İSTANBUL AIRSHOW NASIL BAŞLAMIŞTI

-Meral yukarda bir toplantı var, sen de git, not al, fuara katılıyoruz! “Yukarısı” Genel Müdürlük demek. Toplantıda aldığım notları getirdim, başkana okudum.
-Çalış! dedi.
Düşündüm, taşındım ne yaparız?
Açıkcası kimsenin fuarcılıktan anladığı yok. Herkes birbirini incelemekle meşgul. Telefon trafiği yoğun. Halkla İlişkiler devamlı beni arıyor, yoklama var. Ama Teknik Başkanlık ne yapacağının bilincinde.
Ben gökyüzünden geldim İkram Başkanlığı’na, ben de anlamam!
Randevu aldım, Teknik Başkanlığa gittim. Mühendislerle, teknisyenlerle konuşup görüş aldım. Kafamda her şey şekillenmeğe başladı. Benden başka da Tekniğe giden olmadı zaten. Derin uyku modunda herkes.
Airex Fuarı nedir derseniz, “İstanbul Airshow’un atasıdır, miladıdır” derim.
Orta Doğu dahil Avrupa’dan Çin’e bölgedeki en önemli havacılık platformu.
Fuar, ana sponsor Türk Hava Yolları’nın tavsiye ve teşvikleri ile, İstanbul’un bir havacılık merkezi olarak öneminin altını çizmek amacıyla, sonradan ISTANBUL AIRSHOW adıyla düzenlenmeye başladı.
Geçtiğimiz haftalarda; Atatürk Havalimanı 14.Peron’da 06-09 Ekim tarihleri arasında gezilen fuarda, sivil uçak ve helikopterler, uçak motoru, uçuş kontrol, bakım-onarım ekipmanları, havaalanı ve terminal sistemleri vardı. Ya ilkinde?
1996 Yılında Yeşilköy Askeri Havalimanı geniş arazisi içinde devasa bir çadır kuruldu. Adı Airex Fuarı.
THY Teknik Başkanlık, fuara Airbus First Class yolcu koltuklarını, uçak koridorunu ve First Class bar’ı monte etti. Yan duvarlar bulutlarla kaplı bir fon. Aynı uçak işte.
***
Hazırlayıp yazdığım senaryoyu başkana anlattım. Arabayı alıp piyasaya çıktım. İşin merkezi Kasımpaşa’nın üst tarafları. Atölyelerde manken aradım. Pazarlık edip birkaç cansız mankeni yükleyip döndüm. Kıs kıs gülenler, dalga geçenler, hepsinin farkındayım.
Mankenleri giydirdik, kuşattık, çiftler yapıp bir kısmını First Class yolcu koltuklarına oturttuk. Bir kısmı da ayakta sohbet halinde. Mankenler yolcularımız.
Bazılarının önlerine meyve tabağı, bazılarının ellerine içki kadehi veya çay fincanı yerleştirdim.
Bar üzerinde olması gereken şampanya kovası ve içinde beyaz peçeteye sarılı şampanya şişesi, taze sıkılmış portakal suyu, kadehler ve diğer aksesuvarlar yerlerini aldılar.
Kabin Hizmetleri Başkanı ile konuştum, her gün iki kabin memuru üniformalı fuara gelip katlanır troley yanında duracaklar.
Katlanır(foldable) troley üzerinde uçakta yapıldığı gibi peynir tepsisi ve meyve sepeti olacak. Standa gelen ziyaretçilere meyve suyu, sandviç, fındık-fıstık-cips servisi yapılacak. Senaryo tamam şimdi hesap-kitap işleri.
Her gün maket uçak için temiz beyaz örtülere, buza, yiyecek ve içeceklere ihtiyaç var. Catering firmasından fiatları alıp onaylattıktan sonra kurguyu gerçekleştirdik.
***
Beklenen gün geldi çattı, ilk ziyaretçilerimiz kümülonimbüs bulutları oldu. Geceden başlayan yağmur, şimşeklerle ve gök gürültüsü ile troposfer delinmiş gibi devam edince, fuarın elektrikleri gitti ve Airex Havacılık Fuarı’nın ilk günü dev çadırı su bastı!
Neşesi de gitti fuarın, heyecanı da, havası da, bembeyaz baharlık giysiler içinde ben de!
Medya mensuplarının fotograf flaşları ve araba farlarıyla aydınlatılan çadıra VIP’lerin gelişi, tarih boyunca bir kez daha görülemez.
Dört gün boyunca, ziyaretçilerin ilgi odağı; uçak kabini, verilen servisler ve şirin, güzel 2 kabin memuru oldu.
İkinci gün, bir köşeye çekilip yarattıklarımı seyrettim, hoşuma gitmişti.
Başkan kollarını iki yana açmış:
-Bu ne güzel uçak, ne güzel hazırlamışsın diye kutladı. Ama senaryoyu hazırlayanın kim olduğu hakkında ondan başka kimsenin bilgisi yoktu. Çalışanın değerini anlayabilecek olan var, anlayamayan var.
Benim anlayamadığım konuya gelince; ilginçtir, uçuştan ayrılıp yere inenlerin önlerine öyle zor konular ve şartlar konulur ki Pisagor bile terler. Ama çözülmeyecek problem yoktur.
36.000 Feet’de; yaradandan aldığı güçle ve ekibinin yardımlarıyla her şeyin üstesinden gelenler için, bu iş bitecek, ya olacak, ya olacak’tır!
Meral Döşemeciler

Exit mobile version