Değerli okurlar, Hava İş sendikasından uzun zamandır ses çıkmıyordu. Hakkını yemeyelim. “Hava iş çalışıyor”… En son icraatları da kabindeki sinyorite sorununu çözmek olmuş ! Toplu Sözleşmede “sonra bir ara bakarız.” diyerek ötelenen sinyorite sorunu nihayet çözülmüş. “Kabinin öncelikli sorunu bu muydu?” diye sorarsanız onu ben bilmem sayın sendikamıza göre demek ki bu imiş…
TİS’TE “SONRA BAKARIZ” OLMAZ !
Öncelikle Toplu Sözleşme tekniği açısından ortada sakat bir durum var. Bir sendika TİS görüşmeleri başlamadan önce sorunları masaya yatırır, işyeri temsilcileri ile baştemsilcilerle görüşür, üyelerin talep ve ihtiyaçlarını belirler sonra da işverenle masaya oturur. Tüm sorunları öyle ya da böyle görüşme sürecinde gündeme getirir. İtiraz ve red ihtimallerini de gözeterek alternatif çözüm önerilerini de yedekte tutar. Sonuçta TİS masası bir pazarlık zeminidir. Her iki taraf da taviz verir. Niteliksel olarak en az taviz veren masanın kazananı olur. Ama şimdi ne görüyoruz? TİS masasında bazı konular çözümlenememiş ve ötelenmiş. Geçmişte örneği var mıdır bilmem. Ama yapılan iş bana göre yanlıştır. Tüm maddeleri görüşür bir şekilde anlaşırsınız. Haa, Hava İş ile THY’nin son bir-iki dönemdir yaptığı gibi ikide bir Tadil Protokolü ile sözleşme değiştirilemez mi? Tabii ki, değiştirilir. Ama bunun tek bir şartı vardır: Sendika üyelerinin kazanımlarını daha da ileriye götürecek, kazanılmış haklarını törpülemeyecek olması. Mesela; yıllık 10 gün olan mazeret iznini 12 güne çıkarırsanız, % 3 olan zammı % 4 olarak revize ederseniz sorun yok. Ama tersini yaparsanız Sendika olarak size verilen yetkiyi ve vekaleti kötüye kullanmış olursunuz.
DEVAMLI ÇALIŞMAK ENAYİLİK Mİ?
İşte kabin sinyoritesinde yapılan da budur. Tüm kabinin olumlu olarak etkilenmesi sözkonusu değil. Bir grup bu işten yarar sağlarken diğer bir grup ise mağdur oluyor. O halde böyle bir tadil protokolü imzalayamazsınız. Şimdi gelelim tadil protokolünün içeriğine. Bu konu ile ilgili olarak 2010 yılında imzalanan TİS’te, kabin memurları kıdem sıralamasında “çalışılan gün” esasının dikkate alınacağı belirtilmiş. Çalışılan gün kavramının içine her türlü uçuş görevi (nöbet ve reserve görevleri dahil), ofis meşguliyeti, eğitim, hamilelik dolayısı ile yer görevleri dahil edilmiş. Doğal olarak ücretli her türlü izin de(yıllık, doğum-ölüm, sendikal, mazeret vb) çalışılan gün kapsamına alınmış. Son derece mantıklı ve hakkaniyetli bir madde… Peki sayın sendikamız ve sayın işverenimiz ne yapmış bunu? İmzaladıkları tadil protokolü ile kıdem sıralamasında sadece “kabin memurluğunda işe giriş tarihini” esas almış !
ÜCRETSİZ İZİN KULLANMAYANLARA KIDEM KAZIĞI !
Geçekten inanılmaz… 2010 yılının Eylül ayında işe girmiş bir kabin memuru arkadaşımız 2 kez doğum yapmış, Her iki doğumda da TİS’in verdiği hakkı kullanmış ve 6’şardan 12 ay ücretsiz hamilelik izni kullanmış. Normal şartlarda 9 yıllık kıdemi var. Ama bir yıl ücretsiz izni düşülünce aslında 8 yıllık fiili hizmeti var. 2010 yılının Aralık ayında giren bir kabin memuru ise, ücretsiz izin kullanmamış, sürekli çalışmış. Bu arkadaşımızın kıdemi ise 8 yıl 9 ay… Ama tadil protokolüne göre hamilelik nedeniyle 1 yıl ücretsiz izin kullanan ve aslında 8 yıl kıdemi olan kabin memuru, 8 yıl 9 ay fiili hizmeti olan kabin memuruna göre daha kıdemli, iyi mi? Bayan kabin memurları hemen kızmasın. Analık kutsaldır. Tersinden bir örnek verelim. Erkek kabin memuru arkadaşımız 6 ay askerlk yapmış ve ücretsiz izinli sayılmış. 1 yıl da lisan eğitimi için ücretsiz izin almış. 9 yıllık mesleki kariyerinin 1.5 yılı ücretsiz izinde geçmiş. Normal olarak fiili hizmeti 7.5 yıl ama kendisinden 1 yıl sonra işe giren fakat hiç ücretsiz izin kullanmayan 8 yıllık bir kabin memurundan daha kıdemli sayılacak !
KADEME İLERLEMESİNDE SINIR VAR, KIDEMDE YOK…
Yani işe girdikten sonra ister askerlik, ister hamilelik için isterse lisan öğrenmek veya başka bir amaçla ücretsiz izin kullan, kabin sıralamasında işe giriş tarihin eski ise sen kıdemlisin. Peki bu durumda TİS’in 35. Maddesini ne yapacağız? Ne diyor 35/B maddesi? “İş Tazminatında kademe ilerlemesi, 30 günden fazla ücretsiz izin alanlara kullandıkları izin süresi kadar çalıştıktan sonra verilir.” Kademe ilerlemesi verirken 30 gün ücretsiz izinden fazlasını dikkate almıyorsun ama işe girdikten sonra meslek yaşamının bir bölümünü hamilelik, askerlik, lisan öğrenimi gibi gerekçelerle aylarca hatta yıllarca işyerinden ve meslekten uzak geçirenlerin kabin memurluğundaki kıdemine dokunmuyorsun. Geçtim, işe kabin memuru olarak girdin. 3 sene sonra daimi yer görevine geçiş yaptın. 3 sene de burada çalışıp tekrar kabine döndün. Ne oldu şimdi? Kabin kıdemin toplam 3 yıl ama aslında sen 6 yıl kıdemlisin. Çünkü Tadil protokolümüz, “kabin memuru olarak İLK işe giriş tarihini “ esas alıyor. Aynı durum, sendikal ücretsiz izin için de geçerli. 4 yıllık kabin memuru iken Hava iş Yönetim Kuruluna profesyonel yönetici olarak girdin. 4 yıl görev yaptın. Sonraki Genel Kurulda seçilemedin ve THY’ye geri döndün. Yaptığın kabin memurluğu hepi topu 4 yıl ama THY’miz seni 8 yıllık kabin memuru olarak kabul edip kıdem sıralamasına alıyor. Üstelik, bu tadil protokolü ekstra yetki ve sorumluluk gerektiren, fiili tecrübenin fazlalığını zorunlu kılan amirlik ve sorumlu kabin amirliği için de geçerli. Velhasıl bu tadilat kimler için yapıldı, kimlere kıyak çekildi bilmiyoruz ama bildiğimiz tek şey adaletsiz olduğu ve hatta uçuş emniyetine zarar vereceği… Eleştirdik de, doğrusunu da söyleyelim. Çözüm; her yılın sonunda, kullanılan ücretsiz izin sürelerini dikkate almayarak ertesi yıl geçerli olacak kıdem listesi oluşturmak. Ama daha önemlisi, çalışanın özlük haklarında “iş barışını bozan ve ayrımcılık anlamına gelen” tadil protokollerinden uzak durmak…