Japon Hava Yolları JAL’a ait Airbus A350-900, JAL-516 sefer sayılı uçuş, 02 Ocak 2024 tarihinde Tokyo Haneda Havalimanına iniş sırasında Japon Sahil Güvenlik DeHavilland-8 uçağı ile yerde çarpışma kazası, bana JAL’ın aynı havalimanına inerken kaptanın kasten düşürdüğü JAL DC-8 uçak kazasını hatırlattı.
Japon havacılık tarihindeki trajik kazalardan biri, bundan 42 yıl önce 9 Şubat 1982’de Japon Hava Yolları’na ait 350 sefer sayılı DC-8 uçağının trajik bir şekilde Tokyo Körfezi’ne düşmesi, 24 kişinin ölümüyle sonuçlandı.
Japan Airlines 350 sefer sayılı iç hat uçuşu, Japonya’nın büyük şehirlerinden biri olan Fukuoka’dan Tokyo-Haneda Havalimanı’na JA8061 tescilli Douglas DC-8 uçağı yapıyordu. Uçakta 166 yolcu ve 8 mürettebat olmak üzere 174 kişi bulunuyordu. Uçak ilk uçuşunu 1967’de yapmış ve kaza anına kadar yaklaşık 37.000 saatlik toplam uçuş süresi kaydetmişti.
Japon Hava Güvenliği Kurulu tarafından gerçekleştirilen soruşturmada kaza nedeni, bizzat kaptan tarafından gerçekleştirilen kasıtlı bir eylem olduğu kesin olarak belirlendi. Peki, ne olmuştu?
Uçağın kaptanı 35 yaşındaki Seiji Katagiri idi ve ona 33 yaşındaki FO Yoshifumi Ishikawa eşlik ediyordu. Kokpit ekibinin en kıdemli üyesi 48 yaşındaki uçuş mühendisi FEO Yoshimi Ozaki’ydi.
Uçuş, uçağın Tokyo’ya bir saatlik uçuş için saat 07:34’te Fukuoka’dan ayrılmasıyla başladı. DC-8, iş gününün başlangıcı için başkente iş seyahati yapan yolcularla doluydu.
Kalkıştan sonra uçak 29.000 feet’lik seyir irtifasına tırmandı. Sorunsuz bir uçuşun sonunda 08:22’de Tokyo Haneda’ya iniş için alçalmaya başladı. 3.000 feet’e alçaldığında ATC tarafından Haneda Havaalanı’nın 33R pistine ILS yaklaşma izni verildi.
Uçak son yaklaşmaya girerken flaplar kademeli olarak indirildi ve saat 08:39’da iniş takımları çıkarıldı. Üç dakika sonra uçak, 135 knot hava hızıyla 1.000 feet’e alçaldı. Yardımcı pilot FO, SOP- Standart İşletim Prosedürlerine gereği olarak uçuşu yapan kaptana 500 feet yüksekliği sesli olarak duyurdu. Ancak kaptan, SOP’a aykırı olarak buna sesli olarak cevap vermedi. Ayrıca, yine SOP gereği olan uçağın son yaklaşmasının stabil olduğunu da diğer kokpit ekibine sesli olarak söylemedi. FO ve FEO, kaptanın SOP’ye aykırı davranışında bir gariplik olduğunu sezdiler ama bir şey konuşmadılar.
Saat 08:44’te uçak 130 knot hızla 164 feet’e alçaldı. İşte tam bu sırada kaptan aniden ve önceden herhangi bir uyarıda bulunmadan uçağı otomatik pilottan çıkardı, gaz kollarını tam geriye çekti ve lövyeyi tamamen ileri itti.
FO ve FEO, kaptanın delice davranışlar yaptığını görüp onu dizginlemeye ve uçağın kontrolünü ele geçirmeye çalıştılar. Ancak tüm çabalara rağmen alçak irtifada olan uçak, 33R pistinin eşiğinden 510 metre uzağında Tokyo Körfezi’nin sığ sularına çarpmasını önleyemediler.
Çarpma ile uçağın kokpit ve ön yolcu kabini dahil burun bölümü ile sağ kanadı koparak ayrıldı. Kazada 24 yolcu hayatını kaybetti.
Kurtulan yolcuların Kaza Araştırmacılarına verdikleri ifadelere göre, kazadan sonra kaptanın uçakta bulunan kurtarma botuna ilk tırmananlardan biri olduğu belirlendi. Daha sonra kurtarıcılara kendisinin bir ofis çalışanı olduğunu söylediği ve iddiaya göre, pilot olduğunun anlaşılmaması için üniformasını da çıkardığı ortaya çıktı.
Daha sonra yapılan soruşturmalar, kaptanın uçuşun son aşamalarında bir tür zihinsel bozukluk yaşadığını ortaya çıkardı. Olaydan önce, Kasım 1980’den Kasım 1981’e kadar 1 yıl boyunca psikosomatik bozukluk nedeniyle uçmaya uygun olmadığı gerekçesiyle tedavi süresince izinli olarak kayda geçirildiği ortaya çıktı. İyileşmiş ve son 2 aydır yeniden uçmaya başlamıştı.
Mahkemede, akıl sağlığının yerinde olmadığı gerekçesiyle, tüm suçlamalardan aklandı, suçsuz bulundu. Daha sonraki tıbbi araştırmalarda Katagiri’nin hastalığının şizofreni olduğu belirlendi.
Katagiri kasıtlı olarak uçağı düşürmesi nedeniyle hapse atılmadı, psikiyatrik tedaviye alındı. Olayın ardından, uğurlu bir sayı olmadığı inancı ile, Japan Airlines, 350 sayılı uçuş numarasını kalıcı olarak kullanımdan kaldırdı.
Japan Air Lines flight 350. pic.twitter.com/1zueUMqVqB
— World_of_aviation.us (@lGZeErLuhtJBorg) April 14, 2022
Havacılık tarihinde pilotun bilerek, kasıtlı olarak yarattığı başka uçak kazaları var mı?
Uçuş ekibinin kasıtlı müdahalesinden kaynaklanan ticari uçak kazaları son derece nadirdir. Bununla birlikte tarihte, bir uçuş ekibi üyesinin kasıtlı olarak uçağın düşmesine neden olduğundan şüphelenildiği bazı kazalar olmuştur.
Bunlar arasında özellikle aşağıdaki olayları sayabiliriz:
-Fas-Royal Air Marok, Uçuş 630, ATR-42 uçağı (21 Ağustos 1994)
-Singapur-Silk Air, Uçuş 185, B737-300 uçağı (19 Aralık 1997)
-Mısır- EgyptAir, Uçuş 990, B767-300ER uçağı (31 Ekim 1999)
-Almanya- Germanwings, Uçuş 9525, Airbus A320 uçağı (24 Mart 2015)
-Mozambik-LAM Mozambik, Uçuş 470, Embraer E190 uçağı (29 Kasım 2015)
Erhan İnanç Nisan 2024