geldi diyebilirim. Bir Türk vatandaşı olarak gelinen bu noktadan mutlu olmamak mümkün değil. Türkiye’nin coğrafi konumu, sadece THY için değil Türk havayolu şirketlerinin hepsi için bir avantaj. Bu avantajı da, şimdilik iyi kullanıyoruz.
İstanbul havalimanının açılmasındaki aksaklıklar hepinizin malumu… Yapımız gereği ülkemizde, hemen hemen her işte aceleci yapımızdan kaynaklanan “Kervan Yolda Düzülür” mantığı çerçevesinde bu günlere gelebildik. Kervan, hala da yolda düzülmeye devam ediyor. Sonuçta bir şekilde bitecek ve havalimanı eksiksiz hale gelecektir.
Aslında konumuz, İstanbul havalimanı değil. Konumuz havacılıktaki mihenk taşları olan, imza yetkisi içeren meslek gruplarımızda devam eden kalite sorunu.
Havayolu şirketlerimiz, ülkemizin coğrafi konumunun avantajını kullanarak her geçen gün gerek filo bazında gerekse yaptıkları sefer sayısı ve açılan yeni hatlar eşliğinde büyüyor. Yani, uçak ve havalimanı sorunu da yok. Bir şekilde yetişmiş eleman sorunu da yaşamıyoruz diyelim(!) Her şey normal görünüyor. Zorlandığımız tek nokta, yetişmiş eleman gücünün deneyimsel eksikliği
Her branşta (açılmış olmak için açılmış) bir dolu okul sisteme devamlı eleman yetiştiriyor gibi görünüyorsa da bu koskoca bir yalan… Bol bol üniversite ve yüksekokul açmakla bu işi sözde çözmüş gibi görünmenize rağmen özde çözmüş olmuyorsunuz. Bu okullardan mezun olanlar deneyimli olamayacaklarından zaman içinde ve sadece işyerlerinde mesleği öğrenebiliyorlar. Birçok okul sadece diploma vermekle meşgul.
İyi hoşta, sadece diploma işi çözmüyor ki… O kâğıt parçası, ancak deneyim ve sektör bilgisi, deneyimi ile birleşirse değer kazanıyor. Uçuş okulları resmen rezalet. Bu işi tamamen ticarete sokmuşlar. Bir okul hariç hepsini al birbirine vur, bir tane etmez. THY’nin uçuş akademisi ve bir özel pilot okulumuz hariç gerisi sıfır.
Pilot sorunu var ya hemen kolları sıvamışlar sıradan hocalar ve sıradan uçaklarla öğrenci kaydı yapmaya başlamışlar. Yaşanan kazalar ve öğrencilerle yaptığım görüşmelerde neler söyleniyor neler… Yazımın başında dediğim kervan yolda düzülür mantığının yanlışlığı pilot okullarında da teknisyen yetiştiren okullarda da mevcut. Yurt dışı kursları ise apayrı değerlendirilecek konulardan biri.
BİR TEK GÜZEL GELİŞME VAR Kİ… Oda uçakların mükemmelliği. Adeta düşmemek için üretilmişler. Her türlü hatalı girişimi önleyecek otomasyon sistemleri var. İnsan faktörüne pek iş düşmüyor. Airbus’ın bir söylemi var. Bileniniz çoktur ama yine de yazayım. Bu söylemi konferans verdiğim okullarda da sıklıkla tekrar ediyorum. Airbus, uçağın asıl kaptanı olarak insanı değil, kendi otomasyon sistemini görüyor.
Kısaca; Eğitim, öğretim konusunda YETERSİZLİK ve KALİTESİZLİK HAD SAFHADA…
Bu konuyu bu hafta kısa geçeceğim. Havacılık eğitim sektöründe yaşanan kalitesizlik ve mezunların mesleki yetkinlikten uzak olmaları ile ilgili her branşı ayrı ayrı ele alıp yazmak lazım. Veya bir TV programında saatlerce konuyu değerlendirmek gerekirdi. Bir zamanlar Airport TV de onlarca program yapmış, konunun uzmanları ile saatlerce bu konuları tartışmıştık. Maalesef TV kapandı. Bu TV’nin kapanmasında muhtelif nedenler var ama, baş suçlu kendimi görüyorum. Eleman seçimi ve denetlenmesini yapamadım. Avşa’daki işim gereği, benim yapmam gereken görevleri, alt kadrolarıma delege etmek zorunda kaldım. Bir gün bu konuya ayrıca gireceğim.
……………………………………………………………………
THY’DE YAŞANAN DAYANIŞMA AİDATI SORUNU
Bildiğiniz üzere, THY’de iki sendika var. Bunlardan biri Hava-İş diğeri ise Hava-Sen sendikaları. Hava-Sen in neden kurulduğunu burada tekrar yazacak değilim. Hava-İş ile ilgili iktidara geliş şekli ve mahkemelik olduğumuz konuları da tekrar deşmek bu aşamada gereksiz.
Konumuz; Dayanışma aidatı.
Bakalım neymiş;
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu
Madde – 39 “Toplu iş sözleşmesinden yararlanma” Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma, talep tarihinden geçerlidir. İmza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur. Dayanışma aidatının miktarı, üyelik aidatından fazla olmamak kaydıyla sendika tüzüğünde belirlenir.
Ayrıca; Anayasamız ve başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) olmak üzere uluslararası sözleşmeler ile eşitlik ilkesini ihlal eden, ayrımcılık oluşturan fiil ve eylemler yasaklanmıştır. Bu temel kuralın çalışma yaşamına yansıması ise, işverenin, çalışanlar ve işyerinde örgütlü sendikalar arasında ayrımcılık yapmasının tazminat yaptırımına bağlanması olmuştur.
Hal böyleyken, Teknik A.Ş toplu iş sözleşmesinde neler yaşandı ve neleri yazdık çizdik ama anlayan olmadı veya anlamak istenmedi.
Bakın şimdi size inanılmaz bir uygulamayı anlatacağım;
Malum toplu iş sözleşmeleri yenilen kazık üzerine 3 seneye çıkarıldı. Teknik A.Ş’ de 5. Dönem toplu iş sözleşmesi dönemi başladığında burada ismini zikretmeyeceğim bir teknisyen dayanışma aidatı dilekçesini veriyor ve 3 sene boyunca maaşından kesilen dayanışma aidatı ödeniyor.
Yani toplu iş sözleşmesinin başladığı anda imzalı dayanışma dilekçesi var. 2018 yılının Temmuz-Ağustos ve Eylül ayı bitiyor ve sonunda sözleşme imzalanıyor. Birde bakıyor ki Sözleşmenin başladığı aydan bittiği aya kadar yani 3 aylık fark da yok imza parası da… İşin komik yanı, bu teknisyen arkadaştan Temmuz-Ağustos ve Eylül aylarının dayanışma aidatı da alınmış olmasına rağmen mağdur bırakılıyor.
Bu arkadaş aralıksız dayanışma ödediği halde, sözleşmeden doğan haklarını alamıyor. Bence her gün gidip bir dilekçe verip bugün de dayanışma aidatını ödeyeceğimi beyan ediyorum demeli:) ki daha sağlam olsun…
Teknik AŞ sözleşmesi devam ederken ve bittiğinde devamlı köşe yazılarımda belirttim. Yetmedi youtube üzerinden saatlerce yayın yaptım. Anlatamadım veya anlayamadılar
Tekrar yazıyorum; Ya sevgili THY yönetimi akıl var izan var. . Sen çalışanının dayanışma aidat parasını maaşından kesiyorsun, sendikaya yatırıyorsun, sonra da sana fark mark vermem diyorsun ve üstüne üstük birde imza parasını da vermiyorsun. Bu nasıl bir akıl erozyonudur veya kanun ise bu nasıl bir kanundur.
Tabii ki bu teknisyen arkadaşa tavsiyelerde bulundum ve itiraz et dedim. O da hiyerarşik düzen eşliğinde şikayetini yazdı.
Cevap mı? Cevap yok.
Neden yok? Onu bilen varsa yazsın bende öğreneyim.
Şimdi ise yine buna benzer bir senaryo yazılmış ve aktörler belirlenmiş film çekim aşamasına gelinmiş.
THY tarafından, çalışanlara yönelik yollanan bildiriden huylandım.
Ne diyor THY yönetimi;
Toplu İş Sözleşmesi yürürlüğe girinceye kadar iş sözleşmesi hükmü olarak devam etmekte olduğundan 01.01.2019 tarihinden itibaren tahakkuk edecek ücretinizden dayanışma aidatı kesintisi yapılmayacaktır.
(Bunu neden yazıyor. Çünkü Teknik A.Ş, hem dayanışma aidatı kesip sendikaya ödedi, hem de sözleşmenin farkını ve imza parasını çalışanına vermemişti.
Şimdi hatasını anlamış olsa gerek ki KESMEYECEĞİM diyor. Tamam, hatasını anladı da o halde neden dayanışma aidatı kesip de faydalandırmadığı teknisyenlere ödeme yapmıyor)
Bu ifade tarzı, teknikte yapılan işveren ve sendika yanlışını ortaya koyan bir belge niteliğindedir) O teknisyen arkadaş bu yazı ile tekrar başvursun. 6356 sayılı kanunun 39. Maddesini yukarıda okudunuz. Madde çok açık. Çalışan dayanışma aidatını ödüyorsa Toplu İş Sözleşmesinden yararlanır ki, bunun için sendikanın onayı da aranmaz. Haa, işveren çalışanın ücretinden dayanışma aidatı kesmeyeceğim diyebilir. O zaman çalışan, dayanışma aidatını sendikanın banka hesabına yatırıp hangi yıl ve aya ait olduğunu dekonta yazdırarak ödeyebilir. Banka dekontlarını saklar, fotokopileri ile yazılı olarak işverene başvurup dayanışma aidatını ödediğini belgeleyerek Toplu İş Sözleşmesinden yararlanacağını iletir. Eğer, gerekiyorsa bunu muntazaman her ay tekrarlayabilir.
Durun daha bitmedi…
THY’nin Yeni akdedilecek 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesinden dayanışma aidatı ödemek suretiyle faydalanmak üzere yazılı olarak ortaklığımıza talepte bulunulması gerekmektedir.( Mantıklı bir dönem için bir kere dilekçe verilebilir. ) diye bilgi paylaşmış.
ŞİMDİ GELİYORUZ İLGİNÇ MADDEYE
“Yetkili sendikanın üyesi olanlar yeni Toplu İş Sözleşmesinin yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden itibaren; Dayanışma aidatı ödemek suretiyle faydalanmak isteyenler ise aynı kanunun 39/IV maddesi gereği talep tarihinden itibaren faydalanabilecektir. Ancak 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesi imzalanmadan önceki bir tarihte yapılan yazılı faydalanma talepleri 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle geçerli olacaktır.”
Ben bu madde de, “Ancak” ile başlayan cümleden huylandım. Anlam karmaşası var gibi… Bana çok saçma geldi…
“Ancak 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesi imzalanmadan önceki bir tarihte yapılan yazılı faydalanma talepleri 26. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle geçerli olacaktır.”
Konuyu enine boyuna inceledim. THY bu notu yazmakla haklı. Kendi kafasına göre yazmamış.
Konu da çelişki var. Kanun Anayasaya aykırı görünüyor ama itiraz etmezseniz öyle gelmiş öyle gider… Aslında THY dayanışma aidatı ödeyen kişilerin mağduriyetini istemez. Düşünsenize en az 3000 pilotla arası açık bir şirket nereye kadar gidebilir ki…
Benim anladığım, Siz 26.dönem için yazılı bir dayanışma dilekçesi verin ama ben bu başvurunuzu 26.Dönem toplu iş sözleşmesi imzalandığında geçerli sayacağım. Neden 1 Ocak 2019 dan itibaren geçerli olmuyor da toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihte geçerli oluyor? Peki, toplu iş sözleşmesi mayıs-Haziran aylarına kadar imzalanmadı diyelim. O zaman farkları ve imza parasını alamayacaklar mı?
Biraz Teknik A.Ş sözleşmesinde dayanışma ödediği halde sorun yaşayan teknisyenlerin ki gibi değil mi?
Hadi yine hayırlısı diyelim. Kanun ne derse desin. Farkları yatıran sendika değil işveren. Ben farkları da vereceğim dese kim ne diyebilir ki… Antalya toplantısında, bazıları bir maaş bazılarına 2-3 maaş ikramiye verdi. Kim ne diyebildi ki.
Hava-Sen üyelerine tavsiyem DİK DURUN DİK… Birlikte başladığınız bu mücadelede kaçmak yakışık almaz. Delikanlılığa sığmaz. Yasa ne derse desin. THY bu işin çözüm aşamasını en az sizler kadar düşünüyor olmalı. Ayrıca diyelim ki olmadı. 2-3 AYLIK FARK BİLE ALAMASANIZ NE OLUR Kİ… Kaçtınız diyelim; Bıyık altından gülenleri nasıl hazmedeceksiniz?
Yukarıda anlattığım ve dayanışma aidatı ödedikleri halde mağdur olanlar bile hala dayanışmaya devam ediyor bilginiz olsun…
Hava-Sen THY’nin belirttiği yasa hükmünü mahkemeye hatta Anayasa mahkemesine bile götürebilir. Aklın yolu bir ise bu yasa saçmadır. Bir yerden dönecektir.
Hem işveren sendika üyesine ve dayanışma ödeyenlere eşit davranır diyeceksiniz, hem de dayanışma aidatı ödeyeni mağdur edeceksiniz.
Hadi canım sende öyle kanun mu olurmuş? Yargıtaya kadar giderse bu madde kesin döner. Hadi yine olmadı diyelim… Anayasa mahkemesine kadar yolu var.