Habertürk yazarı Güntay Şimşek bugün köşesinde gökyüzündeki kirliliğe ve kabin atıklarının ekonomiye olan zararına değindi. İşte Şimşek’in o yazısı…
Havayolu endüstrisi, gezegenimizin en büyük düşmanı küresel ısınmayla birlikte yolcuların oluşturduğu atıklarla da boğuşuyor. Yolcu sayısı arttıkça artan sera gazı emisyonları ve atıkların azaltılabilmesinin çareleri aranıyor.
Uçakla gökyüzüne yükseldiğinizde şöyle kafanızı pencereden uzatıp bir bakın. Gökyüzünü de ne kadar kirlettiğimizi göreceksiniz. İnsanoğlunun ulaştığı her yeri neden bozduğu, hatta yaşanmaz hale getirdiği üzerine yorumlar yapmadan önce biraz nefeslenelim.
Bulutların üstünde çöp falan görmeniz söz konusu değil çünkü bahsedeceğim mevzu başka. Havayolu ile seyahat eden yolcular, 2016’da tam 5.2 milyon ton atık oluşturmuş. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’ne (IATA) göre bu atıkların büyük çoğunluğu ya atık toplama sahalarına gömülmüş ya da yakılmış. Yaklaşık 2.5 milyon arabanın ağırlığına denk gelen çöplerin önümüzdeki 15 yıl içerisinde iki katına çıkacağı öngörülüyor.
Bu istatistiğe dahil olan atıklar başta tuvalet atıkları olmak üzere, içecek şişeleri, yarım bırakılmış yemekler, kullanılmayan diş fırçaları ve havayolu seyahatine dair aklınıza gelebilecek tüm çöpler. Yani bulutların üzerinde, gökyüzünde çöp aramayın bizatihi uçakların içine, etrafınıza bakın. Çünkü her bir uçağın, her inişinde büyük miktarda tek kullanımlık eşyalar bulunuyor ve bunların hepsi atılıyor.
Havayolu endüstrisi, diğer yandan da gezegenimizin en büyük düşmanı küresel ısınmayla da yüzleşiyor. Yolcu sayısı arttıkça doğal olarak artan sera gazı emisyonlarının azaltılabilmesinin çareleri aranıyor. Uçaklardan toplanan bu kadar büyük ölçekli atık sorununun, sektörün büyümesini etkilemeden çözülmesinin yolları araştırılıyor. Geçen sonbaharda duyurulan ve Iberia Airlines ile Ferrovial Services şirketleri tarafından başlatılan bir İspanyol projesi, uçak atıkları konusunda iddialı bir gelecek tablosu çiziyor. Projenin amacı, atıkların ayrılması için tasarlanmış arabaları kullanmak gibi basit önlemlerle, 2020’nin ortalarına kadar Madrid Barajas havalimanına gelen kabin atıklarının yüzde 80’ini geri kazandırmayı amaçlıyor. Atık ayrıştırma işlemleri için kabin personelinin eğitilmesi de projenin kapsamı dahilinde.
FAZLA YEMEKLER NASIL AZALACAK?
Diğer havalimanlarında da hayata geçirilmesi konusunda öncü olmak ve sistemler geliştirerek, kurallar koyulmasına da öncü olmak isteyen program, yemeklerin daha az paketlenmesi ile yeniden kullanılabilir çatal, bıçaklar gibi akla ilk gelen çözüm önerileri üzerinde çalışıyor. Ayrıca veri analizi gibi yöntemler üzerinde de fikirler üretiyor. Örneğin business yolcularının yemek tercihlerini tahmin edebilmek için, sadakat programı üzerinden yolcuya dair bazı bilgilere erişebilmek, bu sayede de talebi karşılamak için uçağa daha az yemek yüklenmesini sağlamak ve böylece atığın azalması gibi ilginç konular da projenin amaçları arasında.
Havacılık atıklarına yönelik bir çalışma da Londra’da yapılıyor. Gatwick Havalimanı yöneticileri, kendi havalimanı arazileri içinde atık tesisleri kurarak, kamyonlar aracılığıyla başka yere nakledilmesi ihtiyacını büyük oranda azaltmışlar. Atıklardan elde edilen enerjiyi de kendi tesislerinde çeşitli alanlarda kullanıyorlar. Hatta atık tesisinden elde edilen enerjinin kuzey terminalinin ısıtma sisteminde gereken enerjiyi sağlar duruma getirilmesi planlanıyor.
Amerikalı devlerden United, geçtiğimiz yıldan itibaren, tamamen geri dönüştürülebilir kâğıt bardaklara geçiş yaptı. Ayrıca kullanılmayan amentity kitler de evsizler ve kadın barınaklarına bağışlanıyor. İlk yılın sonunda, bu girişimle 27 tondan daha fazla atık azalması bekleniyor.
Öte yandan bunlar gibi önlemlere rağmen, havayollarının atık dağları da her geçen gün büyümeye devam ediyor. Ama bir de atıklarla ilgili uluslararası regülasyonlar, uyulması gereken kurallar var. Mesela Avrupa ve Amerika’da birçok havalimanında, uçaklardan alınan ve hiç açılmamış, kullanılmamış içecekler ve yiyecekler kurallar gereği imha edilir.
IATA’nın çevre müdürü Michael Gill’e göre yönetmelikler bu noktada kilit önem taşıyor. Şu anda AB hayvan sağlığı mevzuatı, AB sınırlarının dışından gelen yiyecek, içecek atıklarının yüksek riskli olarak ele alınmasını, bu sebeple de yakılarak ya da derin çöp sahalarında gömülerek imha edilmesi gerektiğini belirtiyor. Örneğin, ABD’den gelen uçaktan alınan bir kahve fincanı, içinde birilerinin süt içmiş olabileceği gerekçesiyle tehlikeli atık olarak değerlendiriliyor. Bu noktada yenmemiş yemeklerin bağışlanması neredeyse imkânsız
YILDA 500 MİLYON DOLAR’LIK ÇÖP
Kabin atıklarının tek sorunu çevre ile değil. Cüzdanlara da ciddi zararı dokunuyor. IATA’ya göre yıllık toplam atık miktarının değeri 500 milyon dolar. Bu atıkların bertaraf edilmesi için yapılan masrafların yüksek oluşu ve kabin atıklarının giderek artması bu rakamları önümüzdeki yıllarda daha da yukarı çekecek gibi görünüyor.