İŞTE THY PROTOKOLÜ: TEHDİTLE ÖZVERİ

Değerli okurlar, Hava iş sendikası ile THY arasında yaklaşık 1 aydır pişirilen ve içine bir ölçek korku, iki ölçek kaygı, bir parmak bal, alabildiği kadar tehdit konulan “Özveri” yemeği, adet yerini bulsun diye çalışanlara sorulduktan sonra sofraya konuldu. Ne diyelim, afiyet olsun. Konu ile ilgili görüşlerimizi yaklaşık 2-3 hafta boyunca yazdık. Ortaya çıkan olumsuzlukta çalışanların hiçbir günahının olmadığını, bu nedenle faturayı onlara kesmenin de adil bir davranış sayılamayacağını belirttik. Sonuç ortada..
Ölümü Gösterip Sıtmaya Razı Etmek
Bugün süreci amatörce yürüten Hava İş sendikası ile, 1 aydır konu ile ilgili hiçbir açıklama yapmayan THY yönetiminin tavrını ele alacağız. Bakın, 2017 yılı zamları ile ilgili ilk açıklama ne zaman yapılmış? 1 Aralık 2016 günü…Ne diyor Hava İş Başkanı Tatlıbal? “Sendikamız, kazanılmış haklarımızdan feragat etmez, edemez.” Bravo, yüreklere su serpmiş Reis bey…Sonra ne olmuş? 23 aralık’ta verdiği söyleşide işverenin kendilerine % 4 + % 4 yerine % 1.5 + % 1.5 önerdiğini ağzından kaçırıvermiş. Yani 13 Ocak günü yayınladıkları anketten tam 20 gün önce Sendika, THY’nin teklifini biliyor. Ama çalışanlara “% 4+ %4’ün ödenmemesini” soruyor. Şark kurnazlığı yapıyor ve “bakın siz Sıfır zamma bile razıydınız, biz % 1.5 aldık “ diyor.
AYCI “hem zam vermem hem de adam atarım” mı dedi?
Bu arada süreci tıkayan gelişmeler yaşanıyor. Hava İş, 2016’da düşük zam yapılması karşılığında “toplu işçi çıkarmama garantisinin” protokole yazılmasını istiyor. İlker Aycı buna direniyor. Araya Bilal Ekşi giriyor ve protokole bu madde de ekleniyor. Böylece sendika kendini sağlama alıyor ! (Acaba öyle mi? Önümüzdeki hafta Sendikayı takmadan THY’nin nasıl toplu işçi çıkardığını anlatacağım.) Demek ki, İlker beyin niyeti pek de iyi değil…Hem zammı vermemek hem de toplu işten çıkartma kozunu elinde tutmak düşüncesinde…Hava İş de, THY Genel Kurulundan önce TİS imzalanırken verilen bazı sözlerin örneğin Şef ve Kabin Amiri tazminatı başta olmak üzere birçok konuda ücret komisyonu kurulması vaatlerinin yerine getirilmemesinden rahatsız.
2001 krizi ile karıştırmayın, bu Topçu krizi…
Daha sürecin başında, üyelerine sormadan, “elimizi taşın altına koymaya hazırız.” Diye taahhütte bulunan Hava İş Başkanı, 2001’de yapılan özveriyi örnek gösteriyordu. Oysa 2001 yılında, çalışanın yaptığı özverinin bir mantığı vardı. THY’nin ve THY yönetiminin iradesi dışında 11 Eylül saldırıları gerçekleşmiş, ilk kez uçaklar silah olarak kullanılmış ve tüm dünya havacılığı krize girmişti. THY çalışanı da bunu görmüş ve şirketi ayakta tutmak için özveride bulunmuştu. THY yönetimi de kesinti yapılan maaşlara karşılık çalışana ücretli izin hakkı vermişti.
Peki şimdiki krizin nedeni ne? Hamdi Topçu ve çok değerli, çekirdekten yetişme, anadan doğma havacı ekibinin hırs ve ihtirasları ile gerçekleştirdikleri hormonlu büyümenin acısını sadece THY markası, THY çalışanı değil tüm Türkiye çekiyor. Bakın 2 hafta önce yazdım (Yazıya buradan ulaşabilirsiniz). Son 5 yılda verdikleri uçak siparişlerinin toplamı tam 122 katrilyon lira ! Abuk subuk sponsorluklar, eşe dosta dağıtılan pass biletler, yandaşlara verilen reklamlar, bugün düşman ilan edilen Cemaat okullarının olduğu yerlere açılan hatlar…. Sen böyle saçmalarsan, babanın parası gibi devletin-milletin kaynağını saçarsan sonunda duvara toslamaya ramak kalır. Bu sefer de, işçiden özveri beklersin ! Senin hatalarının ceremesini niye çalışan çeksin? Daha dün üniversiteyi bitirmiş adamları getirip en az 10 bin lira maaşla müdür yaparsan, yurt dışındaki müdürlere her ay bir servet ödersen, altına makam arabalarını verirsen, 2-3 bin dolarlık evlerinin kiralarını ödersen, geleceğin yer burasıdır. Unutmadan yazayım, bu Özveri Protokolü de bir işe yaramayacak. THY yapısal sorunlarını çözmedikçe en az 3-4 yıl belini doğrultması zor, çok zor….
Sendika işçiye ne vaat etti?
Masaya imza için oturmadan önce;
Kazanılmış haklardan feragat etmeyeceğini,
Önce THY’nin başka alanlarda tasarruf olanakları araştırması gerektiğini,Şişirilmiş yönetici kadrolarını azaltacağını,
İkramiye ve sosyal haklara dokundurmayacağını,
2017 yılı için önce ilk 6 aylık dönem ilişkin protokol yapılacağını,
İngilizce yetersizliği gerekçesiyle ücretsiz izne çıkarılan bir kısım personelin de geri dönüşünün sağlanacağını,
Verimsizlik gerekçesiyle işten çıkarılma süreci devam eden 200 civarında çalışanın süreçlerinin durdurulacağını,
Uçucu personelin dinlenme sürelerini içeren FTL’nin ( Flight Time Limitation) TİS’e uyumlu hale getirileceğini,

söylüyordu Hava İş. Hatta Tatlıbal “O noktada biz şirkete bir rapor hazırladık ve bazı tasarruf yapılacak kalemleri belirledik.” diyordu…
Vaatlerin hepsi FOS çıktı !
Ne oldu peki? Kazanılmış hak denilen 6’şar aylık devrelerde verilecek % 4 + enflasyon farkları sünnet edildi ! Üstelik “ucundan azıcık” da değil…İlk 6 ayda hak edilen % 4.65 yerine % 1.5 verildi. Yani THY çalışanına “üçün birini “ verdiler. İkinci 6 aylık devrede bu makas daha da açılacak. 1 Temmuz 2016’da 2.90 olan dolar kuru 20 Ocak 2016’da 3.80’ e yükselmiş. Tam % 31 oranında devalüe olmuş Türk Lirası…
Ekonomistler, TL’deki her 10 puanlık değer kaybının enflasyonu % 1.5 artıracağını söylüyorlar. Bu da yılın ilk yarısında, % 6- % 7 enflasyon demek. Peki ikinci 6 ayda ne zam alacak THY çalışanı: % 1.5… Bozdur bozdur harca….2.500 TL ücret alan bir çalışanın aylığı 37.5 TL artacak. Her gün bir simit parası bile değil….
THY başka kalemlerden tasarruf yaptı mı?
Ne söz vermişti Hava İş? THY önce başka alanlarda tasarruf olanaklarını araştırmalı..Araştırmış mı? Mesela imza için masaya oturulduğunda, THY de bu süreçte yaptığı tasarrufları sıralamış mı? Duyan varsa söylesin. Eee, sendika da böyle bir açıklama yapmadığına göre, demek ki THY tasarruf masarruf yapmamış. Hatta dalga geçer gibi, protokolden 2 gün sonra yeni reklam yüzünü tanıtmış. 80’lik Morgan Freeman’a 1.2 milyon Euro ödeyecekmiş.(Amerikalı’ya niye Euro ödenir acaba ?) Çekilecek reklam filminin SuperBowl finalinde gösterim bedeli 30 saniye için 5 milyon dolarcıkmış. Reklam filminin yapımı için de 1 milyon dolar koyun, ne çıktı? Yaklaşık 7.5 milyon dolar…Reklam filmi 30 saniyeden fazla olursa ve birden fazla gösterilirse rakam daha da artacak…Nasıl ama? İşbilir Hava İş yöneticileri bu haberi okuyunca aldatıldıklarını düşünmüşler midir acaba? Haa bu arada, Hava İş’in THY’ye verdiği “tasarruf edilmesi gereken kalemlerin” yer aldığı o rapor ne oldu? THY ciddiye aldı mı, yoksa bir kenara mı attı?
Sosyal Yardıma günde 30 kuruş zam…
Başka ne demişti Hava İş? “İkramiye ve sosyal haklara dokundurmayacağız.” Doğru…Şimdilik ikramiyeye dokunmamışlar. Peki sosyal haklara ne oldu? Sevinin, % 1.5’luk zam sosyal haklara da uygulanacak! Geçen yıl 575 TL alan THY çalışanı bu yıl ayda 8.6 TL zam alacak. Günde 30 kuruş…İyi para….
Peki, protokolün önce 6 aylık yapılacağı sonra duruma göre, ikinci altı aylık protokolün imzalanacağını vaat eden Hava İş ne yapmış? 2 protokolü birden imzalayıvermiş… Haklılar, demir tavında dövülür. Hazır çalışanı tava getirmişken işi bitirmek lazım…
Mutabakatın diğer bir unsuru olan, “İngilizce sınavından kalan ve ücretsiz izine çıkartılan kabin memurlarına tekrar işbaşı yaptırılması” maddesi de Bakırköy ile THY Genel Müdürlüğü arasında buharlaşıvermiş. Aslında bu maddenin dayanağı da yok.. Çünkü THY ücretsiz izne çıkartırken halen geçerli olan prosedüre dayanıyor.
Verimsizlik nedeniyle işten çıkartma işlemleri devam eden çalışanlarla ilgili sürecin durdurulması sözü de havaya uçmuş…Eee, adı üstünde HAVA iş….
Uçuş görev ve Dinlenme sürelerini düzenleyen FTL’in Toplu iş Sözleşmesine uyumlu hale getirilmesi de protokol imzalanırken unutulmuş(!) anlaşılan…İnsanlık hali, olur böyle şeyler…
2017 başında ücretler ne olacak?
Şimdi gelelim geçen hafta sorduğumuz sorulara…2016 zamlarını yapmadınız. 2017’de de bunu şirketin 100 milyon dolar kar yapma şartına bağladınız. Güzel…Önce kafama takılan bir soruyu sorayım. Niye DOLAR? Geçtiğimiz haftalarda “Boz Doları Al Lirayı” kampanyasına destek veren Hava İş Başkanı, dolar üzerinden bir protokole nasıl imza attı? Neyse, belki de Kanada doları zannetmiştir ! Şimdi diğer soruya gelelim. Kar, 90 milyon dolar olursa ne olacak? Yarın birileri çıkıp “İşçiye zam farklarını vermemek için bilanço üzerinde oynayıp kar rakamını aşağı çektiler.” derler ise ne cevap vereceksiniz? Sana ne şirketin karından? “Ben sana 1 yıl süre ile kredi açıyorum, bak faiz falan da istemiyorum. Ama 1 yılın sonunda paramı isterim.” demek çok mu zor geldi size?
Pekiii, 2016 sonunda belirtilen kar elde edilemedi. 2017 zammı nasıl belirlenecek? % 1.5 zam uygulanmış rakamlar üzerinden mi yoksa TİS gereği hak edilmiş ama sünnetlenerek verilmiş % 4 + % 4 + enflasyon farkları üzerinden mi? 2018 ne olacak peki? Oturup yeniden anket yapıp “2017 zamlarının üzerine bir bardak ayran içtik, 2018 zamlarını da istemiyoruz” mu dedirteceksiniz işçiye? Yahu birader siz nasıl sendikasınız? Bu arada, protokolde “THY’yi bağlayan” tek bir cümle yok… Hani THY de tasarruf yapacaktı? Hani, şişirilmiş kadroları azaltacaktı? Sadece, toplu çıkarma olursa bizim “kararlı” sendikamız, bütün hak edişlerin izleyen ilk ayın 8’inde yatırılmasını istemiş… Eeee, yatırmazsa ne olacak birader? İş yavaşlatma mı yapacaksınız? Greve mi gideceksiniz? Topluca viziteye mi çıkacaksınız?
İçinde “YOKSA…” geçen cümleden korkacaksın
Özetlemek gerekirse, ortada tarafların özgür iradeleri ile yaptığı bir sözleşmeden söz etmek mümkün değildir. THY yönetiminin hazırladığı “mutabakat” şartları, Hava iş sendikası eliyle işçiye dayatılmıştır. Bu yapılırken de “YOKSA…”denilerek çalışan açıkça tehdit edilmiştir. Zaten YOKSA diye başlayan her cümle bir tehdit barındırır. Siz şöyle bir cümle duydunuz mu? “Oğlum kabak yemeğini bitir Yoksa sana çikolata veririm.” Veya “kızım ödevlerini bitir yoksa dışarı çıkar arkadaşlarınla diskoya gidersin.”  İşte bizim Hava İş de böyle diyor…”Bu protokolü kabul edin, zam almaktan vazgeçin YOKSA işveren adam atacak !” Gel de karşı çık… Aslında bu tehdit ile, çalışanın iradesi sakatlanmıştır. Bu yönüyle hukuksuzdur, geçersizdir. İşçinin haklarını koruması gereken Sendika, İşverenin çıkarlarını korumak için devreye girmiştir. Gerçekten sendikacılığın bittiği yerdeyiz. Artık sendikanın, yürüyen bir sözleşmeyi, işverenle anlaşarak üyesi aleyhine değiştirdiği bir sürece girdik. Yapılabilir mi? Yapılamaz, açıkça kanunsuzdur. İyi de kimi kime şikayet edeceksin? Bu arada, THY’yi de kutluyorum ! Şu 1 aylık devrede, özveri operasyonu ile ilgili tek bir açıklama yaptılar mı? Bütün işi Hava İş’in üstüne yıktılar. Sanki bu işi sendika tek başına yaptı.. Diyet ödeme zamanı diyeceğim de, çalışanın hakları üzerinden öde öde bitmiyor birader. Sendikaya önerim bir ara Ömer Seyfettin’in Diyet hikayesini okusunlar !
TALPA: Geçti Bor’un pazarı…
Güzel bir söz vardır. Bad el harab ül Basra…Yani Basra harap olduktan sonra…. Bizim Türkçede de benzer sözler bulunur.: Kamyon devrildikten sonra yol gösteren çok olur… Atı alan Üsküdar’ı geçti… Ama TALPA’nın mesajını okuduktan sonra bu duruma en yakışan sözü buldum… Geçti Bor’un pazarı, sür eşşeğini Niğde’ye… Mesaja bakınca içeriğine katılmamak mümkün değil. Gerçekten de, 1500 uçuş personeli atılacak dersen, orada ne uçuş emniyeti kalır, ne de sağlıklı ruh hali….İyi de, bunu söylemek için protokolün imzalanmasını mı bekledin? Adamlar son 1 aydır “zam verilmeyecek, özveri gösterin yoksa atılacaksınız” diye tehdit ediyor. Bilmem kaç bin üyen var çıkıp “Hoop birader, sakin ol, sen kimsin ki benim üyelerimi tehdit ediyorsun?” demedin? Daha ileri gidelim, niye çıkıp bu krizden çıkış için (varsa) önerilerini kamuoyu ile paylaşmadın? Sen sus otur, tribünden izler gibi izle, sonra zevahiri kurtarmak için açıklama yapıp deşarj ol….Haaa, yarın birileri çıkıp “Talpa yönetimi, THY yönetiminden korktuğu için, suyu bulandırmış durumuna düşmemek için sesini çıkaramadı. İş bittikten sonra da (artık bir etkisinin olmayacağını bildiği için) yalandan feveran etti.” derse ne cevap vereceksiniz?
VURUN PİLOTLARA…
Geçtiğimiz haftanın en acı olaylarından biri Bişkek’te ACT uçağının düşmesi idi. Kazada, Kpt Plt. İbrahim Gürcan Dirancı, FO Kazım Öndül ile Loadmaster Melih Aslan ve Teknisyen İhsan Koca yaşamını yitirdi. Geçtiğimiz Perşembe cenaze töreni vardı. Son derece kalabalıktı. Vefasını göstermek için gelenleri kutluyorum. Rahmetli Melih Aslan’ın cenazesi yoktu. Çünkü anlaşıldığı kadarı ile kazada ölen 35 kişinin naaşları ile karışmıştı. DNA için bekletilmişti. Yalnız kazadan sonraki gelişmeler gerçekten son derece üzücü ve düşündürücü.. Olayın hemen ardından THY’nin yaptığı açıklama mesela…”Uçak ve mürettebat THY’ye ait değildir.” İyi de birader uçağı sizin kiraladığınız belli, taşınan yükler sizin. Üstelik uçağın sefer sayısı TK 6491 değil mi? Neyi inkar ediyorsunuz?
Ya ACT’ye ne demeli? Yok efendim, yeterli yakıtı varmış, uçağın teknik bakımları yapılmış vs vs .. Çıkıp “Flight Data Recorder (FDR) çözüldüğünde kazanın gerçek sebebi ortaya çıkacaktır” demek zor mu o kadar? Ne diyelim, pilotlar can, şirketler ise para, itibar, ticaret derdinde…
 

Exit mobile version