İNSANLARA POZİTİF DOKUNMAK- "GOYGOY"CULAR- 211 Mİ 210 MU?

sefa-inan-23

Değerli okurlarım; Hareketli bir haftayı geride bıraktık. Geçen hafta adeta Teknofest le yattık Teknofest la kalktık diyebilirim. Tabii ki bende fuarı ziyaret edenlerden biriyim. Kısa bir değerlendirme yapmam gerekirse başarılıydı diyebilirim.  Bu organizasyonda,emeği geçenlerin ve katılım sağlayarak fuarın zengin geçmesini sağlayan firma veya kuruluşları  tebrik ediyorum. Fuara yarışmacı olarak katılan gençlerimize ise güvenim tamdır. Bir gün ülkemizi çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkartacaklarına inanıyorum.

Bildiğiniz üzere köşe yazılarımı genelde çalışanlar ile işverenler arasındaki sorunlara ayırmaktayım. Bu kişisel yapım yeni oluşmuş değil. Öğrencilik yıllarımdan itibaren insanlara bir şekilde pozitif anlamda yardımcı olma yani hayatlarının seyrine dokunmak bana her zaman keyif vermiştir.  

FETÖ ve Bylock kullanıcısı olma suçlaması ile işten atılan insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Çünkü kendi doğrularım bu suçlamanın haksızlık olduğunu söylemesinin yanı sıra yardım isteyen çalışanlar söz konusu olunca, beklentisizce elimden geleni yapmaya çalışırım.

ByLock suçlamasından kaynaklı hatayı çözdük. Ancak 211 çalışanın FETÖ suçlaması ile karşı karşıya kalmaları nedenli işe geri dönüş henüz başlamadı. Malumunuz olduğu üzere bu davalar kişisel olarak açılmakta. Yazı konum ve THY’yi suçlamam, haksızlığa uğrayanlar için geçerlidir.

Hatırlayacağınız üzere 15.07.2016 tarihinde hain darbe girişimi yaşanmıştı. Bu tarihten tam bir hafta sonra THY bir basın duyurusu ile 211 kişinin işten çıkarılma gerekçeleri hakkında bir açıklamada bulunmuştu.
THY’nin bu konudaki basın duyurusu şöyleydi;

Görüldüğü üzere,  THY sapla samanı birbirine karıştıran bir duyuru yapmış. İşletmesel gereklilik, verimsizlik, performans yetersizliği ve FETÖ yapılanmasına müzahir olmayı aynı cümlenin içine sıkıştırmış. İŞTE DANANIN

KUYRUĞU BURADA KOPUYOR …

İş akdi sona erdirilen çalışanın suçu bu 4 değişik suçlamadan hangisi idi? İşletmesel Gereklilik farklı, Verimsizlik ve Performans Yetersizliği farklı değerlendirmelerdir. Ancak burada kullanılan “FETÖ yapılanmasına müzahir olmak” ifadesi ise apayrı bir suçlama. THY’nin iş akdini feshettiği kişilerde bu kadar özellik aynı zamanda bir araya gelmiş sanırsınız.

Bu duyuruda FETÖ yapılanmasına müzahir olmayı koymasalar, her zaman ki gibi THY’nin iş akdini sona erdirmek için kullandığı cümle yapısı der ve geçilirdi. FETÖ sözcüğü olmasa, çalışanlar şimdiye kadar işten çıkartılanlar gibi rutin mahkeme aşamalarını sürdürür. Tazminatlarını alır ve çekilirlerdi.
Ancak böyle olmadı. Çünkü hala hassasiyetini koruyan bir konuda kişileri FETÖ yapılanmasına müzahir olmakla suçladığında konu bambaşka bir yere gidiyor. Tabii ki medyamız her zamanki gibi bu kadar farklı suçlamalardan sadece en etkilisini başlık yapıyor ve  “THY’dan FETÖ’cuların tasfiye edildiği”  ifadesini kullanıyorBu haberin başlığını gören vatandaşlarımız diğer suçlamaları önemsemeyip FETÖ konusunu önemsiyor ve sapla saman karışıyor. İş akdi sona erdirilen kişiler, verimsizlik, işletmesel gereklilik veya performans yetersizliği kaynaklı çıkartılmış olsa bile onlar önemsenmiyor ve FETÖ yapılanmasına müzahir olma suçu gerek medya vasıtasıyla gerekse kulaktan kulağa yayılıyor, toplu linç uygulaması yapılıyor.

THY’nin sapla samanı ayırmaksızın tüm çıkartılanları aynı kelimeler ile suçlayarak iş akdini feshetmesinin yanlışı, kişilerin, ailelerinin, eş ve dostlarının ve yakın arkadaşlarının gündemine bomba gibi düşüyor. Ailelerinde travmalar başlıyor. Eş ve dost uzaklaşıyor. Arkadaşlıklar bitiriliyor. Bir nevi bu kişiler toplumdan soyutlanıyorlar.
İşte o aşamalarda bu arkadaşlara sahip çıkan ve gerek yazılarımla gerekse Genel Kurullarda yaptığım konuşmalarla ispat edilmeden yapılan FETÖ yapılanmasına müzahir olma ifadesini kınamıştım. Hala da kınıyorum.
Durun daha bitmedi… THY, aynı konuda Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne yazdığı yazıda, işten çıkarılan bu 211 kişinin isimlerini bildirerek, “15 Temmuz’dan sonra çıkarılmıştır” ifadesi kullanmıştır. Böylece işten çıkarılanların darbe girişimi ile ilgili oldukları imasına resmi yazışmalarında da devam ettirtmiştir.
SHGM’nin ve kamuoyunun bu şekilde yönlendirilmesi sonucu, 211 kişinin çok ağır maddi ve manevi zararlar gördüğü kesin.

Ayrıca;  Mahkeme tarafından işten çıkartılan bu 211 kişi ile ilgili bilgiler ve İcra Komitesi’nin 22.07.2016 tarihli ve 1330 sayılı kararı istenmiştir. THY, söz konusu 1330 sayılı kararı İLK DEFA MAHKEMEYE RESMİ KANALDAN göndermiştir.

Söz konusu cevapta dikkat çeken hususlar şunlar;

  1. a) Çıkarılan kişi sayısı 211 değil, 210’görünüyor. Yani THY basın açıklamasında bu sayıyı, yanlış vermiş olmalı.
  2. b) Çıkarılan kişiler sadece “işletmesel gereklilikler” nedeni ile çıkarılmıştır denmekte.
  3. c) THY’nin basın duyurusunda tek tek sayılan işten çıkarılma gerekçeleri arasındaki “FETÖ yapılanmasına müzahir olmak” konulu bir gerekçe, 1330 sayılı kararda yer almamaktadır. (Yani THY işten çıkarttıklarını FETÖ suçlaması yapmamış.)
  4. d) Çıkarılan kişiler, THY’nin basın duyurusunda yer alan diğer gerekçelerle de (verimsizlik, performans yetersizliği) işten çıkarılmamışlardır. Bu gerekçeler de 1330 sayılı kararda yoktur.
  5. e) 210 kişinin kıdem ve ihbar tazminatları ile tüm işçilik alacakları ödenmiştir. Denmiştir.


Aslına bakacak olursanız bu kişiler belgeli olarak FETÖ ya müzahir olsalardı bu hakları ödeyemezlerdi.

Neyse, “su akar sonunda yolunu bulur” derler. Bu konuda öyle olacak gibi görünüyor.
THY BU AĞIR YANLIŞI NASIL YAPTI. NEDEN SAPLA SAMANI AYIRMADAN HEPSİNİ BİR KEFEYE KOYDU. BU YANLIŞI YAPANLAR BUNUN VEBALİNDEN NASIL KURTULACAKLAR, DOĞRUSU MERAK EDİYORUM.

Hatırlarsınız o günler çok kritikti. Hepimiz şaşkındık. Tabii ki hükümet hariç… Onlar anında önce tüm devlet dairelerinden başlayarak FETÖ’culara savaş açtılar.  THY de her zaman söylediğim gibi özel şirket hüviyetinde olmasına rağmen kamu kuruluşu gibi çalışan bir şirket.
Bu nedenle THY hükümetin gözünde de kamu şirketi gibi…

Hükümet, tüm kamu şirketlerine veya kurum ve kuruluşlara FETÖ cuları derhal bulun ve atın demiş olabilir. Buna THY de dahil olmuştur.

O hassas günlerde THY’nin de devreye girmesi kaçınılmazdı. THY’nin en tepesindeki kişi olan İlker Aycı koskoca şirkette ki çalışanların hepsini tanıyacak değil ya. Şüphesiz alt kadrolarını arayacak ve varsa FETÖ sempatizanlarını bulup kendisine bildirilmesini istemiş olmalı.  Bu da son derece doğal ve hiyerarşi düzeni içinde oluşan  bir refleks
Peki, bu emri alan ve kendi bölümlerinde FETÖ avına çıkan yöneticilere nasıl güvenilecek ki… Ya kendisi de FETÖ cu ise, kimi kime şikâyet edecek ki… Bu nedenle her bölüm başkanı, kafasına yatmayan, gıcık kaptığı veya ileride makamına göz dikebileceğini düşündüğü kişileri listesine alıp yukarıya iletmiş de olabilir.

İlker Aycı dan acilen istenen (istendiyse) bu görev sonucunda alt yöneticilerin verdiği isimler yanlış olmuş ki şimdi 3 yılı aşkın sorunlar yaşanıyor. Sonuç olarak; İlker Aycı beyin bu yanlışı bir şekilde çözeceğini düşünüyor ve iş barışının THY’de istenilen düzeye gelmesini temenni ediyorum.

Bu arada hiç unutmayalım ki o günlerde havacılık medyasında ki bazı kendini bilmezler, kendilerini aşacak konularda ahkâm kesmeye başlamış ve güya FETÖ avına çıkmıştı. Hatta hiç unutmam ve anında kaydedip sakladığım bir makalede “THY’deki Şakirler gitmeli” başlığı ile goygoy culuk yapmaya başlamışlardı. Yani, acımasızca yangına körükle gidildi. İnsanların ve aile bireylerinin düşeceği durum hiç düşünülmedi.
Airlinehaber olarak bu konuda her zaman doğruların yanındaydık. Hiç goygoy yapmadık. Çünkü ispat edilemeyen her suçlama bizce geçersizdi. Dedikodu veya o söylemiş, bu söylemiş ile hareket edemezdik. Kısaca; Bekleyip görelim modunda kaldık.

Bize haksızlık yapıldı diyenlerin sesi olduk ve hala da oluyoruz.  Tabii ki yüce yargı tarafından suçlu olduğuna karar verilene kadar.

ByLock uygulaması kullandığı iddia edilen çalışanlara sizce kim destek oldu? Desteğim kanunların ve yargının verdiği nihai karara kadardır.  O zaman da yargı kararını beklemek lazım demiştim ve bekledik ve hepsi işe iade edildi.

Peki; İşçiden aldığı aidatlarla yaşayan sendikacılar, suçlanan üyelerine bırakın maddi desteği, hukuki destek bile sağlayamazlar mıydı? Üyelerinin yargının kesin kararına kadar yanında yer almanın neresi yanlıştı? Bu mudur sendikacılık?

Bu resim, insanlığın ve sendikacılığın öldüğünün resmidir.

Exit mobile version