Koltuk ceplerini güvenlik amacıyla tek tek kontrol ederken,unutulan bir şey olup olmadığını da bakıyorduk.Elimi attığım bir cepte bir kağıt parçası buldum.Önemli bir şey unutulmuş olabilir diye kağıdı incelemeye başladım.Bu bir mektuba benziyordu.
“Bunu her kim okursa beni dinlemiş olur.Yani dertlerime ortak olur.”
Olamaz yoksa şimdi bu mektubu dokuz kişiye okutun yoksa dokuz kişi arkanızdan okur cümlesinin devamı mı geliyordu? Yakan top oyunu misali top bana mı vurmuştu ? Beynim tam söylenmeye başlamışken, mektubun devamında gerçekten de bir yolcunun uçuş öncesi yemek siparişi gibi,uçuş sonu terapi siparişi verdiğini anladım.Tam benlik…
Şöyle devam ediyordu;
“Ne mutlu ne de mutsuzum.Şu an ailemden habersiz sevdiğim adamın yanına gidiyorum.Ama içim çok çok acıyor…”
Ya bu resmen bir yolcunun itirafnamesi!..
“Şu an İstanbul ‘a oradan Ankara’ya geçeceğim bir günlüğüne.
Annemi de çok seviyorum ama ona yalan söylediğim için vicdanım çok sızlıyor.Ne yapayım?Bana izin vermiyor.Şu an 22 yaşında genç bir kızım ama bana sorarsanız çok büyüğüm.Kamu da çalışıyorum…”
Kendimi şu an küçük ve loş bir kabinde,günah çıkartan birini dinleyen rahip gibi hissediyorum.Tanımadığım birinin aşk ve vicdan itirafı başka bir kabinde beni bulmuştu.Heyecanla devam ediyordum sonunda ne çıkacak bakalım.
“Deli gibi seviyorum ama aşık değilim.”
Böylelerine dengesiz derler kızım.Madem bana soruyorsun.Söz hakkım var…
“Ama iyi bir insanım ben.Her şey güzel olsun istiyorum.Güzel olsun.”
Valla al benden de o kadar…Amin…Eeee?
“Şu an sevdiğim adama gidiyorum .Gizli bir yolculuk yapsam da şimdi,bu adamı çok seviyorum.”
Hayat sevince güzel demek geldi ya içimden…Sev tabi…
“Ama bu adam evli.”
Oh my godddd…Şimdi buna ne derler,dilimin ucunda da çıkartamıyorum…
“Bunu her kim okuduysa teşekkür ederim.Yüzünden tebessüm eksik olmasın.Kendimi iyi hissediyorum şimdi.Sevgiler.”
Yazarın mektubunun sonunda okuyucusunu taktir etmesini sevdim. Her kim yazdıysa da mutludur umarım.Her şey gönlünce olsun ey yolcu…
Kabinin ortasında kalakalmıştım.
Eee şimdi bu küçük kıza nasıl cevap verecektim? O rahatladı da benim söylemek isteyeceklerim içimde patladı ya..
Bir not yazıp,bir dost diye de imzalayıp aşağıya mı atsam ?Git bul sahibini diyerek…
Vay be dedim içimden.Şu kabin,gerçekten bir hayat sahnesi gibi.İnsanlar sadece bedenlerini değil,hayata dair her şeyi taşıyorlar.Bazıları da böyle arkasından iz bırakıyor unutulmamak için…
Unutmak derken şu kabinde sadece umutlar,sevinçler sıkıntılar bırakılsa iyi.Öyle şeyler unutuluyor ki inanılmaz.
Geçenlerde bütün yolcular uçaktan çıktıktan sonra yine bir kabin kontrolü yapıyoruz.Bir baktım tek başına bir küçük çocuk.Masum bir şekilde öylece oturuyor.
Aaa sen ne yapıyorsun burada canım benim? Ailen seni bırakıp gitmiş olamaz ya.
Cami avlusu mu burası canım?Yok artık…
Hemen yetkililere haber verdim.Baktım kısa bir süre sonra koşarak gelen biri.Neyse ki aklına gelmiş.Aklı her neredeyse çabuk gelmesine şükür ederek çocuğu teslim ediyoruz.
Bunun aynısının bebek versiyonunu da biliyorum desem abartmış sayılmam.Arada kendini unutanlar da olmuyor değil!
Uçak açık park pozisyonundaydı.Kapılar açıldıktan sonra bir bir herkes uçaktan inip otobüslere binmeye başladı.En son kabine baktım.Kimse kalmamıştı,ben de otobüsleri gönderdim.Rutin kabin kontrolündeyiz yine.Bu kez orta sıralarda,koltuk altında yere uzanıp kıvrılmış birini bulduk.Simsiyah da giyinmiş.Bildiğin kamufle halde.
“Beyefendi iyi misiniz?”
Bir tepki yok.
“Beyefendi…”derken uyandı.Artık orada uyuyor muydu,uyurken yere mi kayıp düşmüştü ,öyleyse de bunu nasıl başarmıştı ?Hala çok merak ediyorum.Kendine gelince telaşla koşmaya başladı arkasına bile bakmadan…
İnsan çocuğunu,kendini unutanlardan sonra koltuk cebinde unutulan pasaport,cüzdan,kimlik,lap top,çorap,ayakkabı,çocuk bezi (Gerçi bunun kasti olduğunu düşünüyorum) faturalar,anılar,fotoğraflar,itiraflar derken çiğnediği sakızını içine yapıştırıp koltuk cebini mühürlemelerine ne desem bilemiyorum.
Ha bu arada,çocuklarına kraker,cips vs. alıp kabini savaş alanına çeviren ve buna hiç bir şey demeyen ebeveynlere; bu kırıntılarla kaç kuşun karnının doyurulabileceğini,ziyan etmek yerine bütün canlılara saygı göstermeyi öğretmelerini dilerim.
Al benden de bir not.Yine bir dost…