Sevgili Okurlarım;
Geçen haftaki yazımda ifade ettiğim üzere Kurumsal Hafıza (2)’yi bu hafta yayınlamadan önce, THY yönetim kurulu başkanı İlker Aycı’nın Cüneyt Özdemir ile yapmış olduğu video konferanstaki soru ve cevaplardan ne anladığımı yazmak istiyorum.
İlker Aycı; Dünyada şu anda 22.000 uçağın olduğunu, bunun 18.000 inin yerde yattığını söyleyerek havacılık sektörünün düştüğü durumun vahametini açıklama gereği duyarak başladığı konuşmada, pandemi sürecinde tahliye uçuşlarının yan sıra kargo seferleri ile havada hizmete devam ettiklerini belirtti. Ayrıca, mevcut kargo uçaklarının yanı sıra 50 geniş gövde yolcu uçağını da kargo taşımacılığı için takviye olarak kullandıklarını açıkladı. Yani, B777-A330 uçakları ile…
Uçak biletlerinin satışa açılması ve sonra da iptal edilmesi konusunda ise biletlerin sefer öncesi satışın tüm dünyada yapıldığını ve bunun normal bir uygulama olup, iptallerin kendileri tarafından değil IATA-ICAO gibi otoritelerin görüşleri doğrultusunda yapıldığını, satılan biletler nedenli hiçbir yolcunun mağdur olmayacağının altını çizdi.
İç ve dış hat seferlerin Haziran ayında başlayacağını, şimdilik bu tarihlerin 4 Haziran iç hatlar, 10 Haziran’da ise yurt dışı seferlere başlarız gibi düşünsek de her an yetkili kurumlar ve yerli otoritelerce tarih değişikliği olabilme ihtimali vardır dedi.
THY çalışanlarına yönelik sorulara ise 2020 ve 2021 yıllarında istihdamı korumaya çalışacağız derken gücümüz yettiğince ifadesi, istihdamın korunması konusunu sulandırdı diyebilirim. (Umarım yanılıyorumdur)
Çalışanları en çok ilgilendiren ve üzerinde birçok spekülasyonların sürdürüldüğü ücret ve yan gelirler konusuna gelindiğinde ise konuşma tarzından ve vücut dilinden o konuyu kısa geçmeye çalıştığını hissettim.
60-65 yaş arası pilotlar için, onların da kısa çalışma sistemine dâhil edildiklerini belirtti.
İlker Aycı, seferler başladığında uçakların en az %50’nin üzerinde dolulukla uçmasının, aksi takdirde zarar edileceğinden bahsetti.
İlker Aycı’nın THY genel kurullarında gözlemlediğim, hazır cevap ve bazı sorulardan kaçınmak için yaptığı manevralar bu röportajda da kendini hissettirdi. Tabii ki röportajı yapan Cüneyt Bey’in can alıcı sorularla İlker beyi zorlayabildiği de söylenemez.
Tabii ki bu söylemler röportaj aşamasında kullanılmış olduğundan yarının ne getireceğini kimse bilemez. Bekleyip göreceğiz…
Mevcut kısa çalışma dönemi Haziran ayının sonunda bitiyor. Ancak bu süre Cumhurbaşkanı tarafından bir 3 ay daha uzatılacak gibi görünüyor.
Devletin parası sınırlı. Onlar da borç bulma peşinde. Mevcut durumda Türkiye’de 878.000 kişi ücretsiz izin tazminatı alıyor. Kısa çalışma tazminatından faydalananlar ise 3,050,000 kişi Bu 3 milyon 50 bin kişi için şimdiye kadar devlet, 11.5 milyar TL destek yapmış durumda.
Bu kısa çalışma ödemeleri sadece havayollarına yapılmıyor. Turizm, İnşaat sektörü hepsi alıyor ve alacak da.
Devlet borç bulmakta zorlanıyor. Borcu borçla kapatmaya çalışıyoruz. Medya’dan takip ettiğiniz üzere Katar’dan alınan 15 milyar dolar değerinde Riyali bozdurup Dolara çeviremiyor. (Katar kendi parasının değeri düşer diye dolara çevrilmesini kabul etmiyor)
IMF desen verecek ama, verdiğim parayı nerelerde kullanıyorsun kontrol ederim diyor. Bu da bizim işimize gelmiyor.
Uluslararası Finans çevrelerinden henüz olumlu bir netice alınamadı. TL ile Swap yapan yok.
Tabii ki ülkemizin bu durumu başka, çalışanların istihdam ve ücret konuları başka… Bu kriz mutlaka bir gün bitecek ama bu sefer hayat pahalılığın artacaktır. İşte THY’nin yapması gereken çalışanların ekonomik durumlarını da düşünmesi olmalı.
Neyse, yazdıkça yazasım geliyor ama, geçen hafta verdiğim söz üzerine, THY’de Dolar baz alınarak pilotlara yapılan maaş ödenmesinin perde arkasını yazacağım.
1987 yıllarında Dolar şimdikinden daha çok oynaklıklar görülüyordu. Dolar, hemen hemen her gün TL karsısında değer kazanıyordu. THY asker kökenliler tarafından yönetiliyordu. Genel müdür ve yardımcıları hatta başkanlar asker kökenli pilotlardan seçiliyordu. Örneğin, kabin hizmetleri başkanı bile pilottu. Hatta, Teknik departman da asker kökenliler tarafından yöneliyordu.
Bir gün aldığımız duyum üzerine şaşkınlık yaşamıştık. Gelen bilgilerde pilotların, toplu iş sözleşmesi gereği kademelerine göre aldıkları TL ücretlerinin tümü (dondurulmuş-kredilendirilmiş) aybaşındaki Dolar kuruna göre değerlendirilmesi kabul edilmişti. THY’de bir dolu meslek grubu ve çalışanlar olmasının yanı sıra, tüm personel için tek sendikanın (Hava-İş) olduğu toplu iş sözleşmeli şirketimizde, tek taraflı bir anlaşma yapılarak pilotların tümü kıdem ve unvanlarına göre belirlenmiş dolar endeksli maaşlara başladılar. Hafızam beni yanıltmıyorsa, Merkez Bankası efektif satış fiyatı neyse her ay, kıdem ve unvanlarına göre belirlenmiş Dolar bazlı farklı rakamlar TL’ye çevrilip ödeniyordu. Tahminen bir buçuk sene kadar bir süre böyle devam etti.
Bu işin arkasında kim var diye araştırdığımızda, Ahmet Özal ile arkadaş ve dostluğu bulunan xxx kaptanın Dolar bazlı maaş konusunu Ahmet Özal’a açtığı ve o da babası Turgut Özal’a giderek durumu anlattıktan sonra Ulaştırma Bakanı (Rahmetli) Veysel Atasoy tarafından uygulamaya konulmuştu (THY o zaman devlet şirketi idi) Bir buçuk sene sonra bu Dolar bazlı ödeme konusu kaldırıldı. Veysel Atasoy’un yerine getirilen Ekrem Pakdemirli bir şirkette kimine dolar bazlı kimine TL ücret ödenemez diyerek döviz endeksli uygulamayı kaldırtmıştı.
Bu uygulama o zamanki Hava-İş sendikasının oluru alınmadan yapılmıştı. Dolar bazlı maaşlarda enflasyon etkisi olmuyor, Doların her ay farklı rakamlarda seyretmesi zaten enflasyonun çok üstünde oluyordu.
Şimdilerde bakıyorum da sektörde yine aynı uygulamalar var. Sunexpress, Corendon, MyTechnic, ACT isimli şirketlerde, pilotlar ve teknisyenler maaşlarını Dolar veya Euro bazlı alıyor. (Memur-İşçi ve Kabin memurları da aynı uygulamada değerlendirilebilir) Türk Parasını Koruma Kanunu’na göre, yabancı para birimli maaş verilemiyorsa her ay merkez bankası kurları ile TL’ye dönüştürülüp verilebilir.
THY’nin ve Teknik A.Ş’nin gelirlerinin çoğu dolar olduğundan, yukarıda isimlerini yazdığım şirketlerde ki uygulamaya geçilebilir diye düşünüyorum.
Bu konu Hava-İş veya Özçelik İş sendikası işi değildir. Onlar doğal olarak istemezler. Bu konu mesleki derneklerin işidir. Kulis faaliyetleridir, uğraşmak gerekir. Örneği olan, yaşanmış ve yaşanan bir hak alma konusudur. Dün Ahmet Özal aracılığı ile işi bağlayan THY çalışanları bugün de İlker Aycı beyle görüşebilir. Aynı ülkede birileri Dolar veya Euro bazlı maaş alabiliyorsa diğerleri neden alamasın ki… Bu şekilde bir anlaşma ile alınan maaşlar enflasyona karşı gerilemeyecektir.
Bu anlaşmaya tabii ki sendikalar karsı çıkacak ve olmaması için direnecekler, bu uygulamaya geçilmesin diye ellerinden geleni yapacaklardır.
NOT: Pilotların dolar bazlı maaşlarından hemen sonra UTED aracılığı ile toplu iş sözleşmesi haricinde %148 zam nasıl alındı? UTED kime gitti? İşverene kimler etki etti? Sendikanın karşı çıkması nasıl önlendi? Teknisyen maaşları Mühendis maaşlarını nasıl geçti? Bu konuyu daha önce detaylı olarak yazmıştım, tekrar etmeme gerek yok.
Okurlarımın, havacılık camiasının ve tüm emekçilerinin Ramazan Bayramlarını kutluyorum.