25 Eylül 2019 günü THY/Teknik AŞ’nin hat bakım bölümünde teknisyen olarak görev yapan Ahmet Alpay’ın intihar girişimi maalesef ölümle neticelendi. Öncelikle merhuma Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, havacılık camiasına, dost ve mesai arkadaşlarına başsağlığı dilerim.
Kötü haber çabuk yayılır derler. Teknik A.Ş çalışanlarının devamlı takip ettiği haber sitemiz haberi ilk alanlardan olmasına rağmen merhumun fotoğrafını bulmak ve üzücü haberi mesai arkadaşlarına ve THY yönetimine ulaştırmak için uğraş verdik.
Vefat haberini yapmadan önce, gencecik bir teknisyenin hangi ruh hali içerisinde intihar ettiğini anlamaya çalışmak için yakın arkadaş ve yöneticilerine ulaşmaya çalıştık. Benim THY’den ayrıldığımdan sonra gelen yöneticileri tanımadığımdan onlar arama şansım yoktu. Bu nedenle eski tanıdık Bay Hüseyin Sağlam’a mesaj attım.
Bay Hüseyin, Ahmet Alpay’ı yakinen tanımadığını, kendisine gelen bilgide kumar borcu nedeniyle intiharın gerçekleşme ihtimali olduğunu ve yakın zamanda bankadan 10.000 TL kredi çektiğinin söylendiğini söyledi. Tabii ki bunlar söylenti olduğundan net bilgi değildi. “Bu bilgiyi doğrulamadan yazamayız, yalan haber olur” dedim.
Tabii ki olayın şirketle bağlantısı olduğunu yazabilmek de, rahmetli olan meslektaşımızı kumarbazlıkla suçlamak kadar yanlış olurdu. Bu nedenle suya sabuna dokunmadan (ki yaşananlar ile ilgili başka bilgimiz yok) sadece intihar eylemini yazdık.
Her zaman doğru haberleri ile tanınan haber siteniz Airlinehaber tarafsızca haberini yaptı. Şundan olmuş veya bundan olmuş demeden… (https://www.airlinehaber.com/sirinevler-koprusunden-atlayan-teknisyen-hayatini-kaybetti/ ) Airlinehaber olarak şimdiye kadar yaptığımız hiç bir haber sonrasında ceza yemedik. Kısaca sabıkası olmayan bir yayın organıyız.
Aynı gün THY’nin emekli teknisyenlerinden Asım Bayraktar’ın annesinin vefatını duydum. Asım kardeşimizin annesinin cenazesi Üsküdar’da Şakirin Camii’nden öğle namazına müteakip kaldırıldı. Önce oraya gittim, cenazeye katılan bir dolu arkadaşımla görüşme imkânı buldum. Oradan arabaya atladık ve birkaç arkadaşımızı da alarak Şirinevler’deki Yıldız Zöhre Camii’ne yola çıktık. Erken gittiğimizden camiye gelen gençlerle sohbet ederek olayın nasıl yaşandığını anlamaya çalışsam da kimse tam olarak şundan oldu diyemedi.
Neyse uzatmayayım… Çok ama çok kalabalık bir ortamdı. Rahmetli kardeşimizi uğurlamaya meslektaşları akın akın gelmişti. O kalabalıkta THY Teknik yönetiminden kimlerin geldiğini göremedim. Ancak merhum kardeşimizi cenaze aracına bindirirken bir ara karsıma Ahmet Karaman çıktı ve merhabalaşıp tokalaştık, birbirimize başsağlığı dileklerinde bulunduk. Neyse, ben kalabalığı yara yara zar zor kendime yol açıp aracıma doğru ilerlerken, bir anda Bay Hüseyin ile karşılaştım. Her zaman olduğu gibi yanında Sadi Bey de vardı.
Bay Hüseyin o kalabalığın içinde bir anda bana bakarak bağırmaya başladı. O sessiz, sakin kişi olarak senelerdir tanıdığım ve abisiyle çocukluk arkadaşı olduğum Bay Hüseyin’in adeta gözü dönmüştü.
Bana dönerek, “Doğru haber yap, doğru” demez mi? Sizin de okuyup onlarca yorum attığınız genç meslektaşımızın intihar haberinden bahsediyor. Yukarıda linkini verdiğim haberde, tek bir yalan bilgi gösterin ben hemen haber sitesini kapatacağım. Peki, yalan yoksa Bay Hüseyin emekliliğini isteyecek mi?
Bütün genç teknisyen kardeşlerimin yanında hâlâ bağırıyor; “Doğru haber yap, yalan haber yapma ayıptır” demeye devam ediyordu.
Dananın kuyruğu koptu ve ben bak Hüseyin dedim. Sen benim genel yayın yönetmenim misin, patronum musun, sen kimsin ki bana haberin nasıl yapılacağını söyleyebiliyorsun. HADDİNİ BİL dedim.
Bu lafı yeyince bir anda herkesin şaşkın bakışları altında elini havaya kaldırarak “BAK ÇAKARIM HAAA” dedi. Evet, evet hem de sizin en sakin ve sessiz, varlığı ile yokluğu bilinmez kişi olarak tanıdığınız Bay Hüseyin aynen böyle dedi.
Tabii ki ben de bu saçmalığın altında kalacak değilim ya… Çakacak adam anında çakar hadi elin kalkmışken bir çak bakalım dedim. REZALETE BAKIN YAHU. MUHATAP OLDUĞUM KİŞİYE BAKIN. Hiç bu kadar seviyesiz bir durumla şimdiye kadar karşılaşmamıştım.
İşte tam o sırada aramıza bir anda Fazıl Çiftçi girdi ve Bay Hüseyin’i apar topar adeta sürükleyerek “sus Hüseyin sus” diyerek olay yerinden uzaklaştırmaya başladı. THY ve Teknik A.Ş şirketlerini düşünerek çok profesyonelce bir davranış sergiledi. THY’nin marka değerinin düşmesine mani oldu.
THY Teknik A.Ş. gibi bir dünya şirketinin bir şekilde genel müdürlük yardımcılığı makamını işgal eden kişinin mahalle ağzı ile kabadayılığı… THY markasını taşıyamayan biri. Affedilecek bir durum değil.
Şimdi olaya başka cepheden bakalım. Fazıl Çiftci’nin gidişatı anlayıp apar topar Hüseyin’i götürmese o kalabalıkta ne olurdu? O kalabalıktaki genç teknisyenlerin ve arkadaşlarının ruh halini kim bilebilir ki? Olası bir kavga ortamında, yerlerde alt alta üst üste boğuşulurken, araya girenler de kavganın içine girse ve…
Bak Bay Hüseyin; Bu rezalete çanak tutan sensin…
Birine yaranmak için yaptın desem, yaranmak isteyeceğin kişi bu tür zorbalığı kabul eder miydi?
Ey Hüseyin, sen THY’desin ben ise bağımsız biriyim… Benim yaptığım beni bağlar ama senin yaptığın THY’yi bağlar. Bu rezilliği yaratmaya hiç hakkın yoktu.
Onu bir an Kılıçdaroğlu’na cenazede saldıran magandaya benzettim. Bu işin demek ki okumuşluğu falan yok maganda magandadır. NOKTA
Bu arada linkini verdiğim, haberi tekrar okudunuz sanırım. Benim doğru haber yaptığımı gördünüz. Bu yazıya bir dolu da yorum atmışlar. Yorum sadece bu yazıya atılmıyor ki. Her yazıya atıyorlar.Yorum hanesi onun için var.
Eve geldikten sonra düşündüm durdum. Bu saldırı bana olamazdı. Çünkü haberin yanlışı sizin de gördüğünüz üzere yok. Bu adam neden bağırdı? Acaba habere gelen okuyucu yorumlarından mı gocundu? Gocundu ise bir yarası olmalı.
İşte şimdi yukarıdaki söz aklıma geldi. Bu bir atasözü. Zaman zaman atasözlerine atıfta bulunduğumu ve başlığa çektiğimi bilirsiniz. İşte bu olaydan sonra da yine atasözümüze sarıldım.
İŞKİLLİ BÜZÜK DİNGİLDER*
Google’dan veya TDK’dan araştırdığınızda bakın bu sözden ne anlam çıkıyor?
“Ortaya çıkmasını istemediği işler yapan ve gizli kapaklı olaylar çeviren kişi, işlediği suçtan, hatadan dolayı korkuya ve telaşa kapılır. Ayıbı olduğu için de her zaman tetikte olur. Söylenilen herhangi bir sözden alınabilir. Bu durumda da o kişiden şüphe duyulmasına yol açar”
Bu söz, herhangi bir konuda tedirginliği olan ya da yaptığı işe inanmayan kimsenin kendisini belli edeceğini belirtmek üzere kullanılır.
Gizli bir ayıbı olanlar, herhangi bir sözden alınarak kendilerini ele verirler.
Bir konuda zaten suçlu olmasından ya da kuruntusundan dolayı karşı tarafın da suçlu olduğunu ima etmesi üzerine alınan tavır için söylenmiş söz
Sevgili okurlar;
İntihar ederek musalla taşına yatırılmış kardeşimiz için, kimseye suçlama yapmamışken,Bay Hüseyin neden Dingildedi?
Acaba, iç dünyasında kendini, bu intihar olayı nedeniyle, suçlu mu gördü?
İntihar eden kardeşimizle arasında bir tartışmamı geçmişti ki,tabii ki bunu bilemeyiz. Bay Hüseyin Sağlam’ın durduk yere bu saldırgan tutumu nedeniyle bir dolu senaryo yazılabilir.
Sonuç olarak; Olmadı Bay Hüseyin, bu yaptığın sana ve bir şekilde temsil ettiğin Teknik A.Ş ye hiç mi hiç yakışmadı.
Bay Hüseyin bulunduğu makamın ağırlığını taşıyamadığı için, psikolojik bir baskı altında olmalı… Bence, acilen dinlendirilmeli. Çalışanlardan uzak tutulmalı. Çünkü, o eski sakin efendi diye bildiğimiz adam artık …..nem kapıp saldırabiliyor.
(*) Büzük’ün argo anlamında kullanılmadığı ve aslının tavuk anlamına geldiğini de hatırlatmak isterim.