İLKER BEYİN SENDİKASI!

Geçtiğimiz hafta Hava Sen bir bildiri ile çalışanların Anayasal haklarını kullanarak kurdukları sendikadan kaygı duyulmaması gerektiğini, THY personelinin gönüllü olarak katıldığı bu yeni oluşuma saygı duyulmasının daha doğru olacağını açıkladı. Bildiride, yoğun hukuk ve demokrasi vurgusu, çalışanların irade ve tercihlerine saygı gösterilmesi talebi vardı. Sendikaların siyaset ve ticaretten uzak sadece çalışanların haklarına odaklanması gereğinin altı çizilirken airlinehaber’in manşete çektiği cümle çarpıcıydı: Sendikaları çalışanlar yaşatır. Gerçekten de, partileri, dernekleri, sendikaları birkaç kişi kurar ama millet yaşatır… Millet(çalışanlar, seçmenler, üyeler) teveccüh göstermezse ne yaparsanız yapın o oluşumu yaşatmak mümkün değildir. Peki, Hava Sen herkesi sağduyuya davet eden, çalışanların tercih ve iradelerine saygı duyulmasını öneren bu bildiriyi neden yayınlama gereği duydu?
THY’NİN GENEL MÜDÜRÜ YOK MU?
Kamuoyuna pek yansımadı ama THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı 10 gün kadar önce arka arkaya pilotlarla ve kabin memurları ile bir araya geldi ve ağzındaki baklayı çıkardı. Hatta Havasen hakkında açtı ağzını, yumdu gözünü desek yeridir. Kabinle yapılan toplantının bayağı gergin geçtiğini öğrendiğim tecrübeli bir kabin amiri arkadaşımın aktardıklarını duyunca kulaklarıma inanamadım. Neler söylemiş neler İlker Bey? Öncelikle bu şirketin Genel Müdürü yok mu diye sormadan edemiyorum. Genel Müdür, icranın başıdır. Yönetim Kurulu Başkanı ise karar alma organının başındadır. Yönetim Kurulu karar alır, Genel Müdür de bu kararları uygular. Candan Karlıtekin ile başlayan Genel Müdürvari Yönetim Kurulu Başkanı türü Topçu ile zirve yaptı. Anlaşılan Aycı Topçu ile aynı yoldan gidiyor.
NELER SÖYLEMİŞ NELER?
Gelelim toplantıda yaşananlara. İlker Bey toplantının başında sözü ne yapıp edip yeni sendikaya getirmiş, ince ince bindirmiş. Yetmemiş toplantının sonunda açık açık vurmaya başlamış. Aman Allahım, neler söylemiş neler? “Kim bunlar” diye hedef gösterip yalancılıkla suçlamış. Şimdi burada duralım.
Hava-Sen ciler hangi konularda yalan söylemiş? İlker Bey bunları açıklamamış. Bizim site dâhil ulusal basında da çıkan bir sürü iddia var… Birçoğu da yargı önünde…
Mesela, Toplam üyelerin % 75’ini oluşturan kabin-kokpit ekiplerine Genel Kurulda % 28 temsil hakkı verilmesi mi yalan?
Hava Sen’in söylediği yalanları söylesin biz de bilelim…
AH ŞU ALMANLAR YOK MU?
Şimdi bu kadar iddiaya muhatap olan bir sendikayı İlker Bey hangi gerekçe ile cansiperane savunur? Veya soruyu başka şekilde soralım. Neden Hava-Sen’e bu kadar karşıdır İlker bey?
Hele şu “3. havalimanına taşınma aşamasında sendika kurmak da neyin nesi?” sözü beni tamamen kopardı. Sanki Hava-Sen ciler kamyonların önünü kesecek de taşınmayı sabote edecek? Ya şu “Lufthansa tehdidi” muhabbetine ne demeli? Havacılıkta başımıza ne gelirse Almanlardan geldiğine inanan bir anlayış hala revaçta demek ki…
”Almanlar 3. Havalimanını yaptık diye bizi kıskanıyorlar.” diyenlere, Antalya Havalimanında Almanların ortak olduğunu, SunExpress’in yarısına Lufthansa’nın sahip olduğunu daha önce hatırlatmıştım bu sütunlarda. İlker Aycı da aynı mantıkta anlaşılan… Yeni sendikanın arkasında Almanları arıyor..
Bir de şu 2017’deki fedakârlık meselesi var. Ne demiş Aycı? “Hava İş Sendikası 2017’de dik durdu. Fedakârlık yaptı.” Yanılıyorsunuz İlker Bey. Fedakârlığı yapan sendika değil çalışanlardır. Hatta ben sayın sendika yöneticilerine sormuştum: “Üyeleriniz için % 1.5’a imza atarken sizler fedakârlık yaptınız mı? Mesela 2017’de zam aldınız mı, almadınız mı?” Cevap hala yok!
Haa bir de şu altın kıymetindeki önerisine bakalım İlker beyin.. Ne demiş? “Gidin Olağanüstü Genel Kurulu toplantıya çağırın.” Peki, İlker Bey bilmez mi ki, toplanacak olağanüstü Genel Kurula yine bir grup kamyoncu delege geleceğini, sonucun değişmeyeceğini? Hatta bir sonraki Genel Kurulda Uçuş personeli temsilinin yarı yarıya düşeceğini, delegelik sayısının 85’den 45’e ineceğini?
KOOPERATİFÇİLİK YAPACAKSANIZ ÇARE HAMDİ BEY!
O toplantıya yurtdışından biri katılsa herhalde İlker beyi gösterip “Bu beyefendi hangi sendikanın başkanı? “ diye sorardı… Peki, İlker beyin Hava İş’e sıkı sıkıya sarılmasının sebebi ne? Acaba Hava İş’ten çok memnun olduğu için midir? Peki, bu görüntü devam ederse çalışanın geçelim Hava İş’i, THY yönetimine güveni kalır mı? Haa unutmadan, bir de konut projesini ağzından kaçırıvermiş İlker bey. Meğer 2000 konutluk bir kooperatif üzerinde çalışıyorlarmış. Valla niyetiniz buysa ben size iyi bir partner önereyim. Siz de tanırsınız; Hamdi Topçu… Hemen temasa geçin bence Topçu beyle. Öyle ya, Sinpaş’ta bayağı tecrübe kazanmış olmalı. Yararlanmak lazım.
UÇUŞ EMNİYETİ Mİ, O DA NE?
Dönelim konuşmaya… Peki, İlker Aycı’nın o gözdağlarına ne demeli? Bazı pilotların yeni sendikanın propagandasını yaptığına ilişkin iddialara verdiği tepki çok çarpıcı: ”Bu işlerin bir takibi olacak mutlaka.” Bu nasıl bir anlayıştır? Sizin gözdağı verdiğiniz bu insanlar hangi psikoloji ile kokpite oturacak? Uçuş emniyeti diye bir kavram var İlker Bey, haberiniz var mı? Bu insanlar sizin milyonlarca dolarlık uçaklarınızda insan taşıyor, yolcuların canları sizin sağlı sollu giriştiğiniz pilotlara-kabin memurlarına emanet! Sizin derken yanlış anlaşılmasın, bu şirket sizin değil, milletindir.
Bu arada, çalışanları “kolladığını ve onları düşündüğünü gösteren” ince çıkışları da atlamayalım. Ne demiş İlker Bey? “Bölünmeyin arkadaşlar, birlik olun. Yarın başka abileriniz de çıkar başka sendika kurar.” Affedersiniz ama size ne İlker Bey? İşçi isterse 10 tane sendika kurar. Yasa cevaz veriyor mu, veriyor. Siz de en çok üyesi olanla masaya oturursunuz, olur biter. Niçin insanların hak ve hürriyetlerini engeller bir görüntü veriyorsunuz? Aslında öneri çok ilginç… İşveren dediğin karşısında güçsüz sendika ister, parçalanmış çalışanlar ister ama İlker bey tam tersi görüşte… İşçilerin birleşmesini istiyor. Bu öneriyi duyunca Karl Marx’ın ünlü sözü aklıma geldi! “Dünyanın bütün işçileri, birleşin.”… Hayırdır İnşallah dedim kendi kendime…
Sevgili İlker Bey, sizce yapay bir birlik mi daha uygundur yoksa çalışanların gönüllü olarak bilerek isteyerek bir çatı altında toplanması mı? Bu gönüllü birlikteliğin oluşturduğu yapı mı çalışanları daha iyi temsil eder, yoksa kerhen(istemeyerek, gönülsüz biçimde) toplandıkları yapı mı? Ben olsam ilk seçeneği seçerdim. En azından bilirdim ki, buradan gelen tepki çalışanların gerçek düşüncesidir. Ve ben işveren olarak Sendikayla asgari müşterekte buluşursam çalışan bunu kabullenir. Çünkü bilir ki, o sendika kendi kurduğu ve kendisinin de gönüllü olarak katıldığı bir oluşumdur.
“BEN DE SİZDEN BİRİYİM !”
Bu arada arkadaşımın notlarından öğrendiğim kadarı ile, Aycı beyin kullandığı bazı kelimeleri garipsediğimi de belirteyim. “Ulan”, “haşırt diye duracak”, “işkembeden mi yönetiyoruz” sözleri bana garip geldi.
Özetlemek gerekirse, başarılı bir PR çalışması yapmak isterken, bunu esprilerle süslemeye çalışırken yeni sendika söz konusu olunca 180 derece değişerek öfke ve hiddetle konuşmaya başlayan, konuşanları yüksek perdeden azarlayan 2 farklı Aycı portresi…
Peki, 2019’da yıllık uçuş saati 1000 saatten 900 saate düştüğünde ortaya çıkacak % 10 pilot ihtiyacı gerçeği ile yüzleşmeye 9 ay kalmışken, Euro’nun 5 TL’yi zorladığı bir ortamda yabancı pilotlar artarda kaçarken, bu sene 900 pilot alacağını açıklayan, uçak siparişlerini kesinleştirerek bu ihtiyacı katmerleştiren bir şirketin Yönetim Kurulu Başkanını pilotları hedef tahtasına oturtması olmuş mu sizce? “Olmuş, hem de iyi olmuş” diyen dar bir çevrenin dışında aynı düşüncede olanlar varsa hayırlı-uğurlu olsun!
Son söz:
Karanlık bulutları gördüğünde üzülme, kötü hissetme ve korkma…
çünkü güneş orada, hemen onların arkasında !

Exit mobile version