- Yanı başındaki adaletsizliğe göz yumanlar Orta Doğudaki adaletsizliği mi durduracak?
- İzahsız ve gerekçesiz fesihlerinizle kimseye yaranamazsınız.
- Efendisi güç ve makam olanların vicdanından adalet beklemeyin…
- Kötülüğünüz yetkiniz kadar…
- Kudüsün acıyan vicdanınızdaki kendi İsraillinizle yüzleşin…
Değerli Okurlar,
Dünya bugünlerde Filistin’deki sivil ve mahsun insanların ölümüne odaklandığı çocuk ve kadınların maruz kaldığı haksız ve orantısız şiddete tepki duyduğu ve İsrail’in tehditlerine duyulan nefret ve hüznün meydanlardaki tepkisiyle meşgul. Yaşanan bu vahşeti ve haksız ölümleri lanetlememek, oradaki zulme tepkisiz kalmak gerçekten mümkün değil. Tüm insani ilaç ve gıda gibi temel ihtiyaçlar konusunda hepimizin üzerine düşeni yapıp, mutlaka destek olması gereken günlerdeyiz.
Haksızlık dünyada maalesef ahlaksızlığın ve zihinsel çürümelerin artmasıyla giderek çoğaldı. Merhamet ve adalet duygularımızın yerine bencillik ve kanıksadığımız hukuksuzluk giderek meşru bir kimliğe büründü. Hani sarı öküz hikayesi vardır ya… haksızlıklara ve adaletsizliklere göz yumduğunuz ve yalnızca kendinizi muhafaza için sustuğunuz her vakanın daha beterine gebe bir geleceğe mahkûm olursunuz. Çünkü adalet konusunda verdiğiniz her taviz aslında bir gün en çok sizden çalacaktır. Adalet vicdanlarda başlar, yazılı hükümlerle istismar edilir. İnsanın vicdanı, en büyük en güçlü şahidi ve hakemidir.
Atölyesinde, kabinde ya da kokpitte yahut serin klimalı ofisinde arkadaşına yapılan haksızlığa sessiz kalarak büyütürsünüz adaletsizliği vicdanlarınızda. Bazen kendi çıkarlarınız için göz yumduğunuz şeyler büyüyerek sizin de ayağınıza takılır. Adaletsizliğin dini dili ırkı da yoktur. Yaşamın her canlıya verdiği hakkı elinden almayı gasp edip çıkarına kullanmayı kendine hak gören bir düzen asla çalana da göz yumana da deva da olmaz, reva da olmaz.
Dünyanın vicdanını tekrar yokladığı, adaletini sorguladığı bugünlerde bile hala sorgusuz ve sualsiz, izahı yapma cesareti ve feraseti olmayan gerekçelerle insanların işine son veriyorsanız ve adaletsiz bir düzenin hesaplarını sürekli masalarınızda gizli dosyalarınızda tutuyorsanız öyle sosyal medyadan birkaç paylaşım ya da ortamlarda takındığınız birkaç ısmarlama ağızla, ahlaksızlığınızı ve kirli yüzünüzü gizleyemezsiniz.
Sisteme yaranmak için sosyal ve siyasal ritüellerle kendinizi süsleyebilir, bazı platformlarda birkaç kare ile bir yerlere mesajlar verebilirsiniz. Bunlarla yalnızca kör gözleri aldatabilirsiniz. Kendi ülkende kendi çalışma arkadaşının çocuğunun hakkına sahip çıkamıyorsan Gazze’deki kimsesiz çocuğun hakkına sahip çıkamazsın. Bir kimseyi nefsine, siyasetine ya da kişisel menfaatine uymuyor diye işinden etmenin, başkasının rızkına ve hakkına girmenin İsrail’deki kınadığın Müslüman kardeşine yapılandan sadece tek farkı elindeki adaletsizlik yetkin kadardır. Yönettiği işyerinde reva gördüğü haksızlığı bir devleti yönetecek yetkilerle varın siz düşünün.
Her gün giderek büyüyen ve gelişen, 100 milyonlarca insanın uçtuğu havalimanlarıyla rekor üstüne rekorların kırıldığı uluslararası büyük organizasyonlara ev sahipliği yapacak kadar güçlenen bir sektörde çalışanın emeğini bu kadar değersizleştirerek mi büyüyeceksiniz? Sizin hizmetiniz insana. Hizmet ettiğiniz insana himayenizdeki insanlarla hizmet veriyorsunuz. Hizmet edilen kadar edenin de memnuniyetini dikkate almanız gerekmez mi?
Bakın dünyada yaşanan acılardan ve gözyaşlarından hiç mi ders almazsınız… bence vicdanınızı satmayın efendilerinize. Sırf onları memnun etmek amacıyla onların hoşnutluğu için duymak ve görmek istediklerinizi yansıtmak için köleleşmeyin. Neticede kısa bir ömür ve mutlak sonuna engel olmadığınız zaman diliminde sürüyor yaşamınız. Kurduğunuz sistemin kuru faizi enflasyonu yok refahı karı derken ineni bineni yöneteni ile bakın değişen yalnızca ne?.
Okullarınızın ve vakıflarınızın işgal ettiği liyakatsiz kadrolar önce sizin sonra herkesin başına bela olmuyor mu? Kurumsal hafızalar iş mahkemeleri koridorlarında can çekişiyor mu? En fazla kıdem + ihbar tazminatıyla işe iade yapılmadığı için verilen birkaç maaş kadar ucuz bir hukuk sisteminden besleniyor bu besin zinciri. Çünkü sisteminiz çalışanı değil kendini korumaya duyarlı. İşverensen ister atarsın ister tutarsın. Sahibin yalnızca dillerinden düşürmedikleri rızasını ve korkusunu bile istismar ettikleri ALLAH. Seni bu dünyada koruyabilecek ne bir sendika ne de bir hâkim arasan da bulamazsın.
Velhasıl sustuğun, seyirci olduğun, göz yumduğun yahut yok saydığın ve çıkarların için tepkisiz kaldığın her halle mutlaka imtihan olacaksınız. Gücünü ve yetkisini üstlerine yaranmak ve çıkarlarına kölelik uğruna kullananlar görmezsiniz mezarlıkları… sizden önce bunu yapanlarla dolu her yer. Onların yanında götürebildiklerinden daha ne kadar fazlasını alabilirsiniz ki? Sormadığınız sorular, ihmal ettiğiniz sorumluluklar illa bir gün size sorulacaktır. Küçük dünyanızdaki küçük hesaplarla çalışanları mutsuz ve huzursuz ettiğiniz evinde sofrasında ah aldığınız on binler varsa size kimsenin beddua etmesine de gerek yoktur…
Öyle Kudüsle, Ramallahla ya da Gazzeyle acımakla avutmayın günahkâr vicdanlarınızı… asıl vicdanınızdaki İsrail’le yüzleşin.
Hepinize acının gözyaşının olmadığı, savaşların ve ölümlerin son bulduğu, vicdanın ve adaletin dilde ya da sosyal mecralardan olmayan gönülden samimi haftalar diliyorum…