featured

İşten çıkartmanın algoritması

 

Değerli okurlar, bildirilerin havada uçuştuğu bir haftayı geride bıraktık. Herkesin fikrini özgürce söylemesi ve çok seslilik iyidir. İçeriğine baktığınızda nerede durduklarını görüp üzülseniz de bugüne kadar sesi çıkmayanların konuşması önemli. Çalışanların haklarının masaya konduğu, iştahla yenmeye hazırlanıldığı bir süreçte herkesin kuracağı birkaç cümle olmalı. Ya şimdi konuşun ya da sonsuza kadar susun. İş bittikten sonra itiraz etseniz de bir anlam ifade etmez.

İTİNA İLE İŞÇİ ATILIR…

Bu tür kriz dönemlerinde öncelik, işçinin işini koruyabilmesidir. Hele ekonominin küresel anlamda çöktüğü dönemlerde bu ilke daha da değerli hale gelir. İşini kaybedersen gidecek yerin yoktur çünkü. Pek muhterem işverenler de bu kırılganlığı çok iyi bildikleri için sürekli buraya çalışırlar. Hele bir de yandaş sendikalar veya sivil toplum kuruluşları varsa değme keyfine ! Tetikçiliği de onlara yaptırırlar. İşverenin çok fazla konuşmasına gerek kalmaz, işverene yemek borusundan bağlanmış bu yapılar işveren adına işçiyi ikna etmek, gelen tekliflere şükretmelerini sağlamak görevlerini büyük bir hevesle yerine getirirler. Günün sonunda iki beklentileri vardır. Birincisi konumlarını, ayrıcalıklarını, tatlı hayatlarını sürdürmek ikincisi ise “aferin” ile ödüllendirilmektir. İşçi grubunun ikna edilmesi de yetenek ister. Entelektüel kapasiteleri yeterli değilse tehdidi “dann” diye söylerler. “Bu teklifi kabul etmezseniz, işveren en az şu kadarınızı işten atacak.” sözünde somutlaşan ilkel, ve kaba dil, aslında bu örgütlerdeki yöneticilerin, içinden çıktıkları gruba, kitleye, sınıfa da bir ihanetin yansımasıdır.

İŞTEN ÇIKARMADA TEST EDİLİP ONAYLANMIŞ FORMÜLLER…

İşten çıkartma söyleminde iki yöntem çok kullanışlı olarak ortaya çıkar. Birinci yöntemde, unvan, meslek, yaş, kıdem, cinsiyet, ehliyet, disiplin, uyumluluk kriterleri dikkate alınmaz. 3000 kişi işten çıkartılacak denildiğinde her çalışan aynı endişeyi duyar. Yıllardır piyango alıp amortiyle yetinenler, “ya bana vurursa” diye korkulu bir bekleyiş içine girerler. Böyle olunca da, koskoca bir grup birkaç çatlak ses hariç itirazsız “ölümü görünce sıtmaya razı olurlar.” İtiraz edenler hemen “tabii, senin tuzun kuru nasıl olsa” denilerek  ötekileştirilir.

İkinci yöntem daha eskidir. Böl, parçala, yönet… İşten çıkartılacaklar bu kez açıkça ilan edilir. Sektörden örnek vermek gerekirse, kabin memurlarının üçte biri işten atılacak denildiğinde diğer unvanlarda çalışanlar işverenin doğal müttefiki haline gelirler.

Hatta biraz daha detaylandırılıp “şirkette 20 yılını dolduranlar, devamsızlık yapanlar, geçmişte disiplin cezası olanlar ” gibi açıkça tanımlanırsa, hedef grubun kalanları da işverenin yanına geçerler. Çünkü işverenin yanında saf tutan çoğunluk bilir ki, durumları artık sağlamdır ama gelen teklif kabul edilmezse kendileri de tehlikenin içine girecektir. Bu sefer grup kendi içinde kapışmaya başlar.

Kendi gelecekleri, hedef tahtasına oturtulanların atılmasına bağlı olanlar bu gözden çıkarılmış meslektaşlarına tam bir linç uygulamaya başlarlar. “Yeter yediniz bırakın gidin artık. Evini arabanı almışsın çek git. Gençlere yer açın. Ölene kadar mı çalışacaksın?” sözleri açıktan söylenmeye başlar.

İşveren keyifle bu tabloyu izler ve işçinin rızasını kolayca alır. Operasyon bittiğinde bir tarafta; tecrübesi, şirketin büyümesine-karlılığına katkısı, gençliğini tüketmesi, belki hastalık sahibi olması dikkate alınmadan “krizde ilk atılacaklar” listesi gereği kapıya konulan kızgın bir grup diğer tarafta ise, işten atılmadığı için işverene belki de minnet duyan, gidenlere üzülmediği gibi kendisi kaldığı için sevinen bir çoğunluk oluşur.

Bu ruh halini en iyi özetleyen savaştaki askerlerin durumudur. Mevzide savaşırken yanındaki arkadaşı ölen askerin ilk duygusunun sevinç olduğu söylenir. “İyi ki ben ölmedim, onun yerinde ben de olabilirdim.” duygusu, silah arkadaşına olan sevgiyi, onun kaybından oluşan üzüntüyü bastırır.

ÖNCE CAN SONRA CANAN, SENİ KURTARIR MI?

Aslında bu duyguyu toplum olarak iyi tanırız. Gemisini kurtaran kaptan, Her koyun kendi bacağından asılır, Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, Önce can sonra canan, sözleri çok sık kullanılır bizim coğrafyamızda… Hak aramaktan bıkmayan, doğruları söylemekten korkmayanlar ise, çıkıntı, köyün delisi olarak tanımlanır, “sen mi kurtaracaksın memleketi, çoluk-çocuğun var” sözleri ile uyarılır.

Bu anlayışın bireyselliği, bencilliği makul gösterdiğinde belki kuşku yoktur ama sonucu “kalabalık içinde yalnız kalmaktır.” İşte bu anlayış, birlik olmanın, birlikte hareket etmenin, güçleri birleştirmenin yani örgütlülüğün önündeki en büyük engeldir.

Bu satırları niye yazdık? Bakın önümüzde canlı bir örnek vardı. AtlasGlobal’de aylarca beş kuruşsuz çalışan emekçiler, patronun “ben çizdim, oynamıyorum” diyerek iflasını istemesi ile ortada kaldılar. Tek tek işverenin karşısında hak aramaya çalıştılar.

Oysa bir sendikaları olsaydı eminim süreç buralara gelmeden çok önce sendikaca gerekli girişimlerde bulunulur, belki birtakım eylemler planlanır, tek ses çıkarılır ve birlikte hareket etmenin gücü ve avantajı kullanılırdı. Sonuçta aileleri ile birlikte 8-10 bin insan mağdur oldu.

Neyse ki, HAVASEN Atlaszedelere sahip çıktı da, hiç olmazsa süreci koordine eden ve her türlü desteği veren bir yapının çatısı altında mücadelelerini sürdürme imkanı buldular.

THY HOLDİNGTE ÇİFTE STANDART VE TGS İŞÇİSİNİN ÇARESİZLİĞİ

Atlas sorunu devam ederken geçtiğimiz hafta da TGS olayı patladı. Biz tamamen sektörün büyük oyuncusu THY’ye odaklanmışken HAVASEN’in yayınladığı bildiri ile TGS’deki işçi düşmanı tezgahı öğrendik. THY ve bağlı şirketi Teknik A.Ş.’de “çalışılan gün sayısı” ile sınırlı olmak kaydıyla ikramiye ödeneceği açıklanırken THY’nin % 50’sine sahip olduğu TGS’de ikramiyelerin 2021 sonuna kadar kaldırılması amacıyla işçilerden onay alınması için düğmeye basıldı. Garip bir durum…

Her üç şirketin de Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı ! Üstelik TGS’nin Genel Müdürü Nurzat Erkal da THY tarafından belirlendi.

İlker bey, THY ve Teknik A.Ş. Yönetim Kuruluna başkanlık ederken ikramiyeye onay veriyor, TGS’deki koltuğuna geçip oturduğunda “ikramiyeleri kaldırın.” diyor.

Ama kabahat onlarda değil… İşveren, işverenliğini yapacak… Sen de işçi olarak haklarını savunacaksın. Bugün bir sendikan olsaydı, bu hallere düşer miydin? Belki korktun, belki “ne gerek var?” diye düşündün, belki Hava İş Başkanı Tatlıbal’ın dediği gibi “İlker beyin işçinin haklarını vereceğini” zannettin…

Sonuçta sendikalı olmadın…. Şimdi de sonuçlarını görüyorsun. Önüne uzatılan muvafakatnameyi imzalasan bir türlü, imzalamasan bir türlü…. Kolay değil karar vermek…

Ama zararın neresinden dönseniz kardır. Hiç olmazsa bir sendikaya geçip 2021 yılını ve sonraki dönemleri kurtarmaya bakın…

Geciktiğiniz hergün düştüğünüz derin suda sizi dibe biraz daha yaklaştıracak. Dibe doğru çöktükçe su yüzüne çıkmanız daha da zorlaşacak. Yanlızlık bazen iyidir, melankolik ruhlara iyi de gelebilir.

Ama çalışma hayatında yalnız kalırsan hedef olursun. Unutmayın işverenden “aman” dilenmez. Güçlü isen, birlikte hareket edersen hakkını alırsın.

İşverenle muhatap olmak zorunda kalmazsın, senin adına sendika konuşur. Daha öncede yazdım; El pueblo unido, jamás será vencido (örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez)…

Bu arada, geçen hafta en çok konuşulan konuyu atlamayalım. Hürriyet yazarı Uğur Cebeci, THY’deki yeni istihdam süreci üzerine bir yazı yazdı. TALPA ve HAVASEN hemen tepki gösterdiler.

Hava İş ise 4 gün sonra işe uyanabildi. Konuya ilişkin yayınlanan HAVASEN’in kapsamlı bildirisinde çok çarpıcı bir iddia vardı. Yazının, yürüyen süreci etkilemek üzere yazdırılmış olabileceğine dikkat çekilen bildiride, THY’nin mali bilgilerinin nasıl olup da ulaşılabildiği soruluyordu.

Bu konuyu haftaya değerlendireceğiz.  

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

25 Yorum

  1. 4 yıl önce

    THY şirketi yeni emeklilik sistemini bekliyor bı onaylansın patır patır işçi cikaricak

    Cevapla
  2. 4 yıl önce

    Sefa bey ben sevgili THY şirketine 10 sene hizmet verdim üç kez ameliyat oldum vucudumdan parça aldılar boynuma platin taktılar ve ellerim ayaklarım sisiyor ara sıra belimde ise fıtık var ilaçlar kullanıyorum ilaç kullandığım içinde gece vardiyalarinda uykum geliyor yinede işime dört elle sarılıp yeri geldiğinde çaydan yemekten feragat edip çalışıyorum ama sağlık sorunlarim olduğum bazen gittiğim doktor rapor veriyor bununda yorgunluktan dolayı olduğu söylüyor ama gelelim ki rapor alıyorum diye çalışma saatinda yorgunluktan uyudumu söyleyip bana arkadaşları ile anlaşamıyor uyuyor rapor alıyor diyip savunma yazdılar oğlum hasta yatağında hastaneye götürdüm bana laf ettiler ücretsiz izni Yavuz bey sayesinde aldım ben bu şirkette mutsuzum artık çıkışımı verseler inanın çıkarım bunuda dile getirdim.bunlarda insanlari zor yere çalıştırıyorlar ihityaci olanlar vardır çıkarın gitsin

    Cevapla
  3. 4 yıl önce

    Sevgili arkadaslar kim için mücadele veriyosunuz TGS li işçilerin bu haberden haberi yok bırak haberdar olmayı şuraya tıklayıp atilirim korkusu olan emin olun çok adam vardır tgsde

    Cevapla
  4. 4 yıl önce

    TGS çalışan emekcı kardeslerım.gun bırlık gunu zaman kaybetmeden sendikaya uye olalım.Havacılıgın yetkılısendıkası hava ış tır.Bu süreçten nemalanmak ısteyen popılızım yapan sendikalardan uzak durun.ekmegınıze çocuklarınızın yarınları ıçın zaman kaybetmeden sendikaya uye olun.

    Cevapla
    • Popilizmin dibi Hava iş tir.Nemalanmada üstlerine yoktur,herkes nemalanıyor maşallah.

      Cevapla
      • 4 yıl önce

        seygılı kpt sen acın halınden anlamazsın.sen ancak egonu tatmın edersın.305 de gorduk nıye emekcı kardeslerımıze destekvermedınız.

        Cevapla
    • 4 yıl önce

      Evet TGS çalışanları, hemen Hava İş’e üye olun. İşinizden olunca kamyoncu olmak için referans olurlar.
      Yetkiyi aldıktan sonra tüm havacılık çalışanlarının haklarını bir bir kaybettiren sarı sendikadan bahsediyor arkadaş. Bugün de birileri adına biz utandık hamdolsun.
      TEK YOL HAVA-SEN

      Cevapla
  5. 4 yıl önce

    Rauf beyin kalemine sağlık. Bu kadar güzel, basit anlatımla anlatılanları anlamayan kalmış olamaz. Ama, kafayı başka bir iş grubunun aldığı paraya takıp saçmalayanlar var hala. TGS’li çalışanların mutlaka sendikalı olmaları gerekiyor. Öyle birer birer değil, kütle olarak, birlik halinde sendikalı olmaktan başka kurtuluşları yok. Üyesi olmadığınız halde size yol gösteren havasen’e veya beğendiğiniz bir başka sendikaya üye olabilirsiniz. Bireysel sözleşme değil, toplu iş sözleşmesine muhtaçsınız. Aksi durumda “ağlarım göz yaşımı silen yoktur” şarkısını daha çoook söyler durursunuz.

    Cevapla
  6. 4 yıl önce

    Atı alan Üsküdar ı çoktan geçmiş Rauf Bey,sektör olarak bu derece kaliteli,insan ve çalışan olarak bu kadar kalitesiz grubuda ilanla arasan bulamazsınız ama bizim memlekette hepsi bir arada maalesef..

    Cevapla
  7. 4 yıl önce

    ben çizdim oynamıyorum diyen atlas hileli iflas ile gündemde olmaya devam edecek.hakkımızı sonuna kadar arayacağız.

    Cevapla
  8. 4 yıl önce

    Sefa Bey, Türkiyede ki en büyük sorun işçilerin Sendikalı olmasının önündeki engellerdir.Bu bütün kurumlar için geçerlidir.E devletten herkes bu hakkı elde edip sendikaya girse bakın bakalım O zaman ne olacak? Avrupada sendika ya üye olması için işveren yol gösteriyor.

    Cevapla
  9. 4 yıl önce

    Şunu söyleyim meşhur bir söz var bir yerde bir olay olursa kabak mazlumun başına patlar diye . Şirkette hep böyle oluyor. Ben bu güne kadar hiç görmedim sürekli rapor alıp , sürekli iş aksatan , iş yapmayan adamın işten çıkarıldıgını . Aksine bu tip adamların sevmediği işine 4 elle sarılan çalışkan adamları bir şekilde iftira baskı vb . Şekilde durumlar yaparak gitmesi gereken Kesim tarafından mimlendirilip attırtılır. Şunu diye bilirim ki rapor da zirve yapmış adamları koruyan yine onlar gibi başteknisyen veya amirleri olduğu için birbirlerini kollarlar . Bize de Olan yine garibanın çocuğuna olur demek kalır .

    Cevapla
    • 4 yıl önce

      kendileri çakal oldukları için çakalları üçkağıtçıları kendilerine yakın hissediyorlar sakın kendini çalışkan bir gariban çocuğu olarak gösterip çok çalışıp ezdirme bunlar insana acımaz hele garibansan hiç acımazlar dalga geçerler insan değiller çünkü millet namazamı gidiyor sende git iştenmi kaytarıyor sende kaytar kimsenin yüzüne gülmesine falan aldanma işi bitene kadar sonra acımazlar bunlar babadan oğula haram yemeye milletin hakkına girmeye bir yerlere bedavadan gelmeye alışmış herifler bu yüzden çalışkan bir yerlere hakkıyla gelen insanlar bunların işine gelmediği gibi böyle çalışan insanlarıda enayi yerine koyarlar dindarlıklarına falanda aldanma hak hukuk bilmezler adam atmakla övünen karaktersiz lanet herifler Allah yardımcın olsun kardeşim bunlarında Allah belalarını versin köklerini kurutsun sakın sinirini bozma bu ayak mantarları yüzünden Allah a havale et çalışmana bak diyecem ama bu munafıklar ondan anlamaz sen yukarda yazdıklarımı yap.

      Cevapla
  10. 4 yıl önce

    Hiç uzatmayacağım.THY de uçan 777 ve 330 filosundaki kaptanlarım [ (sadece 4 sırma kaptanlarım) F/O ‘nun bir değeri yok şirket gözünde ] THY’deki pilotların geleceği sizin elinizde. Kargo ve transit uçuşlar size muhtaç ,topu topu 1000 küsür kişisiniz. Şirket sizin ; pilotlar adına konuşup ,anlaşma olmazsa UÇMUYORUZ restinize kayıtsız kalamaz. Dar gövde kaptanlarım sizi küçümseme gibi bir niyetim kesinlikle yoktur, ama gerçeği görmezden gelemeyiz.

    Cevapla
  11. 4 yıl önce

    TGS’ci kardeşlerim. Bir an bile düşünmeden HAVASEN’de birleşin. Çok olursanız hiçbir şey yapamazlar. Dışarıda kalanları ise tek tek avlarlar.

    Cevapla
  12. 4 yıl önce

    Tam bir kara düzen. Kör tuttuğunu öpüyor. Yanan yine işçi olacak. Birlik olmazsak kaybedeceğiz.

    Cevapla
  13. 4 yıl önce

    Allah TGS calısanlarınin yardımcısı olsun zaten asgari ücretin Bi tık üstünde maas alıyorlar ikramiyeleride gitti. THY nin belini büken kabin ekibidir bu net yeni baslayan hostes 7 8 bin TL alıyor ikramiyede milletvekili maası alıyor thy nin bir anönce maas düzenlemesi yapması gerekiyor bunların acısını TGS thy teknik vs ödemek zorunda kalıyor AO da düzenleme şart!!

    Cevapla
    • 4 yıl önce

      Kendine reva görülen “ASGARİ ÜCRETİN Bİ TIK ÜSTÜNDEKİ MAAŞını yükseltmek için çabalamıyorsun da, insani şartlarda yaşamak için bile neredeyse yetersiz olan bir maaş alan kabin memurları maaşlarına dil uzatıyorsun. İnşAllah şu an aldığın “ASGARİ ÜCRETİN Bİ TIK ÜSTÜNDEKİ MAAŞ” a bile muhtaç olursun !

      Cevapla
    • 4 yıl önce

      Yukarıdaki yazıyı okumuşsun ama anlamamışsın hala kabin diyorsun. Zaten anlasan bu kadar vasat düşünmezdin. Soda iç hazmettirir belki.

      Cevapla
      • Olayı çözmüş bravo. Kardeş sen İşine bak milletin aldığı sanamı kaldı. Hakkı yenenin arkasında duracağına yazdığına bak.

        Cevapla
      • 4 yıl önce

        Dağıtında içelim :D

        Cevapla
    • 4 yıl önce

      19kişide beğenmiş. Yuhh size. Utanın…

      Cevapla
    • Neden kendi hakkını arayıp maaşını düzeltmek yerine başkalarını da bataklığına çekmeye çabalıyorsun? Sanıyor musun ki kabinin maaşı düşerse seninki yükselecek. Bu kafayla daha çok asgari ücrete talşm edersin.

      Cevapla
    • 4 yıl önce

      Bu yazıya muhalefet olan teknigin de eşi hostes oldugu içindir kesin doymadılar çünkü :)

      Cevapla
    • 4 yıl önce

      Teknik yazıp durma şu nickname kısmına, koca bir camia senin eşekliğinden zan altında kalıyor.

      Cevapla